by Emir ADALI
Copyright © 2020
OSMANLI DEVLETİ (1299-1908)
OSMAN GAZİ
I. Osman, Osman Gazi, Osman Bey ya da Osman Han mahlasıyla Fahrüddin veya Osmancık (1258, Söğüt – 1 Ağustos 1326, Bursa), Osmanlı Beyliği ve Osmanlı Hanedanı’nın kurucusu ve beyliğin ilk padişahı olan Türk hükümdar. Dedesi Süleyman Şah büyükannesi Hayme Hatun (Süleyman Şah’ın görevi), çocuğu Ertuğrul Gazi ve annesi Halime (Haime) Hanım’dır.
1299 yılında uç beyi olmaktan çıkıp Söğüt ve Domaniç’te Osmanlı Beyliğini kurmuştur. Sonrasında bağımsızlığı ilan edildi. Osmanlı Devleti bağımsızlığını 1302’de Koyunhisar Muharebesinden sonra kazanmıştır. Moğol istilalarından kaçan Müslümanların, beyliğine sığınması ile siyasi ve askeri gücü artmıştır.
Çöküş döneminde bulunan Doğu Roma İmparatorluğu’ndaki karışıklıkların da kısa sürede Anadolu ve Doğu Roma’nın hakimi haline gelmiştir. Vefat ettiği zaman beylik, Eskişehir ile Bursa arasındaki topraklarda hüküm sürüyor ve Doğu Roma İmparatorluğu’na ait İznik ve Bursa’yı abluka altında tutuyordu.
Osman Bey 1258 yılında Söğüt’te doğdu. Babası Ertuğrul Gazi Batı Anadolu’da Söğüt Ovası ile Domaniç Yaylasında yaşayan Oğuz Türkleri’nin Bozok boyunun Kayı kolundan olan büyük kalabalık bir obaya başkanlık etmekte idi. Osman Gazi onun küçük oğlu idi.
1281 yılında 23 yaşında iken Ahi’lerden olan Şeyh Edebali’nin kızı Malhun Hatun ile evlendi. Bu evlilikten daha sonra Osmanlı Devleti’nin başına geçecek olan Orhan Gazi doğdu.1281 ailesinin çocukları Ertuğrul Bey 90 yaşlarında iken vefat tarihinde.
OSMANLI DEVLETİ`NİN KURULUŞU
1299 Sitede gelindiğinde Anadolu’da süpürme süreci Anadolu Selçuklu Devleti yıkılma süreci içindeydi. Bu dünyada Osman Bey, yakın arkadaşları ile birlikte Bilecik, Yarhisar ve İnegöl’ü fethetti. 1301’de Yenişehir fethedildi. Osmanlı Beyliği, 1299’da resmen kuruldu. (Bunun yanı sıra tarihçilerin sadece beyliği kuruluşunu 1301 kabul eder.Halih İnalcık’a göre ise beylik 1302’de gerçekleşen Koyunhisar Savaşı ile kurulmuştur. 1302’de Bizans İmparatorluğu kuvvetleri, Osman Bey’i durdurmak için yola çıktı Osman Bey, Bizans İmparatorluğu ile Yapılan ilk savaş olarak kabul edilen Koyunhisar Muharebesi’nin kazananı oldu.
1326’da Osman Bey, Bursa’yı kuşattı. Fakat kendisinin rahatsızlanması üzerine kuşatmaya Orhan Bey devam etti. Aynı yıl Bursa fethedildi ve başkent yapıldı. Döneminde kendi adına para bastırarak beyliği devlet haline getirdi. 1329’da III. Andronikos’un başında bulunduğu Bizans ordusu ile Pelekanon Muharebesi’ni kazandı. 1331’de İznik’i, 1337’de İzmit’i topraklarına kattı. Ayrıca kendisinin başında devletin, komşu Türk beyliklerinin toprakları de genişlemeye başladı. 1345’te Karesioğulları Beyliği Osmanlı egemenliği altına girdi. Böylece Osmanlı, hem beyliğin alınmasından yararlandı, hem de Rumeli’ye geçiş için gerekli olan önemli noktaya sahip oldu.
