ATAMIN DİLİNDEN by Yöresel Atasözlerinin Belirlenmesi, Modellenmesi, Karekodlu Yöresel Atasözleri Sözlüğü ve E-sözlüğü Tasarımı - Illustrated by Yöresel Atasözlerinin Belirlenmesi, Modellenmesi, Karekodlu Yöresel Atasözleri Sözlüğü ve E-sözlüğü Tasarımı eTwinning Projesi Öğrencileri - Ourboox.com
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

ATAMIN DİLİNDEN

by

Artwork: Yöresel Atasözlerinin Belirlenmesi, Modellenmesi, Karekodlu Yöresel Atasözleri Sözlüğü ve E-sözlüğü Tasarımı eTwinning Projesi Öğrencileri

  • Joined May 2020
  • Published Books 1

     Ayşe dedesinden hikâye dinlemeye bayılırdı. Her akşam Ayşe dedesinin dizine yatar, dedesinden hikâyeler anlatmasını isterdi. Dedesi biraz nazlanır, yorma beni kuzum derdi. Bu dedesi ile Ayşe arasında bir oyundu. Dedesi nazlanır, Ayşe dudak büker, küserdi. Dedesi kar beyaz sakallarını kaşır, biraz düşünür sonra tatlı tatlı anlatmaya başlardı. O gün yine aynı oyun tekrarladı. Dedesi büyülü sesiyle anlatmaya başladı:

 

2

  – Ay benim gül kızım, güzel Ayşe’m. Anadolu’nun bağrında bozkırın ortasında Çarşıbaşı köyünde insanlar her günü aynı yaşar, günler günleri kovalarmış. Köyün imamı hem imamlık yapar hem de birkaç ineğe bakar geçinir gidermiş. İnekleri onun için çok değerliymiş. Bir gün otlatmak için çayıra salmış. O gün ineklerinden biri geri dönmemiş. İmam telaşlanmış.  Al Veli emmi çakmağı, nerede kaldı bu Sarıkız diye, içinden geçirmiş. Her seferinde geri dönen Sarıkız’ın neden dönmediğine akıl sır erdirememiş. İmam komşularına haber  vermiş.  Aman komşular hele gelin birlikte arayalım. Birlikten kuvvet doğar. Sarıkız’ımı bulalım, demiş. Demiş ama imamdaki telaş kimsede yokmuş. Kimse oralı olmamış. Kimi işim var, demiş. Kimi meraklanma gelir, demiş. İmam iç geçirmiş. Eee ne bekliyordun koca İmam ne de olsa el elin eşeğini türkü çığırarak arar. O sırada birkaç köylü gelmiş, başlamışlar Sarıkız’ı aramaya… Geceyi güne katmışlar, bakmadık delik bırakmamışlar . Ama nafile yine de Sarıkız’ı bulamamışlar. Artık hava çok soğumuş ve yağmur yağmaya başlamış. İmam ve köylüler ne yapacağını şaşırmış ve artık aramayı bırakıp eve dönmüşler. İmam eve gidince bir de ne görsün? Telaşından giderken ağıl kapısını açık unutmuş. Hemen içeri girip bakmış ve en kıymetli ineği olan Kınalı orada yokmuş . Bu sefer Sarıkız’ın üzüntüsünü unutup başlamış Kınalı için dertlenmeye… Bunu gören köylü “ Eee ne de olsa ağır basınca yenlik kalkar.” demiş.

