KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI

by

Artwork: Emine GÜREL

  • Joined Jan 2018
  • Published Books 7

SAFFET ŞEKER ORTAOKULU BİLECİK-BOZÜYÜK

Emine GÜREL

1980 yılında Bilecik Bozüyük ilçesinde doğdum. İlkokulu Öğretmen Bekir Aral İlkokulu’nda, ortaokulu 100.Yıl Ortaokulu’nda, Liseyi Bozüyük Anadolu Öğretmen Lisesi’nde okudum. Üniversiteyi, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bölümünde okudum ve 2003 yılında mezun oldum. Öğretmenliğe Bursa Yıldırım İlçesi’nde başladım.2012 yılında Bozüyük İlçesi Muratdere Köyü İlköğretim Okuluna atandım.2013 yılından itibaren Saffet Şeker Ortaokulu’nda Sosyal Bilgiler Öğretmeni olarak görev yapmaktayım.

2
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com

ONBAŞI NEZAHAT HANIM (NEZAHET BAYSEL)
Kurtuluş Savaşımızın belki de en küçük kahramanlarından Nezahat hanım vefasızlığımızın engin denizinde kaybolup gitmekte iken bir anlamda yazar Ozan Bodur’un yazdığı “Meclisin Unuttuğu Kahraman Nezahat” (Sarkaç Yayınları) kitabı sayesinde çoktan hak ettiği ancak sağlığında kavuşamadığı “İstiklal Madalyası”na kavuştu.

Öykümüzün sonunu kısaca özetledik ama bu kahraman kadınımızı önce tanıyalım isteseniz.Onbaşı Nezahat hanım (Nezahet Baysel) 20 Ekim 1908’de İskeçe’de doğdu. Babası 70. Alayın Komutanı Hafız Halit (Uzel) Paşa, annesi ise Hadiye Hanımdır. Çanakkale Savaşı’nın yaşandığı 1915 yılında 70. Alay’da Gelibolu direnişine katılan Hafız Halit Paşa savaş cephesinde iken, eşi Hadiye Hanım daha 24 yaşındayken ince hastalığın (verem) kurbanı olur. Küçük kızı Nezahet öksüz kalır.  Hafız Halit Paşa, küçük kızını kimseye emanet edemez. Yanına alır. Küçük Nezahet, daha 8 yaşında iken Çanakkale’de cephededir. At sırtında geçen ilk günün gecesinde donma tehlikesi atlatır. El bebek gül bebek büyüyeceği bir dönemde öksüz kalmıştır çünkü. Nezahet zamanla savaş koşullarına alışır.

 

Alay, Çanakkale Savaşı sonrası İzmit’e nakledilir. Küçük Nezahet alayın talimlerine katılır, mükemmel ata binmesini ve silah kullanmasını öğrenir.

Nezahet 12 yaşına geldiğinde ülkede artık Milli Mücadele yaşanmaya başlamıştı. 70. Alay ile birlikte İstanbul hükümeti ordusundan ayrılarak Ankara’daki milli güçlere katılan Hafız Halit Paşa her gittiği cepheye küçük kızı Nezahet’i de götürdü. İlk asker elbisesini 1920’de giyer. Erlerin kullanılmayan kıyafetlerinden minik kıza bir haki elbise dikilir. Çerkes Ethem ile cephede karşılaşır. Asker elbiseli bu küçük kızı merak eden Çerkes Ethem, niye bu kıyafetleri giydiğini sorar. Nezahet’in cevabı, “Ben askerim.” olur. Askerin silahı olmazsa asker olmaz, diyen Çerkes Ethem çatışmalarda ele geçen bir Yunan filintasını ona silah olarak verir. 70. Alay’ın adı ‘Kızlı Alay’ diye anılmaya başlar.  Bu silahla ilk kurşununu İngilizler tarafından milli güçlere karşı kurulan Kuvayı İnzibatiye’ye karşı Adapazarı’nda sıktı.

Tam üç sene cephelerde bilfiil babasının katıldığı her muharebeye katılır. 70. Alay’ın simgesi olur adeta. Cephede Mustafa Kemal Atatürk’ün ve İsmet İnönü’nün de dikkatini çeker.

 

İstiklal Savaşı başladığında Alay Komutanı Albay Halit’e, Yunan askerleriyle en çetin çarpışmaların yaşandığı Gediz hattını müdafaa görevi verilir. Minik Nezahet, yanı başında süngü süngüye çarpışan Mehmetçik’in şehit oluşunu görecek kadar savaşın içindedir artık. Gediz Cephesi Yunanlılara karşı ilk yenilginin alındığı cephelerden biridir. Ancak Türk askeri düşmanın lojistiğini kesmek için verdiği mücadeleyi sonuna kadar sürdürür. Zor anlar yaşanır. Tarihe kaybedilen muharebe olarak geçenGediz Cephesi’nde sadece bir alay başarılı olmuştur. O da Hafız Halit Bey’in kumandasındaki 70. Alay’dır. Küçük Nezahet’i onbaşı yapacak, daha sonra onu Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsülerindeki tartışmalara taşıyacak en önemli olaylardan biri de bu sırada vuku bulur.

