İÇİNDEKİ ÖYKÜLERİMİZ
1-YIRTIK BASKET TOPU – Mavi Boncuklar Sınıfı
2-NEŞELİ PİNG-PONG TOPLARI – Gülen Yüzler Sınıfı
3-VOLEYBOL TOPU KAYBOLDU – Minik Dahiler Sınıfı
4-GOLF TOPUNUN MACERASI – İyilik Sınıfı
5-BEMBEYAZ BADMİNTON TOPU ‘ NUN HAYALİ – Çalışkan Arılar Sınıfı
6-BOWLİNG TOPU ARTIK MUTLU – Güneş Sınıfı
7-YÜZEN PLASTİK TOP – Elma Şekerleri Sınıfı
8-TENİS TOPUNUN RAKETLE DOSTLUĞU – Küçük Adımlar Sınıfı
9-GEZGİN FUTBOL TOPU – Meraklı Minikler Sınıfı
10-BEYZBOL TOPU KONUŞUYOR – Minik Kuşlar Sınıfı
YIRTIK BASKET TOPU
Çocuklar basketbol sahasında neşe içinde top oynuyorlardı. Kahkahalar ile eğleniyorlardı. Sahanın bir köşesinde kendi başına duran üst ise onları hüzünlü bir şekilde izliyor, “keşke ben de onlarla oyun oynayıp eğlenebilseydim” diyordu.
Sahanın içindeki bir çocuk topun yanına yaklaştı, rengi çok hoşuna gitmişti ama üst yırtık ve havası da sönüktü. Güneş oynayamazdı. Hemen topu aldı eve götürdü. Babasına gösterdi “ben bu topu çok sevdim. Onu tamir ettirir misin babacığım oynayabilmeyi çok istiyorum.” Dedi. Babası topu aldı ve tamirciye götürdü. Tamirci topu dikti ve hava bastı. Top artık eskisi gibi olmuştu. Çocuk topu basketbol sahasına götürdü, orada çok güzel oyunlar oynadılar ve eğlendiler. Çocuk ve top çok mutlu günler geçirdiler.
Bütün Çocuklar toplarıyla oynatma çok severler. Toplar en iyi oyun arkadaşıdır.
ARKADAŞIM TOP
Ben seninle çok eğlenirim.
Seni zıplatmayı. atıp tutmayı çok severim.
Çok güzel vakit geçirir, peşinden koşarım.
seninle olunca kahkahalarla coşarım.
Nurten Kutlar BATMAZ
Zübeyde Hanım Anaokulu/DENİZLİ
NEŞELİ PİNG-PONG TOPLARI
İki neşeli ping pong topu iyi birer arkadaş olarak mutlu bir şekilde yaşıyordu. Bir anaokulunda isimleri ping ve pong olan bu iki top masa üstünde bir oraya bir buraya zıplayarak neşeyle kahkaha atıyorlardı.
Günleri böyle sürüp giderken, artık kimse onlarla oynamamaya başladı, okul pandemi nedeniyle kapanmıştı.Onlar da bu duruma çok üzülüyorlardı.Günler günleri kovaladı,aylar ayları… Pandemi azalmaya başlayınca okullar açıldı. Okula başlayan iki küçük çocuk bu topları gördü ellerine raketleri alarak minik toplarla oynamaya başladı. Ping ve pong öyle mutlu olmuşlardı ki eskisinden daha yükseğe zıplayarak daha yükseğe çıkıp, daha fazla kahkaha atıyorlardı. Masanın bir tarafına çarpıp ping, diğer tarafına çarpıp pong diye ses çıkartıyorlardı. Çocuklar da onlarla beraber eğleniyor, gülüşmeleri yankılanıyordu. Ping bir ara öyle bir zıpladı ki masadan yere düştü. Çocuklar onu aradı, aradı ama bir türlü bulamadı.Topu bulamayınca aramaktan vazgeçip oradan ayrıldılar. Yalnız kalan pong ne yapacağını şaşırdı en iyi arkadaşı kaybolmuştu. Neşesi gitti, gözleri doldu. Ama arkadaşını bulması gerekiyordu. Oradan oraya zıplaya zıplaya arkadaşını aradı. Masanın altına, dolapların üstüne, kapının arkasına… Bakmadık yer bırakmadı. Bulamıyordu onu, üzüldü ve bir köşeye çekilip beklemeye başladı. Onunla yaşadığı güzel ve neşeli günleri hatırladı. Arkadaş olmanın önemini, onunla konuşmanın kendisini ne kadar iyi hissettirdiğini anlamış oldu. Ertesi gün okula gelen çocuklardan ikisi yine oyun oynamak için masanın başına geldi. Ping pong toplarını göremediler onlar da aramaya başladı. Her yere baktılar pong oradaydı ama ping ortalıkta yoktu. Sonra birden çocuklardan biri “Buldum!” diye bağırdı. Pong nihayet bulunmuştu. Bunca zaman neredeydi acaba? Pong zıpladıktan sonra masanın altındaki bir çekmecenin içine düşmüştü. Çekmeceden seslense de bir türlü sesini duyuramamıştı. En sonunda bulunmuştu,iki arkadaş birbirlerine sarıldılar. Ping ve pong yine neşeyle zıplayarak oyunlar oynadılar.
