SEVGİ VE BARIŞ GİRESUN’U GEZİYOR…
Mehmet Bey, eşi Yasemin Hanım Sevgi ve Barış ismindeki çocukları ile birlikte Giresun’da yaşıyorlardı.
Giresun’a geleli henüz 3 ay olmuştu ki Tunceli’den aile dostlarının ve çok sevdiği arkadaşları olan Zeynep’in, yarın Giresun’a geleceği haberini aldılar. Sevgi yarın olsun diye sabırsızlanıyordu. Sevgi, Annesi Yasemin Hanım’a Zeynep gelsin ben de ona Giresun’u gezdireceğim deyip duruyordu sürekli.
Zeynep meraklı bir kızdı ve Giresun’u da çok merak ediyordu. Gelir gelmez Sevgi’ye Giresun hakkında sorular sormaya başlamıştı bile.
Barış’ın aklına bir fikir geldi gidip annesine şöyle dedi:
-Anneciğim Zeynep bizim bu Giresun’u çok merak ediyor. Onun için Giresun’a özel bir kahvaltı hazırlar mısın? Kahvaltıda kuymak, dible ve kiraz kavurması yapsan, böylece Zeynep yöresel yemeklerimizden başlayarak Giresun’u tanır.
Annesi:
-Bu çok iyi bir fikir yarın istediklerini yapacağım.
Sabah kalktıklarında listedeki bütün yemekler Zeynep’in önüne geldi.
Zeynep Sevgi’ye dönerek:
– Kuymak neden yapılıyor,tadı çok güzel de merak ettim.
Sevgi:
-Zeynepciğim, kuymak mısır unu ,tereyağı ve Giresun’a özgü bir peynirden yapılır .Giresunlular kuymağı kahvaltıda tüketmeyi çok severler.
Kahvaltıdan sonra Zeynep tabletinden Giresun’un turistik yerlerine bakmaya başladı.En merak ettiği ise Giresun Adası’ydı.
Barış’a:
-Giresun Adası’na nasıl gidebiliriz? diye sordu.
Barış gülümseyerek:
-Zeynepciğim, Giresun Adası’na gitmek için tekneler kullanılıyor, gitmek istersen annelerimize babalarımıza soralım izin verirlerse gideriz.
Barış, Sevgi ve Zeynep önce gidip gidemeyeceklerini ebeveynlerine sordular sonra birlikte limanda onları bekleyen tekneye bindiler.
Teknenin üst katına çıkıp Karadeniz’i seyrettiler sonra Zeynep’in biraz karnı acıktı “Sevgi burada yiyecek bir şey var mı?” diye sordu.
Sevgi, teknenin alt tarafında bulunan çeşitli balıklar olduğunu söyledi, aşağıya indiler, aşçıya ne yiyebileceklerini sordular, aşçı hamsi, mezgit, istavrit ve barbun yiyebileceklerini söyledi. Zeynep hamsiyi çok sevdiği için hamsi yemek istedi. Sevgi mezgit yemeği tercih etti.Karadeniz’den taze taze tutulmuş balıklarını yediler .O sırada tekne adaya yanaştı adaya çıktıklarında çeşitli bitkiler, defne ağaçları, çiçekler ve bol yeşillik ile karşılaştılar. Adada biraz ilerlediklerinde eski kalıntılar, eski bir kale ve kazı alanı gördüler.
Sevgi:
-Bu adada çeşitli milletler yaşamışlar ama dikkat çekici olanı Amazonların burada yaşamasıdır.
Zeynep:
-Amazon mu? O da ne demek?
Sevgi
-Amazon savaşçı kadınlardır. Efsaneye göre Argonautların Altın Post seferine katılan Herkül, Giresun Adası’na da uğramış, burada insan yiyen kuşlarla savaşmıştır. Ayrıca, kadın savaşçılar olarak bilinen Amazonlar, Giresun Adası’nı üs olarak kullanmıştır.Kent ve yöre halkı tarafından kutsal sayılan adanın etrafı surlarıyla kaplı olup, saray ve manastır kalıntıları yer almaktadır.
Gezi sırasında Zeynep kocaman bir taş fark etti ve fotoğrafını çekmek için makinasını kayaya yöneltti.
Barış, Zeynep’in yanına giderek:
-Onun adı Hamza taşıdır. Ana tanrıça Kybele’yi temsil eden,sac ayak gibi üç ayak üzerine oturtulmuş bir taştır.Ayrıca bu kutsal taşın bin yıllık geçmişi ile dini inançlar gereği yaşlılar için umut veren ve mistik güç kaynağı olan dilek taşıdır,dedi.
