MİZAH KÖPRÜSÜ NASRETTİN HOCA İLE MİLLİ KÜLTÜRÜMÜZ ETWINNING PROJESİ PROJE EKİBİ MİLLİ KÜLTÜR DEĞERLERİMİZ ÖZGÜN FIKRA KITABI by Ümmü Altın Yaşar - Ourboox.com
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

MİZAH KÖPRÜSÜ NASRETTİN HOCA İLE MİLLİ KÜLTÜRÜMÜZ ETWINNING PROJESİ PROJE EKİBİ MİLLİ KÜLTÜR DEĞERLERİMİZ ÖZGÜN FIKRA KITABI

  • Joined May 2019
  • Published Books 7
MİZAH KÖPRÜSÜ NASRETTİN HOCA İLE MİLLİ KÜLTÜRÜMÜZ ETWINNING PROJESİ PROJE EKİBİ MİLLİ KÜLTÜR DEĞERLERİMİZ ÖZGÜN FIKRA KITABI by Ümmü Altın Yaşar - Ourboox.com
MİZAH KÖPRÜSÜ NASRETTİN HOCA İLE MİLLİ KÜLTÜRÜMÜZ ETWINNING PROJESİ PROJE EKİBİ MİLLİ KÜLTÜR DEĞERLERİMİZ ÖZGÜN FIKRA KITABI by Ümmü Altın Yaşar - Ourboox.com

ORUÇ TUTMANIN ANLAMI

Bir gün Nasrettin Hocanın kapısı çalar. Mahallenin çocukları toplanıp hocanın kapısına gelmiştir.

-Hayırdır çocuklar göresiniz mi geldi?

Biz de Ramazan’da oruç tutmak istesek sizce aç kalmayı becerebilir miyiz?

Nasrettin Hoca güler.

-Aç kalmayı becerebilirsiniz ama oruç bundan daha da farklı bir şeydir.

-Yani tutabiliriz.

-Tabii tutarsınız.

Ertesi gün Nasrettin Hoca mahallede yürürken aynı çocukların tartıştıklarını görür. Top yüzünden kavga etmektedirler.

Nasrettin Hoca sorar:

-Siz hani oruç tutacaktınız?

Çocuklar hep bir ağızdan tuttuk , demişler.

Hoca gülmüş.

-Hiç böyle oruç tutulur mu?

-Neden tutulmasın? Çok acıktık ve çok susadık.

Nasrettin Hoca güler. Gelin bakalım çocuklar, der. Yeme içmenin orucunu tutmak kolaydır. Herkes bir gün aç kalabilir. Asıl önemli olan nefis terbiyesidir. Kalp kırmamaktır. Kötü şey konuşmamaktır.

Çocuklardan biri şöyle der:

-Oruç açlıktan farklı bir şeydir derken bunu anlatmak istemiştiniz. Şimdi anlıyoruz. Kalpler kırılmasın, oruçlarımız sabrı , sevgiyi öğretsin.

Çocuklar sarılıp gülmüşler. Tekrar oynamaya devam etmişler.

 

MÜGE  KAYMAZ                Kümbet Şehit Ekrem Saygı Ortaokul Seyitgazi/ESKİŞEHİR

 

 

4

İYİLİK

Ramazan ayının başlamasıyla birlikte Nasrettin Hoca köyünde yaşayanlara Ramazan ayının ve yardımlaşmanın önemini anlatmaya karar vermiş. Herkesi başına toplamış. Uzun uzun Ramazan ayının güzelliklerinden, yardımlaşmanın ve paylaşmanın ne kadar değerli olduğundan bahsetmiş. Konuşmasının sonunda rica etmiş:

  • Ramazan ayı kardeşliğin ve paylaşmanın sembolüdür. Lütfen özellikle bu ayda elinizdekileri paylaşın, bol bol iyilik yapın.

Onu dinleyen komşularından birisi:

“Haklısın hocam. Bugünden tezi yok her gün bir aileye evimde iftar vereceğim.” demiş.

