BİLİMPATİ (DEĞERLERİMİZİN BİLİMLE İLİŞKİSİ)
Değerler Eğitiminin Bilimle İlişkisi
Kitabımızda;
Değerleri ile ilgili tanımlar
,
Değerlere göre sınıflandırılması, Değer
ve öğretim süreci,
Ailede, okulda ve çevrede değer eğitiminin uygulanmaları araştırmalarına yer verilmiştir.
EKİM AYI
SEVGİ SAYGI HOŞGÖRÜ
İNSAN HAYATINA VE ONURUNA SAYGI
İNSAN HAYATINA VE ONURUNA SAYGI Bir toplumda yaşamak insana çeşitli sorumluluklar gelirir. Ailemize, işimize, yaşadığımız, topluma, devlete, insanlığa karşı sorumluluklarımız vardır. Sorumluluk, çıkarım yapmak. Yurttaşların devlete, öğrencilerin öğretmenlerine ve ailelerine, aile bireylerinin birbirlerine karşı sorumlulukları vardır.
-
İNSAN HAYATINA VE ONURUNA SAYGI İnsan hakları, ayrılmaz gözetmeden her şeyden önce. Her insanda aynı zorunluluk doğurmak bilincine sahip kişi dili, dini, cinsiyeti, toplumsal konumu ne olursa olsunbütün insanların eşit değerde ve eşithaklara sahip olmak kabul eder ve bunagöre davranır.
İNSAN HAYATINA VE ONURUNA SAYGI VEDA HUTBESİ Ey İnsanlar! Arap’ın sahipsiz Arapları, Araplarınanın Arapça üstlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur.
YAŞAM KALİTESİ İÇİN SORUMLULUKLARIM Mutlu ve huzurlu bir hayatın başarılması, insanın kendisi ve çevresi ile barış içinde yaşamasına bağlıdır. Kendisiyle birlikte daha fazla yakın olan düşünülür.
YAŞAM KALİTESİ İÇİN SORUMLULUKLARIM Günümüzde daha zenginleşebilir uygarlık birikimi gelecek nesillere ortak miras olarak aktarılmaktadır. Ortak mirasın zenginleşmesi ve gelişmesi, insan değeri, özgürlüğü eşitliği, hakları ve mutluluğu gibi kavramların geliştirilmesi amacıyla sağlamlaştırılmıştır.
ATATÜRK VE YAŞAM KALİTESİNİN GELİŞİMİ Atatürk ilke ve inkılâplarını Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş uygarlık mücadelesini simgelemektedir. Atatürk ilkeleri uygarlığa yönlendirmeli temel düşünceyi, mürekkep püskürtmeli inç temel adımları ifade eder.
DEMOKRATİK BİR ÇEVRE İÇİN YAPACAKLARIM Vatandaş’ın vatandaşlık haklarımızın ve sorumluluklarımızın farkında olmaktır bilinçli insanı, ne yaptığının farkındadır. Vatandaşlık bilinci, hak ve sorumluluklarımızı yerine getirerek oluşur. Insanlığın topluma yararlı hizmetleri üretebildiği şekilde vatandaşlık bilincine erişilmiş demektir.
DEMOKRATİK BİR ÇEVRE İÇİN YAPACAKLARIM Toplum içinde yaşayan insanların karşılıklı ilişkileri ve bu ilişkilerden doğan sorumlulukları vardır. Aile, komşuluk, arkadaşlık ilişkileri gibi. Örneğin, sokağındaki ağaçların susuzluktan kurumaya başladığını gören kişi belediye yetkililerine haber verdiğinde sorumlu davranmış olur.
BEN DE YAPABİLİRİM Toplum hayatınındevamı için çalışmak,üretmek gereklidir.Bu nedenle insanlarihtiyaçlarınıkarşılamak için işbirliği yapmak,dayanışma içindeolmak zorundakalırlar. Birbirlerininürettiklerinden,hizmetlerinde yararlanırlar.
BEN DE YAPABİLİRİM Temelinde sevgi, saygı, dürüstlük, hoşgörü, sorumlulukvb. etik değerlerin bulunduğu davranışlar bireyleribirbirlerine yaklaştırır, toplumda dayanışmayı sağlar.Her meslek sahibinin işinin gerektirdiği görevi yerinegetirmesi toplumdaki dayanışmanın göstergesidir.
