Matematikçi’nin İngilizce ile İmtihanı

1999 yılı  Kasım ayında  matematik öğretmeni olarak  Erzincan ‘da   göreve başladım. Okula gittiğim gün müdürümün bana sorduğu ilk soru” sen niye geldin ki.. matematik öğretmenine ihtiyacımız ” yok  oldu. Ben göreve başlamanın  heyecanı, şimdi ne yapacağımın üzüntüsünü  yaşarken  müdürümden süper bir fikir geldi.

” İngilizce öğretmenimiz izine ayrıldı sen onun yerine derse girersin ”   Bütün öğrencilik hayatı boyunca İngilizceden kopya çekerek geçen ben ,nasıl bir kader ki İngilizce öğretmeni olsun.Bu şimdiye kadar çektiğim kopyaların bir bedeli miydi acaba….Tüm dersleri gayet iyi olan ben bir türlü İngilizce ile anlaşamamıştık.Tüm çalışmalarım boşa gider ve ben geçmek için hep kopya çekmek zorunda kalırdım.

Ama  şimdi ben…..  ingilizce…..    öğretmenlik…..   nasıl olacaktı.Ve macera başladı derslere girmeye başladım.Çocuklar için mi üzülsem kendim için mi üzülsem bilemedim.Herhalde hayatımda hiçbir dönem hiç bir derse bu kadar çalışmadım.Bir çok yardımcı kitap aldım ve çalışmaya başladım.

Vee herşey yolunda  gidiyor , ben büyük bir azimle  başarıyordum (yada öyle zannediyordum)Sonunda bir gün  akşam vakti çalıştığım okuldan telefon geldi .Acil beni okula çağırıyorlardı. Heyecanla müdürün kapısını araladım…..

Müdürüm, şube müdürüm karakol komutanı ve ortada sarı bir adam. Süpriiiiz…..

Şahıs hırsızlar tarafından gasp edilmiş , tutanak yazmak için ingilizce öğretmeni aranıyor .

Ve o benim.Hayatım filim şeridi gibi geçti gözlerimin önünden.

Onca okul ,onca insan arasından neden ben acaba Kesin kopya çektiğim birinin bedduasıydı bu…Neyse efendim uzatmayalım sarı adam konuştu, ben tamamen kendime özgü çevirdim. Artık o ne söyledi ben çevirdim bilmiyorum ama  tutanaklar tutuldu ,imzalar atıldı ……

Veee tahmin edin. Birkaç gün sonra  hazırlanan tutanak bilgilerine göre hırsız yakalandı  ve suçunu itiraf etti.Artık sarı adamın  şansı mı , benim çaresizliğimin şansı mı bilmiyorum…

Sonuç halen ingilizce en büyük zayıf yanım .Olmayınca olmuyor