NURDAN VE AHMET ORHAN OĞUZ İLKOKULU
2-A SINIFI ÖĞRENCİLERİNDEN HİKAYELER
ÖĞRETMEN: NACİYE YAZICIOĞLU KILIÇ
PAYLAŞAN MİNİK ELLER
2019 Ocak Ayıydı. Havalar iyice soğumuştu. Ben o yıl birinci sınıfa gidiyordum. Dersler çok iyi, birçok etkinlik yapıyorduk. Bir gün dersteyken Naciye Öğretmenimiz:
_Çocuklar! Güzel bir etkinlik alma ne dersiniz? dedi. Ben ve arkadaşlarım çok heyecanlanmıştık:
_ Eveet! diye bağırdık. Bize öğretin:
_Hepimizin evinde bulunabilen küçük kocalar ile atkı ve bere öreceğiz, dedi.
Bir hafta sonra hepimiz atkı ve berelerimizi bitirmiştik. İyi iş çıkarmıştık. Mutluyduk…
Birkaç gün sonra Elazığ’da deprem olduğunu duymuştum. Çok üzgündüm. Onlar uzaktaydı ve onlar için ne yapabilirdik, bilmiyordum. Bir gün dersteyken Naciye öğretmenimiz:
_Sevgili Çocuklar! Elazığ’daki arkadaşlarımıza göndermeye ne dersiniz atkı ve bereleri yaptığımız? Dedi. Bu çok iyi bir fikirdi. Oradaki arkadaşlarımız biraz olsun üşümeyeceklerdi. Sınıfımızda yardım kolilerimizi hazırladık, yolladık.
Yakın zamanda bu sefer İzmir depremi olmuştu. Televizyon Elazığ’daki arkadaşlarımızın İzmir’e yardım kolileri hazırladıklarını gördüm ve o kadar mutlu olmuştum ki…
Yardımlaşmanın ne kadar güzel oldugunu ve insanı ne kadar mutlu öğrenmiştim.
Yazan: Tuğçe Naz
SEVGİNİN GÜCÜ
Uzun televizyonda dinlediğimiz hastalık artık çevreme de yayılmıştı. Üst komşum Corona hastası olduğu için ona istediğini alıyorduk. Kendileri dışarı çıkamıyor, evde karantinada biliniyor. Bir gün biz de hasta olsaydık bizim de komşuya ihtiyacımız olurdu. Onlar dışarıdan çıkamayınca biz evimizde bir şekilde oturamıyoruz. “Acaba bir şeylere üçüncüsü var da bizden isteyemiyor olabilirler mi?” diye düşünüyor, Aysel teyzeme “İhtiyacın olan her şeyi çekinme söyle, sana alıp geleyim.” Diyorum.
Herkesin dil yardımlaşmayı seven, paylaşmayı bilen insanlar olsun. Hep birlikte huzur içinde yaşayalım.
YAZAN: BERKİN
YARDIMSEVER KARDEŞLER
Ece ve Can birbiriyle çok iyi anlaşan iki kardeşler. Zorda kalan insanlara, hayvanlara ve tüm canlılara yardım etmeyi çok seviyorlar.
Bir gün deniz kenarına pikniğe giderken yolda Gürhan Teyze’yi kuşlara yuva yaparken, onları beslerken gördüler. Bu çok hoşlarına gitmişti. Biraz izlediler. Evde döndüklerinde bahçede kuşlara yuva planladılar.
Deniz kenarına gittiklerinde çok şaşırdılar. Yer çöpü, poşet ve pislik doluydu. Su kaplumbağasının kafasında poşet vardı.
Yüzerken çok zorlanıyordu. Denize girdiler ve poşeti çıkardılar. Kaplumbağa yüzlerine tebessümle bakıp ”Bütün insanlar sizi gibi olsa ve biz hayvanlara yardım etse.” der gibiydi. Birlik olup deniz kenarındaki bütün çöpleri topladılar.