3

Sabah namazını kıldıktan sonra imam bir daha ahıra gidip inekleri orada mı diye bakarken bir de ne görsün Sarıkız her zamanki yerinde su içiyor imam onu gördükten sonra sevincinden yerinde duramayıp Sarıkız’a sarılmış onun sevincini gören köylü “hocam Sarıkızı bulmuşsun hayırlı olsun” demiş. köylü imama “Kınalı da kayıp hocam acaba kınalı da gelir mi” diye Sormuş. Bunu duyan imamın morali çok bozulmuş. Çünkü Sarıkız’ı ararken Kınalıyla hiç ilgilenmemiş onu tek bırakmış, onu unutmuş gitmiş.  Morali bozulan iman ne yapacağımı şaşırmış. Muhtar hemen yetkililere haber verip Kınalıyı aramalarını rica etmiş. Rica etmiş. İmam Kınalının üzüntüsünden dolayı artık Sarıkıza da bakamaz olmuş. Bir gün muhtar Kınalının derede ölü bulunduğunu söylemiş. Köylülerden biri ona “zorla kalkan dertli oturur” demiş. Kınalıya çok üzüldüğü için Sarıkıza artık bakamayan imam Sarıkız’ı kesip köy halkına dağıtmış. Olayın üzerine akıllanan imam artık daha dikkatli olmuş

4

Hikaye de burada biter demiş Ayşe’nin dedesi.Dedecim çok teşekkür ederim hikaye çok güzeldi demiş Ayşe.Ayşe’nin dedesi,peki Ayşe torunum bu hikayede anlatılmak istenen nedir biliyor musun? demiş.Evet dede tabiki biliyorum. Bu hikayede anlatılmak istenen bİr atasözü var. Neymiş bakalım o atasözü demiş dedesi. Ayşe tam atasözünü söylerken odaya Ayşe’nin babaannesi girmiş. Ne yapıyorsunuz burada bakayım demiş. Ayşe de dedem bana bir hikaye anlattı onun hakkında konuşuyoruz demiş. Babaannesi az konuşun bari hem ne demişler *az söz erin yüküdür çok söz hayvan yüküdür* demiş ve odadan ayrılmış. Ayşe ve dedesi konuşmaya devam etmişler…

5

Ayşe ve dedesi konuştuktan sonra Ayşe dedesine dede sen bana hikaye anlattıktan sonra sorular soruyorsun ama bunlar hiçbir fayda etmiyor yani sana cevapları veriyorum sadece o kadar demiş. Dedesi cevap olarak olur mu kızım *yaptığın banaysa öğrendiğin kendine* demiş. Hem bu sayede anlattığım hikayelerdeki atasözlerini öğreniyorsun. Ayşe’nin dedesi yarın daha güzel bir hikaye anlatacağına söz vermiş ve Ayşe bunun sevinciyle uykuya dalmış.

6

Öbürü gün Ayşe erkenden kalkmış, okula gitmek için hazırlanıp kahvaltısını yapmış ve evden çıkmıştı. Okula giderken aklında “Acaba bu akşam dedem bana hangi masalı anlatacak?” sorusu olmuştu. Akşama doğru Ayşe okuldan eve geldikten sonra hemen çantasını odasına bırakıp dedesinin yanına koştu. Dede bana ne zaman yeni masalını anlatacaksın, diye sordu. Dedesi ise akşam yemeğini yiyelim ondan sonra anlatırım, dedi. Ailecek yemeklerini yedikten sonra dedesi Ayşe’yi yanına çağırdı ve masalını anlatmaya başladı. Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir kral varmış. O kralın en çok istediği şey, dünyanın en iyi meyvesini yemekmiş. Bu yüzden kral atıyla birlikte adamlarını alıp dünyanın en iyi meyvesini bulmak için yola koyulmuşlar. Meyveyi ararken karşılarına bir şehir çıkmış. Şehre girdiklerinde sırtında küfesi olan bir çiftçiye rastlamışlar. Kral çiftçiye “Senin tarlanda dünyanın en iyi meyvesi var mı?” diye sormuş.  Çiftçi “Olmaz olur mu?” diye karşılık vermiş. Dünyanın an tatlı meyvesini tatmak için çiftçi, kralı bir üzüm bağına getirmiş. Çiftçi bir salkım üzümü dalından kopararak krala uzatmış. Üzümü yiyen kral, üzümün çürük olduğunu anlamış, sinirinden adeta küplere binmiş. Öfkesi başına sıçrayan kral, çitçiye dönerek  “Umduğun koruk, salkımı çürük.” demiş ve onu hapse attırmış.  Olup bitenlere akıl sır erdiremeyen çiftçi, başından geçenleri hapishanedeki gardiyana anlatmış. Çiftçinin hikâyesini merakla dinleyen gardiyan, çiftçiye dönerek ve biraz da alayımsı bir ifadeyle “Alçak eşeğe yük vurulur.” demiş.