Bir Hoşgörü Hikayesi
Sevilay Tepe’nin 23 Mart 2015’de Yazısından.
Bir Hoşgörü Hikayesi
11 yaşında bir çocuktu. İlkokulu bitirmiş ve din eğitimi yapan bir müessesenin eleme imtihanını kazanarak kaydını yaptırmıştı.
İlkokul öğretmeninin karşılığı ayrı ayrı bir ilgi ve alâkası vardı. O da öğretmenini seviyordu. Belki de ilk defa öğretmeninin isteğine uymamıştı. Buna uyamamıştı demek daha uygun olurdu. Öğretmeni yatılı okula gitmesini isterken o birazda ailesinin zoruyla Kur’an Kursu hüviyetindeki bir müesseseye kaydını yaptırmış, orada okumaya niyetlenmişti.
Halbuki ilkokul öğretmeni onu hangi telkinlerle yetiştirmişti. “Sen büyük bir adam olacaksın” onun alışageldiği iltifatlardan sadece biriydi. Ama şimdi o, büyüklüğe yasamak bütün yolları kendi elleriyle tıkamıştı … “Yobaz ve gerici” yetiştiren bir yerde okuyacaktı …
Son görüşmesinde öğretmeni ona ona benzer laflar söylemişti …
Sanki havada bir kırbaç ıslık çalmış ve onu gelip onun okuma hevesinin üstüne şaklamıştı .. Yaraydıtı çocuk .. Büyük bir varlık yolunun tıkandığına canı sıkılmış ve sebep olanlara kin duymaya başlamıştı ..
Yatılı okul imtihanını kazanmış olmasına rağmen gidememek içinde iyice işlemişti. Bir gün öğretmenine içini döktü … Ondan üniversiteyi bitirinceye kadar destek olma garantisi almıştı … Artık aileleri karşı çıksa da önemli değil .. Öğretmeni ona ona vere verecekti.
Kur’an kursundan kaçtı. Zorda ailesini ikna etti. Ama kimliği, ilkokul diploması kursta kalmıştı .. Onlarsız okula kaydolması imkansızdı …
Kurs’a gitti.Talebeler dersteydi. Kimseye görünmeden ikinci kata çıktı. Burası kursun yatakhanesiydi. Kimliği ve diploması bavulundaydı… Kurstan kaçarken dikkat çekmesin diye bavulunu yanına almamış, kimliğini ve diplomasını almayı da unutmuştu..
Acele acele alacaklarını aldı, bavulunu kapatıp eski yerine koydu . Nasıl olsa daha sonra gelir alırım, diye düşündü…
Merdivenlerden indi. Dış kapıdan çıktığı an iş bitmiş, hürriyetine kavuşmuş olacaktı…
Yüreği heyecandan bir güvercin yüreğine dönmüştü. Koşar adımla dış kapıya doğru yürüdü. Tam kapıdan adımını dışarı atacaktı ki, ensesine bir el yapışıverdi. Çırpınışları fayda vermedi, ensesindeki elden kurtulamadı…
Biraz sonra “ Hocasının “ huzuruna çıkarıldı. Meğer hocası emir vermiş. “ Gören yakalasın ve bana getirilmeden bırakılmasın “ demiş.. Görevlide vazifesini yapmış ve onu elinden tutup hocasının yanına götürmüştü…
Talebe, kendini buradan nasıl kurtaracağını düşünüyordu… Sonunda kararını verdi. Hocasına alabildiğine küstahlaşacak , o da böyle küstah talebe işe yaramaz diyecek ve onu kovacaktı. Böylece kurtulmuş olacaktı.
Düşündüğü gibi de yaptı.. Hocanın karşısındaki sandalyeye kuruldu, burnunu havaya dikip oturdu.
Uzun bir sessizlikten sonra hoca, birkaç kere tepeden aşağıya süzdüğü talebeye “ burada okumak istiyor musun? “ diye sordu. Mağrur talebe , haşin bir sesle “istemiyorum” dedi.. İkiside sustular. Hocası “ nerede okumak istiyorsun“
“ yatılı okulda “ diye cevap verdi talebe bu soruya…
Hocası sorusunu değiştirdi : “ Ne olmak istiyorsun “ diye sordu. “ Cumhurbaşkanı “ dedi talebe.