Gerçekten de dediğini yapmış. Evine her gün durumu iyi olmayan bir aileyi davet etmiş ve iftar vermiş. Fakat verdiği her ziyafetten sonrada çıkıp köyün meydanında ben bugün şu kadar kişiye yemek verdim, şu kişileri evime çağırdım, şöyle iyilikler yaptım diye bütün köye anlatmaya başlamış. Bu yaptığı Nasrettin Hoca’nın kulağına gelince, Hoca onunla konuşmaya karar vermiş. Onu evine çağırmış ve demiş ki:

  • O gün konuştuklarımızı çok iyi anlamışsın. Elindekileri paylaşıp etrafındaki insanlara yardım etmişsin, iyilik yapmışsın, ne güzel. Ama bir şey var ki unutmuşsun.

 

Komşusu sormuş; “Neyi eksik yaptım hocam?”

 

Nasrettin Hoca:

  • İyiliğin en güzeli gizli yapılanıdır, işte bunu unutmuşsun.

 

 

PELİN KAYIKÇI

Ertuğrul Gazi İmam Hatip Ortaokulu Sincan/ANKARA

5

KÜRESEL  SERİNLİK

Nasreddin Hoca okul bahçesinde ders işleyen çocukların sesini duymuş.

“-Yanıyorrr! Dünya yanıyor!”

Hemen çocukların yanına giden Nasreddin Hoca, çocukların elindeki dünya maketini görmüş. Çocuklar telaşlı ve üzgün bir şekilde maketine bakıyorlarmış.

Nasreddin Hoca : ” -Ne oldu çocuklar? Bu haliniz ne?” demiş.

Çocuk: ” -Dünya yanıyor  yanıyor ! Küresel ısınma dünyayı yakıyor.” demiş.

Nasreddin Hoca hemen kolonya istemiş ve maketi eline almış. Çocuklar merakla sormuş:

“- Hoca kolonyayı ne yapacaksın?”

“-Dünya yanıyor dediniz ya serinleteceğim, dünya ferahlayacak.” demiş.

AYŞEĞÜL ZEYBEK

Sümer Ortaokulu Ereğli/KONYA

6

NASRETTİN HOCA İLE DÜNYA GÖRÜŞÜ

Nasrettin Hoca bir gün köy meydanında köy ahalisiyle oturuyormuş. Oradan buradan konuşurken köylülerden biri :

­-Hoca’m son zamanlarda dünyayı nasıl görüyorsunuz? diye sormuş.

Hoca da :

-Nasıl göreyim, sizin gördüğünüz gibi görüyorum, demiş.

Başka biri:

-Yok , yok  Hoca sen bizim gördüğümüz gibi görmüyorsundur , demiş.

Nasrettin Hoca:

-Eee, o dediğin doğrudur. Ben ipi veresim yoksa un sererim, parayı verene düdük alırım, eşekten düşünce de zaten inecektim derim. Yani bu dünyayı biraz şakacı, biraz muzip görürüm. Ama hep severim bu dünyayı. İnsanlara o yüzden  dünyanın merkezi  benim durduğum yerdir ,derim.

 

FATİH EKİZ

Şehit Mustafa Ayna Ortaokulu Ortaca/MUĞLA

7

HOCA’NIN AYAKKABILARI

Nasrettin Hoca bir gün komşusuna misafirliğe gitmiş. Kapıyı çalmış. Komşusu onu içeri buyur ederken ayakkabılarını çıkarıp eline almış, öyle girmiş içeri. Bunu gören komşusu şaşırmış, misafir olduğu için Hoca’ya olmaz da diyememiş. Merak içinde sormuş:

-Hoca, ne gerek vardı, ayakkabıları yanına aldın.

-Hırsız çalmasın diye.

-İyi de Hoca hırsız ne yapsın senin eski ayakkabıları, çala çala onları mı çalacak

-Olsun,ya çalacak bir şey bulamazsa. Hem bugün onlar da misafir olsun, baş üstünde tutulsun, ayak altında çiğneniyorlar. Yazık yahu.

demiş Hoca. Komşusu ne yapsın;

-Başımın üstüne Hocam

deyivermiş mecburen.