Türk askeri Yunan saldırıları karşısında zor anlar yaşamaktadır. O sırada cepheden kaçmayı düşünenler bile olur. Yaklaşık 600 kişilik alayı ile en zor sınavı veren Hafız Halit, umutların tükendiği noktada atıyla askerlerin önünü kesen küçük kızı Nezahet’i bulur. Minik, ama vatan sevgisiyle dolu yürek cephe gerisine kaçmaya çalışan askerlerin karşısına duvar gibi dikilir ve ağzından şu sözler dökülür:

Ben babamın yanına ölmeye gidiyorum, siz nereye gidiyorsunuz?”

Babasına destek olmak isteyen bir çocuğun çırpınışlarının ötesindedir gayreti. Atın üstündeki küçük kız, askerlerin yüzüne tokat gibi bir gerçeği, ‘vatan sevgisini ve şehadeti’ haykırınca hepsi geri döner. Çoğu cephede şehit düşer, ancak Gediz muharebesi kaybedilse de Yunan askerinin Anadolu’nun içlerine kolay sızması geciktirilir. Küçük Nezahet, sınavı kazanmıştır. Bursa’nın Mustafa Kemal Paşa ilçesinin yunan güçlerinin elinden korunmasında sergilediği müthiş kahramanlıktan dolayı Türk tarihinde ilk kez bir kız çocuğuna 11. Tümen Komutanı Derviş Ahmet Paşa tarafından resmi onbaşılık unvanı verildi.

 

Artık o elinde oyuncaklarıyla askerin arasında gezen bir kız çocuğu değil, 70. Alay’ın Nezahet Onbaşısı’dır. İnönü Savaşlarındaki katkısı bir efsane gibi dilden dile anlatılmaya başlandı.Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, İsmet Paşa’nın iltifatlarına mazhar oldu.

 

 

 

ATATÜRK’TEN İLTİFAT

 

Birinci İnönü Muharebesi’nde cepheye gelen Atatürk alayın sembolü Nezahet’le tanışır. Atatürk’ün sebeb-i ziyareti aslında Alay Komutanı Hafız Halit’i denetlemektir. Atatürk komutan çadırında kulaklarında küpe, asker elbiseli olarak Nezahet Onbaşı ile karşılaşınca çok şaşırır. Yanındakilere sorar, “Kim bu?” diye. Komutanımız Albay Halit’in kızı cevabını alınca daha da şaşırır. Sonra ona sorar,

Ne arıyorsun sen burada?”

O da vecize haline gelen sözünü söyler:

Ben askerlerin kalesiyim, dönmek isterlerse karşılarında beni bulurlar.”

Cevap Atatürk’ün çok hoşuna gider. Küçük kızı sever. Bursa Ahudağ eteklerinde, Bozüyük’te Atatürk’ün özel vagonunda ve Akşehir’de olmak üzere üç kez daha cephede karşılaşırlar.

Artık, babasıyla Geyve Savaşı, Konya İsyanı, I. ve II. İnönü Savaşları ile Sakarya ve Gediz muharebelerinde gösterdiği kahramanlıklarla anılacaktı.(Tüm savaşlar boyunca öldürdüğü düşman askeri sayısının 100’den fazla olduğu tüm kaynaklarda belirtilmektedir.)

 

Gelelim 30 Ocak 1921 yılı TBMM çalışmalarına. Tüm kahramanlıklarının yanı sıra  Anadolu’nun işgalcilere karşı şaha kalktığı bir dönemde 12 yaşında bir kız çocuğunun yaptığı inanılmaz kahramanlıklar ilk Meclis’in de gözünden kaçmadı. 30 Ocak 1921 günü yapılan tarihi oturumda Türkiye Devleti’nin ilk İstiklal Madalyası’nı hak ettiği hususu karara bağlandı. Meclisteki bu hararetli tartışmalardan kısa bir özet yapalım;

 

TBMM’NİN İLK İSTİKLÂL MADALYASI TARTIŞMASI

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 140. oturumunun 1. Celsesi’nde Nezahet Onbaşı’ya İstiklal Madalyası verilmesi şöyle gündeme gelir.

Gündem Maddesi 4.

– Bursa Mebusu Operatör Emin Beyin, muhtelif harp cephelerinde bilfiil müsademata iştirak eden (çatışmalara katılan) 12 yaşlarındaki Nezahet Hanımın İstiklal madalyasiyle taltif edilmesine dair takriri.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Riyaseti Celilesine

Muhtelif harp cephelerinde bilhassa son Gediz ve İnönü meydan muharebelerinde bilfiil müsademata iştirak ve heran efrat ve hatta zabitanı teşci eden (cesaretlendiren) yetmişinci alay Kumandanı Hafız Halid Beyin kerimesi on iki yaşlarında Nezahet Hanıma ilk İstiklal madalyasının itasını teklif ve teklifi vakım Heyeti Umumiye’nin tasdikina arz edilmesini rica ederim. (30 Kanunusani 1337- Bursa Mebusu Operatör Emin Bey.)

CELALEDDİN ARİF BEY (Erzurum) – İzahat verirlerse iyi olur efendim.