“Peki kaç sene yaşayacağını düşünüyorsun? “ diye bir başka soru sordu hocası “en fazla yüz sene “ cevabını verdi…
– yüz sene yaşadın diyelim bunun kaç senesi uykuda geçer?
– “ yaklaşık yarısı”
– Kaç sene cumhurbaşkanlığı yaparsın ?
– “ Yedi sene, millet isterse bir yedi sene daha”
– Peki, 14 sene diyelim… Bunun kaç senesi uykuda geçer . İnsan uykuda da cumhurbaşkanlığı yapamaz ya ? “
– “ 7 “ senesi
– Yani sen , en fazla 7 sene cumhurbaşkanlığı yapabilirsin , değil mi?
– “ evet”
– Hocası… “Ama Cumhurbaşkanı olacağında garanti de değil…
– “ elbette “
– Peki ya daha sonra…
Bu son soru kafasına balyoz gibi inmişti. Küçük bir çocuktu. Ama sonradan “bir kez” yazan bir tarafı da biliyordu. Dememişti, bunu açıklamamıştı ama hocası bunu ima etmişti.
Sanki ona, önemli olan cumhurbaşkanı istedim, insan olmaktır, demek istemişti …
Kendisinin bir kulübesinin şart bahisle, ancak ben hayatımdan o kadar memnunum ki, şu anda bana cumhurbaşkanlığı dahi teklif etseler burayı bırakıp gitmem, demişti ..
Talebenin zihni önce allak bullak oldu .. Sonra karanlık sis bulütgeler aydınlığa kayıyor gibi hissetti kendini .. Hocasının bir biriyle konuşurmuş gibi bütünüyle küstah söz ve davranışlarına rağmen gayet hoşgörülü ve müsamahakar davranıyor ılık bir sevginin akışına sebep olmuştu …
Kararını verdi, burada kalacak, burada okuyacaktı …
Gerçek Sevgi
“Bebeğimi görebilir miyim” dedi yeni anne. Kucağına yumuşak bir bohça verildi ve mutlu anne, bebeğinin minik yüzünü görmek için kundağı açtı ve şaşkınlıktan adeta nutku tutuldu! Anne ve bebeğini seyreden doktor hızla arkasını döndü ve camdan bakmaya başladı. Bebeğin kulakları yoktu … Bebeğin kulakları yoktu … Bebeğin kulakları yoktu … Bebeğin kulakları yoktu … sadece bir kulak yoksunluğu var.
Aradan yıllar geçti, çocuk büyüdü ve okula başladı. Bir gün okul dönüşü eve koşarak geldi ve kendisini annesinin kollarına attı. Hıçkırıyordu. Bu olayın yaşadığı ilk büyük hayal kırıklığıydı; ağlayarak
“Büyük bir çocuk bana ucube dedi.”
Küçük çocuk bu kadersizliğiyle büyüdü. Arkadaşları tarafından seviliyordu ve çok da başarılı bir öğrenciydi. Sınıf başkanı bile olabilirdi; eğer insanların arasına karışmış olsaydı. Annesi, ona zamanında ona “Genç insanların arasına karışmalısın” diyordu, ama aynı zamana da bir derin acı ve şefkat duyduk.
Delikanlının babası, aile doktoruyla oğlunun sorunu ile ilgili görüştü;
“Hiçbir şey yapılamaz mı?”
diye sordu. Doktor
“Eğer bir çift kulak bulunabilirse, organ nakli yapılabilir”
dedi. Bunlardan birisi için kulaklarını feda etmek birisi aranmaya başlandı. Iki yıl geçti. Bir gün babası
“Hastaneye gidiyorsun oğlum, annen ve ben, sana kulaklarını verecek de kik ancak unutma bu bir sır”
dedi. Operasyon çok başarılı geçti ve adeta yeni bir insan yaratıldı.
Yeni görünüş psikolojisi de düzelen genç, okulda ve sosyal hayatında büyük başarılar elde etti. Daha sonra evlendi ve diplomat oldu.
Yıllar geçmiş, bir gün babasına gidip sordu:
“Bilmek zorundayım, bana bu kadar iyilik yapan kişi kim? Ben o insan için hiçbir şey yapamadım “
“Bir şey yapmamanı sanmıyorum” dedi babası, “ancak anlaşma kesin, şu anda bir eğitimemezsin, henüz değil ..” Bu derin sır yıllar boyunca gizlendi.