 

ÜLKÜ YILDIRIM TOMBUL

Tevfik İleri İmam Hatip Ortaokulu Atakum/SAMSUN

 

8

                                   HEYKEL YAPARIM

Nasrettin  Hoca  bir gün  resim sergisini  geziyormuş.

Gezdiği yerdeki  resimlere  bakıp  bakıp  der miş ki:

_ Allah Allah  her şeyin  aynısını yapıp  boyamışlar  .Yanındakiler de  Hoca ya  sormuşlar:

– Hocam neden  öyle  dediniz? Hoca da :

– Ne gerek  var  ki  aynısı  olanı çizip  boyamaya ,

demiş.

-Peki  hocam  demiş yanındaki.  Resim  yapmasanız  ne ederdiniz ?Hoca der ki :

– Heykel  ederdim  en azından  canlı gibi  ayakta dururdu

 

AYTAN KAZIMLI

Ceyhun Hesenov Adına Kürdmaşı  Kent  Tam Ortaokulu

AZERBAYCAN

9

DÜĞÜMLENMİŞ FIKRALAR: ‘’UÇMAYAN HALI’

(Çocuklar kendi aralarında konuşur.)

1.Çocuk-1: En büyük hayalim uçan halıyla gezmek.

My dream is to travel on a flying carpet

2.Çocuk-2: Ah, keşke!

I wish.

3.Çocuk-3: Ben de tüm dünyayı uçan halıyla görmek isterdim.

I wish I saw everywhere in the world by flying on a carpet.

4.Nasrettin Hoca: (Gülerek) Heh, heh,heh… Ne oldu çocuklar halılar bir de uçar mı olmuş?

What is happenning here, children, are the carpets flying now?

5.Çocuk-1: Hocam, ben uçan bir halıyla tüm dünyayı gezmek isterdim.

Hodja, I wish I travelled around the world on a flying carpet.

6.Nasrettin Hoca:  Siz uçan halıyı bırakın da şuracıktaki ‘’duran halı’’yı işlemeyi öğrenin.

Stop talking about flying carpets, look at that waiting carpet and learn weaving it.

7.(Çocuklar hep bir ağızdan) Aaa bu neydi?

What is that?

8.Nasrettin Hoca: Atalarımızın ‘’duran halısı’’. Uçmaz size sanatı öğretir. Halı dediğin uçmaz, görünür, hissettirir. Siz gördüğünüze dokunduğunuza inanın.

That teaches you art. It belongs to our traditions. Carpets dont fly, they seem, they are felt. Believe in what you see and touch.

9.Çocuk-2: Nasıl görünür, hissettirir?

How does it seem and make feel?

10.Nasrettin Hoca: Sizin atalarınız yüreklerinde hissettiklerini ilmeklere geçirdi. Hasretini, özlemini, yasını bu ilmeklere düğümledi. Siz de bu ilmekleri yaşatın!

Your peple in the past weaved what they felt in their hearts. Their emotions. You now make them live.

11.(Çocuklar hep bir ağızdan):  BİZ VE HALILARIMIZ We and our carpets.

(BERAT / ARDA, HIZIRHAN, MUSTAFA ÇELİK)                                               ÜLKÜ YILDIRIM TOMBUL

Tevfik İleri İmam Hatip Ortaokulu Atakum/SAMSUN

10

TESTİYİ KIRMADAN ÖNCE

Evde su kalmayınca, Nasreddin Hoca, kızının eline testiyi verir:
__Şunu çeşmeden doldur da getir, der. Arkasından da iki tokat vurarak, kulağını çeker:
__Sakın testiyi kırayım deme ha!… diye bağırır.
Kızcağız, ağlayarak çeşmeye doğru yürür. Bu durumu görenler, Nasrettin Hoca’ya söylenirler:
__Hocam, bu ne insafsızlık?… Çocuk testiyi kırmadı ki!… Niye dövüyorsun zavallı yavrucuğu?
Nasrettin Hoca, gülerek cevap verir:
__Testiyi kırdıktan sonra dövsem ne olacak? Testi yerine mi gelecek? Kırmadan dövdüm ki, dikkatli olsun..

 

 

 

BEFORE BREAKING THE POT

Reader: One day Nasreddin Hodja sends his daughter to get water from the fountain.

