Bağışıklık Sistemi
by UTKU
Artwork: Utku Büken
Copyright © 2019
Özgül (Spesifik) Olmayan Bağışıklık
-Savunmanın Birinci Hattı: Hastalık etkeninin vücuda girişini engeller. Bu ilk hat; ağız, burun, göz, mide, deri, epitel doku ve bunların salgılarından oluşur.
-Deri: Mikropların vücuda girişini engeller. Ayrıca salgıladığı ter ve yağ ile pH’ı düşürerek mikropların yerleşmesini ve üremesini önler.
-Ağız, burun: Ağızdan ve burundan alınan hava içerisindeki yabancı maddeler burundaki kıllar, soluk borusundaki siller ve mukus yardımıyla yakalanırlar. Ayrıca tükürük, solunum kanalı ve sindirim kanalında bulunan lizozim enzimi mikroorganizmaların vücuda girişini önler.
-Gözyaşı: Gözyaşında, bulunan lizozim enzimi, mikroorganizmaların vücuda girişini önler.
-Mide asidi ve enzimler: Midedeki HCI ve enzimler, besinlerle vücuda giren mikroorganizmaları yok eder.
–Savunmanın ikinci hattı: Birinci hattı geçmeyi başarabilen mikroplar savunmanın ikinci hattı ile karşılaşır. Fagositik hücreler, doğal kâtil hücreler, iltihaplanma (yangısal tepki), antimikrobiyal proteinler, savunmanın ikinci hattında yer alır.
1- Fagositoz:Nötrofiller, monositler (makrofajlara dönüşebilir) ve eozinofiller fagositoz yetenekleri olan akyuvarlardır. (Sıralama fagositoz yeteneklerine göre çoktan aza doğru yapılmıştır). Mikroorganizmalar vücuda girdiğinde uyarılarak mikroorganizmaların bulunduğu bölgeye yönelir, fagositoz ile etkisiz hale getirirler.
NOT: Bazı makrofajlar vücutta dolaşır. Bazıları ise akciğer, karaciğer, böbrekler ve beyin gibi organlarda sürekli kalır.
Örneğin karaciğerdeki kupffer hücreleri, akciğerdeki makrofajlar bulundukları yerde sürekli kalan ve mikropları fagosite eden özel hücrelerdir.
2- Doğal katil hücreleri:Bunlar, mikroorganizmaları fagosite etmez, salgıladıklarılizozim enzimleri ile yapıştıkları virüs bulaşmış ya da kanserleşmiş hücreleri parçalayarak yok eder.
2
3-İltihaplanma (yangısal tepki): Canlı dokunun zedelenmeye karşı verdiği kızarıklık, sıcaklık artışı, şişkinlik, ağrı gibi tepkiye yangısal tepki denir. Çeşitli şekillerde zarar görmüş ya da mikroorganizmalar tarafından enfekte edilmiş dokularda ortaya çıkar.
-Yangısal tepki basamakları:
-
Yaralanan dokuda bulunan bazofiller ve mast hücreleri ortama histamin verir. Histamin, damar geçirgenliğini arttırır, bu da yaralı dokuya kan akışının hızlanmasını sağlar.
-
Kılcallardan doku sıvısına kan sıvısı ve pıhtılaşma faktörlerinin geçişi artar. Bunun sonucunda dokuda kızarıklık ve ödem oluşur.
-
Bu sırada fibrinojen ve pıhtılaşmada rol oynayan diğer proteinler de pıhtı oluşturarak mikropların sağlıklı dokuya yayılmasını önler.
-
Ortamda bulunan hastalık etkeni bakteriler ve yaralı dokudan salınan çeşitli maddeler, nötrofil ve makrofaj gibi fagositoz yapan akyuvar hücrelerini uyarır ve yaralı dokuya geçmelerini sağlar.Akyuvarlar, burada bulunan patojenleri yok eder.