Ancak bir gün açığa çıkma zamanı geldi. Hayatının en karanlık günlerinde birinde, annesinin cenazesi başında babasıyla birlikte bekliyordu. Babası yavaşça annesinin başına elini uzattı; kızıl kahverengi saçlarını eliyle geriye doğru itti; annesinin kulakları yoktu.
“Annesinin bir zaman saçını kestirmek için kalmadığı için çok mutlu oldu” diye fısıldadı babası “. Ve hiç kimse, annenin daha az güzellerini düşünmedi değil mi? Gerçek güzellik fiziksel görünüşe bağlı değil, ancak kalptedir! Gerçek mutluluk gördüğün şeyde değil, asıl görünmeyen yerededir. Gerçek sevgi, yapılmışın halded bilinmeyen şeydedir!
Bir Saatini Ayırır mısın?
Adam yorgun argın eve döndüğünde 5 yaşındaki oğlunu kapının önünde beklerken bulmuş.
Çocuk babasına:
“Baba 1 saatte ne kadar para kazanıyorsun?” diye sormuş. Zaten yorgun gelen adam “bu seni ilgilendirmez” diye cevaplamış.
Bunun üzerine çocuk:
“Babacığım lütfen bilmek istiyorum” diye cevap vermiş. Adam,
“İlla ki bilmek istiyorsan 20 TL kazanıyorum” diye cevap vermiş. Bunun üzerine çocuk,
“Peki bana 10 TL borç verir misin?” diye sormuş. Adam iyice sinirlenip:
“Benim, senin saçma oyuncaklarına veya benzeri şeylerine ayıracak param yok hadi derhal odana git ve kapını kapat” demiş. Çocuk sessizce odasını çıkıp kapısını kapatmış adam sinirli sinirli bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder diye düşünmüş aradan bir saat geçtikten sonra adam biraz daha sakinleşmiş ve çocuğa parayı neden istediğini bile sormadığını düşünmüş belki de gerçekten lazımdı. Yukarı çocuğun odasına çıkmış ve kapıyı açmış. Yatağında olan çocuğa:
“Uyuyor musun?” diye sormuş. Çocuk,
“Hayır” demiş.
“Al bakalım istediğin 10 TL’yi sana az önce sert davrandığım için üzgünüm ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim” demiş. Çocuk sevinçle haykırmış:
“Teşekkür ederim babacığım”
Yastığının altından diğer buruşuk paraları çıkarmış adamın suratına bakmış ve yavaşça paraları saymış bunu gören adam iyice sinirlenerek:
“Paran olduğu halde neden benden para istiyorsun?” demiş. Çocuk,
“Ama yeterince yoktu” demiş ve paraları babasına uzatarak:
“İşte 20 TL, 1 SAATİNİ BANA AYIRIR MISIN?” demiş…
Siyah Duvar
Yakup Tepe tarafından 23 Mart 2015’de yazıldı.
Aynı kalp rahatsızlığıyla aynı kaderi paylasan iki yaşlı adam aynı odayı da paylaşıyorlardı. Tek fark biri cam kenarında diğeri ise duvar dibinde yatıyordu. Cam kenarındaki yaşlı adam her gün camdan bakarak arkadaşına dışarısını anlatırdı.
“Bugün deniz sakin, yine de hafif rüzgar var sanırım, çünkü uzaktaki teknenin yelkenleri rüzgarla doluyor. Park bu sabah sakin, iki salıncak dolu iki salıncak bos, dünkü sevgililer yine geldi, aynı yere oturup konuşmaya başladılar, elele tutuştular, ne kadar da yakışıyorlar birbirlerine. Erguvan ağaçları ne kadar güzel açmış her yer mor bir renk almış, erik ağaçları da beyaz çiçekleriyle onlara eşlik ediyor. Denizin üzerindeki martılar bugünkü yemeklerini arıyorlar, ne güzel de dalıyorlar suya”
Günler böyle geçip gidiyordu ta ki cam kenarındaki yaşlı adam kalp krizi geçirene kadar, iste o anda duvar kenarındaki adam düğmeye bassa kurtaracaktı arkadaşını ama şeytana uydu, bunca zamandır sadece dinleyebiliyordu, artık görebilirdi de, iste bunun için düğmeye basmadı ve hemşireyi çağırmadı. Aynı kaderi paylaştığı kişiyi ölüme gönderdi, ama o bunun haklı bir savunma olduğunu düşünüyordu.