Çevreye duyarlılıklarından ödül aldılar. Bütün insanlara örnek oldular. Yardımlaşmanın mutluluğunu doyasıya yaşadılar.
YAZAN: BUĞLEM Ş.
COVİD-19 KORKUSU
Furkan:
_ Doktor amca sürekli miden bulanıyor ve öksürüyorum.
Anne:
_ Evet doktor bey, dün gece ateşi fazlasıyla yüksekti. Çok korktuk.
Doktor:
_Hmmm, şimdi sana ufak bir test yapacağız.
Furkan:
_ Neee! Test mi?
Doktor:
_ Evet, dünyada hızla yayılan ve yayılmaya devam eden salgın hastalık Covid 19 ülkemizde de görülmeye başladı. Tedbiri elden bırakmamak lazım.
Anne:
_ Sonucu kötü çıkarsa ne yaparız doktor bey?
Doktor:
_ Tüm sağlık olarak elimizden gelen her şeyi yapıyoruz, gözünüz arkada kalmasın.
Furkan testini yaptırır ve sonuç çıkarır.
Doktor:
_ Gözünüz aydın, sonuç negatif çıktı.
Furkan:
_ Nasıl yani? Hasta değil miyim?
Doktor:
_ Hayır sapasağlamsın! Tabii hepimiz Corona adayıyız, sonuç negatif çıktı diye
yakalanmayacağız diye bir durum yok. Evlerden dışarı çıkmayıp kurallara uymalısınız.
Anne:
_ Ah, çok şükür doktor bey! Tabii ki kurallara uyuyacağız
Maskelerini takalar ve eve giderler.
YAZAN: BERFİN MELİS
ELİF’İN DURUMU
Bir gün arkadaşım Elif’le yine okula gidiyorduk. Biz aynı okula, aynı sınıfa gidiyor hatta aynı sohbet oturuyorduk. Elif benim en yakın arkadaşımdı.
Cuma sabahı hepimiz kötü bir hal haber aldık. Elif’in yerinde çalıştığı yerinde kötü bir kaza geçirmişti. O yüzden bir süre çalışamayacaktı. Eliflerin parasal durumları zaten iyi değildi. Şimdi iyice sıkıntıya girmişlerdi. Ertesi sabah okula giderken Elif’in canı çok sıkkındı. Akşam bu konuyu aileme açtım. Ben:
_ Anneciğim ve babacığım bence Eliflerin bu durumlarına bir çare bulalım. Annem:
_Peki kızım ne yapabiliriz? Ben:
_Anneciğim senin güzel yemeklerini Eliflerle paylaşabiliriz. Baba sen de biraz para
Yanlış bulabilir mi? babam:
_Elbette kızım, komşusu açken yatan bizden değildir.
Yardımımız Eliflere çok iyi gelmişti. Zaten Elif’in çocuğu da bir süre sonra iyileşip işine geri döndü.
YAZAN: MİRA
YARDIMLAŞMAK GÜZELDİR
Bir varmış bir yokmuş. Küçük bir köyde kimsesi olmayan yaşlı, fakir bir kadın varmış. Bu kadın geçimini kendi yaptığı el işlerinden sağlıyormuş. Ama artık yaşlandığı için elinden fazla bir şey gelmiyormuş. Çok sıkıntı çekiyormuş.
Köye, yurt içinde kalan ve senede bir kez gelen yardımsever bir adam gelmiş. Kadının halini görünce çok öğülmüş. Markete gidip yaşlı kadına bir bilginin kadını ve kadının evine götürmüş. Yaşlı kadın çok duygulanmış. Yardımsever adama çok teşekkür etmiş.
Yardımsever kişinin gözündeki mutluluğu görünce çok mutlu olmuş ve yardımlaşmanın önemini bir kez daha anlamış.
