Değerlendirme yapmak? Hangi kıstasla hangi sıfatla?
Öğrenci sıfatıyla ve öğrenci kıstasıyla… 😉
Elimden geldiğince, dilim döndüğünce ha gayret klavyeye…
Sorular ışığında ilerleme, yolumu daha aydınlatacağı için belirlenen çerçeve içinde kalmam daha rahat olacak elbette. Yoksa hikaye anlatır gibi uzun uzadıya giderdi ben bana bırakılsam.
O zaman vira bismillah…..
1.Ödevi hazırlamaya başlamadan önce bilmediğiniz ve ödev vesilesiyle öğrendiğiniz şeyler nelerdi?
Bildiğim ne vardı ya da bilip de kullanarak pratik kazandığım, beceri olarak yerleştirdiğim neydi desem daha gerçekçi olacak sanki. Bilmekle icraate geçmek çok farklı şeylermiş. Bu ders vesilesiyle bunu derinden idrak etme imkanı elde ettim öncelikle.
Öğrenme noktasında içsel güdülenme eksiğim vardı. Özellikle siz ‘kendi kendime öğrendim’ dedikçe utandım. Elbet, bunları öğrenmek için merak ve istek elzem faktörler. Ama istediğim halde harekete geçmediğimi görmek meğer yerimde saymaktan da öte gerilemeye de ayrıca vesile.
Öğrettiğiniz uygulamaların hepsini kullanmayı bilmiyordum. Bildiğimi zannettiğim programların bile satır arasını okutup, yeni bilgiler eklemeye yardımcı oldunuz.
‘Biliyorum’ demek için adını duymaktan öte onu bizzat tecrübe edip ve uygulama olması gerektiğini öğrendim. Evet, kahoot’u duydum, Nihat hocamızda öğrenci sıfatıyla tecrübe ettim lakin sizinle bildim diyebildim.
Ödev vesilesiyle kendimi sorgulamayı, tartmayı öğrendim. Çocukluktan kalan izlerle ‘Sen solaksın ki. Şimdi bu örgüyü nasıl öğretelim sana? Ters örüyorsun.’cümleleri öğrenme şevkimi bazı yönlerden etkilerdi. Tabi bunu örgü için demiş olsalar da ben daha genele yaymıştım. ‘Kendi kendime yapamam herhalde’ cümlesi beynimde koca bir yere sahipti. Bu cümlenin yeri teknoloji konusunda da hakimdi. Ama o izler yavaş yavaş silindi ve kendimin de öğrenebildiğini görmek müthiş keyifliydi.
Dersinizin içeriği dışında o kadar çok şey öğrendim ki sizden. Sesimin çıkması gerektiğini düşündüğüm yerde bile susmayı,
Söz kesmeden, sabırla dinlemeyi,
Sakinliğin güzelliğini,
Bilginin sadakasını vermeyi,
Paylaşmakta cömert olmayı,
Talep edene her kolaylığı sağlamayı,
Çuvaldızı karşıya batırmadan önce iğneyi kendime batırmayı,
Eksikleri kabul edecek kadar kendimi bilmeyi…..
2. Ödevi yaparken keyif aldınız mı? Aldıysanız en çok keyif aldığınız kısımları nelerdi?
Keyif mi? O da ne acaba? Ağladım durdum sürekli, kendime yüklendim, kızdım ve kendimi hırpaladım yapamadıkça. 🙂 Neden? İlk seferde anlamam lazım algımdan. Anlamıyorsam bir sıkıntı var demek diye.
Kendi algım bir tarafa… Süreç sıfırdan başladı ya hiçbir şey bilmiyormuşçasına… Allah’ım nasıl bir mutluluk. Herkesi yakalamaya çalışıp, sürüden ayrılanı kurt kapar deyip, herkesin elinden tuttunuz. Uzun bir süreçti uygulamaları öğrenme serüveni. Canlı versiyonunu hizmet içi bir eğitimde yaşamıştım.
