Anadolu'nun Kandilleri
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Anadolu’nun Kandilleri

by

Artwork: Anadolu'nun Kandilleri

  • Joined May 2019
  • Published Books 3

ÖNSÖZ

13.ve 14. yy. larda Anadolu’nun siyasi otorite boşluğu ve Moğol tehdidi karşısında halk kitleleri tasavvuf ehli manevi otoritelere sığınmaya başlamıştır.

Bu bağlamda Anadolu’da sosyal huzurun sağlanmasında Anadolu’da yayılan tasavvufi akımların büyük etkisi vardır. Tasavvuf; genel anlamda kalbin kötülüklerden arındırılıp yaratılanlara karşı güzel davranılması, insanların dünyalık menfaatlerinden ve nefsi isteklerinden uzaklaşması demektir.

Ahmet Yesevi,  Mevlânâ Celâleddîn-î Rumî, Yunus Emre, Hacı Bektâş-ı Velî, Hacı Bayram-ı Veli,  Ahî Evran gibi sûfî ve âlimlerin eserlerinde işledikleri sevgi, dürüstlük, doğruluk, alçak gönüllülük, birlik-beraberlik gibi evrensel değerler onların etkisinin yüzyıllar boyu devam etmesini sağladığı gibi eserlerinin İslam Dünyası dışında da merak uyandırmasını ve ilgi çekmesini sağlamıştır.

Projemizin amacı öğrencilerimize Türk İslam kültürünün Anadolu’ya hâkim olmasında önemli etkileri olan mutasavvıfları tanıtmak, kültür miraslarına sahip çıkmalarını sağlamaktır.

Proje planımız çerçevesinde Mevlana Celaleddin-i Rumi ile ilgili okullarımızda kompozisyon yarışması düzenledik .Çünkü Mevlana; Hakikatin birliğini aşkla inşa etmek isteyen bir âlim ,farklı suretleri tek bir aynada görerek farklılıkları ortadan kaldıran bir bilge, yaradanın en güzel sureti insanın, kainatın ruhu olduğuna inanan bir veli, ”gel” çağrısıyla zıtlıkları birleştiren mutasavvıftır. Kültürümüzün bu eşsiz zenginliğini gençlerimize tanıtmak, anlatmak, kuşaktan kuşağa taşıyarak ölümsüzler kervanına katmak için bizim de katkımız olsun istedik. Okullarımızda düzenlediğimiz kompozisyon yarışmalarında birinci seçilen çalışmaları da bir araya getirdik.

Çalışmada emeği geçen proje ortağı öğretmenlerimize, öğrencilerimize sonsuz teşekkürlerimle…

Edibe KESKİN

ADANA-Mehmet Kemal Tuncel MTAL

2

 

 

 

E-Kitaba katkı sağlayan okullar

MANİSA/ Salihli Sekine Evren Anadolu Lisesi
Mahmut Arslan Anadolu Lisesi
BALIKESİR ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ
BABAESKİ ŞEHİT ERSAN YENİCİ ANADOLU LİSESİ
ADANA/Seyhan Mehmet Kemal Tuncel MTAL
Denizli Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
Melikgazi Kayseri Lisesi

 

 

 

3

İNSAN SEVGİSİ

Sevgi, evrenin ve insanlığın en yüce duygusudur. Farklı karakterlerde, farklı tipte insan olduğunun farkına vararak her insanda güzel bir taraf bularak, her insan ayrı bir dünya olduğunu kabullenerek insanları sevmektir. Sahip olduğumuz bu duygu, biz insanların karşımızdaki insanlara bakış açımızı değiştirir. Öyle ki bu değişim birçoğumuzda yakın çevre ve arkadaşlarımıza karşı iyi yöndedir. Fakat unutmamamız gereken şey ; bizim insanlara baktığımız zaman barındırdığımız sevgi, bizi ne kadar besleyebilir ya da biz bu sevgiyi herkese karşı iyi yönde kullanabilir miyiz?