YAZAN: ARMİN
PAYLAŞMANIN MUTLULUĞU
Defne ikinci sınıf öğrencisi çok akıllı bir çocuktu. Akşam televizyon başka bir başka yerde deprem olduğunu duydu. Bu duruma çok öğülmüştü. Yatağında yattığında bir şeyler yapılabilir, depremde evleri yardımcı olabilir düşündü. Okulda ve mahalledeki arkadaşları ile bu düşüncesini paylaştı. Onlar da Defne ile aynı fikirdeydi. Yiyecek, giyecek gibi giderecek eşyalar toplamaya karar verdiler. Kısa sürede düşündüğünden fazla eşya oldu. Çok mutluydu. Topladıklarını deprem yapmak için babasından yardım istedi. Babası duyulan çok sevindi:
_Bu davranışınız çok güzel kızım. Seninle ve arkadaşlarınla gurur duyuyorum. Sabah erkenden kalkıp gönderirim, dedi.
Defne’nin gözleri parladı. Çok mutluydu. Sabah erkenden uyanıp babasının hazırlanmasını bekledi. Hazırladıklarını yapmak için sabırsızlanıyordu. Babası bütün paketleri aldı, yola çıktı.
Defne bir kez daha yardımlaşmanın huzurunu yaşıyordu. Böylece güne çok mutlu başladı.
YAZAN ÇINAR ALİ
PAYLAŞMAK
Cemal benimle aynı yaştaydı. Benim bisikletim, kaykayım, patenim, topum vardı. Bir istediği her şeye sahiptim. Cemal’de hiçbiri yoktu. Hep bizi izlerdi.
Bakkalın üstündeki Gülsüm Teyze durumu fark etti. Onun bizi uzaktan izlemesine çok üzüldü. Cemal’in yanımızda alkış bir gün Gülsüm Teyze bizi yanına çağırdı. Bize ikramlarda bulundu. Sonra Cemal’e karşı hepimizin sorumlu olduğunu söyledi. “Çocuklar komşusu yatan bizden değil” dedi.
Yardımlaşmanın önemini, paylaşmanın güzelliğini anlattı. Hepimiz ikna olduk. Daha sonra Cemal’le bütün oyuncakları paylaştık.
YAZAN: MUSTAFA
YARDIMLAŞMA
Komşumuz Ayşe Hanım ve kızları Suriye’deki savaştan kaçıp ülkemize sığınmışlardı. Ayşe Hanım aslında öğretmendi. Ama Türkiye’de görev yapamıyordu. Kocası orada şehit olmuştu. Ayşe Hanım çalışamadığı için ekonomik sıkıntılar yaşıyordu.
Mahalledeki hanımlar durumu öğrenince hemen kendi aralarında yardım topladılar. Para yardımı, yardımı yardımı, gıda yardımı yapıldı. Ayşe Hanım ve çocukları yardımlar karşısında çok mutlu olmuşlardı.
Ben de birkaç oyuncağımı verdim. Annem bana “Komşusu, yatan bizden yavrum değildir.” dedi. Ben de yardımlaşmanın güzelliğini böylece tatmış oldum.
YAZAN: YUNUS ALİ
DEDEMİN HAYVANLARI
Ben ilkokul çağlarımda küçük bir çocuğum. Simdi size bir anımı anlatacağım. Okulumun son haftası, ailemle yaz tatilinde köyümüze gidecektik. Çok mutlu ve heyecanlıydım.
Bir haftanın nasıl geçtiğini anlayamadım. Artık tatilim başlamıştı ve ben köyüme geldim. Dedemin kocaman meyve bahçesi ve bir sürü hayvanları vardı. Birlikte meyve toplayıp hayvanları besliyorduk. Dedem kullanımı çok sever. Her birine kendi torunlarının ismini vermiş. Küçük koyununa da benim ismimle sesleniyordu. Bu davranışı çok hoşuma gitti. “Dedeciğim neden benim ismimle sesleniyorsun?” Diye sordum. Dedem:
_Berkin’ciğim seni özlüyorum. Hayvanlarımı siz torunlarım kadar çok seviyorum. Senin yokluğunda koyun Berkin’i sevip okşuyorum. O da sevildiğini anlıyor, sen gibi oynuyor etrafımda. Seni yanımda gibi hissediyorum. Özlemim hafifliyor.