Hodja: Take this pot and bring some water. (iki tokat atıp kulağını çekiyor)

And don’t break the pot. (bağırarak)

Reader: The daughter starts to cry and does what he says, goes to the fountain. Some neghbours watches Hodja and come near him.

One neighbour: Why did you beat your girl. She didn’t break the pot.

Nasrettin Hodja:That is useless to beat after she has broken the pot. I did before so that she will be careful.

ÜLKÜ YILDIRIM TOMBUL

Tevfik İleri İHO Atakum/SAMSUN

 

 

 

11
  • What if it happens! / Ya Tutarsa 

Reader: One day Hodja was washing his yogurt pot and pouring yogurt remained in it into the lake. Some people wanted to make fun of him when they saw him, 

First man:  Hodja, what are you doing?”

Hodja:  I am turning the lake into yogurt”

Second man:  Can a little bit of yeast ferment the great lake?

(They laugh)

Hodja: You never know perhaps it might, but what if it happens! 

(SALİH, HALİL, ALİ EREN, ALPEREN)

 

 

 

 

  • What if it happens! / Ya Tutarsa 

Reader: One day Hodja was washing his yogurt pot and pouring yogurt remained in it into the lake. Some people wanted to make fun of him when they saw him, 

First man:  Hodja, what are you doing?”

Hodja:  I am turning the lake into yogurt”

Second man:  Can a little bit of yeast ferment the great lake?

(They laugh)

Hodja: You never know perhaps it might, but what if it happens! 

(SALİH, HALİL, ALİ EREN, ALPEREN)

                                          ÜLKÜ YILDIRIM TOMBUL

           Tevfik İleri İmam Hatip Ortaokulu Atakum/SAMSUN

 

 

12

PAPER ART

THE CHILD: Hodja  tell me one Turkish art please?

Hodja: Would you like to try a Turkish art?

The child: Yes Hodja

Hodja: Then try Ebru art. It belongs to Turkish tradition.

The child: I have got a friend named Ebru.

Hodja: No child, Ebru is the name of the art.

The child: OOO thank you I will learn it.

 

ÜLKÜ YILDIRIM TOMBUL

Tevfik İleri İmam Hatip Ortaokulu Atakum/SAMSUN

 

13

DÜĞÜMLENMİŞ FIKRALAR: ‘’UÇMAYAN HALI’

(Çocuklar kendi aralarında konuşur.)

1.Çocuk: En büyük hayalim uçan halıyla gezmek.

2.Çocuk: Ah, keşke!

3.Çocuk: Ben de tüm dünyayı uçan halıyla görmek isterdim.

Nasrettin Hoca: (Gülerek) Heh, heh,heh… Ne oldu çocuklar halılar bir de uçar mı olmuş?

4.Çocuk: Hocam, ben uçan bir halıyla tüm dünyayı gezmek isterdim.

Nasrettin Hoca:  Siz uçan halıyı bırakın da şuracıktaki ‘’duran halı’’yı işlemeyi öğrenin.

(Çocuklar hep bir ağızdan) Aaa bu neydi?

Nasrettin Hoca: Atalarımızın ‘’duran halısı’’. Uçmaz size sanatı öğretir. Halı dediğin uçmaz, görünür, hissettirir. Siz gördüğünüze dokunduğunuza inanın.

1.Çocuk: Nasıl görünür, hissettirir?

Nasrettin Hoca: Sizin atalarınız yüreklerinde hissettiklerini ilmeklere geçirdi. Hasretini, özlemini, yasını bu ilmeklere düğümledi. Siz de bu ilmekleri yaşatın!

(Çocuklar hep bir ağızdan):  BİZ VE HALILARIMIZ

Ümmü Altın Yaşar

Ortaca Ortaokulu /MUĞLA

14

SUYA ÇALINAN RENKLER

Bir gün Nasrettin Hoca’yı gölün kenarında gören çocuklar koşa koşa Nasrettin Hoca’nın yanına gitmişler. Çocuklardan biri :

-Hoca’m yine göle maya mı çalıyorsun, diye sormuş.

