EĞİTİM FAKÜLTESİ
İLKÖĞRETİM BÖLÜMÜ
SINIF ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI
3/B
DRAMA DERSİ
ÖĞRETİM ELEMANI: Öğr. Gör. Şehnaz SUNGURTEKİN
HAZIRLAYANLAR
- Beşire ÇABUKOĞLU 061200070
- Pakize BİRCAN 061200056
- Merve ŞENTÜRK 061200049
- Mine AKSAKALLI 061200111
- Çağla ŞAHİN 061200020
DERS PLANI
BİÇİMSEL BÖLÜM
Ders: Sosyal Bilgiler
Tema: Benim Eşsiz Yuvam
Öğrenme Alanı: Kültürel Kimlik
Sınıf: 3
Süre: 2 ders saati (40+40=80 dk.)
Araç-Gereçler: Hazırlık ve ısınma aşamasında kullanılacak sınıf mevcuduna göre renkli cam olmayan bardaklar, canlandırmada kullanılacak kağıt buğday topçukları, E poi tai tai e şarkısı, bilgisayar, projeksiyon, hoparlör.
Öğrenme Öğretme Stratejileri ve Yöntemleri:
- Drama teknikleri
- Rol içinde yazma (Canlandırma aşamasında öğretmenin çocuklarla köyde gezintiye çıkma kısmı)
- Mış’lı oynama (Canlandırma aşamasında köydelermiş gibi davranmaları )
- Grup (İkili-Üçlü-Dörtlü) Doğaçlama (Canlandırma aşamasında öğretmenin metnin devamını doğaçlamalarını istemesi)
- İç ses
- Bilinç Koridoru
Kazanım: 2.3. İnsanlar arasında değişik kültürlerin, yaşam tarzlarının, eğilimlerin ve alışkanlıkların olduğunu fark eder.
İŞLEYİŞ BÖLÜMÜ
Hazırlık-Isınma Aşaması
Çocuklar çember şeklinde yerde otururlar.Her çocuğa plastik bardak dağıtılır. Erdem Gedikli Eğitsel Ritmik Dinamik Etkinliklerle Müzik Dersi kitabından “E POİ TAİ TAİ E” Afrika Ezgisiyle çocuklara bardakla beraber ritim tutturulur.
Bardak Ritimleme:
- Sağ eli sol ele vur
- Sağ elin parmaklarını bardağa vur
- Sağ eli baş ve işaret parmağı yere gelecek şekilde bardağı ortasından tut,bardağın ağzı sola dönük kaldır.
- Bardağın ağzını sol elin içine vur çek
- Bardağın dip köşesinden yere vur
- Bardağı dibi avuçiçine gelecek şekilde sol avucunun içine koy sol elle tut.
- Sağ eli yere vur
- Sol eldeki bardağı ağzı yere gelecek şekilde sağ elin üstünden aşırıp yere koy.
EYLEMLE ÇALIŞMA
- Elleri bacaklara vur.
- Elleri ellere vur.
- Eller çapraz omuz başarını vur
- Eller parmak uçlarıyla başa vurur
Ne dil, ne ırk, ne de kültür farklılığı oyunun ortak anlaşma evrenselliğini bozamaz. Tıpkı bir sonraki video ve ısınma çalışmasında görüldüğü gibi oyun ve müzik kültürlerin ortak payda da toplanmasını sağlar.
Heykel Olma: Grup daire şeklinde yere oturur. Gönüllü iki kişi seçilir. Bunlardan bir tanesi gözünü kapatır. Diğeri istediği bir şekilde heykel olur. Gözü kapalı olan heykel olana dokunarak onun nasıl durduğunu anlamaya çalışır. İyice anlayınca onun olduğu şekle kendisi girer. Katılımcılar sırayla farklı duruşlarla oyunu sürdürürler. Sonra iki kişi, üç kişi heykel olarak değişik pozisyonlarda heykeller oluşturulur.
Canlandırma Aşaması
Öğretmen öğrencilere;
-Çocuklar sizi bugün tanıştırmak istediğim biri var adı Efe.
-Efe ailesiyle birlikte yaşayan ve köy yaşantısını seven bir çocuktur. Hadi onun yaşadığı köyü görmeye gidelim. Şimdi ikişerli sıra şeklinde tren olup Efenin köyüne yolculuğa doğru çıkalım.(Çocuklar lider olan öğretmen ile beraber tren şeklinde olup efenin köyüne doğru yol almaya başlarlar. Öğrenciler sınıfta bir tur attıktan sonra) Öğretmen;
-Evet, çocuklar şimdi Efe’nin çok sevdiği köyündeyiz.(Öğrencilerle beraber öğretmen yavaş yavaş yürüyerek köyü keşif etme macerasına başlar.)Köyün girişinde bizi sağ tarafta ki kümesten gelen tavuk ve horoz sesleri karşılıyor.(Öğretmen burada öğrencilere çocuklar tavuk ve horozlar nasıl ses çıkarır? Sorusunu yönelterek tavuk ve horoz sesini taklit etmelerini sağlar.)