Dünyamız insanlarının birçoğu içinde barındırdığı sevgiyi belli başlı, onlar için değer taşıyan insanlara karşı daha fazla duyarlar. Fakat bu bizim elimizde olmayarak sergilenen bir davranış değildir. Çünkü ben, biz, hepimiz insanlara pozitif olarak bakmayı, onları hatalarıyla sevmeyi başarabiliriz. İnsanlara din, dil, ırk, cinsiyet ve milliyet ayrımı yapmaksızın onları hayattan koparmamak adına, içimizde bulundurduğumuz bu mükemmel duyguyu onlar için kullanabiliriz. Tabii, unutmamamız gerekir ki bu sevgiyi içimizde tüketmemeli ve daha da arttırmalıyız çünkü istiyorsak bir güneşin daha doğmasını, yaymalıyız içimizdeki tüm sevgiyi ve mutlu etmeliyiz tüm insanlığı.

Evet, bunun en güzel örneği olarak Mevlana çıkıyor karşımıza. Onun sevgi ve hoşgörüsü tüm insanlığa nakış nakış, ilmek ilmek, işlemiştir. Bunun nedenleri şudur: O kendisine selam veren ve saygı gösteren, kendi ırkından ve dininden olmayan milletleri geri çevirmeyerek karşılık vermiştir. Başkaların ayıbını yüzüne vurmayıp üstünü örtmüştür. İhtiyaç sahiplerine yardım edip güler yüzünü  eksik etmemiştir. Kısacası Mevlana, insanı insan olduğu için sevmiştir. Mevlana’nın “gel ne olursan ol yine gel. İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel. Yüz kere tövbeni bozmuş olsanda yine gel” sözleri hangi ırktan ve milletten olduğumuzun bir öneminin olmadığını gösterir. Ne kadar hatalı olursak olalım bizim iyi olabileceğimiz kanısını benimsetir. Bizim onun ile gönül bağı kurmamızı sağlar.

Mevlana insanlığa geçmişin ve geleceğin bir ışığı olmuştur. Bu ışık hiç sönmedi, sönmeyecektir. Mevlana tek başına bir sistemdir. Bunu şuradan anlayabiliriz: Onun kitapları sadece ülkemiz insanlarınca değil dış medeniyetlerce de benimsenmiş ve okunmuştur nitekim bunu tetikleyen onun insanlığa duyduğu sevgi, gösterdiği saygı ve sergilemiş olduğu davranışlardır. Öyle ya bizi Mevlana’dan farklı kılan bunlardır.

Mevlana’ya göre insan ölümlü ve ölümsüzü, iyi ve kötüyü, ilahi ve beşeri benliğinde toplayan bir birleştiricidir. Her şey insanın saf ve temiz yüreğinde biter insan isterse; öğrenmeyi, insan edinmeyi, tüm varlıkları ve tüm dünyayı sevebilir yeter ki istesin. Çünkü karar vermek ve uygulamak insanda biter, her şeyi birleştiren insandır.

Demem o ki; Sevmek… Mevlana gibi öyle hüzne inat öyle bitmeyen bir yolculuktur. Her insanı kalbinin en güzel yerinde ağırlamaktır. Onun için önemli olan beyaz bir güvercin olup gitmek değildir, onu örnek alıp sevmeyi öğrenmektir. Sevmek, Mevlana gibi sevmek…

 

S. T.

MANİSA/ Salihli Sekine Evren Anadolu Lisesi

4

HOŞGÖRÜ İNSANI MEVLANA

“Ne olursan ol, yine gel.” diyen hoşgörünün timsali, o güzel insan, Mevlana Celaleddin-i Rumi, 13. Yüzyılda yaşamış fâkih, âlim ve ilahiyatçıdır. Şüphesiz ki onu bir cümleyle tanımlamak istesek bu; “Allah aşkıyla yanıp tutuşan barış, sevgi ve hoşgörünün öncüsü.” olacaktır.