Nasrettin Hoca :

-Yok, bu sefer göle renkleri çalıyorum, gölü boyuyorum, demiş.

Çocuklar hep bir ağızdan:

-Göle hiç renk çalınır mı, göl hiç boyanır mı, diye sormuşlar.

Nasrettin Hoca:

-Boyanır elbette! Hem de renk renk boyanır. Mavisiyle, kırmızısıyla boyanır; suda çiçekler açar.

Meraklı çocuklardan biri :

-Bunun bir adı var mı, diye sormuş.

Nasrettin Hoca:

-Bu bir sanattır. Bu sanatın adı da ebru sanatıdır, demiş. Siz de bu sanatı öğrenin ,suda rengarenk çiçekler açtırın, demiş.

YASEMİN EKİZ

Ortaca Ortaokulu /MUĞLA

15

NASRETTİN HOCA’NIN KORONA İLE İMTİHANI

Nasrettin hoca korona günlerinde evinden hiç çıkmıyor yetkililerin söylediklerini harfiyen uyguluyormuş. Bir gün balkonda otururken komşusunu dışarıda diğer komşusuyla sohbet ederken görmüş.

-“hey komşular ne yapıyorsunuz orada sizin koronadan haberiniz yok mu sosyal mesafeye dikkat edin,mecbur kalmadıkça evlerinizden dışarı dışarı çıkmayın.” demiş.

Komşuları da gülerek karşılık vermişler.

-“Hocam sen dert etme bize bir şey olmaz “ demişler.

Hoca da biraz sinirlenerek karşılık vermiş.

-“Bu zorlu günlerde sağlık çalışanlarına yardımcı olmalıyız onlar adeta cephede savaşır gibi bu hastalıkla savaşıyorlar. Türk milleti tarihi boyunca yazdığı şanlı zaferleri gibi bunun da üstesinden gelecektir. Çanakkale’de,Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi tüm milletimiz bir arada bu virüse karşı savaş açmıştır,birlik ve dayanışma içerisinde bu savaştan da galip gelecektir sizin de üstünüze düşen sorumluluklarınızı yerine getirmeniz. “ demiş.

Komşuları “evet hocam haklısın” deyip evlerine gitmişler ve virüs bitene kadar asla dışarı çıkmamışlar…

 

DERYA KAYA GÜNDOĞDU

Süleymanpaşa Anadolu İmam Hatip Lisesi /TEKİRDAĞ

16

NASRETTİN HOCA GÖBEKLİTEPE’Yİ ANLATIYOR/ NASRETTIN HODJA IS TELLING GÖBEKLİTEPE.

Çocuk: Hocam, Göbeklitepe nedir?

Child: Hodja, What  is  Göbeklitepe?

Nasrettin Hoca: Göbeklitepe tarihin sıfır noktasıdır. Dünyanın bilinen ilk ve en büyük tapınağıdır.

Nasrettin Hodja: Göbeklitepe is on the zero spot of history. It is know as the first and the biggest temple of the World.

Çocuk: Hocam, Göbeklitepe nerededir?

Child:Hodja, Where  is  Göbeklitepe?

Nasrettin Hoca :  Göbeklitepe Urfa ilimizdedir.

Nasrettin Hodja:Göbeklitepe is in Urfa city of Turkey.

Çocuk: Peki hocam, Göbeklitepe’nin önemi nereden gelir?

Chid: Why is Göbeklitepe so important?

Nasrettin Hoca: Yerleşik hayata geçişi temsil eden kültür bitkisi buğdayın atasına Göbeklitepe eteklerinde rastlanmıştır. Göbeklitepe inşaa edildikten  bin yıl sonra üstleri insanlar tarafından kapatılarak gömülen bu tapınaklar yeniden günışığına çıkıyor. Bölgede toplam yirmi tapınak inşaa edilmiş, şuana kadar altı tapınak günışığına çıkartılmış. Çocuk bir de şunu bilmenizi isterim : 2019 yılı ‘’Göbeklitepe’’yılı ilan edilmiştir.

Nasrettin Hodja: Because the wheat which symbolize the settled life was first founded in Göbeklitepe. After 1000 thousand years its construction, the temples were discovered. Although there are 20 temples, 6 of them appear now. And the year 2019 was declared as the year of Göbeklitepe.