Eğitmen masa masa gezmek zorunda kalıyordu ya da yandaki arkadaş erken kavrayıp yaptıysa yanındakilere de yardım ediyordu. Tabi kendimiz kavramadan ya da kurcalamadan ‘nasıl oldu, nasıl yaptın, bana da göstersene…’ cümleleri kendi kendimize gayretten çok önce yerini alıyordu. 🙂
‘Geri kalırsak her şey bitti korkusu, aman bitireyim de kurtulayım düşüncesi, öğreneyim de iyice lazım olur fikri, oh bitti…’ Seç beğen al hangisi seni tasvir ederse.
Bir şey öğretilirken sürekli ve aşağılayıcı tarzda üslupla devam edilmesi beni duygusal olarak çocukluğuma da götürünce bende ters etki yapıyor. Hoş birçok insan da yapar sanki. Herkes her şeyi bilmek, yapmak, duymak zorunda algısı FOMO’nun bir başka çeşidi. İlgi alanı olmayışı, gerek duymayışı, hayatından memnun oluşunu hesaba katmadan peşin hükümle cezasını müebbetle kesiyoruz. Bu açıdan tavrınız takdire şayan. Bildiğiniz bir durum da olsa bilmiyor gibi hareket ederek karşıdakinin kendini rahatça açmasını sağlıyorsunuz. Damdan düşenin halini damdan düşer sözü bazen geçerli akçe. İlla o olayı yaşamak gerekmiyor lakin yaşanınca anlayış katmerleniyor.
En en en çok keyif aldığım kısım, sizin şakalarınızı çaktırmadan bizlere geçirmeniz ve bizlerle olan esprili iletişiminiz. Ben sınırlar korunduktan sonra belli ölçüde samimiyeti seviyorum. Psikolog görüşmelerimde belli bir paylaşımdan sonra hala daha hanım, hocam sıfatlarıyla devam etmesinden soğuyorum. İş etiği kuralı gereği böyle bir sınır çizilebilir. Ama isteklerimi belirtip, hitap şeklinde esnetme rica ederim mümkünse. Bu sebeple sizin gülmeden ciddi bir şekilde espri yapışınız ilk zamanlar düşündürse de ‘ya gülsek mi gülmesek mi?’ diye. O çizginiz çok hoşuma gitti. Çünkü ben şaka yaparken önce kendi gülüp karşıya o hissiyatı yaşatamayanlardanım azıcık. Kendi mizacım müsait değil o kadar ciddi durabilmeye.
Dersiniz dışında da rehberlik yapan, yönlendiren, cesaretlendiren tavrınız ve kendi yaşantınızdan samimiyetle verdiğiniz örneklerle katkınız da ayrı bir keyifti.
Sakin mizaçlı ve sabırlı haliniz de öğrencilerin sizlere samimiyetle düşündüklerini dile getirmelerini etkileyen bir özellik. Bazen de kendini bilmeyenlere karşı cüretkar olmalarına sebebiyet veren bir durum. Lakin bu sizle alakalı değil karşıdaki kişinin sınır bilmeyişiyle ilgili.
Felsefeyle iç içe dersleriniz keyif alan bendeniz için de ayrı bir güzellik oldu.
İstediğimi fazlasıyla bulduğum, benimle içten kurulan iletişim, soğanım ve benim kabulüm, şakalarınız hepsini doldurdum heybeme. Mutlulukla anıyorum derslerimizi.
3. Ödevi yaparken en fazla zorlandığınız kısımlar nelerdi?
EGOM:)
Konuyu yine kendime döndürmeden inşallah toparlayacağım bu sefer. Bilmediği bir şeyle karşı karşıya gelmek ve bilmediğimi bilsem de kabul etmekte zorlanmam oldu. Evet, o uygulamaları bilmiyorum. Öğreten kişiye karşı da bazen gardımı alıp sormakta çekiniyorum. Kendimde çok büyük eksiklik varmışçasına üzülüp, çareyi çocuksu bir hale bürünüp ağlamakta buluyorum. Uygulamaları öğrendiğim gün sıcağı sıcağına yapmamak ve unutmak en çok zorlandığım kısım oldu. Bir de derste sizinle eş zamanlı giderken bazı detay gerektiren şeylerde özgün olsun diye sonraya bırakınca dersi tekrar izledim. Bazen izlediğimden de anlayamayıp size sordum çokça en basit bir şey de olsa.