Mevlana’nın öğretilerini bir kez okuduğunuzda onun düşüncelerinin ne kadar derin anlamlar içerdiğine hayret edersiniz. Her daim güzellikleri ön plana çıkaran Mevlana’nın zihni adeta dolambaçlı yollarla dolu bir ormandır. Bu ormanın içinde iyiliğin tohumları filizlenmekte, bu fideler büyüyüp kocaman ağaçlara dönüştüğünde yalnızca Mevlana’nın kendisine değil, tüm insanlığa meyve vermektedir. Bu muhteşem ormanda güllerle bezeli bir yol vardır ki; bu yolda tek başına, hiçbir şey düşünmeden yürüyen Mevlana, yolun sonunda Allah’a kavuşacağı için yüreğinde büyük bir saadet taşır. O kıpkırmızı gülleri dalından koparmadan, Allah aşkıyla koklar. Attığı her adımda yaratıcısının ne kadar harika ve yüce olduğunu  düşünür, “Sеn böylе güzеlkеn bаnа söz düşmеz. Bаkmа böylе yаzılаr yаzdığımа, bеn аslındа Oku! Еmrinе аmаdе sеni okuyorum sеvgili” diyerek sözlerinde her daim Allah’ı anar ve ona olan aşkıyla yanıp tutuşur. Bu aşk ki; sevgilerin en güzeli, en özelidir.

Mevlana’nın dizelerini okurken insan bazen hayatı sorgular, bazense yaptıklarını düşünür. “Aşk davaya benzer,” der Mevlana. “Cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki.” Pişmanlıkları, hayal kırıklıkları, yaşadığı acılar, ardında bıraktığı insanlar gelir insanın aklına. Kederleniverir. Sonra, bir başka dizesi çarpar gözüne. “Sen çiçek olup etrafa gülücükler saçmaya söz ver. Toprak olup seni başının üstünde taşıyan bulunur.” İnsanın yüreği umut dolar. Bir başka dizeyi okurken başını aşağı yukarı sallar, “ne kadar da doğru” dercesine. İşte Mevlana, yaşadığı dönemde yazdıklarıyla, döneminden yüzyıllarca yıl öncesine ve sonrasına ışık tutacak kadar bilgili, donanımlı, ileri görüşlü, anlayışlı ve yüreği sevgi dolu bir insandır. Işık olur bizlere. Işık olur dünyaya. Milyonlarca insan kendini O’nda bulur. Gizlenmiş duygular ve haykırılan gerçekler, hepsi O’nun mısralarında yatar.

Dolu bir hayat geçirmiştir Mevlana. Sevgi dolu, nasihat dolu, muhabbet dolu… En çok da hoşgörü dolu. O, bizlere her daim bir su gibi olmamızı öğütler. “Suysan iyi ol, sana “felaket” denmesin, bir bardağa sığabil ki damarlara girebilesin.” der. Bu öğütten çıkarılabilecek öyle çok anlam, öyle çok ders vardır ki, ne mutlu Mevlana’nın dizelerini anlayabilene! O kişi, hayatın anlamını kavramış demektir.

 

İ. D.

Mahmut Arslan Anadolu Lisesi

5

  GÜZEL AHLAKIN SESİ: MEVLANA

Neyi arıyorsan sen O’sun der Mevlana…

Zulmün peşindeysen zalimsin,aşkı arıyorsan aşık.

Elinden tuttuğumuz her sevgili,bizi sürükleyip,kendi iç dünyamızın derinliklerinde bir keşif gezisine çıkarır. Hoşgörünün en iyi timsali olan Mevlana Celaleddin-i Rumi büyük bir düşünür, tasavvuf adamı ve manevi önderdir.

 

Onun düşünceleri,ülkemizde halen en güncel ve güzel hali ile varlığını korumakta,insan sevgisi konusunda tüm insanlara bir rehber olmaktadır. 13.yüzyılda bir güneş gibi doğdu yolumuza ışık tutan Mevlana Celaleddin-i Rumi şair,fakih,alim, ilahiyatçı, sufi, mutasavvuf olmuştur. Düşünceleri ve davranışlarını bir topluluğa değil bütün dünyaya duyurmuştur.

“Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” ilkesini benimsemiş,insanların iki yüzlülükten uzak durmasını tavsiye etmiştir ve öyle bir miras bırakmıştır ki,öyle bir düşünce bırakmıştır ki,İranlılar,Türkmenler, Rumlar,Orta Asyalı müslümanlar tarafından benimsenerek 800 yy. aşkın bir süredir takdirle karşılanmıştır.

“Ne olursan ol gel” diye başlayan sözü saygının ve hoşgörünün bir yansımasıdır ve bu duyguların hepsini kapsamaktadır. Aslında sadece bizleri değil tüm Dünya’yı mesh etmiştir. Şiirleri günümüze kadar gelmiş farklı dillere de çevrilmiştir.

Mevlana Celaleddin-i Rumi,kendini insanlara adamış, eğitime ve güzel düşünceler oluşturmak için çalışmıştır.

Her dilden her renkten insanı sevmiş, sevdirmeye çalışmıştır. Sevgi,barış, kardeşliğin sembolü olmuştur. Böyle kanaat önderinin düşüncelerini yaşatmak ve anlatmak bizlere düşer.

Mevlana’nın düşüncelerini uyguladığımız vakit, yaşanabilir dünya,sevgi,kardeşlik,barış,huzur ve birlik sağlayarak Mevlana’yı yaşatabiliriz.

 

E. A.

BALIKESİR ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ

6

MEVLANA İLE GÖNÜL YOLCULUĞU

Hoşgörünün en iyi temsilcisi olan Mevlana Celalledin-i Rumi İslam düşünürlerinin fikir, ruh, akıl ve sevgi ile birleştirerek kendi fikirlerini sunmuş yüce bir insandır. Hz.Mevlana tek başına bir sistem, bilgi kaynağı ve tüm peygamberlerin temsilcisi olmuştur.

Mevlana kendini insanların eğitimine adamış, her dilden, dinden, renkten insanı kucaklayan sevgi; barış, kardeşliğin ve hoşgörünün sembolü olmuştur. Mevlana tıpkı Yunus Emre gibi yaratanı yaratandan ötürü sevenlerdendir. Her şeyin Allah’tan geldiğini bilir ve insanlığın gönlüne de bu şekilde yansıtırdı. Her daim iyiden, güzelden yana olan Mevlana için en güzel ilke, insanları sevme, onları kabullenme ilkesidir.

 

‘Ne olursa olsun yine gel’ diye başlayan, insanlara karşı sevginin, saygının ve hoşgörünün tam anlamıyla koşulsuz bir kabulün ifadesidir. Mevlana insanlara umudu aşılamak,

dışlanmaktan,  yalnızlığa itilmekten kurtarıp birliğe davet etmekle birlikte iki yüzlülükten kaçınmayı da öğütlemiştir.

Yüzyıllar önce yazmış olduğu ‘Mesnevi’ adlı eseri günümüzde de önemini kaybetmediği gibi hala en çok okunan kitaplar arasında yer almaktadır. Hz.Mevlana ölüm günü için Allah’a sevgisinden ona kavuştuğu güne ‘düğün töreni günü’ demiştir.

 

Mevlana gibi yüce önderlerin düşüncelerini yaşatmak bizlere düşer. Onların öğütlerine uyarak, insanları sevdiğimiz, saygı gösterdiğimiz ve hoşgördüğümüz takdirde Mevlana’yı ve diğer yüce önderleri sonsuza dek yaşatabiliriz.

 

D. K.

BABAESKİ ŞEHİT ERSAN YENİCİ ANADOLU LİSESİ

 

IŞIĞIMIZ ELLERİMİZDE

Yüzlerce yıllık ötelerden bir ışık süzmesi Mevlana Celaleddin-i Rumi.O bir yıldız.Karanlıkların içinden insanlara yol gösteren,sözleri inci gibi dizilen bir gönül eri.Mevlana hoşgörünün temsilcisi büyük bir düşünür.Bütün dünyaya ışık saçan bir mutasavvıf.İnsan,sevgi,aşk ve barış rehberi.Çoğu insanın da pusulası..