Çocuk: İşte tarihin sıfır noktası Göbeklitepe

Child: Look, the zero spot of history, Göbeklitepe.

( AHMET EFE , EKREM)

ÜLKÜ YILDIRIM TOMBUL

Tevfik İleri İmam Hatip Ortaokulu Atakum/SAMSUN

17

MEHMET AKİF ERSOY

 

The child : Who is he Hodja?

Hodja: He is Mehmet Akif Ersoy.

The child: What did he do for Turkish people, why is he an important person?

Hodja: He is the poet of the National Anthem. May Allah the Turkish people not write a national anthem again. They were hard days for our country. We shouldn’t forget Mehmet Akif Ersoy and commerate him on 12th March every year.

The child: I see Hodja, He is a great man in our history.

 

ÜLKÜ YILDIRIM TOMBUL

Tevfik İleri İmam Hatip Ortaokulu Atakum/SAMSUN

 

18

NASRETTİN HOCA GÖBEKLİTEPE’Yİ ANLATIYOR

Çocuk: Hocam, Göbeklitepe nedir?

Nasrettin Hoca: Göbeklitepe tarihin sıfır noktasıdır. Dünyanın bilinen ilk ve en büyük tapınağıdır.

Çocuk: Hocam, Göbeklitepe nerededir?

Nasrettin Hoca :  Göbeklitepe Urfa ilimizdedir.

Çocuk: Peki hocam, Göbeklitepe’nin önemi nereden gelir?

Nasrettin Hoca: Yerleşik hayata geçişi temsil eden kültür bitkisi buğdayın atasına Göbeklitepe eteklerinde rastlanmıştır.

Göbeklitepe inşaa edildikten  bin yıl sonra üstleri insanlar tarafından kapatılarak gömülen bu tapınaklar yeniden günışığına çıkıyor. Bölgede toplam yirmi tapınak inşaa edilmiş, şuana kadar altı tapınak günışığına çıkartılmış. Çocuk bir de şunu bilmenizi isterim : 2019 yılı ‘’Göbeklitepe’’yılı ilan edilmiştir.

Çocuk: İşte tarihin sıfır noktası Göbeklitepe

Ümmü Altın Yaşar

Ortaca Ortaokulu/MUĞLA

19

The Cauldron That Died / Kazan Öldü 

Reader: Nasreddin Hodja, having a need for a large cooking container, borrowed his neighbor’s copper cauldron, then returned it in a timely manner.

Neighbour :“What is this?” “There is a small pot inside my cauldron.” 

Hodja:“Oh,” “Your cauldron gave birth to a little one. Because you are the owner of the mother cauldron, it is only right that you should keep its baby.

Reader: The neighbour, thinking that the Hodja had gone quite mad, did not argue. Whatever had caused the crazy man, the neighbor had a nice little pot, and it had cost him nothing. 

Sometime later the Hodja asked to borrow the cauldron again. 

“Why not?” thought the neighbour to himself. “Perhaps there will be another little pot inside when he returns it.” 

But this time the Hodja did not return the cauldron. After many days had passed, the neighbor went to the Hodja and asked for the return of the borrowed cauldron. 

Neighbour: Where is my cauldron?

Hodja :“My dear friend,” “I have bad news. Your cauldron has died, and is now in her grave.” 

Neighbour: “What are you saying?” A cauldron does not live, and it cannot die. Return it to me at once!” 

Hodja: “One moment!” “This is the same cauldron that gave birth to a child,You believe in its giving birth. Why don’t you belive in its death?” 

(RECEP, BEDİRHAN, BUĞRAHAN)

                                                 ÜLKÜ YILDIRIM TOMBUL

            Tevfik İleri İmam Hatip Ortaokulu Atakum/SAMSUN

20

                          MONEY BLOWS THE WHISTLE

 

Reader :One day Nasrettin Hodja wanted to go to the market. 

All of the children in the village ran to him and shouted:

Children: “Please, buy us whistles from the market!”.

The Hodja : “Don’t shout so much, I can’t think. All right, I promise. I’m going to buy them.” 