Biraz ilerledikten sonra “Aa o da ne ayaklarımızda bir ıslaklık hissi var, ayaklarımız neden ıslanmış olabilir?(Öğretmen burada cevap gelmesi için biraz bekledikten sonra devam eder.)
Çünkü çocuklar şuan biz yeni sulanmış çimlerin üstünden geçmekteyiz. Hadi parmak uçlarımızla çimlerin üstünden hızlıca geçelim.
O da nee birden bir toz bulutunun içindeyiz. Sol tarafımızda ki atların koşturması bizi toza boğmakta.(Herkes ağzını kapatıp öksürür vaziyette oradan hızlıca geçer)
Öğretmen;
Çocuklar ayaklarımı zor hareket ettiriyorum. Herkes ayaklarına baksın sanki aşağı doğru bizi çeken biri var. Aman allahım çamura batmışız.(Burada çocuklar çamurda yürüyorlarmış gibi yapıp çamurlu yoldan geçmeye çalışırlar.)
Çamurlu yolumuz bitti şimdi de biraz paçalarımızı temizleyelim. Çocuklar karşıya bakın kocaman bir tarla var. Burası Efe’nin tarlası ve şuan Efe’nin babası buğday ekiyor. Haydi, çocuklar Efe’nin babasına yardım edelim. Öğretmen;Çocuklar buğday nasıl ekilir? Toprağa nasıl atılır? Sorularını yöneltir.
Sonra öğretmen çocukların ellerine küçük kâğıt topçuklarını vererek şimdi ellimizde ki buğdaylarımızı tarlamızın her yerine güzelce serpiştirelim.
Çocuklar ellerindeki kâğıt topçuklarını buğdaymış gibi etrafa yani tarlalarına serpiştirirler. Çocuklar şimdide toprağın üstünü kapatıp buğdaylarımızı can sularımız ile sulayalım. Kalbimizde ki can suları ile sulayalım ki daha çabuk daha güzel büyüsün.(Çocuklarla beraber buğday ekme mutluluğuyla gülüşmeler eşliğinde tarladan çıkılır.)Dönüş yolundayken öğretmen;
-Çocuklar ilerde küçük bir ahırı gördünüz mü acaba içinde neler var hadi hep beraber gidip bakalım diyerek Çocuklarla ahıra gidilir. Ahırda süt sağan bir teyze var.
Hadi çocuklar hepimiz ineklerin etrafına dağılıp süt sağalım.(Öğretmen ve çocuklar süt sağıyorlarmış gibi yaparak ineklerden nasıl süt sağıldığını vışç vışç vışç seslerini çıkararak gerçekleştirirler.)
Sütlerimizi sağdık şimdide trenlerimize binip efenin şirin köyüyle vedalaşalım. Diyerek canlandırma sonlandırılır.
Çember şeklinde olunur. Öğretmen “Elif ilkokul 3. Sınıf öğrencisidir. Şuan öğrenim gördüğü okula babasının tayininin İstanbul’dan şen köye çıkmasıyla dönemin başında nakil olarak gelmiştir. Elif köy yaşantısına ilk defa gelmektedir. Ve köyde nasıl davranacağını nasıl yaşayacağını bilememektedir.” tümcesini söyler. Sınıf dörde ayrılır ve öğretmen bu hikâyeden yola çıkarak grupların bir doğaçlama yapmasını ister.
Öğrenciler doğaçlamalarını yaptıktan sonra, bilinç koridoru oluşturulur. Elif bilinç koridorundan geçerken, her öğrenci cümle söyleyerek yani “Ah keşke İstanbul’da kalsaydık. İstanbul’daki okulum daha güzeldi. Ama burada da doğayı tanıyorum. Buranın da güzelliği bir başka. Bütün yiyecekler doğal. İstanbul’da kimlikleri ile oynanmış çok yiyecek var. Ama burada her şeyin en tazesi en güzeli var. Ama İstanbul’dayken de sinemaya giderdik. Burada alışveriş merkezi yok vs. vs. gibi Elifin iç sesi olurlar. Daha sonra da elif bilinç koridorundan çıkarak fikrini açıklar.
Değerlendirme
Çocuklar halka şeklinde olurlar.
-Efe’nin köyünde neler hissettiniz?