Sizin pratikliğinize ve PC hakimiyetinize özendim.
Diğer bir mevzu da, yaptığım uygulamadaki ödevin hakkını vermek adına özgün olma çabasıyla epey uğraştığım için blog temasında zorlandım. 4 saate yakın bir süreden sonra renk, düzen, uyum aşamasına karar kıldım. Sevdiğim temalar var ama göz yorucu, boğucu. Okuyan açısından da düşündükçe gayet sade tasarlamaya gayret ettim. O mu iyi bu mu iyi kararsızlığı beni yordu. Yani her yaptığım değişiklikte memnun olmayıp, değiştire değiştire kendime beğendiremeyişim beni yoruyor. Memnun edemiyorum kendimi. Aaa, böyle daha iyi deyip yeni bir şeye koyulmak her seferinde yorucuydu.
Bir de bloga internet adresi ekleme kısmını derse bakmazsızın oluşturmakta epey zorlandım. Adım adım durdurup baktıkça yapabildim. O aşamalarda sizle hareket edemedim. Bu yüzden not düştüm ki sonraya hatırlatsın.
4. Bu ödevi yeniden yapacak olsanız, neleri farklı yapardınız? Niçin?
Blog tasarımını daha farklı düzenlerdim. Çok içime sinen bir tasarım olmadı tema açısından. Okuyucu açısından düşünürken beni daha iyi tasvir edecek düzenleme yapardım. Pixlr programında daha özgün olmak isterdim. Orada aklımdakileri resme aktarabilmeyi, resimlerle istediğim şekilde oynayabilmeyi isterdim. Bunu yapmamış olmam, ciddi bir süre zarfından sonra hevesimin kaçtığını gördüm.
Birde her birini öğrencilerimle tecrübe ettikten, onlardan da dönüt aldıkça daha iyi geliştirme noktasında kendimi güncellerdim.
5.Ödevi yaparken kendi başına yürüttüğünüz işlemler nelerdi? Bu işlemleri yapmayı biliyor muydunuz, araştırarak mı öğrendiniz? Araştırarak öğrendiyseniz hangi kaynaklara başvurdunuz? Neden o kaynakları tercih ettiğinizi belirtiniz.
Uygulamaların bazılarında önceden ilk intiba edinsem de kendim kullanmayı temel düzeyde de olsa bilemedim. Genel manada kendi başıma çerçeveyi ve iç kısmını oluşturabildim. Bazen yakın arkadaşlarıma danıştım ama onlardan da bilen olmayınca kendimle baş başa kaldım yine. Bazen de siz nasıl yaptınız diye grup arkadaşlarına sordum. Katılamadığım ders için özellikle. En büyük kaynak siz ve derslerinizdi. İşin içinden çokça çıkamadığım durumlarda Youtube’dan izledim. Görsel zekam baskın olunca bu kanallara başvurdum. Çok aşina olmadığım şeylere kendim kurcalasam da bir şeyler çok elde edemediğimi biliyorum.
6.Ödevi yaparken herhangi birinden destek aldınız mı? Aldıysanız kimlerden destek aldınız? Bu destekler nelerdi?
Manevi destek aldım 🙂 Çünkü her daim işin içinden çıkamadıkça, kendimi hırpaladıkça, kendimi baltaladıkça yapabileceğime dair inancımı tazelemek için size, yakın birkaç dostuma, psikolog edasıyla beni yönlendiren bir ablama başvurdum. Sadece aceleci davranıp, herkesin öğrendiğini benim yapamayışımda gariplik var düşüncesiyle hareket ettim.
