Meslek hayatıma adım atmış, doğduğum yere çook uzak, hayalimin tam ortasında bir yerdeydim. Bu yerde yirmi dokuz çift gözün odağında birlikte hayatı öğreniyorduk.
Bir gün sınıfta nedenini bile hatırlamadığım bir kırgınlık yaşamıştım. Tarlasına buğday ekip hemen olgunlaşmadığı için küsen bir çiftçi gibiydim: toy bir öğretmen…
Öğretmen; kin tutmaz ve unuturdu: bir çocuk gibidir ve olmak zorundadır. Ertesi sabah derse hiçbir şey olmamış gibi derse başlamıştık. O gün sınıfta Diyar isimli bir öğrencim yoktu. Uzak bir yerden yürüyerek gelen bu öğrencimi çok merak ettim, öğrencilere sordum ama kimse neden gelmediğini bilmiyordu.
Ders başladı… -öğrenen bendim o derste-
Ders başladıktan on dakika sonra soluk soluğa bizim Diyar geldi. Diyar bir farklı bakıyordu, heyecanlı ve buğulu gözlerle..
Gayet güzel bir Türkçe ile: “Özür dilerim geç kaldım. Öğretmenim, dün sizi çok üzdük. Bizi affet; bunları senin için aldım.”
Hediyelerim de şunlardı; bir mavi toka, bir kolonya ve bisküvi…
Bakkal oturduğu evden uzaktı, sırf bana hediye almak için derse geç kalmıştı. Yüreğin gözlere akması kaçınılmazdı. Masumiyetin en güzel hali: Diyar.. Ne güzel çocuktun sen, beni bana veren…
29 çift gözle farklı farklı anlar yaşandı durdu ama unutulmadı o mavi toka, kolonya, bisküvi… En ümitsiz anlarımda geldi aklıma; dokundum yıllarca. Uzaklardan arandım durdum…
Her hikaye iyi bitecek değil ya;
Hikaye güzeldi ama Diyardan pek de iyi haberler gelmedi. Memleket değiştirmiş, bu değişimden etkilenmiş olacak, çok başarılı olduğu halde okulu bırakmış.
Ben ondan öğrendim; ümidimi kaybetmedim. O benim mavi tokam, kolonyam, bisküvim..
Elbet o güzel yüreğiyle doğru yolu bulacaktır. Duam ve ümitlerim onlarla…
hcb_2018
Published: Jan 24, 2018
Latest Revision: Jan 24, 2018
Ourboox Unique Identifier: OB-415125
Copyright © 2018