UZAY

by Lara Naz Balci

This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

UZAY

  • Joined Feb 2021
  • Published Books 3

uzay astnot gezenlerle ilgili iyi seyirler.

Uzay, çok çok beslenen sonsuz bir boşluktur. Aşırı soğuk dereceye sahip olan uzay hakkında hakkında bilgileriz ilginç ve bir o kadar da tuhaf gerçek bilgileri diyorlar içinden fazla.

Uzay Hakkında Bilgi

Bilimdakileri tükendi de sonunun bulunarak uzay, gelenlerin dedileryeni çaresizlik. Bu içkisiteriz uzay kadarluğuluğu göznuzdanize İnanmaz ilginç ve tuhaf bilgileri kadarlığınız içinde ve listeledik.

uzay.gif

1. Bir Bir Sıla uzaya ilk bakan kişi Galileo’dur.

galileo-003.jpg


2. Uzay onun gün uzayıktedir.

uzay-002.jpg


3. Herhangi bir ses ses. Tamamen sessizdir.

uzay-sessizdir.jpg


4. Uzaya giden ilk kadın 16 haziran 1963 yılında Vostok 6 uzay gemisi ile Valentina Tereskhova’dır.

valentina-tereskhova.jpg


5. Astronotlar uzayda her gün en az 2 saat egzersiz yapmak zorundadırlar. Eğer egzersiz yapmazlarsa kas kütlelerinin %1’ini kaybedebilirler.

astronotlar-egzersiz.jpg


6. Uzayda uzun süre kalıp Dünya’ya geldiğinizde ilk bir hafta yürüyemezsiniz. Bunun en büyük sebebi ise Dünya yer çekimine vücudunuzun alışamaması.

yuruyemeyen-astronotlar.PNG7. Galaksilerin merkezinde güneşten 18 milyar kat daha ağır kara deliklerin bulunduğu bilinmektedir.kara-delik-002.jpg

8. Bir uzay giysisinin maliyeti yaklaşık olarak 11 milyon dolardır.

uzay-giysisi.jpg


9.  Güneş sistemimizde bulunan jüpiter diğer gezegenlerden iki kat daha ağırdır.

jupiter-001.jpg


10. Dünyadan her yıl 100’ün üzerinde uzaya yapay uydu fırlatılmaktadır.

yapay-uydu.jpg


11. Evrende bilinen en büyük yıldız Kuğu Takım yıldızıdır.

kugu-takimyildizi-001.jpg


12. Uzaya ilk çıkan insan 1961 yılında Vostok 1 gemisi ile Yuri Gagarin’dir.

yuri-gagarin.jpg


13. Uzayın %73’ü karanlıktır.

uzay-karanliktir.jpg

14. Astronotlar Uluslar Arası Uzay İstasyonunda altı ay geçirirler ise ilk gittikleri hallerinden Dünyaya %3 daha uzun dönmektedirler. Bunun sebebi de uzayda yer çekiminin bulunmamasındandır.

uzun-astronotlar.jpg


15. Uzayda bilinen en eski yıldız, 13.2 milyar yaşında olan “Kırmızı Dev” adlı yıldızdır.

kirmizi-dev-en-yasli-yildiz.jpg


16. Güneş sistemimizde en hızlı dönen gezegen Jüpiter‘dir. Jüpiterde bir gün toplamda 10 saattir.

jupiter-002.jpg


17. Dünya’nın en dayanıklı hayvanı olan Tardigrad uzayda 10 gün yaşayabilmektedir.

tardigrad-.jpg


18. Uzayda herhangi bir su damlası dökülmez veya akmaz. Çünkü uzayda yer çekimi yoktur bu nedenle de su damlacıklara havada uçmaya devam etmektedirler.

uzayda-su-damlasi.jpg


19 Dünya’nın en büyük dağı 8800 metre uzunluğunda olan “Everest Dağıdır.” Güneş sistemimizde bulunan Mars 21 km uzunluğunda “Olympus Mons” dağına sahiptir.