Hayvanların da insanlara arkadaş, dost olabildiğini öğrendim. O yaz tatilim dolu dolu geçti. Evime döndüğümde ben de balığıma “Dedem” ismini koydum. Artık dedem yanımdaymış gibi balığımla sohbet ediyor, okulda yaşadıklarımı Dedem’e anlatıyorum. Benim de sevgi ile baktığım hayvanım var. Balığım da beni, benim onu sevdiğim kadar seviyor mu acaba? ..
YAZAN: BERKİN
BEŞ MİNİK DOST
Elif benim en iyi arkadaşım. Biz aynı apartmanda oturuyoruz. Biz zaman vaktimizi birlikte geçiririz. İkimiz de hayvanları çok severiz.
Bir akşam evde ders, dışarıdan köpek seslerinin duydum. Ses çok yakından geliyordu. Hemen anneme haber verdim. Annemle birlikte balkona çıktık. Gece hiçbir şey görünmüyor.
Gece görmek yatıma yattığımda bir önce sabah olsun istiyor, köpekleri için sabırsızlanordum. Sabah olduğunda koşarak Eliflerin evine gittim. Ona olanları anlattım. Aynı sesi onlar da duymuştu. Elif bana:
_ Köpekleri sabah bahçede gördüm. Beş tane minik yavru var, dedi. Hemen Elif’le anlaştık. Evden kaplara süt koyduk. Minik köpekleri görmeyi çok istiyorduk. Yanlarına gittiğimizde onlara sütlerini verdik. Çok acıkmışlardı. Elif’in çocukları Mustafa onlara küçük bir kulübe yaptı. Her gün yanlarına gidiyor yemeklerini veriyorduk. Onlar da bize alışmışlardı. Bizi görünce hoplayıp zıplıyorlardı.
Biz artık onlarla dost olmuştuk. Duman, Zeytin, Pamuk, Cesur ve Benek bizim minik dostlarımız olmuştu.
YAZAN: TUĞÇE NAZ
ANNEANNEMİN İNEĞİ
Geçen sene yaz günüydü. Anneannemlerin köyüne gitmiştik. Çok mutluydum. O gün arabada giderken çok yorulmuştum ve erkenden uyuyakalmıştım.
Sabah uyandığımda anneannem elinde kova, süt sağmaya gidiyordu. Çok heyecanlanmıştım. Çünkü ben de anneannemle gitmek istiyordum. Anneannem beni de getireceğini söyledi. Çok mutlu oldum. Ahırdan içeriye girdiğimde önce biraz korktum, sonra alışmıştım. Anneannem ineği sağmaya başlamıştı. Kovaya akan sütleri çok güzel bir şeydi. Hele o ineğin buzağısı çok tatlıydı. Sonra anneannemin işi bitince eve gittik. Kahvaltımızı yaparken anneannem inekten sağdığı sütten getirmişti. Çok lezzetliydi. Sonra kahvaltımız bitince dedem dedi ki:
_ Kızım ben ineği otlatmaya gidiyorum. Sen de gelmek ister misin?
Ben de “Tabi ki dedeciğim, çok mutlu olurum” dedim.
Eve gidine kadar günlerim böyle geçti. Artık eve gitme vakti gelmişti. Gidiyorken ahıra gittim ve ineği ile buzağıyı yudumda gördüm. Onları çok özleyeceğimi ve çok sevdiğimi söyledim.
YAZAN: ARMİN
HAFTASONU PİKNİĞİ
Bu hafta sonu ailemle birlikte pikniğe gittik. Gittiğimiz piknik alanı çok pisti.