One of the children, AHMET:“Please take this money, Hodja. Don’t forget to buy me a whistle.”

Reader: The Hodja took the money and put it into his pocket. Then he went to the market. In the late afternoon, the children waited in the street for the Hodja. When they saw him they ran to him and shouted together,

Children: “Hodja! Where are our whistles? Have you got our whistles?”

Reader: The Hodja took one whistle from his pocket. He gave it to Ali and he 

said to the others,

Hodja: Money blows the whistle,children.“Who paid for the whistle, can blow the whistle!” 

 

(FURKAN, AHMET HAKAN,EROL,MUSTAFA YİĞİT,BURAK)

                                                     ÜLKÜ YILDIRIM TOMBUL

              Tevfik İleri İmam Hatip Ortaokulu Atakum/SAMSUN

 

21

BİR DİL BİR İNSAN İKİ DİL İKİ İNSAN

 

KONUŞMACI:İngiltere’de  parası çalınan ve yüzüne sert bir tokat atılan Şilan şikayet etmek için polis karakolunun yolunu tutar.

ŞİLAN:I am problem bir sorun var.Money is no. Where is Money  ?I am going and turning sağ going ahead.Woman is coming She is şişman and zebellag.

POLİS:Zebellag

ŞİLAN:Yes,Zebellag

ŞİLAN:She is coming I am going women is şıkıştırıyoring me in köşe.Kadın bana Silleyi Osmaniye ben duvara yapışing .Women is going women is taking it.

POLİS:Oh my god .what? Sille-i  Osmaniye .I don’t understand.

ŞİLAN:Moneymi bulun.

KONUŞMACI: Şilan’ın dediğini anlamayan polis tercüman çağırır. Tercüman vasıtasıyla derdini anlatan Şilan karakoldan ayrılırken,

ŞİLAN:Bir dil bi insan iki dil iki insan.

 

MELTEM GÜNEŞ

İmam Gazali İmam Hatip Ortaokulu/MERSİN

22

TATLI DİL

Nasreddin Hoca’ nın komşusu bir dükkan açmış. Hayırlı olsun demek için misafirler gelip gidiyormuş. Komşusu gelene gidene söyleniyormuş: “Alışveriş yapmaya değil laklak etmeye geliyorlar. Burası bizim ekmek teknemiz, boşuna beni oyalıyorlar.” diye Hoca’ ya yakınmış:

Nasreddin Hoca:

  • Canım komşum sen bir dükkan açtın. Fakat insanlara tatlı dille yaklaşmıyor, surat asıyorsun. fiyat soranları azarlıyorsun. Böyle giderse çok duramazsın bu dükkanda demiş.

 

SUNA KARABOĞA ÇELEBİ

Menteşe Cumhuriyet Ortaokulu/MUĞLA

23

                       MONEY BLOWS THE WHISTLE

 

Reader :One day Nasrettin Hodja wanted to go to the market. 

All of the children in the village ran to him and shouted:

Children: “Please, buy us whistles from the market!”.

The Hodja : “Don’t shout so much, I can’t think. All right, I promise. I’m going to buy them.” 

One of the children, AHMET:“Please take this money, Hodja. Don’t forget to buy me a whistle.”

Reader: The Hodja took the money and put it into his pocket. Then he went to the market. In the late afternoon, the children waited in the street for the Hodja. When they saw him they ran to him and shouted together,

Children: “Hodja! Where are our whistles? Have you got our whistles?”

Reader: The Hodja took one whistle from his pocket. He gave it to Ali and he 

said to the others,

Hodja: Money blows the whistle,children.“Who paid for the whistle, can blow the whistle!” 

 

(FURKAN, AHMET HAKAN,EROL,MUSTAFA YİĞİT,BURAK)

                                        ÜLKÜ YILDIRIM TOMBUL

    Tevfik İleri İmam Hatip Ortaokulu Atakum/SAMSUN

 

24
ATTENTION TO YOUR TONGUE

One day Nasreddin Hodja left the mosque and he was heading home.

He saw that the neighboring children were shouting loudly and fighting.

Hodja went to them.

Nasreddin Hodja:

-What are you doing?