– Sizde köyde yaşasaydınız nasıl davranırdınız? Neler yapardınız?
– Köy yaşantısı ile kendi yaşantınız arasında ne tür farklılıklar vardır?
-Köy yaşantısı ile şehir yaşantısı arasında ki farklılıklar nelerdir?
-Sizce Efe ve Elif kendi yaşantılarından memnun mudurlar?
-Efenin yerinde olsaydınız neyi değiştirirdiniz? Neden?
– Elifin yerinde olsaydınız neyi değiştirirdiniz? Neden?
Soruları yöneltilerek çocukların çalışmaya dair düşünceleri alınır. Daha sonrada öğretmen konuyu toparlayarak kültürel kimliği açıklar. Her insanın farklı yaşantısı, kültürü ve kendi kültüründe bulunduğu konumundan kaynaklı kimliği vardır. Nasıl hepimiz birey olarak birbirimizden farklı isek yaşantılarımız ve kimliklerimizde farklılık göstermektedir. Diyerek dersini bitirir.
“Çocuklara drama ders planıyla kültürel kimlik farkındalığını yaratmış olur.”
UYGULANAN DRAMA DERS PLANINDAN SONRA KULLANILABİLECEK KÜLTÜREL KİMLİK VİDEOLARI
Geçmiş yıllarda kendi benliğimizin çeşitliliğini daha iyi öğrenebilmek için toplum destekli projeler yapılmıştır. Bunların bir tanesi de her yere köprü olan ve kültürlerle köprü oluşturan, gönülleri bağlayıp, yeni nesillerin unutamayacağı bir tecrübe oluşturan Gönül Köprüsü Projesidir.
- Beşire Çabukoğlu: Bu projede yer alan biri olarak farklı kültürel kimliğe sahip insanlarla bir hafta beraber olmak keşfedilmemiş bir adaya gezintiye çıkmak misali diyebilirim. Ayrıca bir çok kültürü bir arada barındıran memlekette doğup büyüdüğüm için kendimi çok şanslı hissediyorum Katılmış olduğum gönül köprüsü projesiyle de bakış açımın bir sürü pencereden meydana geldiğini yaşayarak görmekteyim.
Kültürel benlik her toplumdan insana, sanata ve sanatçıya ilham olmuştur. Yüzyıllardır toplumun ana damarı olarak sanatsal eserlerde yer almaktadır. Tıpkı Fazıl Say ve büyüklerin anlatmaya çalıştığı gibi dünya bir ama içinde dünyacıkları barındıran bir okyanus…
Eserin konusu
Fazıl Say, Mezopotamya Senfonisi’ni kurgularken, hem günümüz Ortadoğusu’nu, hem tarih boyunca Mezopotamya kültürünü anlatmaya çalışmıştır. Sümerler’den başlayan, Asur, Babil, Urartu kültür ve inançları, günümüz Ortadoğusu, Türkiye, Kürt sorunu, bitmek tükenmek bilmeyen savaşlar, terör, filozofların deyimiyle “ölüm kültürü”…
Mezopotamya adını alan bölge, kültürün ve insanlığın da beşiğidir. İnsan ile ilgili birçok şey, binlerce yıl önce Mezopotamya’da başlamıştır.
Fazıl Say’ın senfonisinde bir çeşit “Çalgılar Operası” tekniği görülür. Besteci senfoniyi, iki çocuğu yani kardeşi temsil eden solist çalgılardan Basflüt ve Bas-blokflüt üzerinden anlatır. Bu iki çalgı, simgesel ve yalın olarak “suçsuz insan”ı temsil eder. (Kardeşlerden birisi ne yazık ki vurulacaktır.) Theremin ise, Mezopotamya’nın korkunç dramının koruyucusu olan simgesel bir “Melek” tir. Mezopotamya Senfonisi besteci için bir barış çağrısıdır.
KAYNAKÇA
-Erdem Gedikli Eğitsel Ritmik Dinamik Etkinliklerle Müzik Dersi Kitabı
-Küreselleşme ve Kültürel Kimlik (A.Müslim AKDEMİR)
-Küreselleşme Etkisinde Çok Kültürlülük Örneği;Farklı Yaşam Biçimlerinin Renkliliği (Prof. Dr. A. Kadir ÇÜÇEN U.Ü. Fen-Edebiyat Fak.Felsefe Bölümü)
-http://fazilsay.com/tr/fazil-say-mezopotamya-senfonisi/
-http://www.youtube.com/watch?v=z5PbyAJpr24
-http://www.youtube.com/watch?v=STigtJ3wetQ
Published: Jan 14, 2015
Latest Revision: Jan 16, 2015
Ourboox Unique Identifier: OB-25698
Copyright © 2015