by Volkan Veli Karslı
Copyright © 2022
Adap, güzel ahlak anlamına gelen edep kelimesinin çoğuludur. Dilimize Arapçadan geçmiş olsun bu sözcük, kişinin ev ve toplum yaşantısında uyması gereken nezaket kurallarını kapsar. Softa adabı, konuşma adabı gibi birçok çeşidi vardır.
Adap ve Nezaket Kuralları Nelerdir?
1- Yeni tanıştığımız ya da bizden yaşça büyük insanlara ”siz’ diye hitap etmek.
2- Kalabalık bir ortamda kulaktan kulağa ya da fısıltıyla konuşmamak.
3- Kapalı bir mekana girdiğimiz şapkamızı ve paltomuzu çıkarmak.
4- Yapılan bir iyiliğin karşılığı olarak teşekkür etmek.
5- Yemek yerken konuşmamak.
6- Diyalog kurduğumuz insanların sözünü kesmemek.
7- Bayramlarda ve özel günlerde büyükleri ziyaret etmek.
8- Yakın çevremizdekilerin doğum günlerini kutlamak.
9- Yüksek sesle konuşmamak.
10- Konuşurken argo kelimelerden ve müstehcen ifadelerden kaçınmak.
11- Yemekten kalkarken yemeği yapan kişiye ”ellerine sağlık”, sofrada olanlara da ”afiyet olsun” demek.
12- Bir kişiyi herhangi bir konuda uyarırken nazik olmak.
13- Gerekli yerlerde hatamızı kabul edip karşı taraftan özür dilemek.
14- Küfürlü konuşmamak.
15- Başkalarının konuşmalarını gizli gizli dinlememek.
16- Birinin sırrını ne olursa olsun başka birine taşımamak.
17- Birini eleştirirken kırıcı değil yapıcı olmak.
18- Hiç kimsenin arkasından konuşmamak.
19- Trafikte başkalarına öncelik tanımak.
20- Ayakta ya da yürürken bir şey yememek.
21- Yemek yerken ağız şapırdatmamak.
22- Biri hata yaptığında onunla alay etmek yerine hatasını kibar bir şekilde düzeltmek.
Sofra Adabı Nedir?
Karmaşık kurallara sahip olmayan ve geçmişten günümüze edinilen davranış şekillerinin sofraya yansımasına sofra adabı denir. Edinilen davranış şekilleri genel olarak çevresel etkenler ile belirlenir. Her kültürün kendine ait sofra adabı ve görgü kuralları vardır. Her kültürde bu kurallara uyulmaması sofraya yapılan saygısızlık olarak kabul edilir.
Kişilerin sosyal yaşantısında yanlış hareket etmesini önlemek, mahcup olmamak ve kötü duruma düşmemek için sofra kurallarını öğrenmesi çağdaş bir gereksinimdir. Tüm dünyada yemek ve sofra kültürünü en iyi uygulayan ve bunu gerçek bir ritüel haline getiren ülkelerin başında Japonlar, Fransızlar ve İngilizler gelir.
Her ülkenin sofra adabı ve yemek yeme alışkanlıkları birbirinden farklıdır. Örneğin İngilizlerde yemeklerin servisi servis tepsisinden görevli yardımıyla kişilerin tabaklarına servis yapılırken Fransızlarda servis konuğun sol tarafına getirilen servis tepsisinden yemek servis maşası yardımıyla konuğun kendisi tarafından tabağa alınır.
Amerika’da ise servis tabak ile garson tarafından misafirin solundan yapılır. Dünyada en çok tercih edilen servis şekli ise hızlı ve pratik olması nedeniyle Amerikan servisidir. Osmanlıda ise yemekler yer sofrasına hazırlanırdı; yemekler ayrı tabaklarda değil ortaya konulan büyük tabaklardan tüketilirdi. Türk sofra adabı ve görgü kuralları üzerinde hem Batı ülkelerinin hem de Osmanlı’nın etkileri görülür.
