GEN NEDİR:
Gen, bir kalıtım birimidir. Bir kromozomun belirli bir kısmını oluşturan nükleotid dizisidir. Popüler kullanımda gen sözcüğü, “ebeveynden çocuklarına geçen belirli bir karakteristiği taşıyan biyolojik birim” anlamında kullanılır.
GENETİK BİLİMİ NEDİR/NEYİ İNCELER:
Genetik ya da kalıtım bilimi, biyolojinin organizmalardaki kalıtım ve çeşitliliği inceleyen bir daldır. Canlıların kalıtsal özelliklerini oluşturan genleri, kalıtsal karakterlerin dölden döle nasıl ve hangi oranlarda iletildiğini inceler. Kısaca soya çekim bilimidir. Genetikte bakteri genetiği, insan genetiği ve popülasyon genetiği vb. alt bölümlere ayrılır. Genetik bilimle uğraşan insanlara “Genetik bilimci” denir.
Genetik tarihi, üç ayrı araştırma düzeyiyle ilgili üç döneme ayrılabilir, 1900’e kadar iki isim göze çarpar:
Naudin ve Gregor Mendel . O tarihte kalıtım bilimi emeklemekte, yalnızca anne babalar ile çocuklar arasındaki benzerlikler mevcut doğal yasalar açmadan çalışmaktadır.
1900’de, hücre genetiğinin destansı dönemi başlar: Özgül özelliklerin çekirdek içerisinde bulunan ve «kromozom» denen harika bir yerlerde bulunduğu ortaya çıkarıldı.
1953’te Francis Crick ve James Watson‘da deoksiribonükleik asidin ve genetik şifrenin gizinin çözülmesiyle, molekül genetiği çağına girilir.Daha 1863 yıllarında Naudin, melezlerden yola çıkarak, yakın iki tatula (patatesle akraba, sanrı uyandırıcı bitki) türünü çaprazlamıştı. Ama Avusturyalı keşiş Johann Gregor Mendel, ayrı alt türden (çeşit, ırk) tohumluklar kullanma becerisini gösterdi.Peki Gregor Mendel kimdir:
22 Temmuz 1822 tarihinde doğan ve tek çocuk olan Johann Gregor Mendel, ileride kalıtım biliminin öncüsü olan bir botanikçi, doğa bilgini ve din adamı olacak ve Mendel Kalıtım Yasaları ile genetik bilimini yeni bir boyuta taşıyacaktı. Mendel’i Gymnasium’a göndermek, ailesi için bir hayli zor oldu. Borçları vardı ve okulun masrafını ödeyemiyorlardı. Johann, kendi harçlığını çıkarmak için arkadaşlarına özel ders bile vermeye başlamıştı. Mendel’in Gymnasium’daki eğitimi 6 yıl sürdü. 18 yaşında mezun olan Mendel eğitimini devam ettirmek istiyordu, bunun üzerine 1841 yılında Olomouc’taki Felsefe Enstitüsü’ne yazıldı ama parasal sıkıntı çektiği için zorlanıyordu. Ders verecek öğrenci de bulamamıştı.
Kendisi hakkında üçüncü tekil kişi adıyla yazdığı dizelerde şunları anlatmıştı;
“Bu baskıya daha fazla dayanması artık imkansız hale gelmişti. Bu yüzden, felsefe eğitimini tamamladığında, kendisini bu ağır varoluş mücadelesinden kurtaracak bir sığınak bulmak zorunda hissetti. Başvurusu üzerine 1843 yılında Brno’daki Augustinusçu Aziz Thomas manastırına kabul edildi.”
Mendel 7 Eylül 1843 tarihinde, 21 yaşındayken rahip adayı olarak manastıra girdi ve geleneğe uygun olarak kendine yeni bir ad seçti: Gregor. Bugün de onu bu adla tanıyoruz. Kendini dine adamanın bazı işleri yoluna sokacağına dair umudu vardı.
Öğretmen olmak istediği için devletin sınavlarına girme kararı almıştı ama yeterince teorik eğitim alamamıştı. Bu sebeple sınavı geçmesi zor oldu.