Bir araya geldikleri için ikisi de çok mutluydu. Kaybolmamak için bundan sonra biraz daha az zıplayarak daha dikkatli olmak için söz verdiler. Birçok çocuğun hayatına girerek onlarla eğlenip mutlu bir hayat yaşadılar.
Elvan ERMANTAŞ
ŞENAY ÖZTÜRK ANAOKULU/DENİZLİ
VOLEYBOL TOPU KAYBOLDU
Bir varmış bir yokmuş. Sizden delisi hele hele benden delisi hiç yokmuş. Uzak diyarların, bilinmez zamanların birinde bir çocuk voleybol oynayacakmış fakat voleybol topu birden kaybolmuş. Aramış aramış bulamamış.
Top önce pencereden bir eve girmiş, koltuğun altına sıkışmış.. Çocuk eve gelmiş zile basmış. Birde ne görsün ipek sırma saçlı, çimen gözlü küçük bir kız. Kucağında da bizim voleybol topu.
‘Gel’ demiş ‘birlikte oynayalım. Benim henüz arkadaşım yok. Biz buraya yeni taşındık’. Sırma saçlı, soluk benizli kız da
‘Ben seninle oynayamam. Bak tekerlekli sandalyede oturuyorum.’ demiş.
‘Olsun voleybol oynamak için güçlü kollar yeterli.’
‘Aaa..’ demiş küçük kız ‘kollarım çok iyidir.. sürekli tekerleri döndürmekten, güçlü kaslarım oluştu.’ Bizim çocuk bakmış.. gerçekten çimen gözlü kızın kolları çok sert görünüyormuş.
Dışarıya çıkmışlar. Anneleri bahçeye fileyi germiş, böylece oyun başlamış. Hiç dışarı çıkmayan ve arkadaşı olmayan pembe elbiseli küçük kız oynarken sanki kanat takıp uçmuş hissediyormuş. Öyle bir zevkle oynamışlar ki akşam olduğunu bile anlamamışlar.
Bugünden sonra bu iki iyi arkadaşın ayrı günleri geçmemiş. Bir sürü güzel arkadaş da edinerek mutlu mutlu yaşamışlar..
Hülya DOĞAN KARABULUT
Keskesler Anaokulu/KONYA
GOLF TOPUNUN MACERASI
İlkbahar mevsiminde güneşli bir günmüş. Kuşlar, kelebekler uçuşuyormuş. İpek ve Emre annelerinden izin alıp evlerinin yakınında ki büyük parka gitmişler. İpek koşmuş, Emre’ de onu yakalamaya çalışmış. En sevdikleri yakalamaca oyununu oynamışlar. Derken birden İpek’in ayağının yanına tepeden yuvarlanarak gelen bir top duruvermiş. İpek topu görünce eline almış. Emre ile birlikte topa şaşkınlıkla bakmışlar. Çünkü bu top daha önce gördükleri toplara benzemiyormuş. Basketbol, futbol, voleybol toplarına göre çok küçükmüş. Emre “sanki pinpon topu, rengi de beyaz” demiş. İpek ise “hayır Emre pinpon topuna benziyor ama ondan daha ağır istersen eline alıp bakabilirsin Ayrıca bu topun üstünde çukurlarda var” demiş. Emre eline almış gerecekten ağır olduğunu söylemiş. Toptaki çukurları incelemişler. Tam topu eliyle fırlatacağı zaman tepeden koşarak gelen uzun saçlı, şapkalı kızı görmüşler. Kız sanki bir şey arıyormuş. Hem koşup hem etrafına bakıyormuş. Nefes nefese kalmış. İpek ve Emre’nin yanına gelince ellerindeki topu görmüş. “Seni yaramaz güzel topum. Nereye kaçtın?” demiş. İpek ve Emre kızla tanışmışlar. “Benim ismim Ece” demiş. Ece topunu almak istemiş. İpek Ece’ye topunu uzatmış. “Topunu alabilirsin Ece. Ama bu top diğer gördüğümüz toplara hiç benzemiyor üstünde çukurlar var. Bize bu topun ismini söyler misin?” demiş. Ece’de gülerek “Tabi söylerim bu topun ismi golf topu.” demiş. İpek ve Emre “aaa ne kadar ilginç golf topuymuş. Bize nasıl oynanıyor gösterebilir misin?”