OPERATÖR EMİN BEY (Bursa) – Efendim, bu Nezahet Hanım denilen küçük hanım, mini mini hanım, sekiz yaşında öksüz kalmış. Babasından başka kimsesi olmadığı için onun kucağına düşmüş ve harbi umumide muhtelif cephelerde bu çocuk harp içinde büyümüştür. Hafız Halit Bey denilen zat da gayet kahraman bir kumandanımızdır. O kahramana layik bir çocuktur. O çocuk kendi eliyle yüzü mütecaviz bir zabitan sarsıldığını görse hemen yanına koşar, haydi beraber çarpışalım der, onunla beraber çarpışır. Babasında ufak bir tereddüt görse hemen babasına koşar, aman baba hiç müteessir olma, annem vakıa ölmüştür, seni de vururlarsa ben yetim kalmam. Bana millet bakar, haydi babacığım diyerekten bu suretle teşvik eder ve kim bir parça sendelerse Nezahet Hanım mutlaka onun yakasına yapışır. Bu çocuk mutlaka muhtacı taltiftir. İlk İstiklal madalyasını bu çocuğa verirsek büyük bir kadirşinaslık gösteririz. Ha onu da arzedeyim, bütün askerlerimiz buna (Türk Jandark’ı) namını vermişlerdir.( 70. Alayda çarpışmalarda şehit olan bir erimizin cebinden çıkan, annesine yazdığı mektubunda “biz Mehmetçik Nezahat’e Türklerin Jean d’Arc ‘ı diyoruz” ifadesi yer almaktadır.)

HAMDİ NAMIK BEY (İzmit)- Efendim Emin Bey biraderimizin buyurdukları Halit Beyle kerimesini bendeniz de tanırım. Hakikaten böyledir. Türklerin bir Jandark’ı addolunabilir. Yalnız bendeniz diyorum ki; pek kıymettar addettiğimiz İstiklal madalyalarını Yunan madalyalarına benzetmemek için 12 yaşında bir çocuğa verilmesini caiz görmüyorum. Bendeniz; muvafıksa Büyük Millet Meclisi namına bu kıza büyüdüğü zaman cihazını temin edecek bir hediye (çeyiz kastediliyor) takdim edelim. (Hay hay sesleri)

TUNALI HİLMİ BEY (Bolu) – Efendim bendeniz ilk defa olarak olmak üzere Osmanlı tarihinde bir paşa hanım görmek istiyorum. Kendisine mirimiran rütbesinin tevcihini teklif ediyorum. Yalnız nişan değil, bir rütbe. (Handeler)

REİS – Operatör Emin Beyin teklifi veçhile Nezahet Hanıma ilk İstiklal madalyasının şimdiden tevcihini…

HAMDİ NAMIK BEY (İzmit) – Efendim izahat vereceğim. Malumu aliniz İstiklal madalyası tevdiinde Divan-ı Riyaset’in tetkikat icrası kanun iktizasındandır. Bir defa ordu kumandanlığından sorulsun, tetkik edilsin, doğrudan doğruya Meclis karar vermez.

REİS – Kanunu mahsusu mucibince Divan-ı Riyasete havalesini tensip buyuranlar el kaldırsın. Efendim bir daha arzediyorum. Anlaşılmadı. Takririn Divanı Riyasete tevdiini kabul buyuranlar lütfen el kaldırsın. Kabul edilmiştir.

  1. SUAT BEY (Kastamonu)- Evvela kabülünü nazarı itibara alalım.

TUNALI HİLMİ BEY (Bolu) – Efendim benim de teklifim nazar-ı dikkate alınsın, mirimiran olsun.

MEHMET RAGIP BEY (Amasya) – Aksini reye koymaya mecbursunuz. Yok ayağa kalkacaksınız diyeceksiniz efendim.

YAHYA GALİP BEY (Kırşehir) – Riyasete karşı bu kadar itap edilmez….

REİS – Beyefendi; sükuta davet ediyorum. Nizamname beni mecbur etmez. Şüphelenirsem aksini reye korum. Şüphe yoktur, ekseriyet vardır.

….

 

 

Meclis başkanı hem hararetli hem latifelerle dolu konuşmaların sonunda Emin Bey’in teklifi gereği ilk İstiklal Madalyası’nın minik kıza verilmesi gerektiğini söyler. Meclis zabıtlarına bu aynen geçirilir. Tartışmalar sürer, ordu kumandanlığına sorulması bile gündeme gelir. Meclis’teki bu tartışmalar aslında küçük Nezahet’in ömrü boyunca peşini bırakmayacak iç burkan bir hikâyenin temelini oluşturur.

 

Ne yazık ki, bu öneri TBMM’ de hararetle kabul edilmiş, ancak Kurtuluş Savaşı’nın hengamesi içinde işleme konulamamış, daha sonra da kararın yerine getirilmesi unutulur. Hem Kurtuluş Savaşı gazisi babası Albay Hafız Halit Uzel Bey hem kendisi defalarca başvurmasına rağmen İstiklal Madalyası’nı bir türlü alamaz. Nezahet Onbaşı bir çeyizlik hediye ile de taltif olunur. Çeyiz de tıpkı İstiklal Madalyası kararı gibi zabıtlara geçmesine rağmen gerçeğe dönüşmez.

 

Aradan yıllar geçer. Tam 65 yıl sonra bir gazetecinin köşe yazısında konuyu gündeme getirmesiyle dönemin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Necmettin Karaduman tarafından bir takdir beratı verilir. Nezahet Onbaşı bu duygulu anda gözyaşlarını tutamaz.