olympus-mons-001.jpg


20. Bilim adamları günümüzde de hala uzayın sonunu bulamamışlardır.

sonsuz-uzay.jpg

 

2

Gezegen bir yıldızın etrafında dolaşan gök cisimlerine verilen isimdir. Başka bir ifade ile Güneş Sistemi içerisinde güneşin doğrudan bir uydusu olan ve Uluslararası Gökbilim Birliği (IAU) tarafından bu tanıma uygun olarak belirlenmiş sekiz adet gök cismine gezegen adı verilir.

Güneş Sisteminde, Uluslararası Gökbilim Birliği (IAU) tarafından kabul edilen “sekiz gezegen” tanımlanmıştır. Bu sekiz gezegenin dışında daha önce gezegen olarak tanımlanmış olan Plüton IAU’nun yeni tanımlamasına göre Cüce Gezegen sınıfına dahil edilmiştir.

Güneş Sistemi’nin sekiz gezegeni, Güneş’e yakınlık sıralamalarına göre şunlardır:

  • Merkür

Merkür Güneş Sistemi’ndeki en küçük ve Güneş’e en yakın gezegen. Yaklaşık 88 Dünya gününe eşit yörünge süresi ile Güneş Sistemi’ndeki diğer gezegenlerden daha hızlıdır. Dünya’dan bakıldığında, kendi yörüngesi etrafında 116 günde hareket ettiği görünür. Bilinen hiç doğal uydusu yoktur. Adını tanrıların habercisi Roma tanrısı Merkür’den alır.

  • Venüs

Venüs, Güneş Sisteminde, Güneş’e uzaklık bakımından ikinci sıradaki, sıcaklık bakımından da birinci sıradaki gezegen.

Güneşe uzaklık bakımından ikinci sırada olmasına rağmen en sıcak gezegen olmasının nedeni de atmosferinin gelen güneş ışınlarının dışarı çıkmasına izin vermemesidir. Hatta bazı kişiler eskiden Dünya gibi üzerinde canlıların yaşadığı yeşil bir gezegen olduğunu da söylerlerdi. Ayrıca Zühre, Çolpan veya Çoban Yıldızı olarak da bilinir. Bu gezegen adını Eski Roma tanrıçası Venüs (Eski Yunan Mitolojisi’nde Afrodit)’ten almıştır. Kendi ekseni etrafında, Güneş Sistemindeki diğer tüm gezegenlerin aksi istikamette döner. Güneş etrafındaki dönüşünü 224.7 Dünya gününde tamamlar.

Büyüklüğü açısından Dünya ile benzerlik gösterdiğinden Dünya ile kardeş gezegen veya dünyanın ikizi olarak da bilinmektedir. Gökyüzünde Güneş’e yakın konumda bulunduğundan ve yörüngesi Dünya’nınkine göre Güneş’e daha yakın olduğundan yeryüzünden sadece Güneş doğmadan önce veya battıktan sonra görülebilir. Bu yüzden Venüs Akşam Yıldızı, Sabah Yıldızı veya Tan Yıldızı olarak da isimlendirilir. Çoban Yıldızı da denmektedir. Görülebildiği zamanlar, gökyüzündeki en parlak cisim olarak dikkat çeker.

  • Dünya

Dünya; (Yerküre), Güneş Sistemi’nde Güneş’e en yakın üçüncü gezegendir. Güneş Sistemi’ndeki en yoğun ve beşinci büyük gezegendir. Şu an için üzerinde yaşam olduğu bilinen tek gezegendir.