. Ece “Evet, haydi benimle gelin. Birlikte oynayalım. Bence çok eğleneceğiz.” demiş. Koşarak tepedeki çimenli alana gelmişler. Burada Ece golf sopasını eline almış. Bunu gören İpek ve Emre sopayla ne yapacak ki diye düşünmeye başlamışlar. “Hani biz golf topuyla oynayacaktık. Sen neden sopa aldın ki?” diye şaşkın şaşkın bakakalmışlar. Ece gülümseyerek “ Ayy siz elimizle ya da ayağımızla mı topa vuracağız sandınız. Öyle şey olur mu hiç golf topu bu sopayla oynanıyor” demiş. İpek ve Emre “nasıl golf topuna bu sopayla vuracağız ki” demişler. Ece onlara göstermiş. Bir vuruş yapmış top yuvarlanarak ilerlemeye başlamış. Top sonra birden ortadan kayboluvermiş. “Ece top nereye kaçtı şimdi. Yine mi senden kaçtı kaybolduğu acaba” demiş İpek. “Arkadaşlar topum benden kaçıp başka yerlerde gezmeyi çok seviyor ama şimdi kaçmadı bu oyunda delikler var haydi gelin oraya gidelim.” demiş. Küçük bir bayrağın asılı olduğu yere koşarak gelmişler. Gerçekten bu bayrağın olduğu yerde golf topunun sığabileceği büyüklükte bir delik varmış. O da ne golf topu deliğin içindeymiş. “Ben golf sopamla vuruş yaparak karşıdan golf topumu bu deliğe sokmaya çalışıyorum. Oyunumuz en az vuruşla bu atışı yapmak.” demiş. “Bizde vuruş yapabilir miyiz” demişler. Sırayla İpek ve Emre golf topunu golf sopasıyla vurmuş. Golf topuyla oynamak çok hoşlarına gitmiş. Bugünden sonra Ece ile buluşup golf topunu oynamaya devam etmişler.
RAHİME ÖZKUL KUZU
BOZKURT ANAOKULU/DENİZLİ
BEMBEYAZ BADMİNTON TOPU ‘ NUN HAYALİ
Çok uzaklarda bir top diyarı varmış. Bu top diyarında çeşit çeşit toplar kardeşçe yaşarmış. Macera ruhlu , enerjik , neşeli bir top varmış. İsmi Bembeyaz Top imiş. Bembeyaz Top her gün bir kayanın üstüne çıkar , gökyüzünde süzülen kuşları izlermiş. Kuşların böyle uçmasına çok imrenirmiş. O da böyle yükseklerde uçmak istermiş.
Yine bir gün kayanın üstünde kuşları izleyen Bembeyaz Top kendi kendine söylenmeye başlamış.
– Ne vardı ben de böyle yükseklere çıksam ahhh ahhh
Bu sırada tenis topu Bembeyaz Topu görmüş ve yanına gelmiş.
Tenis topu : Artık vazgeç Bembeyaz Top sen kuşlar gibi olamazsın gel gidelim.
Bembeyaz Top içten içe hiç kimse beni anlamıyor , istediğimi geçici heves sanıyor diye düşünüyormuş.
Sonra Bembeyaz Top tamam tenis topu sen git ben birazdan geleceğim demiş. Tenis topu daha fazla ısrarcı olmayarak Bembeyaz Topun yanından ayrılmış. Birden Bembeyaz Topun önünde bir peri belirmiş.
Peri : Merhaba sevimli top , seni uzun zamandır izliyoruz , en büyük hayalini biliyoruz. Ve artık senin böyle üzülmene dayanamadık . O yüzden buraya dileğini gerçekleştirmeye geldim.