Mendel devletin öğretmenlik sınavını geçememişti ama başrahip ona tekrardan bir fırsat sunmak için, onu Viyana Üniversitesi’ne gönderdi. Mendel üniversitede, bitki fizyolojisi ve hücre bilim konularında uzman olan bilim insanlarıyla tanışma fırsatı yakaladı. Mendel, Viyana Üniversitesi’nde eğitimini sürdürürken bitki melezleme çalışmalarına başlamıştı. “Özelliklerin bir kuşaktan diğerine nasıl geçtiğini kesin olarak belirlemek.” Bunun, organik varlıkların gelişim tarihi açısından asla küçümsenmemesi gereken bir soru olduğunu yazmıştı. İlk deneylerinde seçtiği bitkiler Pisum cinsinden bezelye çeşitleriydi. Bu seçiminin sebepleri; Pisum‘dan birbirinden rahatlıkla ayırt edilebilen kısır olmayan melezler elde edilebilmesi, bu bitkide çapraz döllenmenin kolaylıkla önlenebilmesi ve hem bahçede hem de serada kolaylıkla yetiştirilebilmesiydi. Ayrıca çok hızlı yetişen bir bitki türüydü. En çok dikkat çeken çalışması, tanenin biçimi üzerindeki çalışmaları oldu:
Düzgün ve buruşuk taneli iki Pisum çeşidinin çaprazlanması. Melez bitkilerin hepsi düzgün taneli ancak bunlar birbiri ile çaprazlandığında ortaya çıkan düzgün ve buruşuk taneli bitkilerin oranı 3’e 1 dir.
Mendel’in bulgularını şu şekilde özetleyebiliriz;
1) Birinci kuşakta, bütün melezler birbirine benzer;
2) İkinci kuşakta, melezler ayrışıktır, kalıtımsal özellikler birbirine benzemez;
3) Bir çiftte ya da belli bir özellik grubunda, özelliklerin her biri bağımsız olarak kendini gösterir. Bu savları doğrulamak için, bazı deneylere girişmek yeterlidir.
Ölüm sebebi ise kronik böbrek iltihabı ve aşırı kalp büyümesi olarak kayda geçmişti.
Yerel gazetede Mendel için yayımlanan taziye yazısında şöyle deniyordu; “Ölümüyle yoksullar bir yardımseverden, insanlık da sıcak bir dost, doğa bilimlerine düşkün ve örnek bir rahip olan soylu kişilikli bir adamdan yoksun kaldı.”
Peki Ya Diğer Bilim İnsanları
-Nobel ödüllü bilim insanı Oliver Smithies,1955 yılında jel elektroforezi keşfetmiştir.
-Nobel ödüllü bilim insanı Aziz Sancar Genellikle DNA onarımı, hücre dizilimi, kanser tedavisi ve biyolojik saat üzerine çalışmalarını sürdürdü, bu alanlarda 415 bilimsel makale ve 33 kitap yayımladı.Orhan Pamuk’tan sonra Nobel alan ikinci Türk olmuştur. Aynı zamanda yaptığı çalışmalarla Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’ne kabul edilen üç Türk’ten biridir.
–James Watson ve Francis Crick, 1953 yılında DNA’nın ikili sarmal yapısını ortaya çıkartarak tarihsel bir başarıya imza attılar. Bu büyük başarılarıyla da 1962 yılında fizyoloji ve tıp dalında Nobel Ödülü’ne layık görüldüler.
-1952 yılında Rosalind Franklin’in laboratuvarında çekilmiş fotoğraf DNA’nın X-ışını kırınım dokusunu gösteriyor. Bu ünlü fotoğraf “Foto 51” olarak da biliniyor.
DNA çalışmaları sırasında uzun süreler boyunca X-ışınlarına maruz kalıyordu.Yıllarca X ışınlarıyla çalışan Rosalind Franklin, 1956 yılında kansere yakalandı ve henüz 38 yaşındayken öldü.Bilim adına kendini feda eden Rosalind Franklin unutulmamalıdır.
–Aaron Klug, Rosalind’in mirasını bıraktığı ve parlak gördüğü bir öğrencisidir. Kristalografik elektron mikroskobunun gelişimi ve biyolojik olarak önemli nükleik asit-protein komplekslerinin yapısının aydınlatılması konusundaki çalışmaları için 1982 yılında Nobel Kimya Ödülü’nü kazandı.
–Lawrence Bragg, ortaya koyduğu Bragg Yasası ile, X-ışınının dalga boyu ve basit bir kristaldeki atom katmanları arasındaki uzaklıkla bu katmanlara çarpan bir X-ışını demetinin yansıma açıları arasındaki ilişkiyi açıkladı. Lawrence Bragg ve William H. Bragg (babası) iş birliği içinde yürüttükleri çalışmalarıyla 1915 yılında Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldüler.
Sıralayabileceğim daha bir çok genetik bilimci var ve hepsinden anladığım pes etmemek gerektiğidir.Çalışırsak başarırız.
Vaktinizi ayırıp okuduğunuz için hepinize teşekkür ederim.
Melike Zehra Ağılkaya
Nazilli Atatürk Anadolu Lisesi
Asuman ŞAHİN’in yardımlarıyla.
Published: Jun 24, 2019
Latest Revision: Jun 24, 2019
Ourboox Unique Identifier: OB-658526
Copyright © 2019