Piknik yapan insanlar tüm maddeleri etrafa atmışlardı. Gördüğüm manzara karşısında çok üzüldüm, “Bu güzelim tabiatı neden böyle kirletirler?” diye düşündüm. Kendimize oturacak bir yer belirledik, annem ve babam masayı hazırlarken ben de dolaşmaya çıktım. Derken ağaçların arasında acı içinde öten bir kuş sesi duydum. Hemen yanına koştum. Kuşun gagasına bir sakız yapışmıştı, hemen babama seslendim.
Babam koşarak yanıma geldi. Kuşun gagasına yapışan sakızı çıkardı. Zavallı hayvan az kalsın boğuluyordu. Su ve yemek verdik, cana geldi.
Babam doğadaki birçok canlının insanların hatalar verdiğini söyledi. Bu güzelim tabiatı, canlıları böyle mi koruyacaktık!
Eve geldiğimde insan bilinçlendirecek bir şeyler yapmalıyım diye düşündüm. Hemen sosyal medyada yaşadığım bu olayı paylaştım. Yüzlerce iyi yorum aldım. Bu olay biraz da olsa kendimi iyi hissetmemi sağladı.
YAZAN: BERFİN MELİS
HAYVAN DOSTLARIMIZ
Şirin’in evimize misafir olarak gelmesi beni çok mutlu etti. Biliyor musun, köpeği var. O kadar tatlı ve sevimli ki kucağımdan hiç indirmedim. Anne ve babalarımızın hayvanlar ile ilgili konuştukları ilgimizi çekti. Hayvanlar için bulunmaz bir nimetmiş. İneklerin süt vermesi, koyundan yün elde edilmesi, ipek böceğinin ipek üretmesi… En çok köpeklerin göçük altında kalan kurtarması, fillerin kulaklarının çok iyi duyması, kuşların kendi yuvalarını değiştirmek çok güzel değil mi? ..
Hayvanlar dünyamızın sevgi melekleri, iyi ki varlar. Bizlere de çok faydaları var.
Biz insanlar olarak onları yalnız, yemeksiz, aç ve susuz bırakmamalıyız. Hayvan koruma derneklerini sık sık ziyaret etmeliyiz. Sağlık sorunları ile sıkıntılarında veterinere götürmeliyiz.
Biz Şirin ile köpeği Lili’yi gezdireceğiz ve hayvan barınacak almak istediğim küçük kediyi konuşacağız. Şimdilik hoşçakalın…
YAZAN: BUĞLEM Ş.
HAYVAN SEVGİSİ
Bir zamanlar Elif adında bir kız varmış. Elif kullanımı çok severmiş. Hayvanların ne zaman yardım olsa, onların mutlaka elinden geldiğince yardım edermiş.
Asla kötülük yapmaz ve onları hiçbir zaman incitmezmiş. Ne zaman bir hayvana eziyet etse, karşısına dikilir, ona kızarmış. Bir gün Elif’in köpeği dışarıdayken köpeğe çarpmış. Köpeği acı içinde can vermiş. Elif bunu görünce çok öğülmüş.
Hayvanları sevelim, Koruyalım.
YAZAN: BUĞRA
HAYVAN SEVGİSİ
Ormanda Tofi adında bir tavşan yaşarmış. Tofi bir gün aramak için evden çıkmış. Akşam olmadan karnını doyuracak bir şeyler bulmalı ve karnını doyurmalıymış.
Tofi dalgın dalgın yiyecek peşindeyken, iki avcı onu fark etmiş. Avcılardan biri silahını doğrultup tam Tofi’yi vuracakmış ki diğer avcı ona engel olmuş. İyi niyetli avcı:
_Onu vurmayalım, baksana hem çok küçük hem de çok sevimli. Onun daha keşfedecek çok şeyi var.
Diğer avcının da içindeki hayvan sevgisi ortaya çıkmış ve Tofi’yi yalnız bırakmışlar. Onlardan sonra Tofi’nin hiç unutmadığı bir şey varmış. O da sevgi dolu olan avcıymış.