Bembeyaz Top oldukça şaşırmış ve mutlu olmuş. Sevinçle zıplayarak periye sevincini göstermiş. Peri Bembeyaz Topa doğru asasını sallamış. Artık Bembeyaz Topun yarısı kalmış ve altında kuşların kanadına benzeyen bembeyaz bir konisi olmuş. Bu koni o kadar hafifmiş ki kendini tüy gibi hissediyormuş. Senin ismin artık Bembeyaz Top değil Badminton Topu anlaştık mı ? Bundan sonra sende yükseklere çıkabileceksin demiş peri.
Peri tekrardan asasını sallamış ve Badminton topu kendini bir anda bir oyun alanında bulmuş. Şu anda burada sadece sen eksiksin , bu sporcular seni bekliyor hadi git onlar toplarına sende hayallerine kavuş demiş. Her şey için çok teşekkür ederim peri diyerek badminton topu sevinçle sporculardan birinin yanına gitmiş. Sporcu hemen badminton topunu yerden alarak havaya fırlatmış. İşte sonunda yükseklerdeyim , umudumu kaybetmedim ve sonunda hayalime kavuştum. Havada süzülürken hissettiği rüzgar Badminton topunu o kadar mutlu ediyormuş ki onun için bunun tarifi yokmuş.
Bu şekilde hayatının sonuna kadar iki oyuncunun arasında bir sağa bir sola süzülmüş durmuş.
GÜLİZAR ŞAYLAN
GEMİŞ İLKOKULU DENİZLİ
BOWLİNG TOPU ARTIK MUTLU
Bowling toplarının üretildiği büyük bir fabrika vardı. Burada çocuklar için küçük boyutlarda da bowling topları üretiliyordu. Bu toplar paketlenip bowling salonlarında oynanmak üzere satış yapılan bowling salonuna gönderiliyordu. Küçük mor bowling topunun paketinin kapağı açık kalmış ve paket fabrikanın bir köşesinde unutulmuştu. Küçük mor bowling topu diğerleri ile birlikte labutlarla buluşmak üzere yola çıkamamıştı.
Kumral, yeşil gözlü, sevimli bir çocuk vardı. Adı Selim’di. Selim beş yaşındaydı. Selim anaokuluna gidiyordu. Selim’in öğretmeni onlara spor dallarını ve kullanılan top çeşitlerini öğretiyordu. Bu sebeple spor dallarında kullanılan topları tanımak ve nasıl yapıldığını öğrenmek için fabrikalara gezi düzenlemişti. Gezide bowling toplarının üretildiği fabrikaya da gitmişlerdi. Selim’in orada köşedeki açık paket dikkatini çekmiş ve merak edip içine bakmıştı. Paketin içinde küçük mor bowling topunu gördü. Onu çok sevdi. Fabrikanın sahibi küçük mor bowling topunu ona hediye etti. Selim’lerin okulunda yakında bir bowling turnuvası yapılacaktı. Selim küçük mor bowling topunu orada kullanacaktı.
Turnuva günü geldi. Selim küçük mor bowling topunu oraya getirdi ve turnuvada kendi topunu da kulandı. Onunla güzel atışlar yaptı. Küçük mor bowling topu labutlarla buluştuğu ve yalnız kalmadığı için çok mutluydu. Selim de topuyla güzel atışlar yaptığı için çok mutluydu. O günden sonra Selim hep küçük mor bowling topunu bowling salonlarına götürdü ve ikisi de çok mutlu oldu.
Fulya KAPLAN
Zübeyde Hanım Anaokulu/Denizli
YÜZEN PLASTİK TOP
Plastik top güzel bir evde iki kardeşin oyun arkadaşıydı. Piknikte, bahçede ya da sokakta iki kardeş plastik toplarıyla çeşit çeşit oyunlar oynardı. Bu oyunlar futbol, yakan top, yedi kiremit olur, bazen de elden ele atmaca olurdu.