 

Nezahet Onbaşı, 6 Temmuz 1986’da Dolmabahçe Sarayı’nda sessiz sedasız bir törenle şükran plaketini aldığında 78 yaşındadır. Aradan 6 yıl geçer ve madalyasını göremeden 84 yaşında hayata gözlerini yumar.

 

SON İSTEĞİ TÜRK BAYRAĞINA SARILMAKTI…

 

Annesinin son günlerinde yeniden Milli Mücadele günlerini yaşamaya başladığını söyleyen büyük kızı İnci Üçok (Baysel), Nezahet Onbaşı’nın ölüm anını şöyle anlatıyor:

Çok rahatsızlanmıştı. Gülhane Askerî Tıp Akademisi’ne kaldırdık. Hastanede, ‘Bak gördün mü Alay geldi. Karşıda askerler. Bak kızım babam beni almaya geldi. Alayın hepsi burada.’ diyordu. Onlar son sözleri oldu.”

Büyük kız İnci,

Askerler onun her şeyiydi. Ay yıldızlı bayrağı ve askerleri gördüğünde gözleri dolardı.”diyor. Annesinin intizamlı bir hayatı olduğunu, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı ile ilgili hatıralarını hep coşkuyla anlattığını söylüyor.

İstanbul Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi Felsefe öğretmeni küçük kızı Oya Baysel ise tek bir isteğini yerine getiremediklerini dile getiriyor:

Onun son dakikasına kadar hep yanında olduk. Tek isteği var yapamadığımız. Öldüğümde Türk bayrağına sarın demişti. Bir takım asker geldi, cenaze törenine. Ama tabutuna al bayrağı koyamadık. O günün telaşıyla birileri Bayrak Kanunu var deyip engellemişti. Biz de unuttuk.”

 

Nezahet Onbaşı 24 Eylül 1993’te GATA’da vefat eder. Ve eşinin yanına Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilir. O, ardında birçok kimsenin bilmediği tarih kayıtlarına not düşülen bir kahramanlık hikâyesi bıraktı. Nezahet Onbaşı’nın alamadığı İstiklal Madalyası TBMM’nin 69 numaralı Kanunu mucibince Cumhuriyet’in ilk yıllarında 6 bin 920 kişiye verildi. Madalya alanlar arasında 70. Alay Komutanı Hafız Halit Bey ve Nezahet Onbaşı’nın eşi Rıfat Baysel de vardı. Bugün Meclis Kütüphanesi’nin raflarında yer alan 6 defterin kayıtlarına göre İstiklal Madalyalı kahramanların ilk 1500’ü Atatürk’ün silah arkadaşları, milletvekilleri ve cephede yer alan komutanlara verilmiş. Sonra erlere, halk kahramanlarına, Maraş’a, Antep’e, Urfa’ya İstiklal beratı ve madalya verilmesi kararlaştırılmış. Kayıtlara ilk İstiklal Madalyası olarak geçen tek taltif Nezahet Onbaşı’ya yani bir çocuğa aitti. Ancak o madalyasını alamadan hayata gözlerini kapadı.

 

Nezahet Onbaşı şimdi Anadolu yakasındaki Karacaahmet Mezarlığı’nda İstiklal Madalyası sahibi kocası emekli Albay Rıfat Baysel ile yan yana yatıyor. İstiklal Mücadelesi’nin çocuk kahramanı Nezahet Onbaşı’dan geriye iki kızı İnci ve Oya hanımlar, torunu Şebnem ile onun kızları Didem ve Gizem kaldı. Bir de İstiklal Madalyası ile taltifini onaylayan TBMM tutanakları…

 

 

 

4
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com

SAFFET ŞEKER ORTAOKULU BİLECİK-BOZÜYÜK

LOGO VE AFİŞ ÇALIŞMALARIMIZDAN

ÖRNEKLER

6
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com

NEZAHAT ONBAŞI KİMDİR?

Nezahat Onbaşı (Nezahat Baysel) (ö. 24 Eylül 1994, İstanbul), henüz dokuz yaşında bir kız çocuğu iken babası ile birlikte Kurtuluş Savaşı’na katılmış savaş kahramanı.

Alay Komutanı olan babasıyla Geyve Savaşı, Konya İsyanı, I. ve II. İnönü Savaşları ile Sakarya ve Gediz muharebelerine katılmış; İnönü Savaşı’ndaki katkıları nedeniyle Mustafa Kemal Atatürk’ün takdirini almıştır.

12 yaşında tümen komutanı Ahmet Derviş Paşa tarafından onbaşılığa terfi ettirildi.

TBMM’nin 30 Ocak 1921 tarihli oturumunda verdiği kararla, kendisine İstiklal Madalyası takdim edilmesine kararlaştırılan ilk kişi oldu.

Ancak uygulama gecikmiş ve madalya, 2013’te Baysel’in torununun kızı Gizem Ünaldı’ya takdim edilmiştir.

Babası Hafız Halit Bey, annesi Hadiye Hanım’dır.

Annesini I. Dünya Savaşı yıllarında veremden kaybetti.

Babası onu cepheye beraberinde götürmek zorunda kaldı.