Ömer:

-Hodja!Ziya isn’t listening to me.

Ziya:

-No,Hodja!Ömer isn’t listening to me.

Hodja:

-If you talk like this,nobody listens to you.You should pay attention to

the language you used.You shouldn’t speak loudly and should be respectful.

Children:

-We understood Hodja.And  they embrace.

 

 

AMAN  DİLİNE DİKKAT

Birgün Nasreddin Hoca camiden çıktı ve evine doğru gidiyordu.

Yolda komşu çocukların yüksek sesle bağırarak kavga ettiklerini gördü.

Onların yanına gitti.

Hoca:

-Ne yapıyorsunuz?dedi.

Ömer:

-Hocam,Ziya beni dinlemiyor.dedi.

Ziya:

-Hayır Hocam!Ömer beni dinlemiyor.

Hoca:

-Eğer bu şekilde konuşursanız,hiçkimse sizi dinlemez.

Kullandığınız dile dikkat etmelisiniz. Yüksek sesle konuşmamalısınız ve

saygılı olmalısınız.

Çocuklar:

-Anladık Hocam dediler ve kucaklaştılar.

 

 

ÜLKÜ YILDIRIM TOMBUL

Tevfik İleri İmam Hatip Ortaokulu Atakum/SAMSUN

25

TATLI DİL

Hoca’nın komşusu bir gün İngilizce öğrenmek için İngiltere’ye gitmeye karar verir.

Hoca’nın Komşusu: Hocam, ben gidiyorum; evime, eşime, çocuklarıma göz kulak ol.

Nasrettin Hoca: Neden göz kulak olayım komşum? Bu evin gözü de kulağı da sendin. Yuvayı dişi kuş yapar. Nereye böyle’’pırrrr’’uçuyorsun?

Hoca’nın Komşusu: Hocam, zaman değişti, şartlar değişti, teknoloji çağ atladı. Biz hala evde sadece yemek ve çoluk çocuk işleri ile meşgul oluyoruz. Ne demişler :’’ Bir dil bir insan; iki dil iki insan.’’ Bu sözü boşa mı söylerler?

Nasrettin Hoca: Dünya nüfusu zaten sen istemesen de artıyor komşum. Senin bir halin iki olacaksa bu dünyanın hali zor. Sen bari yerinde dur da nüfus artmasın. Bırak iki dil bilmeyi.

Hoca’nın Komşusu: Aman Hoca’m neler söylüyorsunuz?

Nasrettin Hoca: Ben bir şey demiyorum, senin yaptığına ayna tutuyorum.

Hoca’nın Komşusu: Hoca dedik, bilir, anlar dedik. Ama siz benim İngilizce öğrenmeme karşı çıktınız.

Nasrettin Hoca: Herkes bir yabancı dil öğrense ne olur? Ortalık insan seli olur. Dünya almaz bu çifte insan olma durumunu.

Hoca’nın Komşusu: (sinirlenerek) Aman Hoca’m! Topu topu şu adamcağızla , şu çocuklara göz kulak ol dedik. Nerelere geldin? Nasıl komşusun? Sana da bir şey danışmaya gelmeyecek.

Nasrettin Hoca: Danışan dağlar aşmış , danışmayan yarı yolda şaşmış. Danış tabii ama öfkelenme hemen.

Hoca’nın Komşusu: Sen beni şaşırttın haydi git yoluna! Sana da bir daha danışmayacağım.

Nasrettin Hoca: Haa, işte komşum! Öğrenilmesi gereken ilk dil tatlı dildir. Hemen öfkelendin. Sen bırak yabancı dili tatlı dili öğren.

 

ÜMMÜ ALTIN YAŞAR

Ortaca Ortaokulu/ MUĞLA

26
MİZAH KÖPRÜSÜ NASRETTİN HOCA İLE MİLLİ KÜLTÜRÜMÜZ ETWINNING PROJESİ PROJE EKİBİ MİLLİ KÜLTÜR DEĞERLERİMİZ ÖZGÜN FIKRA KITABI by Ümmü Altın Yaşar - Ourboox.com
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Ad Remove Ads [X]
Skip to content