by canan yavuz
Copyright © 2023
Author And Her Works
Canan YAVUZ- Kumru Anatolian Imam Hatip High School
Aynur Alakbarli – Masalli, 1 nömrəli tam orta məktəb
CAHİT ZARİFOĞLU
He was born on July 1, 1940. He spent his childhood in Siverek, Maraş and Ankara. He graduated from Istanbul University, Faculty of Letters, German Language and Literature. His poems were published in Diriliş magazine. He married Berat Hanım, the daughter of Seyyid Kasım Arvasi, one of the Arvasi, and he had three daughters and a son from this marriage. Necip Fazıl Kısakürek was the witness at his wedding. He started his military service in Sarıkamış in 1973, joined the Cyprus Peace Operation in 1974 and completed his military service in 1975. He took part in the establishment of Mavera magazine in 1976. He died on June 7, 1987 from pancreatic cancer in Istanbul. His grave is in the Küplüce Cemetery in Üsküdar Beylerbeyi and next to his father-in-law, Kasım Arvasi. He is commemorated by his loved ones at his grave every year on June 7th.
works
Şiir
- Şiirler
- İşaret Çocukları, 1967
- Yedi Güzel Adam
- Menziller
- Korku ve Yakarış
Hikâye
- Mahalle Kavgası
- Hikâyeler
Çocuk hikâyesi
- Serçekuş
- Katıraslan
- Ağaçkakanlar
- Yürekdede ile Padişah
- Küçük Şehzade
- Derya
- Kuşların Dili
- Motorlu Kuş
Çocuk şiiri
- Gülücük
- Ağaç Okul (Çocuklara Afganistan Şiirleri)
Roman
- Savaş Ritimleri
- Ana
Günlük
- Yaşamak
Deneme
- Bir Değirmendir Bu Dünya
- Zengin Hayaller Peşinde
Tiyatro
- Sütçü İmam
Araştırma
- Rilke’nin Romanında Motifler
Anılar Defteri
Anılar defterin de gül yaprağı gibi
unutuldum kurudum
Başıma düşmüş sevda ağı
Bir başıma tenhalarda kahroldum
Sen kim bilir
Rüzgarlı eteklerinle
Kimbilir hangi iklimdesin
Ben sensiz bu sessizlikle
deliler gibiyim
sensiz bu sessizlikte
Ayrılıkla başım belada
Gözlerini çevirme gözlerimden
Yoksa sensiz bu sessizlikte
Kahrolacağım
sensiz bu seslikle
Kutsal Mavi Çocuk Şiiri
Ellerin çıktı ve göğün ortasına geldi
Tarlada
Bakışı gittikçe yer toprağına
Çakılan
Bu kadar beklerken habersizdi
Ve hatta onlar da habersizdiler
Sular mı anladı
Dağlar mı sezdi
Yoksa birdenbire bir çiçek mi
Bir gün
Herhangi bir an
Ama bir çelik an
Her şey
Ve hepsi başlarını kaldırdılar
Ve hemen ellerinin gölgesi düştü yüzlerine
Karmakarışık belirsiz uzun
Geçti ve geçti gölgesi
Zerdüştün ayaklarından bir kartalın
Busat
Artist milletizdir.
Bizde defaten ölünür
ve kalkılır ki sofralardan
hamdüsenalarla palalarla
el yıkanmadan
ağız misvaklanmadan
zinhar vurulmaz ha
ne dosta ne düşmana
Kayıt
Korku salardı inceliğin acıman tevazuun
Dünya ve insan çıkmazlarına yumuşak bakışın
Nur sarnıçları ballar koydun çöllere ruh eşiklerine
Senden kaynıyordu yine sana kapılıyor ırmakların
Yamalı ve tertemiz elbiselerim olunca
Her gece mutlak uyanıp adını anınca
Bir gün elbette sofraya birlikte çökeriz
Sen dağ gibi kurul ben zerre bir yer tutayım
Sura vardıkça gövdelendim soyundum aşk duasına
Atılıyorum sırlarına açılıyor hücrelerim
Menzili çoktan geçtim ün saldı kayboluşum
Kendi kuytumda çalkıyor şerbetini ağzım
ÖZDEMİR ASAF
He is one of the Turkish poets of the Republican period. He was born on 11 June 1923 in Ankara. His real name is Halit Özdemir Arun. His father, Mehmet Asaf, is a member of the Council of State. In 1930, the year his father died, he entered the first part of Galatasaray High School. In 1941, in the 11th grade, he went to Kabataş High School for Boys with an additional exam and graduated in 1942. He attended the Faculty of Law, the Faculty of Economics (until the 3rd grade) and the Faculty of Journalism for one year. Meanwhile, he worked for Tanin and Zaman newspapers and made translations. His first article appeared in Servet-i Fünûn (Awakening) magazine. He founded the Art Press in 1951 and published his books under the name of Round Table Publishing. He became one of the founders of the Fundamental Rights Survival Association, which was founded in 1962 under the leadership of Mehmet Ali Aybar. Özdemir Asaf, who passed away on January 28, 1981, has a daughter named Seda from his first wife, Sabahat Selma Tezakın; He has three sons, Gün, Olgun, and Etkin, with his second wife Yıldız Moran.