1352’de, taht kavgaları ile mücadele eden Bizans yöneticilerinden Matheos Kantakuzinos’a talep üzerine yardım üzerine gönderen Orhan Bey, yardımın karşılığı olarak Gelibolu Yarımadası’nda bulunan Çimpe Kalesi’nin sahibi oldu. Çimpe Kalesi’nin ele geçirilmesi ile Osmanlı Devleti, ilk Rumeli toprağını kazandı.
Orhan Bey’den sonra yerine I. Murad geçti. Murad Hüdavendigâr olarak bilinen I. Murad, Osmanlı topraklarını Balkanlar dönüştürmeyi sürdürdü. İlk olarak Edirne Savaşı yapılan Sazlıdere Savaşı ile Türk ilerleyişini durdurmak isteyen bir Bizans-Bulgar ordusunu yenilgiye uğrattı ve zaferin ardından Edirne ele geçirdi. Kısa bir süre sonra, Edirne’yi geri almak isteyen Macar, Sırp, Bulgar, Eflâk ve Bosna birleşik ordusu ile Edirne ile karşılaştı. Yapılan Sırpsındığı Savaşı’nda karşı yenilgiye uğrattı. Döneminde, Bulgaristan, Yunanistan ve Sırbistan’ı ele geçirmeyi başardı.
Döneminde, Hamitoğulları Beyliği’nden para karşılığı Akşehir, Yalvaç, Beyşehir, Seydişehir, Karaağaç, Eğirdir ve Isparta’yı; Germiyanoğulları Beyliği’nden çeyiz yoluyla Kütahya, Simav, Tavşanlı ve Emet’i aldı. Balkan ve Avrupa devletlerinin Osmanlı’nın Avrupa yönündeki ilerlemesini durdurma çabaları I. Kosova Muharebesi ile devam etti. Osmanlı, savaşın kazananı oldu. Fakat I. Murad savaşın bitmesinin ardından şehit edildi.
I. Murad’ın I. Kosova Savaşı sonrasında Osmanlı tahtına daha sonraları Yıldırım Bayezid olarak tanınacak olan I. Bayezid geldi. I. Bayezid, Balkanlar’ın yanı sıra Anadolu’da siyasi birlik sağlama çabasına girişti. Buda Aydın kapsamoğulları, Germiyanoğulları, Hamitoğulları, Menteşeoğulları ve Saruhanoğulları beyliklerini topraklarına kattı. 1392’de Candaroğulları topraklarını ele geçirdi.
Saltanatı dört kez İstanbul’u abluka altına aldı. Bunlardan üçüncüsünü 1396 yılında yaptı fakat Haçlı ordusunun Niğbolu’ya kadar gelmesi üzerine ablukayı kaldırdı. Eylül 1396’da yapılan Niğbolu Savaşı’nı kazandı. Savaşın ardından İstanbul’u dördüncü kez abluka altına aldı, fakat bu albukayı da doğuda beliren Timur tetkiki. Amerika’ya sığınmasını ve istediği şartların kabul edilmemesini ileri Osmanlı’ya savaş açtı. Timur, daha önceleri savaşarak yenilgiye uğrattığı Karakoyunlu ile Celayirîli hükümdarlarının iki ordu, Ankara’nın Çubuk Ovası’nda karşılaştı. 1402’de yapılan Ankara Savaşı’nda Yıldırım Bayezid, kılavuz bağlı Türk beylerinin Timur’un tarafına geçmesin etkisi ile de yenilgiye uğradı;oğullarından Mustafa ve Musa ile birlikte Timur’a esir düştü. Yıldırım, 1403’te Akşehir’de vefat etti. Timur, Yıldırım’ın vefatı üzerine Musa’yı serbest bıraktı.