4-Antimikrobiyal proteinler:Virüslere karşı üretilen özel antimikrobiyal protein, interferondur. Bazı akyuvar çeşitlerinden ve virüsle enfekte olmuş hücreler tarafından üretilirler. İnterferon, komşu hücrelere sızarak bu hücrelerde virüslerin çoğalmasını engelleyen başka kimyasal maddeler üretilmesini sağlar. Bu yolla interferonlar nezle, grip gibi enfeksiyonlarda virüslerin hücreden hücreye yayılmasını engeller. Aynı zamanda interferonlar fagositoz yapan hücreleri uyararak mikroorganizmaların fagositozla yok edilmesini sağlar.
5-Yüksek ateş: Vücuttaki, 40-43 0C gibi çok yüksek ateş enzim yapısını bozduğu için zararlıdır. Ancak 38,5-39 0C gibi orta düzeydeki ateş, mikroorganizmaların üremesini durdurur. İnterferonların daha etkili çalışmasını sağlar, fagositik hücrelerin etkilerini artırır.
3
Özgül (Spesifik) Bağışıklık(Savunmanın Üçüncü Hattı)
– Birinci ve ikinci savunma hattını aşan mikroorganizmalar, üçüncü savunma hattında lenfosit adı verilen bağışıklık sistemi hücreleri ile karşılaşır.
– Lenfositler sadece patojenleri değil, kanser hücrelerini ve nakledilmiş dokuları da yok etmeye çalışır. Özgül savunma mekanizmasında B ve T lenfositleri görev alır. Hem B-lenfositleri hem de T-lenfositleri, kemik iliğindeki kök hücrelerinin farklılaşması ile oluşur.
-Bu hücreler olgunlaştıkları yere göre isimlendirilir. Olgunlaşmalarını fetüs döneminde karaciğerde, doğum sonrasında ise kemik iliğinde tamamlayan lenfositlere B-lenfositleri denir. Timus bezinde olgunlaşan lenfositlere ise T-lenfositleri denir.
-Lenfositler vücuda yabancı olan maddelere karşı özgül savunma proteinlerini oluşturur.
-Lenfositler vücutta ilk kez bir antijenle karşılaştığında bu antijene uygun reseptör taşıyanlar uyarılarak çoğalmaya başlar. Bunlardan bir kısmı antijen için özgül antikoru salgılayan kısa ömürlü tepki veren plazma hücrelerine dönüşür. Bu hücrelerin oluşturduğu tepki birincil bağışıklık olarak adlandırılır.
-Lenfositlerden bir kısmı da (B ve T lenfositleri) uzun ömürlü hafıza (bellek) hücrelerine dönüşür. Bu hücrelerin daha sonra aynı hastalık etkeni ile karşılaştırdıklarında oluşturdukları tepki ise ikincil bağışıklık olarak adlandırılır. İkincil bağışıklıkta tepki daha güçlü ve kısa sürede gerçekleşir. Çünkü hastalık etkeni önceden hafıza hücreleri tarafından tanınmaktadır.
-Özgül savunma mekanizması, B lenfositlerin görev aldığı hümoral (sıvısal) bağışıklık ve T lenfositlerin görev aldığı hücresel bağışıklık olmak üzere iki çeşit bağışıklık sağlar.
Hümoral (sıvısal) bağışıklık:B lenfositleri ve ürettikleri antikorlar ile sağlanan bağışıklıktır. Hümoral denmesinin nedeni bu antikorların kan plazması ve lenf içerisinde bulunmasıdır. B lenfositleri mikroplarla uyarılması durumunda antikor adı verilen özel antimikrobik proteinler üreterek bağışıklık sağlarlar. Bir kısım B lenfositleri ise bellek hücrelerine dönüşerek aynı mikropla tekrar karşılaşıldığında o mikrobu yok edecek olayları başlatırlar. Bu sayede bazı hastalıkları bir kere geçirdikten sonra bir daha geçirmeyiz.
Hücresel Bağışıklık: T lenfositlerin, makrofajlar gibi bazı hücrelerin yardımıyla antijenleri tanınmasıyla başlar.
4
Published: May 17, 2019
Latest Revision: May 17, 2019
Ourboox Unique Identifier: OB-630091
Copyright © 2019