Katı ya da ‘kaya’ ağırlıklı yapısı nedeniyle üyesi bulunduğu yer benzeri gezegenler grubuna adını vermiştir. Bu gezegen grubunun kütle ve hacim açısından en büyük üyesidir. Büyüklükte, Güneş Sistemi’nin 8 gezegeni arasında gaz devlerinin büyük farkla arkasından gelerek, beşinci sıraya yerleşir. Tek doğal uydusu Ay’dır. Yeryüzü, Yerküre, Mavi Gezegen ya da Latince adıyla Terra olarak da anılır.

  • Mars

Latince Mars veya Arapça Merih, Güneş Sistemi’nin Güneş’ten itibâren dördüncü gezegenidir. Roma mitolojisindeki savaş tanrısı Mars’a ithâfen adlandırılmıştır. Yüzeyindeki yaygın demiroksitten dolayı kızılımsı bir görünüme sahip olduğu için Kızıl Gezegen de denir.

İnce bir atmosferi olan Mars gerek Ay’daki gibi meteor kraterlerini, gerekse Dünya’daki gibi volkan, vadi, çöl ve kutup bölgelerini içeren çehresiyle bir yerbenzeri gezegendir. Ayrıca dönme periyodu ve mevsim dönemleri Dünya’nınkine çok benzer. 2 adet uydusu bulunmaktadır.

Mars’taki Olimpos Dağı (Olympus Mons) adı verilen dağ Güneş Sistemi’nde bilinen en yüksek dağ ve Marineris Vadisi (Valles Marineris) adı verilen kanyon en büyük kanyondur. Ayrıca Haziran 2008’de Nature dergisinde yayımlanan üç makalede açıklandığı gibi, Mars’ın kuzey yarımküresinde 10.600 km. uzunluğunda ve 8.500 km. genişliğindeki dev bir meteor kraterinin varlığı saptanmıştır. Bu krater, bugüne kadar keşfedilmiş en büyük meteor kraterinin (Ay’ın güney kutbu kısmındaki Atkien Havzası) dört misli büyüklüğündedir.

Mars, Dünya hariç tutulursa, halen Güneş Sistemi’ndeki gezegenler içinde sıvı su ve yaşam içermesi en muhtemel gezegen olarak görülmektedir. Mars Express ve Mars Reconnaissance Orbiter keşif projelerinin radar verileri gerek kutuplarda (Temmuz 2005) gerekse orta bölgelerde (Kasım 2008) geniş miktarlarda su buzlarının var olduğunu ortaya koymuş bulunmaktadır. 31 Temmuz 2008’de Phoenix Mars Lander adlı robotik uzay gemisi Mars toprağının sığ bölgelerindeki su buzlarından örnekler almayı başarmıştır.

  • Jüpiter

Jüpiter Güneş Sistemi’nin en büyük gezegeni. Güneş’ten uzaklığa göre beşinci sırada yer alır. Adını Roma mitolojisindeki tanrıların en büyüğü olan Jüpiter’den alır. Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmakta ve gaz devleri sınıfına girmektedir. Jüpiter gerek çap, gerekse kütle açısından Güneş Sistemi’ndeki en büyük gezegendir. Nispeten düşük olan yoğunluğu (suyun yoğunluğunun 1,33 katı), gezegenin akışkan yapısı ve kendi çevresindeki dönüş hızının yüksekliği nedeniyle, Satürn kadar olmasa da ekvatorda geniş, kutuplarda basık elipsoid görünüme sahiptir. Yansıtabilirlik derecesi (albedo) 0,52 olan gezegen, böylece yüzeyine düşen Güneş ışığının yarıdan fazlasını görünür tarafta yansıtmaktadır. Ancak kızılötesi alandaki ışınım ölçüldüğünde, Jüpiter’in Güneş’ten aldığı enerjinin 2,3 katı kadarını dışarı yaydığı görülür. Bu nedenle gezegen, Güneş’e olan uzaklığına göre hesaplanan 106 K’den (-167 °C) çok daha yüksek bir etkin sıcaklığa sahiptir ve 126 K (-147 °C) sıcaklığında bir kara cisim gibi ışır. Jüpiter’in kendi içinde oluşturduğu bu enerji fazlası, gezegenin yerçekiminin etkisi ile yavaşca kendisi üzerine çökerek küçülmesi sırasında dönüştürülen potansiyel enerji ile açıklanmaktadır. Bu olgu Kelvin-Helmholtz mekanizması olarak adlandırılır.