I. Mehmed, Fetret Devri’ne oğlu verdi. Yıldırım Bayezid’in esir düşmesi ve esaret hayatındaki ölümünden sonra, oğulları İsa, Mehmed, Musa ve Süleyman arasında taht kavgaları başladı. Fetret Devri adıyla bilenen dönemin başında Timur, Yıldırım tarafından ele geçirilen Anadolu beylerine eski topraklarında yeniden bağımsız beylikler kurdurdu. Tahtın sahibi olmak için şehzadeler arasında yapılan mücadelelerde ilk olarak Musa, İsa’nın sorguladığı soru atıldı ve ilk olarak Germiyanoğulları’na, ardından Karamanoğulları’na sığındı. 1406 yılında İsa, Mehmed’in tarafını tutan askerler tarafından öldürüldü. Böylece mücadele Süleyman ve Mehmed arasında devam eden başladı; Süleyman, devletin Rumeli yakasının, Mehmed, Anadolu yakasının yöneticisi oldu.İki kardeş arasında çatışmalar sırasında Musa, 1411’de Süleyman Çelebi’nin bulunduğu yerde Edirne’ye çıktı ve harekete geçti. Aynı yıl Süleyman öldürüldü.
1411’den sonra çarpışmalar, Mehmed ve Musa arasında sürmeye başladı. İki kardeş arasındaki mücadele, 1413 yılında Mehmed’in Musa’yı öldürtmesi ile sonlandı ve Fetret Devri noktalanmış oldu. Aynı yıl Mehmed, I. Mehmed unvanı ile Osmanlı tahtına oturdu. Saltanatı sırasında Ankara Savaşı sonrası Anadolu’da yitirilen toprakların birçoğunu yeniden ele geçirdi. Döneminde Venedikliler ile yapılan ilk deniz savaşı, başarısızlıkla sonuçlandı. Şeyh Bedrettin, Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal isyanlarını bastırdı. Saltanatın sonlarında, Saltanatın sonlarında, Timur tarafından esir edilen sözler Mustafa iddia eden bir sergileme üzerine Osmanlı padişahı ilan etmesi üzerine, bu sorun ile uğraştı ve Mustafa’nın üzerine yürüdü.Mustafa, yenilmesinin üzerine Bizans’a sığındı. I. Mehmed, 1421’de gelindiğinde vefat etti.
I. Mehmed’in vefatı üzerine tahta II. Murad çıktı. I. Mehmed’in ölümü üzerine Bizans tarafından serbest bırakılan Mustafa, II. Murad’ın saltanatının başında Düzmece Mustafa İsyanı olarak bilinen isyanı çıkardı. Mustafa, 1422’de yakalandı ve idam edilerek isyan sonlandırıldı.
Aynı yıl İstanbul’u kuşattı fakat başarılı olamadı. İki taraf da teknolojik bakımdan tamamen eşitti ve Türkler “bombardıman taşlarını almak için” barikat kurmak zorunda kalmışlardı. Yine aynı yıl kendisinin üzerine küçük Mustafa da tahta geçmek için isyan. İsyan, birkaç ay içinde bastırıldı. Döneminde, Aydınoğulları, Germiyanoğulları, Menteşeoğulları ve Tekeoğulları tamamen Osmanlı egemenliği altına girdi.1444’te Macarlar ile Edirne-Segedin Antlaşması’nı imzaladı. Antlaşmaya göre, tarafların yıl boyunca savaşmamaları kararlaştırıldı. Barışın hemen ardından kendi isteği ile iki yanında sonu II. Mehmed’e bıraktı.Osmanlı tahtının henüz iki şehzadeye kalmasını fırsat olarak değerlendiren Haçlı birliği, Edirne-Segedin Antlaşması’nı yok sayarak Osmanlı’yı savaş açtı. Kasım 1444’te Varna Muharebesi için II. Murad tekrar ordunun başına geçti ve bu muharebeyi kazandı. Ancak, savaşın hemen ardından tekrarlanan tahta geçmedi; ikinci kez tahta geçmesi 1446 yılında gerçekleşti. 1448’de Osmanlı’nın Balkan hakimiyetine oğul vermek sipariş vermek saldıran Eflak ve Macaristan orduları ile II. Kosova Muharebesi’ni yaptı; muharebenin kazananı oldu. 1451’de gelindiğinde vefat etti. Vefatının üzerine tahta tekrar oğlu II. Mehmed geçti. 1451’de gelindiğinde vefat etti.Mehmed geçti. 1451’de gelindiğinde vefat etti. Vefatının üzerine tahta tekrar oğlu II. Mehmed geçti.
