Türkiye’nin Oksijen kaynağı Kaz Dağları
Tertemiz havası bol Oksijenini içinize çekeceğiniz, huzur dolu yemyeşil bitki örtüsü, şırıl şırıl akan suyun sesi ve kuş sesleri arasında kendinizi adeta bir terapinin ortasında bulacağınız eşsiz bir doğa güzelliği.Denizin nemi, dağın yüksekliği ve bol oksijen bitkiler için bulunmaz Ama bu üçü de Kaz Dağları’nda fazlasıyla olduğundan bölge 800’den fazla bitki çeşidine ev sahipliği yapıyor. Kazdağı Köknarı ülkemizde sadece Kaz Dağları’nda yetişen endemik bir tür. Yalnızca o da değil, Türkiye’nin 40’a yakın endemik türü de burada yetişiyor. Gitmişken Kaz Dağları’nda yetişen kekiğin mis gibi kokusunu içinize çekmeyi de unutmayın..
1.Gün
Hava alanından özel minibüsle seyahatimize başlıyoruz. Otelimize varıp odalarımıza yerleşiyoruz. Yolculuk boyunca güzel süprizler sizleri bekliyor.
2. GÜN
Sabah kahvaltı sonrası erkenden otelden ayrılıp yaklaşık 1 saat sonra vapura geliyoruz.Vapurla karşıya geçip Bozcaada’ya iniyoruz. Bozcaada’da ilk tanık olacağımız şey tarihi rum evleri ve kültürüdür. Şarapları ve recelleri ile ünlü Bozcaada’da öğlen yemeğimizi yiyip gezimizi tamamladıktan sonra vapurla karşıya geçiyoruz. Assos Behramkale’ye doğru yol alıyoruz. Assos mitolojide öldukça önemli bir yer olduğu gibi Aristonun felsefe okulunun olduğu yer olarak da bilinir. Tarihi kalıntıları ve Assos kalesini gördükten sora renkli stantlarla süslü çarşısında alışveriş yapıp sahil yolundan ve kaz dağlarının içinden gezerek Akçaya doğru yola çıkıyoruz. Otelimizde aldığımız akşam yemeği sonrası hep birlikte Akçay’ın festival havasındaki sahiline inip kahvelerimizi içiyoruz.
Gece konaklama için otelimize dönüyoruz.
3. GÜN
Sabah kahvaltı sonrası Ayvalığa doğru yola çıkıyoruz yaklaşık 1 saat sonra Ayvalığa varıyoruz. Ayvalk sahilinden geçip Şeytan Sofrasına varıyoruz. Olağanüstü manzara eşliğinde kahvelerimizi içip tekrar Ayvalığa doğru yola çıkıyoruz. Ayvalıkta özel tekneyle Cunda adasına geçiyoruz. Yunan adalarının bir benzeri olan cunda adasında rengarenk dar sokakardan gezerek resimlerimizi çekiyoruz.öğlen yemeğini aldıktan sonra renkli stanlarda alışveriş için serbest zaman veriyoruz. Akşam yemek için otelimize dönüyoruz. Yemek sonrası Altınoluk sahilinde gezintiye çıkıyoruz ve akşam isteğe bağlı olarak barda eğlenmeye gidiyoruz. Gece konaklama için otelimize dönüş yapıyoruz.
4. GÜN
Sabah kahvaltı sonrası Kaz dağlarına çıkıyoruz. İlk olarak Hasan Boğuldu şelalesini geziyoruz ve Sütüveren şelalesini görüyoruz. Üç bin endemik bitkisiyle kaplı kaz dağlarında organik bitki satış stantların gezdikten sonra yaklaşık 20 dakika yürüyüş sonrası Zeus üstlerine varıyoruz. Tüm körfezi ayaklar altında göreceginiz Zeus üstlerinden manzara resimlerimizi çekip Adatepe köyüne iniş yapıyoruz. Adatepe köyü, rumlardan kalma oldukça ilginç küçük bir köydür. Orada kahvelerimizi içip öğlen yemeği için Altınoluğa geçiyoruz.yemek sonrası tekrar Kaz dağlarına girip Altınoluk köyünü geziyoruz. Kaz dağlarında isteğe bağlı Jeep safarisi yapılabilir. (extra ücrete tabidir) Otelimize geçmeden önce Güre müzesini ziyaret edip ordan otelimize geçiyoruz.