Böylece önce Çanakkale Savaşı’na katılan Nezahat, daha sonra babasının emrindeki 70. Alay ile Milli Mücadele’de yer aldı.

Böylece çocukluğu savaş cephelerinde geçti, ata binmeyi ve silah kullanmayı öğrendi.

İlk asker elbisesini 1920’de giydi.

İlk silahı, cephede karşılaştığı Çerkes Ethem tarafından kendisine hediye edildi.

Yunan kuvvetlerinin “Kızlı Alay” dedikleri 600 kişilik 70. Alayın simgesi haline geldi. Mustafa Kemal ve İsmet Paşa’nın da dikkatini çekti.

Alayı ziyareti sırasında Mustafa Kemal Paşa ile tanışan Nezahat, Bursa Ahudağ eteklerinde, Bozüyük’te Atatürk’ün özel vagonunda ve Akşehir’de olmak üzere üç kez daha cephede Mustafa Kemal Paşa ile karşılaştı.

 

Türk ordusunun Yunanlara karşı ilk defa yenilgi aldığı cephelerden biri olan Gediz Cephesi’nde kaçan askerlerin geri döndürülüp birliğin toparlanmasında rolü oldu;

“Ben babamın yanına ölmeye gidiyorum, siz nereye gidiyorsunuz?” sözleri ile askerlerin önüne dikilmesi onun bir savaş kahramanı olarak tarihe geçmesini sağlamıştır.

Bu olaydan sonra kendisine onbaşı rütbesi verildi.

Nezahat Onbaşı’nın kahramanlık hikâyesi savaş yıllarında TBMM’de tartışıldı.

30 Ocak 1921 günü yapılan 140. oturumun birinci celsesine Bursa mebusu Emin Bey, ilk İstiklal Madalyası’nın Nezahat Onbaşı’ya takdimini teklif etti.

Madalya takdimine dair karar zabıtlara geçmiş, ancak Nezahat Hanım’ın ömrü boyunca hayata geçirilmemiştir.

Nezahat Onbaşı, savaştan sonra babası ile İstanbul’da yaşadı.

Önce Bursa Amerikan Kız Koleji’nde, ardından İstanbul Kumkapı’da açılan Fransız Jan Dark Enstitüsü’nde öğrenim gördü.

Babasının ikinci evliliği üzerine okuldan alındı, ortaokuldan sonra eğitimine devam etmedi.

1931’de İstiklal Madalyası sahibi genç bir asker olan Yüzbaşı Mehmet Rıfat Bey ile evlendi.

Çift, Soyadı Kanunu çıktığında “Baysel” soyadını aldı ve iki kız çocuğu sahibi oldu.

Nezahat Hanım, hayatını subay eşinin görev yaptığı Tokat, Amasya, Bursa, Ankara ve İstanbul’da sürdürdü.[3]

Yarım bıraktığı eğitimini 1936’da Ankara’da İsmet İnönü Kız Enstitüsü’ne giderek tamamladı.

Eşi Mehmet Rıfat Bey’in, Atatürk’ün yaverleri arasına girmesi üzerine kendisi de Atatürk’ün yakınında bulunan, Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen devlet törenlerine, balolara katılan Nezahet Onbaşı, dönemin asker ve lider eşleriyle iyi ilişkiler kurdu.[1].

1974 yılında eşini kaybetti.

Kamuoyu, 1944 yılında Samet Ağaoğlu’nun “Kuvayı Milliye Ruhu” adlı kitabıyla Nezahat Onbaşı’nın hikayesinden haberdar olmuştur.

Kendisi ile görüşen gazeteci Kadri Kayabal, onun Kurtuluş Savaşı günleri ile ilgili belgeleri ödünç almış, ancak kaybetmişti.[3]

Böylece onbaşılık belgesi kaybolan Nezahat Onbaşı İstiklal Madalyası alamamıştır.

Ancak konu bir gazete köşe yazarı tarafından gündeme getirilince 1986’da Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen bir törenle Nezahat Onbaşı’ya TBMM başkanı Necmettin Karaduman tarafından takdir beratı sunuldu.

Nezahat Baysel, 24 Eylül 1994’te Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde hayatını kaybetti.

Cenaze töreni, bir takım askerin katılımı ile gerçekleşti.

Naaşı, Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.

2013 yılında Meclis Başkanı Cemil Çiçek, gecikme için özür dileyerek Baysel’in torunu Şebnem Üçok’un kızı Gizem Ünaldı’ya 95 bin 262’inci İstiklal Madalyası’nı takmıştır.

Baysel’in kahramanlık hikayesi, Şeref Manun adlı sanatçı Japon çizgi sanatı anime-manga tekniği ile çizmiş ve eser, çizgi roman olarak yayımlanmıştır

İlk istiklal Madalyası bu küçük kıza layık görülmüştür.

Milli Mücadele de ön saflarda Savaşmış Kahraman bir kız çocuğu.

Bu Milleti kim esaret altına alabilir ki aşağıda okuyacağınız küçücük bir kız çocuğunun öyküsünden çok, neden tarih boyunca hür yaşadığımızın kanıtıdır.