Mevlana’nın en sevdiğim sözü şu;”İnsanları iyi tanıyın,her insanı fena bilip kötülemeyin,her insanı da iyi bilip övmeyin.”Zira olumsuz düşünceler,önyargılar kötülüklerin tohumlarıdır.Kötü tohumlar ise kirli dünyanın sebebidir.Bunun yerine ise güzeli temel alan,hoşgörünün ardından giden bir dünya yaratmaktır bizlere düşen.İşte Mevlana’da kulağımıza küpe,yelkenlerimize rüzgar olacak sözleriyle bize kapılarını aralıyor.

 

Bizleri geleceğe taşıyacak ışığımızı geçmişimizden alıyoruz. Mevlana “Ne olursan ol yine gel” diyerek bütün dünyaya barış mesajı veriyor.

Dünyayı güzelleştirmek,barışı, kardeşliği ve hoşgörüyü yaymak bizim ellerimizde.

 

A. İ.

Denizli Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

 

7

 

TÜM EVRENE DOKUNMAK

“İyiyi ara,

Güzeli ara,

Doğruyu ara,

Ama kusuru arama” der Mevlana Celaleddin; sevginin, saygının ve her zaman hoşgörünün vücut bulduğu bir ruhtur. İnsanların kusurları, ilk bakacağımız yer olmamalı. Her zaman insanların iyi ve güzel davranışlarını ortaya çıkarmalıyız. Herkesin içinde, derinlerde birkaç kırıntı da olsa vardır. Mevlana’nın amacı; kimin en ufak bir kusuru varsa karanlık bir gece gibi üzerini örtmektir.

“Kendini küçük görmeyi bırak. Sen küçük bir evrensin” demişti Mevlana.biz gerçekten sandığımızdan daha mı farklıydık? Gerçek miydi bu sözleri?Biz küçük de olsa bir evren miydik? Kendimizi,yaşanan felaketlerin arasında sıkışıp kaldığımızı düşünürken O, bizler için neler düşünmüş. Haklı olabilirdi aslında. Zaten bütün bunları yapan insan değil miydi? Kötülüğü de iyiliği de onlar seçmişti .Aslında onun istediği kötülerin de iyilerin de hidayete ermesidir. O’nun için bir insana dokunmak, tüm evrene dokunmaktır.

“Aldığın yara ışığın akacağı yerdir” der Mevlana ve “İstediğin bir şey olursa bir hayır, olmazsa bin hayır vardır.” İnsanlar hayatlarında birçok kişi ile karşılaşır ve bunlar bazen canımızı yakabilir. Fakat canımızın yandığı yerde bembeyaz güller bitebilir. Ve eğer çok istediğimiz bir şey için çok çabalıyorsak ve gerçekleşmiyorsa, Allah senin için en hayırlısını bilir.

“Zor diyorsun, zor olacak ki imtihan olsun.”der  Mevlana. Çünkü insanlar kolay erişebilecekleri şeylerle asla mutlu olmazlar. Çünkü Allah-u Teala bütün nimetlerini sadece insanlık için verdiyse, bütün yarattıklarını onun hizmetine verdiyse bizim Allah yolunda birşeyler feda etmemiz ,hayat sınavından zor da olsa geçmemiz gerekir.

Bunu tüm insanlar bilemez .Dünya’nın farklı yerlerinde daha İslamiyet ile tanışmamış milyonlarca hatta milyonlarcadan da fazlası vardır.Bu insanlara da bu güzellikleri anlatmak, onlara da ulaşmak gerekir. Bunun için de tüm insanlığa şöyle seslenmiştir;

“Ne olursan ol yine gel”

Çünkü en yakınındakinden dünyanın bir ucundaki kafire, mecusiye, puta tapana,herkese ulaşmak gerekirdi. O’nun için bir insana dokunmak, tüm evrene dokunmaktı.

Şöyle der bir sözünde; ”Bir mum,diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez. ”Bir mumdu Celaleddin  Rumi, ilmiyle aydınlattı en karanlık yerleri. Ve asla kaybetmedi ne ilminden ne de kendinden.

H.B.

ADANA/Seyhan Mehmet Kemal Tuncel MTAL

8
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Ad Remove Ads [X]
Skip to content