Dînimizde, kimin kime ve neye göre selâm vereceği Peygamber Efendimiz tarafından şöyle açıklanmıştır:
“Küçük olan büyüğe, binitli olan yaya yürüyene, yürüyen oturana, sayıca az olanlar da çok olanlara selâm vermelidir.” (Buhârî, İsti’zân, 5-6)
Aynı derecede ve yaştaki insanlar karşılaştıklarında, hangisi önce selâm verirse o daha kazançlı çıkar. Hadis-i şerifte önce selâm verenin daha faziletli olacağı şöyle ifâde edilmiştir: “İnsanların Allah katında en makbûlü ve O’na en yakın olanı, önce selâm verendir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 133)
Mü’minlerin bulunduğu bir meclise giren kimse, orada bulunanlara selâm verdiği gibi söz konusu meclisten ayrılırken de selâm vermelidir. Resûlullah şöyle buyurmaktadır:
“Sizden biriniz bir meclise vardığında selâm versin. Oturduğu meclisten kalkmak istediği zaman da selâm versin. Önce verdiği selâm, sonraki selâmından daha üstün değildir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 139)
Nebiyy-i Ekrem Efendimiz’in sünnetinde tavsiye edildiği gibi, Müslüman bir beldede dolaşan kimsenin tanıdığı ve tanımadığı herkese selâm vermesi gerekir. Nitekim birbirini tanımayan iki mü’min arasında anlaşma ve kaynaşma, öncelikle selâmlaşma vâsıtasıyla sağlanır. Çünkü her ikisi de selâm sâyesinde en büyük müşterekte, din kardeşi olma bahtiyarlığında buluşurlar. Bu sebeple bütün Müslümanlara selâm vermek, Efendimiz’in birçok hadislerinde teşvik edilmiştir. Abdullah bin Amr bin Âs’ın (a.s.) haber verdiğine göre bir adam, Resûlullah’a:
– İslâm’ın hangi özelliği daha hayırlıdır, diye sordu. Resûl-i Ekrem:
“– Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığın herkese selâm vermendir.” buyurdu. (Buhârî, Îmân, 20)
Abdullah bin Ömer’den gelen bir rivâyette de Peygamberimiz: “Selâmı yayınız, fakir ve yoksulları doyurunuz, böylelikle Azîz ve Celîl olan Allah’ın size emrettiği şekilde kardeşler olunuz.” buyurmuştur. (İbn-i Mâce, Et‘ime, 1)
Nüfusu yoğun olmayan ve halkının hemen tamamı Müslüman olan yerlerde selâmlaşmada zorluk çekilmeyebilir. Ancak nüfusu kalabalık olan ve gayr-i müslimlerin çokça bulunduğu yerlerde her rastlanılan kimseye selâm vermek pek mümkün gözükmemektedir. Bununla birlikte yine de kişi, ikâmet ettiği veya çalıştığı çevrelerde tanıdık veya tanımadık şahıslara imkân nisbetinde selâm vermek sûretiyle sünnetin îfâ edilmesine gayret göstermelidir.
Selâmın yayılması için en küçük imkânlardan bile istifâde edilmelidir. Karşılaşma kısa mesâfe ve zamanlarda dahî olsa selâmın tekrar edilmesinde tembellik ve ihmâl gösterilmemelidir. Resûlullah şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz din kardeşine rastladığında ona selâm versin. Eğer ikisinin arasına ağaç, duvar veya taş girer de tekrar karşılaşırlarsa, tekrar selâm versin.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 135)
Selâm verildiğinde elden geldiği kadar daha güzel bir şekilde veya ayniyle muakâbelede bulunulmalıdır. Mesela “selâmün aleyküm” diyen bir kimseye “ve aleyküm selâm ve rahmetullâhi ve berekâtüh” gibi ziyadeli ifâdelerle veya en azından “ve aleyküm selâm” diye karşılık verilmelidir. Âyet-i Kerîme’de: “Bir selâm ile selâmlandığınız zaman, ondan daha güzeli ile selâmı alın veya aynıyla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını hakkıyla yapandır.” buyrulmaktadır. (en-Nisâ 4/86) Ayrıca âlimler de bu âyete istinaden selâm vermenin sünnet, almanın ise topluluğa farz-ı kifâye, tek kişiye farz-ı ayn olduğunu belirtmişlerdir.
Nezaketli davranmak ne demek?
Nezaketli kısaca anlamı, tanımı: Nezaket : Başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma, incelik, naziklik. Nezaketlilik : Nezaketli olma durumu. İnce : Akışkanlığı çok olan, yoğun ve koyu olmayan (sıvılar). … Düşünce, duygu veya davranış bakımından insanın sevgi ve saygısını kazanan, zarif, kaba karşıtı.
Nezaket denince akla ne gelir?
İnsanın çevresindekilere karşı gösterdiği kibar, gör- gülü davranışlara nezaket denir. Nezaket sayesinde in- sanlar birbirleriyle çok daha iyi geçinirler. Nezaket göste- ren insanlar toplumda “beyefendi” ve “hanımefendi” olarak tanınırlar.
Nezaket örnekleri nelerdir?
bir şey isterken veya alırken alacağımız kişiye lütfen verir misin veya yapar mısın demek. güzel sözle konuşmak. selam vermek. bir şeyler paylaşmak.
Nezaket sahibi olmak nedir?
Nezaketli olmak, hem sözlerinde hem de davranışlarında kibar olmak anlamına gelir. Nezaket sahibi insanlar, ince ve kibar olarak nitelendirilir.
Soru 1.Ünite Adap ve Nezaket 5.Sınıf Din Kültürü Testleri
Aşağıdakilerden hangisi nezaket kelimesi ile aynı anlamda değildir?
A) âdâb-ı muâşeret
B) kibarlık
C) görgü
D) bencillik
Soru 2
I. Verilen selamı almaktan kaçınmak
II. Randevu saatine uymak
III. Eleştiriye kapalı olmak
IV. Gerektiğinde özür dilemesini bilmek
Yukarıdakilerden hangileri nezaket kurallarına uygun değildir ?
A) I, II
B) I, III
C) II, IV
D) I, IV
Soru 4
Aşağıdakilerden hangisi selamlaşma kuralına uygundur ?
A) Selamın karşılığı olmasa da olur.
B) Sevmediğimiz kişilerin selamını almamak.
C) Sınıfa girerken arkadaşlarına selam vermek.
D) Selam sadece tanıdıklara verilmelidir.
Soru 5
Aşağıdakilerden hangisi selamlaşma ifadesi değildir?
A) Çok güzelsiniz
B) Merhaba
C) Selâmün aleyküm
D) Günaydın
Published: Jan 4, 2022
Latest Revision: Jan 4, 2022
Ourboox Unique Identifier: OB-1258215
Copyright © 2022