İSTANBULʻUN FETHİ
İstanbul’un Fethi 29 Mayıs 1453 tarihinde dönemin Osmanlı padişahı 21 Müttefik Fatih Sultan Mehmet (Sultan 2. Mehmet) ve komutasındaki Yeniçeri Ordusu tarafından gerçekleştirilmiştir. 6 Nisan 1453 tarihinde Osmanlı Ordusu tarafından kuşatılan İstanbul, 53 günlük kuşatmanın ardından fethedilmiştir. Fatih Sultan Mehmet ve komutasındaki askerler, Bizans İmparatorluğu Lideri XI. Konstantinos ve ordusuna karşı mücadelede. İstanbul’un Fethi’nin ardından Osmanlı İmparatorluğu’nun yeni başkenti İstanbul olmuştur.
Osmanlı Devletinin Gerileme ve Yıkılışı
Küçük Kaynarca antlaşmasi Osmanli devletinin Karlofça antlaşmasindan sonra imzaladigi en agir antlaşmaydi; Osmanli devleti bu antlaşma ile yikiliş devrine girdi. Bu antlaşma geregince Kırım Osmanlı devletinden ayrılıyor; Aksu (Bog) irmagi onun iki devlet arasinda sinir oluyordu. Kafkasya’da bir kısım toprak, Ruslarin sinirlarda diledikleri yerde kale yapmalari kabul edildi. Ruslar karşisinda ugranilan bu agir yenilginin yani sira 1768-1774 yillari arasinda Akka’da ve Arabistan’da Osmanli devletine karşi isyanlar çikti. Osmanli devletinden ayrilarak bagimsiz bir devlet olan Kirim, bagimsizligini uzun süre koruyamadi.
Rus generali Potemkin Kırım’a girerek bu ülkeyi Rusya’ya kattigini ve Kirimlilarin bundan böyle Rus tebaasi olduklarini ilan etti (1783). Küçük Kaynarca antlaşmasinin Osmanli kamuoyu ve devlet adamlari üstünde büyük etkisi oldu. Devlet ilk varsayılan bir İslam ülkesini kaybetmişti. Kırım’ın Ruslardan kurtarilmasi vaz geçilmez bir amaç oldu. Alti yil ayak savaşlar sirasinda Osmanli ordulari Ruslar karşisinda başari gösteremedi. Bu durum Osmanli devletinin sahibii olan Avusturya ve Rusya’nın Osmanli topraklarini paylaşmak üzere kendi aralarinda anlaşmalarini sagladi. Osmanli devletinde ordunun yeniden düzenlenmesi gerektigi ortaya çıkış ve modern usullerin kabulü düşüncesi benimsendi.
Çeşme’de Osmanli donanmasinin yakilmasindan sonra yeni ve modern bir donanmanin yapimina girişildi ve deniz subayi yetiştirmek için Mühendishanei Bahrii Hümayun açildi (1776). Avrupa’dan gemi yapim ustaları, topçu subaylari bildirildi ve askeri konularla ilgili kitaplarin tercümesine baslandi.
Osmanlı devleti 1787’de Kırım’ı geri almak için Rusya’ya savaş açtı. Osmanlı ordusu daha cepheye hareket etmeden Avusturya, Rusya ile anlaşması Osmanlı devletine savaş etti; Osmanlı orduları iki cephede savaşmak zorunda kaldı. Savaşın ilk yılında Avusturya’ya karşı başarılı sonuçlar; İkinci Rusya’da savaşlar başarısız sonuçlandı.
Bu savaş sırasında Prusya ve İsveç ile birleşen Osmanlı devleti; Avusturya ve Rusya’ya karşı ittifak yaptı. Fransız devrimi ve Osmanlı-Prusya antlaşması, Avusturya’yı savaşı durdurmak zorunda bıraktı. Avusturya ile Ziştovi (sviştov) antlaşması imzalanarak savaşa oğul verdi (1791); antlaşma gereğince Avusturya savaş sırasında Osmanlılardan itibaren toprakları geri verdi. Avusturya’nın savaştan çekilmesi durumu değiştirmedi. Ruslar karşısında yenilgiler devam etti. Osmanlı-Rus savaşı Yaş’ın antlaşmasıyla sona erdi (1792). Bu antlaşmada Osmanlı devleti Kırım’ın Ruslar tarafından işgalini kesin olarak kabul etti. Özi eyaleti Rusya’ya bırakıldı. Rusya da, savaşlar işgal etmiş olduğu kale ve şehirleri geri verdi.