  • Satürn

Satürn (eski adı ile Zühal) Güneş Sisteminin Güneş’e yakınlık sırasına göre 6. gezegenidir. Büyüklük açısından Jüpiter’den sonra ikinci sırada gelir. Adını Yunan mitolojisindeki Kronos’tan alır. Çıplak gözle izlenebilen 5 gezegenden biri (diğerleri, Merkür, Venüs, Mars ve Jüpiter) olarak eski çağlardan beri insanoğlunun dikkatini çekmiştir. Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmakta ve gaz devleri sınıfına girmektedir.

  • Uranüs

Uranüs Güneş Sisteminin Güneş’ten yakınlık sırasına göre 7. gezegenidir. Çap açısından Jüpiter ve Satürn’den sonra üçüncü, kütle açısından bu iki gezegen ve Neptün’ün ardından dördüncü sırada gelir. Adını Yunan mitolojisi’ndeki gökyüzü tanrısı Uranos’tan (Yunanca’da Οὐρανός, Latinceleştirilmiş şekli ile Uranus) alır. 1781 yılında William Herschel tarafından bulunmuştur. Buz devleri sınıfına girmektedir.

Uranüs, Güneş çevresinde bir devrini 84 yılda tamamlar. Hafifçe eliptik olan yörüngesi boyunca, Güneş’e uzaklığı 18-20 Astronomi birimi (Yaklaşık olarak 2.842.400.000 km’dir.)(ortalama 211-421)arasında değişir.

Uranüs’ün kütlesi Dünya’nınkinin 15 katı, hacmi ise 63 katıdır. Uranüs’ün çevresinde ince, keskin hatlı ve koyu renkli 10 halkanın olduğu tespit edilmiştir. Halkaların tümü, yaklaşık 1 m çapında koyu renkli kaya benzeri parçalardan oluşmaktadır. Bunların yapısı henüz belirlenememiştir. Uranüs, kutbu güneşe bakacak şekilde tekerlek gibi döner. Böylece etrafındaki halkalar da dik olarak onunla birlikte döner.

  • Neptün

Neptün, Güneş Sistemi’nin sekizinci ve Güneş’e en uzak gezegenidir. Adını Roma deniz tanrısı Neptunus’ten alan gezegen, çapına göre en büyük dördüncü, kütlesine göre ise en büyük üçüncü gezegendir. Dünya’nın 17 katı kütlesiyle ikizi sayılabilecek Uranüs’ten çok az büyük ve daha yoğundur. Güneş’e olan uzaklığı ortalama 30 Astronomik birimdir (AU).

23 Eylül 1846’da keşfedilen Neptün, deneysel gözlemlerden önce matematiksel tahminlerle bulunan ilk ve tek gezegendir. Neptün şimdiye kadar sadece Voyager 2 tarafından ziyaret edildi.

Neptün’ün yapısı Uranüs’e çok benzemektedir, bununla beraber bu ikisi, daha büyük gaz devleri olan Jüpiter ve Satürn’ün yapısından biraz farklıdırlar. Neptün’ün atmosferi, Jüpiter ve Satürn’ün atmosferi gibi ağırlıklı olarak hidrojen ve helyum, ve az miktarlarlarda hidrokarbonlar ve azottan oluşmakla beraber, görece yüksek miktarlardaki su, amonyak ve metan buzları ile onlardan ayrılmaktadır. Gök bilimcilerin Uranüs ve Neptün’e bazen buz devleri demesinin nedeni de işte bu farklılığı vurgulamaktır. Neptün’ün iç katmanları, Uranüs’e benzer şekilde ağırlıklı olarak buz ve kayaç malzemelerden oluşmaktadır. Atmosferinin üst katmanlarında bulunan metan, gezegene mavi görüntüsünü vermektedir.