Biz insanlar merhamet gibi duygularımızı unutmamalı, hayvanları sevip korumalıyız.
YAZAN: MİRA
KAÇAK KUŞ
Bir yaz günü çocuk önünde bahçede bahçedeki armutunun dalına bir kuş kondu. Çocuklara yaklaşıp baktı. Kuş dışarıda kuşlardan çok farklıydı. Yeşil bir renge sahipti. Çocuk annesine seslendi:
_ Buraya kuş kondu, dedi. Annesi evdeki kafesi alıp dala doğru uzatmıştı. İsmini bile bilmediği muhabbet kuşuna “Boncuk” diye seslenerek kuşun kafese girmesini sağladılar.
Aradan aylar yıllar geçmesine rağmen kuş onların bir canı olup yaşamaya devam etti.
YAZAN: UMUT
SOKAK HAYVANLARI
Havalar soğumaya başlamıştı. İnsanlar montlarını giyip sobalarını kurmaya başladılar. Oysaki benim aklımda bir soru işareti vardı. “Sokaktaki yapacaklardı?” .
Bunun ile ilgili neler yapabileceğimi düşünmeye başlamıştım. Tam o twitter babamdan yardım istemek aklıma geldi. Aklımdan geçenleri babama anlattım. Babam da bu duruma çok sevindi. Hemen çalışmalara başladık. Oturup babamla güzel bir plan hazırladık. Evde olan plastik kapların dışını süsledik. Onları bir poşete koyduk. Annemden ise bütün bir gün yediğimiz yemeklerden artanları ve ekmek kırıntılarını biriktirmesini istedim.
Ertesi sabah babam küçük kardeşim ile beraber evden çıkıp mahallemizdeki belirli yerlere akşamdan hazırladığımız kapları koyup, içlerine yemek artıkları ve su doldurduk. Sonra ise köşede beklemeye başladık. Birkaç dakika sonra iki tane kedi kaplardaki yemeye başladılar. Bu duruma çok sevinmiştik. Sokak sokakları için çok az da olsa bir şeyler yapabilmek beni ve ailemi çok mutlu etmişti.
YAZAN: YASİR
PİKNİK MAKERASI
Ailemle pikniğe gitmiştik. Yemekten sonra arkadaşımla birlikte, oynadığımız yerin yakınına bir yılan geldi. Hepimiz korkuyla kaçtık. Ailemizin olduğu yere koştuk. “Yılan var! Yılan var! ” diye bağırmaya başladık.
Birkaç büyüğümüz yılanın olduğu yere doğru giderken, biri eline büyük bir ağaç parçası aldı. Piknik yerinde tanıdığımız bir ağabey yanımıza geldi:
_Ne olacak o sopayla? diye sordu.
_Yılan görmüş çocuklar, onu öldüreceğim.
_Neden öldüreceksiniz? Zaten kaçmıştır.
_Çoluk çocuk oynuyor burada, ya birine zarar verirse?
_Öncelikle burası onun yaşam alanı. Biz onun yaşadığı yere gelerek onu rahatsız ettik. Daha sonra yılanlar insanlardan çok korkar zaten. Ülkemizde yaşayan bir iki tür zehirli yılan dışında hepsi zararsızdır ve doğal dengeyi korumak için zararlı kemirgenleri yiyerek insanlara ve tarıma destek sağlar yılanlar.
_Kediyi, köpeği sevimli buluruz ama yılan sevimsiz olduğu için kullandığımız yerde bize bir zarar vereceğini düşünürüz. Oysa öyle değildir.
Elindeki sopayı yavaşça yere bıraktı aile büyüğümüz.
_Gelin bize yakın bir yerde oynayın Çocuklar, dedi. Yılan zaten çoktan gitmişti.
YAZAN: ZEYNEP
Published: Jan 14, 2021
Latest Revision: Jan 14, 2021
Ourboox Unique Identifier: OB-1004855
Copyright © 2021