Böylece Osmanlı imparatorluğu Kırım’ı geri alma isteğinden kesin olarak vaz geçmek zorunda kaldı. İki uzun savaş, Osmanlı ordularının geriliğini ve zayıflığını gösterdi. Osmanlı-Rus-Avusturya savaşları devam ederken Osmanlı tahtına 3.Selim geçti. 3.Selim şehzadeliğinde ve padişahlığı dönemindeki iki büyük savaşta (1768-1774; 1787-1792) Osmanlı ordularının Avrupa devletlerinin ordularına göre geri kaldığını; yüz bin kişilik Osmanlı ordusunun sayıca az, fakat disiplinli ve modern ordularına yenildiğini gördü. Padişah olunca modern ve çağın gerektirdiği şartlara sahip bir ordu ve çeşitli dönüşüm ıslahat yapmak için harekete geçti. Nizamıcedid adında, Yeniçeri ocağında ayrı bir ordu kuruldu.
Yeniçeri ocağı, Topçu ocağı, Humbaracı ocağı ve tımarlı sipahiler ile donanmanın yeniden düzenlenmesi yoluna gidildi. İlk defa Londra, Paris, Viyana, Berlin gibi büyük başkentlerinde masraflı elçilikler kuruldu. Osmanlı devleti bu işlerle uğraşırken Mısır, Fransa’nın saldırısına uğradı (1798). Mısır’daki Osmanlı kuvvetleri Napolyon Bonopart’ın Fransız kuvvetleri karşı geriledi. Mısır, Fransızlar tarafından işgal edildi. Fransa’nın Mısır’ı ele geçirmesi, Akdeniz’de Fransız üstün çekemeyen İngiltere ve Rusya’da tepkiyle karşılandı. Amiral Nelson kumandasında İngiliz donanması Ebukir’de Fransız donanmasını yaktı.
Osmanlı devleti önce Rusya (1798), sonra da İngiltere ile Fransa’ya karşı anlaştı (1799). Osmanlı ve Rus gemilerinden gelen bir donanma Akdeniz’e çıktı. Fransızlar tarafından işgal edilmiş olan adalar geri alındı. Bu deniz savaşları sırasında Napolyon, Suriye’yi almak için Akka kalesini kuşattı; fakat yenilerek Mısır’a geri çekildi (1799). Bir süre sonra da Mısır’daki Fransız ordusunun kumandasını general Kleber’e bırakarak Fransa’ya gitti. Mısır’daki Fransız ordusu Napolyon’dan sonra Osmanlı-İngiliz kuvvetlerine karşı koyamadı ve Mısır’ı boşalttı (1801). Fransızların Mısır’dan çekilmesinden sonra Osmanlı devletiyle Fransa arasında dostluk yeniden kuruldu.
Bu durum Osmanlılar ile Rusya arasında savaş çıkmasına (1806-1812) sebep oldu. Ruslar savaş ilan etmeden Eflak-Boğdan’a saldırdılar (1806). Savaşın başlatmadan kısa bir süre sonra, Osmanlı devletini Rusya ile barışa zorlamak için donanması Çanakkale boğazından geçirerek İstanbul önlerine davet, ikinci İngilizlerin İstanbul’u tehdidi bir sonuç vermedi; İngiliz donanması çekilmek zorunda kaldı (1807). İngilizlerin Mısır’a çıkarma işlemleri, Akdeniz’deki Rus donanmasının da Bozcaada’yı ele geçirmesi bir sonuç vermedi. Fransızlarla dost kalan Osmanlılar, Rusya ile savaşı sürdürdüler. Bu savaş devam ettiği İstanbul’da 3.Selim’e ve Nizamıcedide karşı Kabakçı isyanı çıktı.