Albay Hafız Halit Bey, komutasındaki 70. alayla birlikte Milli Mücadele saflarına katılmış; ancak eşi Hadiye Hanım daha 24 yaşındayken vereme kurban gittiğinden ve o yıllarda İstanbul işgal altında bulunduğundan, küçük kızını da yanında götürmek zorunda kalmıştır.

Böylece kader küçük Nezahat’ı, daha 9 yaşındayken cepheyle tanıştırmış, 12 yaşına kadar tam üç sene müddetle cephelerde bilfiil babasının yanında savaşmıştır.

Nezahat Onbaşı, babasıyla birlikte, Geyve Savaşı, Konya İsyanı, Birinci ve İkinci İnönü Savaşları ile Sakarya ve Gediz Muharebelerinde yer almış ve gösterdiği kahramanlıklarla 70. alayın simgesi olmuş, alay, kızlı alay diye anılmış, hatta Mustafa Kemal Paşa ve İsmet Paşa’nın dahi dikkatini çekmiştir.

Türk ordusunun Yunan saldırısı karşısında zor duruma düştüğü Gediz Muharebesi, yaklaşık 600 kişilik alayı ile Albay Halit’e sıkıntılı anlar yaşattığı ve umudunu tükettiği bir noktada küçük kızı Nezahat atıyla askerlerin önünü keserek babasının imdadına koşmuştur.

 

Küçük Nezahat, cephe gerisine kaçmaya çalışan askerlerin karşısına, vatan sevgisiyle dolu büyük yüreğiyle adeta duvar gibi dikilmiş ve bir çocuktan beklenmeyecek muhteşemlikteki şu müthiş sözü haykırmıştır:

“Ben babamın yanına ölmeye gidiyorum, siz nereye gidiyorsunuz?”

Atın üstündeki küçük kız, askerlerin yüzüne, “vatan sevgisini ve şehadeti” tokat gibi indirince beyninden vurulmuşa dönen Mehmetçiğin hepsi geri dönmüş ve çoğu o muharebede şehit düşmüştür.

Ama küçük Nezahat, bu büyük imtihanı kazanmıştır.

O artık elinde oyuncakla askerlerin arasında gezinen bir kız çocuğu değil, 70. alayın “Nezahat Onbaşı”sıdır.

Nezahat Onbaşı’nın kahramanlık hikâyesi, Cumhuriyet’in ilânından hemen sonra 30 Ocak 1921’de, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin en hararetli tartışmalarından birine konu olacaktır.

Bir milletvekili Meclis Başkanlığı’na Nezahat Onbaşı’ya istiklal madalyası verilmesini teklif etmiştir.

Küçük Nezahat, Fransız İhtilali’nin simge ismi 16 yaşındaki Jan Dark (Jeanna D’Arc) ile özdeşleştirilmiştir.

Bolu mebusu Tunalı Hilmi Bey, istiklal madalyasının da ötesinde Nezahat Onbaşı’nın asker yapılmasını, tuğgeneral rütbesiyle ödüllendirilip, “Paşa Hanım” olmasını önermiştir.

Sonunda, Emin Bey’in teklifi gereği minik kızın istiklal madalyası ile onurlandırılmasına karar verilmiştir.

Böylece Nezahat Onbaşı, TBMM’nin istiklal madalyası ile ödüllendirdiği “ilk çocuk” olma unvanını elde etmiştir.

Ne var ki babası Albay Hafız Halit (Uzel) Bey ve kendisi defalarca başvurmalarına rağmen maalesef istiklal madalyasını Meclis’ten almayı bir türlü başaramamışlardır.

Bunun yerine Nezahat Onbaşı bir çeyizlik hediye ile taltif olunmuş, fakat o da tıpkı İstiklal Madalyası kararı gibi gerçeğe dönüşmemiştir.

Yaşının küçük olması sebebiyle Cumhuriyet’in kadın kahramanları listesine bile çok sonraları girecektir.

Bundan 65 yıl sonra bir gazetecinin konuyu gündeme getirmesiyle dönemin TBMM Başkanı Necmettin Karaduman tarafından kendisine takdir beratı verilmiştir.

Nezahat Onbaşı, 6 Temmuz 1986’da Dolmabahçe Sarayı’nda sessiz sedasız bir törenle şükran plaketini aldığında tam 78 yaşında idi.

6 yıl sonra da madalyasını göremeden hayata gözlerini kapayacaktı.

 

 

SON İSTEĞİ TÜRK BAYRAĞINA SARILMAKTI

 

Annesinin son günlerinde yeniden Milli Mücadele günlerini yaşamaya başladığını söyleyen büyük kızı İnci Üçok (Baysel), Nezahet Onbaşı’nın ölüm anını şöyle anlatıyor: “Çok rahatsızlanmıştı.

Gülhane Askerî Tıp Akademisi’ne kaldırdık.

Hastanede, ‘Bak gördün mü Alay geldi.

Karşıda askerler.

Bak kızım babam beni almaya geldi.

Alayın hepsi burada.’ diyordu.

Onlar son sözleri oldu.”

Büyük kız İnci, “Askerler onun her şeyiydi.

Ay yıldızlı bayrağı ve askerleri gördüğünde gözleri dolardı.” diyor.

Annesinin intizamlı bir hayatı olduğunu, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı ile ilgili hatıralarını hep coşkuyla anlattığını söylüyor.