7

Ayşe bir anda hiddetlenerek ayağa kalkmış ve dedesine dönüp “İyi de adam nereden bilecek üzümün çürük olduğunu belki de başka türlüsünü hiç görmemiştir, çiftçiye yazık olmuş!” demiş. Dedesi, Ayşe’ye haklı olabileceğini anlatır biçimde parmağını sallayarak “Önemli bir noktaya değindin kuzum çünkü bu olaydan sonra çiftçi o kadar üzülmüş ki üzüm üzüm gözyaşları dökmüş ve ahı Kral’ın peşini hiç bırakmamış. Bu olaydan sonra Kral’ın hayatı hiç normal gitmemiş yolda çok büyük bir fırtınaya yakalanmış, halkı yıllarca kıtlıklarla boğuşmuş ve evlatları hep hasta olmuş.

8

“Eee, dedeciğim ‘Keskin sirke küpüne zarar.’ diye atalarımız boşuna dememiş, uğraşsın dursun bakalım şimdi Kral Efendi!” demiş. Dedesi bu lafının üzerine göbeğini tuta tuta gülmüş ve içeriye seslenmiş: “Hanım, hanım! koş gel bak hele, bizimki büyüdü de hikayelerden yola çıkarak yeni atasözleri söylüyor!” demiş.

 Ninesi gelerek “Ne kaynatıyorsunuz yine dede torun bana da söyleyin.” demiş. Dedesi olanları anlatınca ninesi ellerini dizine vura vura “Aman da benim yavrumun yavrusuna bakın büyümüş de küçülmüş!” diyerek Ayşe’yi koklaya koklaya öpmüş. Artık yatma vakti geldi kuzum haydi bakalım bugün de “felekten bir gece çaldın” artık uykuya.” demiş. Yatağına yatan Ayşe, gecenin ışığı altında kendi kendine gülümsemiş, biliyormuş ki yarın yeni bir hikaye onu bekliyormuş.

9

  Ertesi  gün, Ayşe’nin dedesi hasta oldu. Babası arabasını bir arkadaşına  bakım yaptırmaya vermişti. Hafta sonuna arabanın bakımı yetişir diye düşünürken aksilik bu ya onun da başka işleri çıkmıştı. “Hadi bakalım, ani hastane işi de çıktı, gördün mü bak ? Güvenme dostuna, saman doldurur postuna” deyip hayıflandı. Adamcağız, “Neyse  bir taksi çağıralım ” dedi. Ninesi de üzülmüş ve  şaşkınca “Evet çağıralım, çağıralım” dedi. Annesi de “Hadi bir taksi çağıralım o halde ne yapacağız” dedi. Babası da İt ite, it de kuyruğuna misali bakmış ki koşturan yok, “Ana, babamı tutuver de ben bir koşu sokağın başındaki taksi ziline basıp geleyim” dedi. Velhasıl, taksici gelince, adamcağız babasını yavaşça arabaya İn arka koltuğuna dikkatlice oturttu. Kendisi de yanına otururken, “Geçmiş olsun, oğlum, Hayırdır!” diyen komşu teyzeyi de başıyla selamladı. . Dedeyle baba gidince, ev sanki bomboş sessiz kalmıştı. Çocuk bu ya, Ayşe de “Kim bugün, hangi masalı anlatacak” diye düşünüp evde odadan odaya gezerken annesini kıyafetlerini deniyordu.