3.Selim tahttan indirildi, yerine 4.Mustafa geçti; 3.Selim zamanındaki yenilik hareketleri son buldu; yenilik taraftarlarının bir kısmı öldürüldü (1807), bir kısmı da Rusçuk’ta bulunan Alemdar Mustafa Paşanın yanına kaçmayı başardı. Bunları 3.Selim’i tekrar tahta geçirmek için teşebbüse geçtiler. Alemdar Mustafa Paşa ordusuyla birlikte, görünüşte 4.Mustafa’ya bağlılığını bildirmek, aslında 3. Selime tekrar tahta geçirmek için İstanbul’a geldi; fakat 3.Selim’i tahta geçirmek istediği gün, 3.Selim, 4.Mustafa’nın emriyle öldürüldü. Alemdar, 4.Mustafa’yı tahttan indirerek yerine 2.Mahmud’u geçirdi (1808); kendisi de sadrazam oldu. Yeni padişahın ve alemdar Mustafa Paşanın ilk işi 4.Mustafa tarafından kaldırılan Nizamı cedidi tekrar kurmak oldu; ama bu reklam kullanılmadı.
Yeni orduya Sekbanıcedid adı verildi. Yeniçeriler, bu hareketin karşısına çıktılar; Babıâli’yi, Alemdar Mustafa Paşayı öldürdüler (1808) öldürdü. Asiler bu arada 2.Mahmud’u tahttan indirerek yerine 4.Mustafa’yı padişah yapmak istediler. 2.Mahmud, suda 4.Mustafa’yı öldürterek Osmanlı hanedanının tek erkeği olarak kaldı. Asilerin istekleri gerçekleştirilemedi, aşama Sekbanı cedit de kaldırıldı. Osmanlı-Rus savaşı bu olaylar sırasında devam ediyordu. Rusçuk, Yer göğü ve Niğbolu’yu alan Ruslar, Lofça’ya (Loveç) girdiler. Osmanlı-Rus savaşına, Bükreş antlaşmasıyla oğluna verildi (1812). Buna göre Rumeli’de Prut ırmağı iki devlet arasında sınır kabul edildi. Anadolu sınırı da savaştan önceki nasıl getirildi;Eflak-Boğdan Osmanlı devletine geri verildi. Bükreş antlaşmasından sonra Osmanlı devletini en önemli mesele Rum isyanları için uğraştıran oldu.
1814’te Odesa’da, bazı Rum tacir ve aydınlarının kurduğu gizli Etniği Eter ya cemiyeti, Yunanlılar arasında propaganda yaparak isyan ortamını hazırladı; ancak, Rumların onun çeşit faaliyetini öğrenen Yanya valisi Tepe delenli Ali Paşa onlara isyan etmeleri için fırsat vermiyordu. Tepe delenli Ali Paşanın isyan etmesi ve Babıâli’nin gönderdiği ordulara yenilerek öldürülmesi üzerine (1821) Rumlar büyük bir engelden kurtuldular. Bu olaydan hemen sonra Mora Rumları ayaklandı. Bütün Mora asilerin eline geçti. Osmanlı devletinin Mora’ya gönderdiği ordular isyanı bastıramadı. 2.Mahmud, Mısır valisi Mehmed Ali Paşadan yardım istemek zorunda kaldı. Mora ve Girit valilikleri Mehmed Ali Paşaya verildi.Mehmed Ali Paşa da İbrahim Paşa kumandasında bir mısır ordusunu Mora’ya gönderdi (1824). İbrahim Paşa asileri yendi.
Mora da asilerin geçmiş olan şehirler ve kasabalar geri alındı. Mısır ordusunun karışmasına ve Rusya tepki gösterdi. Ege denizine kuvvetli bir mısır ordusunun ve donanmasının iki devlet istemediği için Petersburg’da imzaladıkları bir antlaşma ile, Mora da Osmanlı devletine vergi veren muhtar bir yunan devletinin kurulmasına karar verdiler (1827). İmzalanan bu antlaşmaya daha sonda Fransa da katıldı. Osmanlı devleti İngiltere, Fransa ve Rusya’nın içişlerini bir karışma olarak kabul etti ve reddetti. Üç müttefik devlet Osmanlılara baskı yapmak için donanmalarını Mora sularına gönderdiler. Müttefik donanması Navarin’de Osmanlı-Mısır donanmasını yaktı (1827).