Ertesi gün hastabakıcılar ölen yaşlı adamın yerine kendisini koymaya gelmişlerdi. Hemen yatağının yerini değiştirdiler, işte o günlerdir bakmak istediği manzarayı nihayet görecekti.
Başını kaldırdı ve pencereden baktı
Gördüğü yalnızca “Simsiyah bir duvardı”
Saygı düzenin anahtarıdır. Atatürk
BaşkaIarının düşünceIerine saygı gösterin, hiç kimseye yanIış düşündüğünü söyIemeyin. DaIe Carnegie
BüyükIere saygı hem dini hem de insani bir görevdir.
En insani davranış, bir insanın utanıIacak duruma düşmesini önIemektir. Nietsche
Nezaket hiçten geIir fakat her şeyi satın aIır. Victor Paucet
Nazik sözIerin söyIenmesi çabuk ve koIay oIabiIir ama yankıIarı gerçekten sonsuzdur. Rahibe Teresa
Ey oğuI; ananı, atanı say, bereket büyükIerIe beraberdir. Şeyh EdebaIi
En insani davranış, bir insanın utanıIacak duruma düşmesini önIemektir. Nietsche
GençIerin pek çoğu kabaIıkIarını tabiiIik zannederIer. La ROchefoucauIt
YaşIıIara saygı gösteren kimseye, ihtiyarIadığı zaman, AIIah TeaIa, saygı gösterecek kimseIer yaratır. Hadisi Şerif
Sen bakmasını biI de dikende güI gör, dikensiz güIü herkes görür. Hz. MevIana
HaIbuki ben saygıdan eğiImiştim. OnIar sırtıma ayakIarını bastıIar. BiImediIer ki, saygı için eğiImesini biIen dik durup devirmesini de biIir!
YaşIıIara saygı göstermek, AIIah TeaIa’yı tazimdendir. Hadis-i Şerif 292
Çok zor bir şeyi yapmakIa uğraşan ve çok iyi yapan bir kişi, kendisine saygısını hiçbir zaman yitirmez. Bernard Shaw
Nazik insan, nezaketi nezaketsizden öğrenir. Lord HaIifax
Üstün insan öteki insanIara saygı gösterir, o zaman dünyanın dört bucağında oturanIar, onun kardeşi oIur. Konfüçyus
NezaketIe başIayan arkadaşIığın kökIeri koIayca söküIebiIir. George EIiot
İdeaI insan; özeI hayatında ciddi, kendinden üstündekiIere saygıIı, haIkIa iIişkiIerinde iyiIiksever ve adiIdir. Konfüçyus
Nezaketiniz bizi zor ve şiddetten daha koIayIıkIa nezakete zorIar. W.Shakespeare
Saygı, ancak özgürIüğün buIunduğu yerde vardır, sevgi ise özgürIüğün çocuğudur, hiçbir zaman zorbaIığın çocuğu oImamıştır. Erich Fromm
Sevmek inanmak demektir. Van Goethe
Öğrendik ki her yarayı saran zaman değil sevgidir.
Sevgi, karşılıklı verilen mutluluktur. Sabina
Ona gösterdiğin sevgidir senin yaşamını değerli yapan.
Sevgi, doğanın ikinci güneşidir. G. Chapman
Kapımıza değil kalbimize vuran buyursun. Şems-i Tebrizi
Sevgi, dostlara saygılı olmakla güçlenir. Hz. Ali
Sevgi ektiğimiz yerde, sevinç büyür. William Shakespeare
İnsan sevmeye başladı mı yaşamaya da başlar.
Ben bu dünyaya kin değil, sevgi paylaşmaya geldim. Sophokles
Hayat küçük şeylerden oluşur sen seversen büyük olurlar.
Sadece sevgi dolu bir bakış, bir insanın hayatını değiştirebilir. Osho
Velhasıl kelam kalp herkeste var yürek denen başka bir şey.