works
- Dünya Kaçtı Gözüme – 1955
- Sen Sen Sen – 1956
- Bir Kapı Önünde – 1957
- Yumuşaklıklar Değil – 1962
- Nasılsın – 1970
- Çiçekleri Yemeyin – 1975
- Ben Değildim – 1978
- Bugün ve Bugün (Yayımlanmamış şiirler) – 1984
- Benden Sonra Mutluluk (Yayımlanmamış şiirler)
- Çiçek Senfonisi (Toplu şiirler) – 2008
- Sen Bana Bakma, Ben Senin Baktığın Yönde Olurum (Kendi sesinden şiirler) – 2012
- Yalnızlığa Övgü (Yalnızlık Paylaşılmaz)
- Lavinia
Dünya Kaçtı Gözüme
Bir ışık düşürse üstüne basma.
Daha yakınlaşır, korkarsın.
Bir leke, silmeye – gör,
Leke kalır, sen çıkarsın.
Bir gölge, nereye gider.
Gözlerince gider, bakarsın.
Bakarsın girer gözlerinden.
Leke onun peşinden, bakarsın.
Bir ışık düşerse üstüne basma,
Gözlerine basarsın.
Yalnızlığa Övgü
Mutluluğun gözü kördür,
Yalnızlık sağır.
Ondandır biri tökezleyerek yürür,
Öbürü uykusunda bile bağırır.
Mutluluk yalnız kendisini görür;
Unutur bu yüzden ilkin kendisini.
Yalnızlık kendi tutukluğunda özgür,
Boyuna bekler dönsün diye sesini.
Mutluluk alışır kendisine, ölümden beter;
Borçsuzluğuyla övünür, ama kedisi doğurmaz.
Yalnızlığın gidecek bir yeri yoktur;
Boyuna kapısına döner, açan olmaz.
Mutluluğun mezarları, yalnızlığın heykeli var…
Her ikisinin de saksılarında çiçek.
Biri hep başka bir renkle solar,
Öbürüyse ha açtı, ha açmayacak.
Çiçek Senfonisi
Çiçeklerin akşamlarını
Akşamların çiçekleri
Aydınlatır..
Çiçeklerin adlarını
Birbirlerine benzemezlikleri
Adlandırır.
Biri alır bir güneşi
Öbürüne yıldız sunar,
Biri öbürünü yağmurlandırır.
Bir başkası bir güzelliği
Akıl almaz çalımıyla
Karanlıklandırır.
Bir düğünü aklandırır biri,
Biri bir yalanı silerken
Biri bir ölümü anılandırır.
Biri bekler sabahları,
Biri gündüz diye çıldırır
Bir başkası aydınlığı akşamlandırır.
Biri bağlar-bahçeler içinde nazlı,
Biri kendi kendini doğurur bayırlarda,
Biri kayalıkları ayaklandırır.
Pencereden bakar biri,
Biri el sürdürmez kimseye,
Biri kendini ağaçlandırır.
Tırmanır biri el ermez dikliklere.
Biri yerlere yaslar yüzünü
Topraklandırır.
Biri ordusunu yayar birdenbire
Tarlalara, öbek öbek,
Kanlandırır.
Biri şarkılarla gözleri besler,
Yeşillikleri ve sevgilileri
Umutlandırır.
Çiçekler hep bekler gibidir,
Oysa hiç beklemezler;
Biri arılandırır, biri kuşlandırır.