Rusya da savaş ilan etti. Osmanlı devleti 1826’da yeniçeri ordusuna kaldırmış ve yerine Asakiri Mansurei Muhammedive adı altında yeni bir ordu kurulmasına karar vermişti; fakat yeni ordu henüz kuruluş halindeydi. Ruslar Eflak ve Boğdan’ı alıp sonra Tuna Kalas, İbrail, İakçı, Tolçi, Maçin ve Silistre kalelerini ele geçirerek Balkanları aştılar ve Edirne’ye kadar ilerlediler. Osmanlı devleti uğradığı bu yenilgi karşısında Rusya’dan barış istemek zorunda kaldı. Yapılan Edirne antlaşması gereğince Rusya, Rumeli’de işgal etmiş olduğu dışarı Osmanlı devletine geri verdi. Prut ırmağı eskiden olduğu gibi iki devlet arasında sınır oldu. Doğu Anadolu’da Anapa, Poti, Ahıska Ruslara bırakıldı.Erzurum, Kars ve Doğubeyazıt Osmanlı devletinde kaldı.
Osmanlı devleti milyon savaş tazminatı vermeyi kabul etti (1829). Bu antlaşmadan sonra Osmanlı devleti bağımsız bir yunan devletinin kurulmasını da kabul etmek zorunda kaldı (1830). Cezayir, Fransa tarafından işgal edilmiş Osmanlı devletinden ayrıldı (1830). Osmanlı imparatorluğu bu olaylardan sonra Mısır valisi Mehmed Ali Paşanın isyanıyla uğraşmak zorunda kaldı. Rum isyanları sirasinda Mehmed Ali Paşaya Girit ve Mora valilikleri verilmişti. Mora da bağımsız yunan devletinin kurulmasından sonra Mehmed Ali Paşa Suriye valiliğini verilmesini istedi; istekleri kabul edilmeyince Akka kalesini kuşattı; bunun üzerine asi ilan edildi (1832).Ağa Hüseyin Paşa Mısır, Girit ve Suriye valisi tayin edilerek Mehmed Ali Paşaya karşı görevlendirildi.
Mısır ordusu kumandanı İbrahim Paşa, bütün Suriye’yi ele geçirdikten sonra Beylan’da Osmanlı ordusunun başına Reşid Mehmed Paşa serasker tayin edildi. İbrahim Paşa bütün Çukurova’yı işgal ettikten sonra Konya’ya geldi. Burada yapılar ikinci bir savaşta Osmanlı ordusu tekrar yenildi. Mısır ordusu Kütahya’ya kadar ilerledi. Mehmed Ali Paşaya karşı koymak için elinde kuvvet kalmayan 2. Mahmud, Rusya’ya başvurdu ve yardım istedi. Bir Rus donanması İstanbul’a gelerek Büyükdere’de demirledi. Ayrıca 15 000 kişilik bir Rus ordusu da Beykoz’a yerleşti. Rusya’nın kara ve deniz kuvvetlerinin İstanbul’a gelmesi İngiltere ve Fransa’yı endişelendirdi. Bu iki devlet Mehmed Ali Paşa ile 2.Mahmud arasında arabuluculuk yaparak meseleye bir çözüm yolu bulmaya çalıştılar; sonunda Kütahya barışı yapıldı. Buna göre Mısır ve Girit valiliklerinden başka Suriye valiliği Mehmed Ali Paşaya Adana valiliği de İbrahim Paşaya verildi (1833).