Yaz gelmiş okullar kapanmıştı.İki kardeş karnelerini alıp, yaz tatilinde babaannelerinin yazlığına gitmek için hazırlandılar.Bavullarını toplayıp yola çıktılar.Babaanneleri onları sevinçle karşıladı. Ertesi gün plaja gittiler. Denize girdiler, yüzdüler şakalaştılar. Bir süre sonra canları sıkıldı. Oyun arkadaşları olan plastik top akıllarına geldi ama plastik toplarını evde unutmuşlardı. Babalarını aradılar, hafta sonu gelirken, plastik toplarını getirmesini istediler. Baba plastik topu da yanına alarak çocukların yanına geldi. Çocuklar sevinçle plaja koştu topla oynamaya başladılar. Oyunlar oynarken plastik top birden denize düştü. Plastik top suya batacağını sanıp çırpınmaya başladı. Aslında çok hafif bir toptu sonra baktı ki denizin üstünde durabiliyor. Rahatladı ve yüzmeye başladı. Yüzmekten büyük keyif almıştı. Denizden çıkmak istemiyordu. Birden rüzgar çıktı, ve çok sert esmeye başladı.Plastik top sahilden hızla uzaklaşmaya başladı,denizin ortasına doğru hızla sürükleniyordu. Çok korkmuştu bir daha geri dönemeyeceğini düşünmeye başladı. Çocuklar da yardım edemiyordu. Çocuklar babalarına seslenerek, plastik toplarının denize düştüğünü ve hızla uzaklaştığını söyledi. Babaları iyi bir yüzücüydü, hemen denize atladı plastik topu yakaladı ve çocuklarına getirdi. Çocuklar plastik topu ellerine alınca sevinçten ne yapacaklarını şaşırdı. Tekrar oyun oynamaya başladılar, akşama kadar çok eğlendiler.
Plastik toplarını bir daha denize düşürmemek için dikkatli oldular. Kendileri de fazla uzaklaşmıyorlardı. Oyun oynarken bile dikkatli olmayı öğrenmişlerdi. Plastik toplarıyla keyifle oyun oynadılar bir daha yanlarından hiç ayırmadılar.
ELMA ŞEKERLERİ SINIFI
ZÜBEYDE HANIM ANAOKULU/DENİZLİ
TENİS TOPU’NUN RAKETLE DOSTLUĞU
Tenis raketi ve topu çok yakın arkadaşlarmış. Hiç ayrılmazlar, her yerde birlikte olurlar, her yaptıklarını birlikte yaparlarmış. Yine böyle bir gün birlikte ormana pikniğe gitmişler. Etraf çok güzelmiş. Etrafta koşup oynarlarken top dengesini kaybedip, yuvarlanıp çukura düşmüş ve birden gözden kaybolmuş. Raket arkadaşını aramış aramış bulamamış. Çok üzülmüş. top bağrıyormuş burdayım diye ama raket duymamış sürekli oraya buraya koşuyor arkadaşını arıyormuş. Onun bu halini gören ormandaki sincaplar yanına gelmişler ve ne olduğunu sormuşlar. Raket ağlayarak arkadaşım topu kaybettim demiş. Hep beraber aramaya başlamışlar. Sincaplardan biri çukurda topu görmüş ve diğer arkadaşlarını çağırmış. Raket çok mutlu olmuş ve topu ordan çıkarmışlar. Raket ve top birbirlerine sarılmış ve evlerine geri dönmüşler.
Küçük Adımlar SINIFI
Zübeyde Hanım Anaokulu
GEZGİN FUTBOL TOPU
Mustafa Denizli’de yaşayan ve futbol oynamayı çok seven bir çocuktu. Babası O’nu bir futbol okuluna yazdırdı. Arkadaşları ile beraber öğretmenlerinin sözlerini dikkatle dinleyerek antreman yapıyordur. Mustafa futbol okulundaki kırmızı topla oynamayı çok seviyordu.
Günlerden bir gün Mersin’de bulunan futbol okulu onları kendi şehirlerine davet etti. Mustafa başka bir şehre gidip orada yeni arkadaşlarla tanışmaktan çok mutlu oldu, kırmızı futbol topunu yanına alarak hep beraber Mersin’e gittiler. Orada Aykut adında kendi yaşıtı bir çocukla arkadaş oldular ikisi kırmızı topla oyunlar oynadılar. Çok güzel vakit geçirdiler. İki gün sonunda ayrılık vakti geldi. Vedalaştılar ve Mustafa okul otobüsünden el sallayarak Denizli’ye döndü. Mustafa dönüşte kırmızı futbol topunu aradı bir türlü bulamıyordu,. Kırmızı futbol topu Mersin’de kalmıştı. Aykut kırmızı topu hep yanında taşıdı onu her yere götürdü. Onunla oynadı ama sonuçta top Mustafa’nın topuydu geri göndermesi gerekiyordu.
İzmir’den gelen başka bir futbol okulundaki İsmail ile tanıştılar. Aykut İsmail’e
– Bu top Denizli’deki arkadaşım Mustafa’nın topu, burada unuttu topu O’na götürürmüsün? diye sordu.