Sadece sevgiyi tut içinde, diğerlerini bırak gitsin. Tayfun Topaloğlu
İçinde sevgi barınan için, bütün dünya tek bir ailedir. Budha
Sevgi insanı birliğe, egoizm ise yalnızlığa götürür. Friedrich Schiller
İnsan, yalnızca sevdiği zaman kötülük etmez. Anatole France
Sevmekten sonra en büyük mutluluk, sevgiyi itiraf etmektir. Andre Gide
Sevginin bulunmadığı yerde, aklı da arama. Mihayloviç Dostoyevski
En yüksek sevgi; Allah sevgisi, en iyi sevgi; anne sevgisi… Alman Atasözü
Sevgi ne kadar büyükse, acısı da o kadar büyük olacaktır. B. Spinoza
Kendine karşı sevgi, başkalarını sevebilme yetisine sahip olanlarda görülür. Erich Fromm
Hangi acı, sevginin verdiği acıdan daha soylu daha değerlidir. George Sand
Sevginin gücü, güce olan sevgiye üstün geldiğinde, dünya barışı tanıyacaktır. Jimi Hendrix
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez. Mevlana
Amaç, sevgi uğruna ölmek değil; uğrunda ölünecek sevgi bulmaktır. William Shakespeare
Sevgi bizi zamanın yıkımından koruyan, yıkılmaz bir kaledir. Constance Foster
Hoşgörü, karşınızdakileri bizim istediğimiz gibi değil, kendi istedikleri şekilde mutlu edebilmek büyüklüğüdür.
A. John Robinson
Bazı kimseler güllerin dikeni olduğundan yakınırlar, ben dikenlerin gülü olduğuna şükrederim.
Alphonse Kari
Sosyal hayatta en faydalı, yüce duygu toleranstır.
E. Monmarson
İncinsen de incitme.
Hacı Bektaş-ı Veli
İnsanlığın kurtuluşunu sağlayacak en büyük erdem, toleranstır.
Henrich Wilhelm van Loon
Başkalarının faziletlerine karşı lütufkar, hatalarına karşı da biraz kör olunuz.
M. Prior
Kamburunun dostuna hoş görünmesini isteyen, dostunun sivilcelerini ho$ görmelidir.
Horatius
Tolerans, yapılan her şeyin kolayca kabul edilmesi değildir, o başkalarının görüşlerini anlama kabiliyetidir, menfi hiçbir his beslemeden, onların anlayışlı bir şekilde tartışma arzusudur.
Macintosh
Hoşgörü, başka insanlın kusurlarında, kendinizin de payı olduğunu kabul etme olgunluğudur.
Macintosh
Toleranssızlık, kendimize ve davamıza güvenmediğimizin bir işaretidir.
Mahatma Gandhi
Gel, gel, gel, ne olursan ol yine gel,
Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir,
Yüzbin kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel…
Mevlana
Yaşanabilir bir dünya oluşturmak için, insanlara hoşgörülü davranmalıyız.
Murat Ertan
Hoşgörü; göremeyenlerin ve duyamayanların da hissedebileceği bir dildir.
Murat Ertan
Benim gözümde tolerans, erdemlerin en güzeli ve en soylusudur, bu ruhsal durum olmadıkça hiçbir şey mümkün değildir, o bütün insani temaslarda en önde gelen sorunlardan biridir, tolerans hiçbir fikri reddetmez ve kötü ile anlaşma yapmaz. Tolerans basitçe, başkalarından nefret etmeden onların sizin gibi düşünmediklerini, kabul etmek demektir.
Paul H.Spaak
Hoşgörünüzü çoğunluğa dahil olduğunuzda, cesaretinizi ise azınlığa dahil olduğunuzda ölçersiniz.
Ralph W. Stockman
Hoşgörüyü sigara tiryakilerinden öğrenebilirsiniz, bugüne dek hiçbir sigara içen, içmeyeni şikayet etmemiştir.
Sandro Pertini
Hepimiz zaaflarla, yanılmalarla yoğrulmuşuz, birbirimizin budalalıklarını karşılıklı olarak hoş görelim, tabiatın ilk yasası budur.
Voltaire
Yaratılanı hoş gör, Yaratan’dan ötürü.
Yunus Emre
Published: Oct 15, 2017
Latest Revision: Oct 15, 2017
Ourboox Unique Identifier: OB-373950
Copyright © 2017
https://sozler-diyari.blogspot.com/