Uranüs’ün durağan atmosferinin aksine Neptün’ün atmosferi hareketli ve göze çarpan hava olayları ile dikkat çekmektedir. Örneğin, 1989’daki Voyager 2 yakın geçişi sırasında gezegenin güney yarım küresinde Jüpiter’deki Büyük Kırmızı Leke’ye benzer bir Büyük koyu leke vardı. Bu atmosfer olayları, 2100km/s’e varan hızlara sahip Güneş Sistemi’ndeki en güçlü rüzgarlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Güneş’e olan uzaklığı nedeniyle, Neptün’ün üst atmosfer katmanları, -218°C’ye kadar düşen sıcaklığıyla Güneş Sistemi’ndeki en soğuk yerlerdendir. Bununla birlikte, gezegenin merkezi yaklaşık 5000 °C kadar sıcaktır. Neptün, 1960’larda fark edilen ve 1989’da Voyager 2tarafından kesin olarak onaylanan çok ince ve parçalı bir halka sistemine de sahiptir.

3
  • Astronotlar Ne Yapar?

    Uzay çalışmalarının ilk günlerinde, bir astronotun iş tanımı temelde olanları görüp belgeleyen bir gözlemciydi. NASA’nın uzay görevleri sırasında insan etkileşiminin gerekli olacağını anlaması (yani insanların mekikten çıkıp uzayda aktif olarak çalışması gerekliliğini anlaması) uzun sürmedi. Bugün, uzay uçuşları için iki tür astronot seçilmektedir:

    Görev Uzmanı Astronotlar: Bu astronotlar deneyler yapmak, uyduları başlatmak, uzay araçları ve donanımlarını korumak için pilotlarla birlikte çalışırlar. Mühendislik, bilim ya da tıp alanında uzman kişilerdir. Ayrıca uzay programına katılmayı düşünen öğrencilere ilham veren eğitimciler olarak da çalışabilirler. (Daha sonraları NASA sadece “eğitimci astronot” diye bir görev tanımı da belirlemiş ve görev uzmanı astronotla eğitimci astronot kavramını birbirinden ayırmıştır)

  • Pilot Astronotlar: Bu astronotlar uzay mekiği ve uluslararası uzay istasyonu pilotları olarak hizmet vermektedir. Mürettebatın, görevin başarısının ve uçuşun güvenliğinden sorumludurlar.Aslına bakarsanız astronotların hepsi bir devlet memurudur ve bu nedenle ABD Federal hükümetinin bir çalışanıdırlar. Astronotlar uzayda değilken tıpkı diğer devlet memurlarına benzer şekilde eğitim oturumlarına gitmek, rapor yazmak ve toplantılara katılmak zorundadır. Bir devlet memuru günlük hayatında hangi işleri yapıyorsa aşağı yukarı benzer işleri yaparlar.

    Astronotlar uzaydayken, vakitlerinin çoğunu uzay mekiğinde veya uzay istasyonunda geçirilirler. Bazen, onarım yapmak veya bir uyduyu konuşlandırmak için bir uzay yürüyüşü yapılması gerekir. Bu yürüyüş sırasında astronotun koruma için bir uzay giysisi veya bir EMU (Ekstraveiküler Mobilite Ünitesi) giymesi gerekir. Görevlerin çoğu iki veya üç hafta sürer; ancak uzun süreli görevler yarım yıl kadar uzun sürebilir. Uzun süreli görevler için iki veya üç yıl süren kapsamlı eğitimlerden geçmek gerekir. Uzaydayken olağanüstü nitelikli bir işçi gibidirler. Görevin gerekliliklerini fiziksel ve bilimsel olarak gerçekleştirmekle yükümlüdürler.