İsmail,
-Tabiki götürürüm. diyerek topu aldı ve İzmir’e döndü. Kırmızı top artık İzmir’deki futbol okulundaydı. İsmail topla oyunlar oynadı hep yanında taşıdı. Çünkü Mustafa’ya gönderecekti. Günlerden bir gün Aydın’dan misafirleri geldi. Aydın’dan gelen Çınar adında bir çocukla tanıştılar. Kırmızı top ile oynadılar eğlendiler. İsmail, Çınar’a bu top Denizli’de yaşayan Mustafa’ya ait onu sen götürümüsün diye sordu. Çınar topu aldı ve Aydın’a götürdü onunla oyunlar oynadı yanından hiç ayırmadı. Kırmızı top Denizli’ye çok yaklaşmıştı Mustafa ile kavuşmasına az bir süre kalmıştı çok sevinçliydi. Mustafa ise kırmızı futbol topunu çok özlemişti. Onunla oynamayı dört gözle bekliyordu. Kırmızı top bir süre Aydın’da kaldıktan sonra Çınar, futbol okulu ile birlikte Denizli’ye giti. Burada Mustafa’yı buldu ve kırmız futbol topunu ona verdi. Mustafa çok sevinçliydi. Kırmızı futbol topuna kavuşmuştu.
Kırmızı futbol topuda Mustafa’ya kavuştuğu için çok sevindi. O’na Mersin, İzmir ve Aydın’da yaşadıklarını anlattı arkadaşlarının kendisiyle çok eğlendiğini ve oralarda gördüğü yerleri anlattı. Bu gezi onun için çok eğlenceli ama biraz da heyecanlı olmuştu. Mustafa ve Kırmızı Futbol Topu çok iyi iki arkadaş olarak uzun yıllar çok eğlenceli vakit geçirdiler.
Meraklı Minikler SINIFI
Zübeyde Hanım Anaokulu
BEYZBOL TOPU KONUŞUYOR
Bir varmış bir yokmuş küçük bir kasabada yaşayan canı çok sıkılan bir kız varmış adı Elifmiş.
Elifin canı çok sıkılıyormuş ve top oynamaya karar vermiş. Odasına gidip topların içinden voleybol topunu almış. Elif hep voleybol topuyla oynuyormuş başka bir topla hiç oynamıyormuş.
Bir gün yine voleybol topunu almak için odasına gitmiş. Voleybol topunu eline alıp tam odadan çıkıyormuştu ki bir ses duymuş. ‘benimle neden hiç oynamıyorsun?’ Elif çok şaşırmış sesin nerden geldiğini anlamak için odanın içine bakmış. o sıra da ses yine gelmiş. ‘Benimle neden hiç oynamıyorsun bak buradayım voleybol topunun yanında ‘ Elif çok şaşırmış konuşan Beyzbol topuymuş. Elif şaşırarak beyzbol topunu eline almış. ‘Ama sen nasıl konuşuyorsun hem ben seninle nasıl oynanır bilmiyorum ki ‘ demiş. Beyzbol topu ise ‘ Artık çok sıkıldım ben de dışarı çıkmak istiyorum ama sen hep voleybol topuyla oynuyorsun ben buna çok üzülüyorum ‘ demiş. Elif de ‘ tamam bana nasıl oynanacağını anlatırsan artık seninle de oynayabilirim demiş. Benimle oynamak için yanımda duran sopayı da al hadi bahçeye çıkalım’ demiş
Elif Beyzbol topunun konuştuğunu görünce çok sevinmiş. Ve oyun oynamak için bahçeye çıkmışlar. Beyzbol sopasıyla beyzbol topuna vurarak oynamış Elif. Çok eğlenmişler Beyzbol oyunu çok eğlenceliymiş.Elif yorulunca beyzbol topuna hadi eve gidelim demiş. Beyzbol topu da ‘benimle oynadığın için çok teşekkür ederim çok eğlendim’ demiş ve elif o günden sonra artık beyzbol topunu yalnız bırakmamış. Beyzbol topu da Elifin tekrar gelip onunla oynayacağı günü beklemiş.
Minik Kuşlar SINIFI
Dr. Nilüfer Mustafa Özyurt Anaokulu
Published: Mar 7, 2021
Latest Revision: Jun 10, 2021
Ourboox Unique Identifier: OB-1068186
Copyright © 2021