10

Ninesi bakmış ki, Ayşecik annesinin kıyafetlerinden giyinmiş boyanmış, odada aynaya bakıyor. “Aah ah, kızı olana kırmızı harammış” dedi. . “Dikkat et düşersin” diye uyarmaya kalmadan, yüksek topuklu terlikleri de denerken düştü, büyük bir çığlık kopardı. Aşağıda temizlikLe uğraşan annesi bu sesten korktu, çocuğuna bir şey oldu diye yüreği hoplamıştı. “Aah, eyvah,  körün deyneği yanında gerek yanımda dursana kızım, canım yavrum bişey oldu mu, nasılsın” derken annesi de yerdeki deterjanı su dökülünce kayıp düşmüştü Düştüğü yerden kalkmaya çalışırken “Annee,” diye iniltiyle seslenmeye çalıştı. Baktı ki sesini duyuramıyor, “Tırnağın varsa başını kaşı” dedi kendi kendine.

11

Ninesi ve ve Ayşe odaya geldiklerinde çok üzüldüler . Elini vicdanına koyup tarhana çorbası yapmaya karar verdiler.. Fakat ninesi yaşlıydı ve çok yavaş hareket edebiliyordu. Her zaman da yemek işlerini annesi hallettiği için, artık bu işlerde biraz, paslanmış, elinin ayarı kaymıştı. Yaptığı yemeklerin tadı gelinin yaptığı gibi olmuyordu. Çayı bile gelinin elinden tatlı olur demişler ya. O sırada kapıyı bir tıklayan oldu. 

       “Yumuşu bitmez Yumuş ister ” teyze kapıda sesleniyordu. ” Huuu, Hayriye Hanım huu”  Dedesiyle babasının, sabah hastaneye giderken görmüştü, o da hatırlı komşularını çok sevdiğinden pancar sarması, kuruluk dolma, içli köfte, yufka ekmek, ve ekşili çorba ne bulduysa getirmiş.Gözü gönlü çok boldu. 

       Eee boşuna dememişler, “Komşun iyiyse kapını pencereni aç, komşun kötüyse mahalleden kaç” diye. 

12

  Hayriye Hanım komşusunu bu acı soğukta daha fazla bekletmek istememiş ve hemen içeri almıştı. “ Çok geçmiş olsun Hayriye Hanım, amca nasıl oldu ? “ Allah’a şükür şu an iyi, hasta olmuştu biz de bir doktor görsün istedik. “Çay getirmemi ister misiniz ?” “Hayır teşekkür ederim bilirsiniz hasta ziyaretinin kısası makbuldür, ben şimdi aşam bazarına gideceğim çok geç kalmayayım tekrar  çok geçmiş olsun hoşçakalın.” “Hoşçakalın Elif Hanım ikramlar için teşekkürler.”

     Komşu gittikten bir saat sonra Ayşe’nin dedesi geldi. Ayşe direkt dedesinin yanına gitti. “Dedeciğim çok geçmiş olsun. Peki Dede bana hikaye anlatır mısın ?” Hmm tamam gel hadi anlatayım.” 

13

Uzak yerlerde bir köy varmış bu köydeki çocuklar çok zor şartlarda uzak yerlere eğitim almak için gidiyorlarmış. Köy halkı köylerine yeni bir okul yapılmasını yıllardır talep ediyorlarmış fakat sonuca hiçbir zaman ulaşılmıyormuş. Yeni muhtar zor şartlardaki köy halkını eğitim ihtiyacını karşılanması için yetkililerle iletişime geçmiş. Muhtarın girişimi olumlu sonuçlanmış ve kısa zamanda köylerine okul yapılmış.

     Çocuklar artık hayallerinin peşinden umutla koşuyormuş. Aileleri çocukların geleceğinden umutluymuş. Görevini severek yapan muhtarın köyleri için yaptığı bu çalışmadan dolayı yaşadığı mutluluk tarifsizmiş. Köy halkının gönlüne taht kurmuştu muhtar. Çünkü köy okulu köy halkı için hora geçmişti.

14
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Ad Remove Ads [X]
Skip to content