    Astronot Eğitimleri

    Astronot adayları, elli yıllık geçmişi boyunca 300’den fazla ABD astronotu ve diğer ülkelerden de 50 astronot yetiştiren Houston, Texas’taki Johnson Uzay Merkezi’nde (JSC) eğitilmektedir. Ayrıca, gittikçe daha fazla sayıda astronot, Moskova yakınlarındaki bir kozmonot eğitim tesisi olan Star City’de (özellikle de 2011 yılında ABD uzay mekiği programının sonundan bu yana) eğitim görmektedir.

    Temel eğitim programı iki yıl sürer. Adaylar uzay aracı ve uzay istasyonu sistemleri hakkında bilgi edinir ve eğitimin çoğu teorik olarak sınıflarda yapılır. Meteoroloji, mühendislik, uzay bilimleri ve yer bilimleri gibi uzaydaki çalışmalarında yardımcı olabilecek temel disiplinler hakkında eğitimler alırlar.

    Astronotlar Dünya’ya planlanmamış ani dönüşler yapmak zorunda kalabilirler. Bu nedenle hayatta kalma eğitimi sert koşullarda ve sınıf dışında verilir (askeri su ve toprak sağ kalımı). Adaylar scuba sertifikalı olmalı ve ayrıca bir yüzme testinden geçmelidir. Durmadan üç defa 25 metrelik bir yüzme havuzunda yüzmeleri ve zaman sınırlaması olmadan bir uçuş kıyafeti ve tenis ayakkabısı ile yine aynı havuzu üç defa yüzmeleri gerekir. Ayrıca uçuş kıyafeti giyerken 10 dakika boyunca sürekli dik bir biçimde su yüzeyinde durmaları gerekir. Hem scuba sertifikası hem de yüzme testi eğitimin ilk ayında tamamlanmış olmalıdır.

    Adaylar, temel eğitim tamamlandıktan ve çeşitli testlerden geçtikten sonra astronot olmak için seçilirler. İkinci aşamada, kursiyerler deneyimli astronotların yardımları ile fırlatma öncesi, fırlatma sırasında, yörüngede, kalkış ve iniş ile ilgili çeşitli konularda eğitilirler. Tecrübeli astronotlar aynı zamanda deneyimlerini ve bilgilerini paylaşarak stajyerlere danışman olurlar.

    Gelişmiş görev eğitim aşaması (on ay sürer) astronotların mürettebat ve görev atamalarını aldıkları yerdir. Doğrudan görevleriyle ilgili alıştırmalar, faaliyetler ve deneylere odaklanırlar. Görevlerinde kullanacakları elektrikli el aletleri ve diğer özel cihazlarla tanışırlar ve bunları kullanmayı öğrenirler.

    Astronotlar Uzayda Nasıl Yaşar?

    Astronot Yemekleri

    Astronotlar beslenme ihtiyaçlarını gidermek için uzaya astronot gıdaları götürürler.

    Uzayda yemek yemek astronotlar için çeşitli zorluklar içerir. Çünkü ortamda yerçekimi yoktur. Bir parça yemek artığının sızmasını durumunda bu parça yüzmeye başlar ve uzay aracının içerisinde uçuşur.

    Astronotların günler veya haftalar boyunca uzayda sağ kalmalarını sağlamak için, bilim adamları uzayda yemek yemek için özel yollar geliştirmek zorunda kalmışlardır. Geliştirilen ilk yiyecekler, diş macunu gibi tüplere konan yumuşak yiyeceklerdi (bebek yiyecekleri gibi). Örneğin, John Glenn, 1962 Merkür uzay görevi sırasında bir alüminyum tüpten elma püresi yediğinde uzayda bu tarzda beslenen ilk ABD’li astronotu oldu. Yiyecekleri bir tüpten ağzına sıkmak zorunda kalmıştı.