İstanbul Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi Felsefe öğretmeni küçük kızı Oya Baysel ise tek bir isteğini yerine getiremediklerini dile getiriyor:

“Onun son dakikasına kadar hep yanında olduk.

Tek isteği var yapamadığımız.

Öldüğümde Türk bayrağına sarın demişti.

Bir takım asker geldi, cenaze törenine.

Ama tabutuna al bayrağı koyamadık.

O günün telaşıyla birileri Bayrak Kanunu var deyip engellemişti.

Biz de unuttuk.”

 

Nezahat Onbaşı 24 Eylül 1993’te GATA’da vefat eder.

Ve eşinin yanına Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilir.

O, ardında birçok kimsenin bilmediği tarih kayıtlarına not düşülen bir kahramanlık hikâyesi bıraktı.

Nezahat Onbaşı’nın alamadığı İstiklal Madalyası TBMM’nin 69 numaralı Kanunu mucibince Cumhuriyet’in ilk yıllarında 6 bin 920 kişiye verildi.

Madalya alanlar arasında 70. Alay Komutanı Hafız Halit Bey ve Nezahat Onbaşı’nın eşi Rıfat Baysel de vardı.

Bugün Meclis Kütüphanesi’nin raflarında yer alan 6 defterin kayıtlarına göre İstiklal Madalyalı kahramanların ilk 1500’ü Atatürk’ün silah arkadaşları, milletvekilleri ve cephede yer alan komutanlara verilmiş.

 

Sonra erlere, halk kahramanlarına, Maraş’a, Antep’e, Urfa’ya İstiklal beratı ve madalya verilmesi kararlaştırılmış.

Kayıtlara ilk İstiklal Madalyası olarak geçen tek taltif Nezahat Onbaşı’ya yani bir çocuğa aitti.

Ancak o madalyasını alamadan hayata gözlerini kapadı.

 

14
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com

SAFFET ŞEKER ORTAOKULU KAHRAMAN KADINLARIMIZ NEZAHAT ONBAŞI PROJESİ PİYES METNİ

 

SUNUCU: ONBAŞI NEZAHAT HANIM 20 EKİM 1908’DE İSKEÇE’DE DOĞDU. BABASI 70. ALAYIN KOMUTANI HALİT PAŞA, ANNESİ İSE HADİYE HANIMDIR. ÇANAKKALE SAVAŞI’NIN YAŞANDIĞI 1915 YILINDA 70. ALAY’DA GELİBOLU DİRENİŞİNE KATILAN HALİT PAŞA SAVAŞ CEPHESİNDE İKEN, EŞİ HADİYE HANIM DAHA 24 YAŞINDA VEREM HASTALIĞININ KURBANI OLUR. KÜÇÜK KIZI NEZAHAT ÖKSÜZ KALIR.

 

HALİT PAŞA: Kızım, annen hayatını kaybetti,  bende derhal cepheye görevime dönmeliyim. Benimle birlikte cepheye gelir misin?

NEZAHAT: Babacığım seninle yalnızca cepheye değil vatan için ölmeye bile gelirim. Ben seninle birlikte olayım bu bana yeter.

 

SUNUCU: KÜÇÜK NEZAHAT, DAHA 8 YAŞINDA İKEN ÇANAKKALE’DE CEPHEDEDİR. AT SIRTINDA GEÇEN İLK GÜNÜN GECESİNDE DONMA TEHLİKESİ ATLATIR. EL BEBEK GÜL BEBEK BÜYÜYECEĞİ BİR DÖNEMDE ÖKSÜZ KALMIŞTIR ÇÜNKÜ. ALAY, ÇANAKKALE SAVAŞI SONRASI İZMİT’E NAKLEDİLİR. KÜÇÜK NEZAHET ALAYIN TALİMLERİNE KATILIR, MÜKEMMEL ATA BİNMESİNİ VE SİLAH KULLANMASINI ÖĞRENİR.

NEZAHET 12 YAŞINA GELDİĞİNDE ÜLKEDE ARTIK MİLLİ MÜCADELE YAŞANMAYA BAŞLAMIŞTI. 70. ALAY İLE BİRLİKTE İSTANBUL HÜKÜMETİ ORDUSUNDAN AYRILARAK ANKARA’DAKİ MİLLİ GÜÇLERE KATILAN HALİT PAŞA HER GİTTİĞİ CEPHEYE KÜÇÜK KIZI NEZAHET’İ DE GÖTÜRDÜ. NEZAHAT’IN CEPHEDE ÇERKES ETHEM İLE KARŞILAŞMALARI:

 

 

 

 

ÇERKES ETHEM: Kulağında küpelerle bu küçük kız neden komutan çadırında acaba? Küçük kız bu asker elbisesini nereden buldun ve neden giydin?

NEZAHAT: Asker ağabeylerim kullanılmayan kıyafetlerden bana askeri elbise diktiler. Çünkü “Ben Askerim”

ÇERKES ETHEM: Askerin silahı olmazsa, asker olmaz. Bu Yunan Filintası, al senin olsun.