“Sarp dağlara getirdiğim, kavuşmadan yitirdiğim, ak kefensiz yatırdığım, Hasan’ım ardından geldim…”
Aslında bir Türkmen efsanesine dayanan bu masalsı anlatıyı Sabahattin Ali usta kalemiyle öyle güzel yazmış ki insan öyküyü okuduktan sonra uzunca bir süre kendine gelemiyor. Kaz Dağları’nın bu yürek yakan öyküsünün iki kahramanı Hasan ile Emine birbirlerini severler, her öyküde olduğu gibi onları da ayıran bir şey vardır. Bu seferkine ise siz deyin uzaklık, yükseklik farkı; biz diyelim onlar ayrı dünyaların insanları. Hasan bir ova köyündendir, Emine ise obadan. Durum ortaya çıkınca Hasan’dan yiğitliğini ispat etmesi için kırk okka tuzu sırtında obaya çıkarması istenir. Başka çaresi olmayan Hasan işe soyunur ancak oba yollarını çıkmaya alışkın olmayan bedeni sırtındaki çuvalın da etkisiyle daha fazla dayanamaz ve düştüğü yerde sulara kapılır. Emine ise bu sırada ondan çok uzaktadır. Geri döndüğünde Hasan’ın boğulduğu yer olan Gökbüvet’te Hasan’ın gömleğini ve ona verdiği çevreyi bulunca dayanamaz ve karşısındaki çınara kendini asar. Sana kavuşmaya geliyorum Hasan’ım diye canına kıyan Emine Hasan’la gerçekten buluşabilmiş midir, Gökbüvet’in suları Hasan’ın aşkından ve tuzdan yanan bedenini serinletebilmiş midir bilinmez ama o zamandan sonra Gökbüvet’in adı Hasanboğuldu, karşısındaki çınarın adı da Emine Çınarı olur ve aşıklar isimleriyle de olsa burada yaşamaya devam ederler. Hasanboğuldu, hem öykünün etkileyiciliğiyle hem de doğal güzelliğiyle Kaz Dağları ziyaretçilerinin görmeden geçmek istemedikleri bir nokta.
“Bol Pınarlı, Vahşi Hayvanların Anası: İda!”
Evet, bu bahsedilen tam olarak Kaz Dağları. Antik Dönem efsanelerinde Kaz Dağları’nın adı İda olarak geçiyor, isim babası ise Giritli denizciler. Girit’te Zeus’un doğduğuna inanılan İda Dağı’na atıfta bulunmak isteyen denizciler dağa bu ismi vermişler. Ayrıca Afrodit, Hera ve Athena’nın katıldığı ve Truva Savaşı’na yol açan güzellik yarışması da burada yapılmış. Belli ki Kaz Dağları hepsinin güzelliğinden bir parça kapmış.
Yıllardan Beri Anlatılan Sarıkız Efsanesi
Dağlar yalnızca Yunan anlatılarında değil İran kökenli bu efsanede de kendine yer bulmuş. Kaz Dağlarındaki Türkmen köylülerince anlatılan halk hikayeleri farklı versiyonlara sahip olsa da temelde hepsi uzun sarı saçlarından dolayı Sarıkız olarak bilinen ve tüm delikanlıların âşık olduğu güzel kızın onu çekemeyen diğerleri tarafından atılan iftiralar sonucu dağ başında bir başına yaşaması olayına dayanıyor. Daha sonra bir şekilde suya ihtiyaç duyulan bir an geliyor ve Sarıkız elini uzattığı gibi denizden su alabiliyor. Bu özelliğinden dolayı ermiş olarak bilinen ve Güre’nin üstünde yer alan Kavurmacılar köyünde yaşadığına inanılan Sarıkız için her yıl ağustos ayında keşkek, pilav, nohut pişirilip yeniyor ve şerbet içiliyor.
Kaz Dağları birbirinden sevimli köylere ev sahipliği yapıyor.
Fatih Sultan Mehmet’in Toroslar’dan alıp bölgeye yerleştirdiği Türkmenler’e ait köyler, taş ustası Rumlarla tahta işçiliğinde usta Türkmenler’in birlikte kurdukları Yeşilyurt köyü, nüfusu seyrelirken küllerinden doğan Adatepe köyü bunlar arasında. Bu köyler hem görsel açıdan hem de yıllardır bir arada yaşamaya alışmış insanlarıyla pek bir sevimli ve görülmeye değer.
5.GÜN
Sabah erken saatte kahvaltımızı yapıp bavullarımızla birlikte otelden ayrılıyoruz. İstanbul’a doğru yola çıkıyoruz.
Dönüş yolunda SÜPRİZ ???
Tur sonrasi aşağıda bağlantısı verilen sayfalya girerek anketimizi doldurursanız çok memnun oluruz.
https://forms.gle/kAxznnTWrGzgu3zeA
Şimdiden iyi tatiller, iyi eğlenceler.
BAY Turizm’e GÜVEN, EĞLEN, DİNLEN.
Published: Apr 7, 2020
Latest Revision: Apr 9, 2020
Ourboox Unique Identifier: OB-769219
Copyright © 2020