Biri rüzgârlandırır gönülleri,
Biri kızdırır soğumuş külleri..
Biri de kendini kucaklandırır.
Biri tek başına yürür yazgısında,
Biri sepetlerde demet demet
Ününü kaldırımlandırır.
Biri vazolandırır kendini salonlarda,
Biri kurur bir kitabın içinde,
Biri de kafes arkasında saksılandırır.
Çiçekler bir şölen yaşamda,
Renklerin en büyük orkestrası..
Dursuz-duraksız çalar her insanda
Sevinci, aldanıyı, ölümü ve yası.
Benden Sonra Mutluluk
yaşamak bir an içinde
şair oldum baktım her şey yazılmış
ressam oldum gördüm her yer çizilmiş
seyyah oldum sordum dünya gezilmiş
hiçbir yerde YENİ bulamadım ben
öğrendiklerimin çoğunu dinlediklerimden
bildiklerimin çoğunu düşündüklerimden
unuttuklarımın çoğunu yaşadıklarımdan
yazdıklarımın çoğunu unuttuklarımdan çıkardım
en uzun hep kendime konuştum
başkalarına hep kısa yazmak istedim
ne kendim dinledim ne başkaları
yetersiz iyi niyet kötüsüne yol açar
söylenemiyor çok şey susmadan
çok bilen çok yanılır, az bilen daha çok
unutmayın ki yaşam öldüresiye güzel değildir
yalan ölümden daha çok yitirir yaşamı
saklamak düşürür ağır ağır
insanın düşeceği en alçak ortamı
sözden korkmak, korkup susmaktır
şairler şiirlerinde yaşamaz
ulu yalnızlıklarında düşünür
“yalnız seni sevdim, seni yaşadım”
nasıl bir sevgidir bu, bilmiyorlar ki!
“dün yine günümüz geçti beraber
ölürsem yazıktır sana kanmadan”
çok şey var, olmakla olmamak arasında
var oldum öyle anlar oldu ki
var olmamak içindim kimi zaman
insan bir sonuç değil bence
sürekli bir yaşamadır
kısaca: sonuç varsa o insandır
benim bahçem yoksuldu
iki dala bir yaprak düşerdi ağaçlarımdan
kuşlarım ödünç alırdı kanatlarını
işlerinden yorgun dönen arkadaşlarından
parçalar çıkarıyor kocaman romanlardan
deyimler, bulgular, şiirlerden dizeler..
doğa yenilenirken yinelenir
gene papatya, gene gül, gene kayısı
toplum yinelenirken yenilenir
yarısı dündedir, yarındadır öbür yarısı
sevmek noktalanmaz
o, noktadır
bilim gitmeli bilenden bilmeyene
varlıklı olmalı bilen
karanlığı delen ışıklar gibi
hep gülmeli öğreten
seninle ölmek varken
onunla yanlış yaşamak
ben her şeyi bileceğimi bilirdim de
seni unutmasını bileceğimi bilmezdim
ahmaklığa alınyazısı demek
alınyazısına bir ahmaklık çizgisi çizmektir
benim gücümdür bunları saran
bende bitmedikçe bende başlamayan
sakladığım sensin
yaklaşmak yarıyı geçtikten sonra başlar
eskisinin dışında yenisinin içinde
gelmesen önemli değil, gelsen önemli olurdu
gelmemen benim büyük yalnızlığımı doldurdu
yitirmek korkusunu göze almak
sevmeye eşit bir davranıştır
bir ev, küçülür, büyür öbür evlerle
oysa içinde ilk akla gelen yaşamaktır
yaşanılır diye düşünürken düşüncelerle
ölünür, beraber sevgilerle
büyümek en güçlü düşmesidir insanın doğadan
kesin konuşmak için bir şeyi az bilmek yeter
denizlerden geçerim, dosttan geçmem
değil onun iyiliğinden, fenalığından geçmem
onun yolundan değil, kendi yolumdan geçerim
dost yok biliyorum ama, aramaktan geçmem
anı yazmak ya da anlatmak
bir savaş sürerken
eski bir savaşı anlatmak gibi bir şeydir
“Bellek, dökülmekte olan bir duvar resmine benzer.”
Published: Mar 14, 2023
Latest Revision: Mar 14, 2023
Ourboox Unique Identifier: OB-1429202
Copyright © 2023