SUNUCU: BU SİLAHLA İLK KURŞUNUNU İNGİLİZLERE KARŞI SIKTI NEZAHAT. YUNAN KUVVETLERİNİN “KIZLI ALAY” DEDİKLERİ 600 KİŞİLİK 70. ALAYIN SİMGESİ HALİNE GELDİ ADETA. TAM ÜÇ SENE CEPHELERDE BABASININ KATILDIĞI HER MUHAREBEYE KATILDI.

İSTİKLAL SAVAŞI BAŞLADIĞINDA HALİT PAŞA’YA, YUNAN ASKERLERİYLE EN ÇETİN ÇARPIŞMALARIN YAŞANDIĞI GEDİZ HATTINI MÜDAFAA GÖREVİ VERİLİR. MİNİK NEZAHAT, YANI BAŞINDA SÜNGÜ SÜNGÜYE ÇARPIŞAN MEHMETÇİK’İN ŞEHİT OLUŞUNU GÖRECEK KADAR SAVAŞIN İÇİNDEDİR ARTIK. GEDİZ CEPHESİ YUNANLILARA KARŞI İLK YENİLGİNİN ALINDIĞI CEPHELERDEN BİRİDİR. TARİHE KAYBEDİLEN MUHAREBE OLARAK GEÇEN GEDİZ CEPHESİ’NDE SADECE BİR ALAY BAŞARILI OLMUŞTUR. O DA HALİT BEY’İN KUMANDASINDAKİ 70. ALAY’DIR.

HALİT PAŞA: Kızım askerlerimizin Yunan saldırılarına dayanacak gücü kalmadı. Ne yapmalıyım bilmiyorum. Alayın içinde cepheden kaçmayı düşünen askerlerim var.

 

NEZAHAT: Sen merak etme babacığım. Askerlerin hepsi canı pahasına mücadele edecekler. Benim biraz işim var az sonra döneceğim.

 

HALİT PAŞA: Nereye gidiyorsun kızım?

 

NEZAHAT: “Ben babamın yanına ölmeye gidiyorum, siz nereye gidiyorsunuz?”

 

 

 

 

 

SUNUCU: YÜREĞİ VATAN SEVGİSİYLE ATAN BU MİNİK KIZIN SÖZÜ ÜZERİNE ASKERLER GERİ DÖNER. GÖSTERDİĞİ KAHRAMANLIKTAN DOLAYI İLK KEZ BİR KIZ ÇOCUĞUNA ONBAŞILIK UNVANI VERİLİR. 1. İNÖNÜ SAVAŞINDA CEPHEYE GELEN ATATÜRK, KOMUTAN ÇADIRINDA KULAKLARINDA KÜPE, ASKER ELBİSELİ OLARAK NEZAHAT ONBAŞI İLE KARŞILAŞINCA ÇOK ŞAŞIRIR. YANINDAKİLERE SORAR, “KİM BU?” DİYE. KOMUTANIMIZ ALBAY HALİT’İN KIZI CEVABINI ALINCA DAHA DA ŞAŞIRIR. SONRA ONA SORAR.

 

ATATÜRK: “Kızım! Ne arıyorsun burada”

 

NEZAHAT: “Ben askerlerin kalesiyim, dönmek isterlerse karşılarında beni bulurlar.”

 

ATATÜRK: Küçük bir kızın muhteşem sözü, kutluyorum seni büyük yüreğin için, der.

 

 

SUNUCU: O ARTIK ELİNDE OYUNCAKLA ASKERLERİN ARASINDA GEZİNEN BİR KIZ ÇOCUĞU DEĞİL, 70. ALAYIN “NEZAHAT ONBAŞI”SIDIR. CUMHURİYET’İN HEMEN İLANINDAN SONRA EMİN BEY’İN TEKLİFİ GEREĞİ MİNİK KIZIN İSTİKLAL MADALYASI İLE ONURLANDIRILMASINA KARAR VERİLMİŞTİR.

 

BÖYLECE NEZAHAT ONBAŞI, TBMM’NİN İSTİKLAL MADALYASI İLE ÖDÜLLENDİRDİĞİ “İLK ÇOCUK” OLMA UNVANINI ELDE ETMİŞTİR.

 

NEZAHAT ONBAŞI 84 YAŞINDA GÜLHANE ASKERİ TIP AKADEMİSİ’NDE İSTİKLAL MADALYASINI ALAMADAN VEFAT EDER. BÜYÜK KIZI İNCİ ÜÇOK, NEZAHAT ONBAŞI’NIN ÖLÜM ANINI ŞÖYLE ANLATIYOR:

 

Çok rahatsızlanmıştı. Gülhane Askerî Tıp Akademisi’ne kaldırdık. Hastanede, ‘Bak gördün mü Alay geldi. Karşıda askerler. Bak kızım babam beni almaya geldi. Alayın hepsi burada.’ diyordu. Onlar son sözleri oldu.”

 

Küçük kız Oya ise,

 

Askerler onun her şeyiydi. Ay yıldızlı bayrağı ve askerleri gördüğünde gözleri dolardı.”diyor.

Annem “Öldüğümde beni Türk bayrağına sarın” demişti bunu yapamadığımız için çok üzgünüm.

 

 

22
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com
KAHRAMANIMIZ NEZAHAT ONBAŞI by emine - Illustrated by Emine GÜREL - Ourboox.com
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Ad Remove Ads [X]
Skip to content