Mısır meselesinin bu şekilde çözümünden sonra Hünkar İskelesi antlaşması yapılarak Rus kuvvetleri İstanbul’dan çekildi (1833). Hünkar İskelesi antlaşmasına göre Rusya, padişah istediği zaman yardım kuvvetler göndermeyi, padişah da bu kuvvetlerin masraflarını karşılamayı kabul ediyordu. Antlaşmanın gizli maddesindeyse Osmanlı devleti Çanakkale ve İstanbul boğazlarını Fransa ve İngiltere savaş gemilerine kapamayı taahhüt ediyordu; buna karşılık Rus donanması istediği zaman Akdeniz’e geçebilecekti. Mehmed Ali Paşa ile Osmanlı devleti arasında imzalanan Kütahya barışı devamlı olmadı. 1839’da iki ordu arasında savaş başladı. Nizip’te yapılan savaşta Osmanlı ordusu yine yenildi (1839). Bu yenilgi haberi İstanbul’a gelmeden 2. Mahmud öldü, yerine oğlu Abdülmecid geçti. İngiltere, Fransa, Avusturya, Prusya ve Rusya Babialiye bir nota vererek Osmanlı hükümetinin tek başına Mehmed Ali Paşa ile görüşmemesini istediler.
Londra’da Osmanlı devletinin ve beş Avrupa devletinin katıldığı bir konferans toplandı (1840). Bu konferansta Mısır valiliğinin veraset yoluyla, Suriye valiliğinin de yaşadığı sürece Mehmed Ali Paşaya bırakılmasına karar verildi. Mehmed Ali Paşa bu kararları kabul etmediğinden savaş hazırlıklarına başlandı. İngiliz donanması Beyrut’u bombaladı. Fransa dışında bütün devletlerin aleyhine döndüğünü gören Mehmed Ali Paşa, Suriye’yi de bırakarak yalnız Mısır valiliğiyle yetinmek zorunda kaldı (1840). Mısır meselesinin çözümünden sonra Boğazlar meselesinin çözümü için Londra’da ikinci bir konferans toplandı (1841). Bu konferansta alınan kararlara göre Boğazlar bütün milletlerin savaş gemilerine kapatıldı. Mısır meselesinin çözümünden kısa bir süre önce Osmanlı devleti Tanzimat fermanını ilan etmişti (1839).
Bu ferman gereğince padişah, mülkiyet hakkına saygı gösterileceğini, vergilerin belli ve adil bir ölçüde toplanacağını, askerlik için belli bir süre tayin edileceğini, mahkemelerin açık olacağını, mahkeme kararı olmadan kimsenin idam edilmeyeceğini ve bu fermanda tanınan hakların her dinden olanlara uygulanacağını bildiriyordu. Böylece Osmanlı imparatorluğunda Tanzimat devri başladı. Tanzimat’tan sonra Osmanlı devleti Lübnan meselesiyle uğraşmak zorunda kaldı. Lübnan’da Müslümanlarla (Dürziler), Hıristiyanlar (Maruniler) arasında vergi toplama meselesinden çıkan bir olay (1841) üzerine serasker Mustafa Nuri Paşa Lübnan’a gönderildi. Mustafa Nuri Paşa, Hıristiyan Şihab ailesinden olan Lübnan emiri Mir Kasımı azlederek Ömer paşaya Lübnan emiri tayin etti. Ancak Fransa, Hıristiyanların koruyucusu olarak ortaya çıktı.
Osmanlı devleti, Fransa’nın protestosu karşısında Ömer paşayı azlederek biri Müslüman öteki Hıristiyan olmak üzere iki kaymakam tayin etti; fakat olaylar yatışmadı. Babıali, olağanüstü yetkilerle hariciye nazırı Şekib Efendiyi Lübnan’a gönderdi. Şekib Efendi halkın elindeki silahları toplatmaya başladı; bu davranış olayları daha da büyüttü; kaymakamlar tutuklandı. Fransa, donanmasını Lübnan’a göndererek karaya asker çıkaracağını bildirince Şekib Efendi Hariciye nazırlığından azledildi; tutuklananlar serbest bırakıldı, yeni bir idare şekli kuruldu (1846). Buna göre Lübnan biri Dürzi. Öteki Maruni iki kaymakamın yönetimine verildi; her kaymakamın eteki dinden bir yardımcısı olacak, ayrıca maiyetlerinde on iki kişiden kurulu bir meclis bulunacaktı.
Published: Oct 29, 2020
Latest Revision: Oct 29, 2020
Ourboox Unique Identifier: OB-925350
Copyright © 2020