    Sonraları, bilim adamları daha kolay, daha kolay ve daha lezzetli yiyecekler geliştirdiler. Örneğin, dondurarak kurutma, geliştirilen yeni tekniklerden bir tanesiydi. Yiyecekler pişmiş, hızlı bir şekilde dondurulmuş ve daha sonra da özel bir vakum odasında kurutulmuştur. Dondurularak kurutulmuş yiyecek uzun süre dayanır ve etrafta uçuşmaz.

    Dondurularak kurutulmuş yiyecekleri hazır hale getirmek için astronotlar, yiyecek paketlerine su sıkar ve yiyecek suyu emdikten sonra yenebilecek kıvama gelir. Astronotlar, lezzetli ve besleyici olan sıcak yemekler yapmak için sıcak su da kullanabilirler.

    Meyve gibi bazı dondurularak kurutulmuş yiyecekler kuru olarak da yenebilir. Aslında, zaman zaman farkında olmadan günlük hayatımızda bizler de astronot yiyecekleri yiyoruz. Yediğimiz birçok kahvaltı gevreği, çilek gibi dondurularak kurutulmuş meyveler içermektedir. Tam bir astronot yemeği!!

    Modern uzay mekiği görevlerinde uçan astronotlar günümüzde Dünya’da yedikleri yiyeceklerin çoğunu yiyebiliyorlar. Sadece yiyecekleri biraz daha özel şekillerde kurutulması veya hazırlanması gerekiyor. Ayrıca uzay mekiklerinde sıcak su ve fırın içeren mutfaklar bulunmaktadır. Astronotlar, aynı Dünya’daki gibi yemeklerine lezzet katmak için ketçap, hardal ve mayonez gibi çeşniler ve tuz, karabiber gibi baharatlar da kullanabilirler. Ancak bu besinleri sıvı halde kullanılmaları gerekir aksi halde tahıllar yine havada uçuşur.

    İçecekler de kurutulur ve özel torbalarda toz halinde tutulur. Torbalar doğrudan poşetten içmelerine izin veren özel ağızlıklara sahiptir.

    Yiyeceklerinin havada uçuşmaması için, astronotlar yiyecek kaplarını Velcro tutturucular içeren özel tepsilere tuttururlar. Tepsiler aynı zamanda kucaklarına da bağlanır. Böylece otururken bir yemeğin tadını çıkarabilirler.

    Beslenme uzmanları astronot yemeklerinin içeriğini, uzaydaki işlerini yapmak için ihtiyaç duydukları tüm besin ve vitaminleri aldıklarından emin olmak için planlar. Bazı astronotlar, uzayda uzun süre kaldıktan sonra sindirim sorunları yaşamaya başlar. Uzmanlar, bu tip sorunların astronotların vücutlarındaki “iyi” bakteri sayısındaki azalmadan kaynaklanabileceğine inanıyorlar.

     

    Ünlü Astronotların İsimleri

    Neil Armstrong

    Yedi kişiden oluşan ilk astronot takımı 1959’da seçildi. O zamandan beri insanlı uzay uçuşunun tarihinde bir dizi kilometre taşı vardı ve astronotlar tüm bunların en önemli bir parçası oldular:

    1961: Rus Yuri Gagarin, uzayda yürüyen ilk insandı.

    1961: Alan Shepard, uzayda yürüyen ilk Amerikalıydı. (Freedom 7)

    1962: John Glenn, Dünyayı yörüngesinde yer alan ilk Amerikalıydı. (Friendship 7)

    1963: Rus Valentina Tereshkova, uzayda yürüyen ilk kadındı.