Bu tarz özgün işlerde benim yerime yapacak birini bulsam da yaptırmazdım direkt olarak. Kendimi yansıtmayacağı için telaşlanırdım. Sadece resimler noktasında birkaç yakın arkadaşıma atıp nasıl olmuş noktasında fikir aldım. Belki de yaptığıma övgü almaktı mesele 🙂 ondan paylaştım. Kimbilir? 😉
7. Bu ödevde ne tür değişiklikler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz? (tercih formu, teslim formu, açıklamalar, ödevin içeriği, değerlendirme kriterleri, …)
Bir durum var ki içime doğuyor ama ispatlayamıyorum hocam.
Vize sınavında çoğunluğun -sizin açıkça beyan etmenize rağmen- çoktan seçmeli istemesi ama sizin açık uçlu sınavda kendini daha iyi ifade edecek öğrencilerin hakkının yenmemesi adına (bu sınavı isteyenlerden biri benim) ve belki de yol yorgunluğunuzun tevafukluğuyla her iki grubu da kırmayışınız takdire şayandı. Bunu ne olur bir ara der misiniz? Merak ediyorum ve hala o davranışınızı tebessümle anılarımda yer veriyorum. Şeriatın kestiği parmak acımaz misali sizden gelecek her türlü şey kabul edilebilir eğer öğrenci niyetinizi anlayabilirse. Test birçoklarını memnun edecek olsa da açık uçlu olmasını ve böyle bizlere hitap eden uygulamalardan oluşan değerlendirme çok makul ve yerinde.
8. Siz ödev verecek olsanız ne tür bir ödev verirdiniz? Neden?
Epey düşündüm bu soruyu. Nefsime yenik düşüp, iyi zorlardım gibi geldi. Öğrencilerin niyeti de mühim olurdu.
Kendilerini ifade edebilecekleri sunum ödevi de verirdim. (Konuşmayı sevdiğim için galiba) Ders konularının bazılarını onlardan sunmalarını isterdim. Özellikle tartışma yapılabilecek konularda yoğunlaşır onların da sürece aktif katılımcı olmalarını sağlardım.
Belli başlı konuşan öğrenciler üzerinde üstü kapalı ya da açık baskı oluşan durumu ortadan kaldırmak adına sürece hepsini dahil edici tartışma,paylaşma yapmaya gayret ederdim. Gerçi bunu yapmadınız demek inkar olur. Fakat dönüt gelmedi sınıf genelinden. İşte burada ağzıyla kuş da tutsa kimileri kendini kapatmış halde olabiliyor. El kol bağlanıyor.
9. Final için tercih ettiğiniz ölçme-değerlendirme türü nedir? Ödev ise ne tür bir ödevi tercih ediyorsunuz? Neden?
Sürece dayalı her türlü değerlendirme tercihim olmuştur hep. Kendi dersim için de bu kıstas önemlidir. Kimi öğrenci sınavlarda başarılı değilken süreçte son derece aktifliğiyle o açığı kapatabilir. Bu açıdan seçenekli ödev ya da sınav güzel bir uygulama da olurdu. Tüm uygulamalardan ziyade bizlerin öğrencilerimizle tecrübe ettiğimiz uygulamalar üzerinde de yoğunlaşabilirdik.
Çoktan seçmeli tercih etmezdim. Sınav olsaydı açık uçlu şekilde olurdu. Ödev de sizinkinden daha iyisini şu an için düşünemedim. Mazur görün.
Her şey için size teşekkür ederim. Kitabınızın kapak rengini çok beğenmiştim. İç açıcı ve zevkli bir tasarım.
Kitabınızı size en yakın zamanda imzalatıp hatıralarıma güzel bir an daha bırakmanın mutluluğunu yaşayacağım.
Soru sorma hakkım varsa eğer sormak isterim.
Siz bizleri değerlendirdiğinizde neler görüyorsunuz?
Neler daha iyi olabilirdi?
Zengin şımarıklığı olmayacaksa sizin gibi bir hocamın gözünden eleştirilmeyi çok isterim.
Published: Jan 14, 2021
Latest Revision: Jan 18, 2021
Ourboox Unique Identifier: OB-1004591
Copyright © 2021