    1969: Neil Armstrong, Ay’ın yüzeyine ayak basan ilk insandı. Aynı zamanda ilk eğitimci astronottu. (Apollo 11)

    1983: Sally Ride, Amerika’nın Uzay Mekiği ile uçan ilk kadın astronotu oldu. (STS-7)

    1983: NASA’nın ilk Afrika kökenli Amerikalı astronotu Guion Bluford’du. (STS-8)

    1992: NASA’nın ilk Afrika kökenli Amerikalı kadın astronotu Mae Jemison’dı. (STS-47)

    Astronot Nasıl Olunur?

    Bir astronot aday sınıfına başvuran herkes bu iş için çok iyi hazırlanmalıdır. Astronot olabilmek için mühendislik, biyoloji bilimi, fizik bilimi veya matematikte en az bir lisans derecesine sahip olmak gerekir. Astronot adaylarının çoğu, ileri derecede uzmanlığın yanı sıra ilgili bir alanda yıllarca süren bilgi birikimine sahip olmalıdır. Pilot astronot adayları da en az 1.000 saatlik pilot uçuş süresini doldurmuş olmalıdır. (Pilot astronot adayları genellikle Amerikan Hava Kuvvetlerine ait pilotlardan seçilmektedir) Astronot aday adayları ne kadar fazla akademik alanda uzmanlaşmışlarsa o kadar fazla seçim şansına sahip olurlar.

    Astronotlar Ne Kadar Kazanırlar?

    Sivil astronotların en az beş yıl boyunca NASA’da kalması beklenir ve görev süreleri boyunca federal hükümetin çalışanları olurlar. Çalışanların maaşları mesleki ücret seviyeleri ve “grade” denen bir not sistemine dayanmaktadır. Not sistemi 1’den başlayıp 15’e kadar uzanır. Çalışanlar yetkinliklerine ve tecrübelerine göre yukarı doğru tırmanırlar. Sivil astronotların ücret notları, akademik başarılara ve deneyimlerine dayanarak 11’den 14’e kadardır. Şu anda derecesi 11 olan bir astronot maaşı yılda 64,724 dolar; 14 derecesinde olan bir astronot maaşı yıllık 141.715 dolar seviyelerindedir.

    Sivil astronotlar çok sayıda sağlık planı ve hayat sigortası seçeneği arasından seçim yapabilir. Yapılan prim ödemeleri, hükümet tarafından kısmen karşılanmaktadır. Tüm memurlar gibi, 1 Ocak 1984’ten sonra işe alınan astronotlar, sosyal güvenlik emeklilik planı ve isteğe bağlı bir tasarruf planı içeren üç aşamalı bir Federal Çalışan Emeklilik Sistemine (FERS) katılırlar.

    Askeri astronotlar, belirli bir görev amacıyla NASA’ya katılmaktadırlar. Aktif görevlerine devam ederler. Askeri maaşlarını, haklarını ve izinlerini alırlar.

    Astronotların Geleceği

    Uzay mekiği programı 2011 yılında sonlandırılmış ve NASA, bugünlerde Orion Çok Amaçlı Mürettebat Aracını (MPCV) geliştirmek için diğer uzay acenteleriyle birlikte çalışmaktadır. Bu gemi astronotları aya, asteroitlere ve hatta Mars’a taşıyabilir. Ancak, program teknik ve bütçesel zorluklar nedeniyle, ilk insanlı uçuşunu en az 2020 yılına kadar gerçekleştiremeyecektir.

    Yavaş hareket eden devlet destekli programlar özel girişimlerin ivme kazanmasına neden olmaktadır.  İleriki yıllarda Virgin Galactic XCOR, Blue Origin gibi şirketler uzay turizmine daha da hız vereceklerdir. Dolayısıyla astronot kavramı da tanım değiştirecektir. Her ne kadar bu turistler tam anlamıyla astronot olarak nitelenemeyecekse de uzay yolculuğu herkes için erişilebilir olacaktır. Dünyanın yörüngesi artık büyük devletlere ve sadece astronotlara özgü bir bölge olmaktan çıkacaktır.

     

4
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Ad Remove Ads [X]
Skip to content