Zeynep öğrendikleri karşısında şaşkınlığını gizleyemiyor ve sürekli Sevgi ve Barış’a sorular soruyordu.Sevgi ayrıca Zeynep’e çok şanslı olduğunu her zaman adaya girilemediğini çünkü adanın nesli tükenmekte olan kuşlar da dahil pek çok kuş türünün yumurtlaması için ev sahipliği yaptığını söyledi. Adanın tarihi kalıntılarında doğal güzelliklerinde güzel fotoğraflar çektirdiler.
Zeynep adadaki bol oksijen kaynağı ağaçları görünce:
-Ne güzel! Buraya küresel ısınma uğramamış, diye espiri yaptı ve hep birlikte güldüler. Ada turunu tamamlayıp teknelerine döndüler tekne onları limana geri götürdü.
Sevgi Zeynep’e dönerek:
-İstersen Giresun Müzesi’ne gidelim, dedi.
Zeynep:
-Çok memnun olurum.O zaman istikamet Giresun Müzesi!
Müzeye vardıklarında binanın tarihi yapısı Zeynep’in dikkatini çekti.
Zeynep:
-Bu binanın üzerinde bir haç işareti var burası kilise mi?
Barış:
-Evet burası bir kilise. Pontus Rum Devleti zamanında bu bina kiliseymiş Fatih Sultan Mehmet buraları fethettikten sonra burada yaşayan halkın dinlerini özgürce yaşamalarına müsaade etmiş günümüzde ise bu bina Giresun ve etrafında toplanan tarihi eserlere ev sahipliği yapıyor.
Hep birlikte müzeye girdiler müzenin içerisinde duvarlara çizilmiş resimler vardı, eski paralar, eski dönemlerde kullanılan takılar, kıyafetler, bazı ateşli silahlar, bina kilise olarak hizmet verirken kullanılan kilise çanı dikkat çeken başlıca tarihi eserlerdi.
Müzenin çıkışında bulunan danışmadan müze ve Giresun’un tarihi yerleri ile ilgili bolca broşür aldılar. Zeynep hemen broşürleri incelemeye başladı ve broşürlerde ilk dikkatini çeken yer Giresun Kalesi oldu.
Zeynep:
-Barış ,ben şimdi rotamızı neresi olduğunu biliyorum.
Barış :
-Neresiymiş bakalım Zeynepciğim yeni rotamız? diye gülümsedi.
Zeynep:
-Şimdi Giresun’un en önemli tarihi eserlerinden biri olan kaleye gitmeliyiz. dedi.
Sevgi:
-Çok haklısın Zeynepciğim, Kale dik bir tepenin üzerindedir oraya çıkarken biraz yorulacaksın.
Zeynep çoktan hazırdı.
Giresun çarşısından yokuşu çıkmaya başladılar. Arnavut kaldırımlı sokaklardan geçip Millet Bahçesine ulaştılar. Denize bakan bir masaya oturup çaylarını yudumladılar ve limana yanaşan gemileri izlediler. Biraz dinlenmek hepsine iyi geldi. Şimdi rektörlük binası olarak kullanılan tarihi binanın önünden geçerek kaleye ulaştılar. Kale bütün şehre hakim bir tepe üzerinde bulunuyordu. Zaten Kültür Bakanlığı tarafından kaleye koyulan bilgilendirme tabelalarında kalenin bu bölgeye hakim olan Pontus Rum Devleti, Osmanlı Devleti ve bazı diğer toplumlar tarafından gözlem ve güvenlik amaçlı kullanıldığı yazıyordu. Kalenin bazı duvarları, surları halen ayakta idi. Kocaman çınar ağaçları hemen dikkat çekiyordu. Buraya yapılmış çocuk parkı çay bahçesi piknik alanları Giresunluları ve misafirleri buraya çekiyor ve insanları cezbediyordu.
Zeynep küçük bir tepecikte bulunan ve denizi gören ağaçlar ve yeşillikler arasında bir bank gördü.
Zeynep:
-Vayy canına! Şurada saatlerce kitap okuyabilirim.
Sevgi birden kahkaha attı ve şöyle dedi:
-Duydun mu Barış Zeynep’in ne dediğini?
Barış tebessüm ederek:
-Zeynepciğim , Sevgi ve benim Giresun’da yapmaktan en çok hoşlandığımız şey o bankta oturup kitap okumak.
Sevgi ve Barış’ın babası Mehmet Bey seslendi:
-Çocuklar yorulmadınız mı hala?
Herkes çok yorulmuştu.Hep birlikte eve dönmeye karar verdiler.
Yasemin Hanım eve vardıklarında hemen sofrayı kuruverdi. Sofrada yine Giresun’umuzun lezzetli tatları vardı.Mısır ekmeği, pancar çorbası,dible, turşu kavurması, ısırgan, kiraz tuzlusu daha neler neler…Tolga Bey pancar çorbasının içine mısır ekmeğini doğrayıp bir güzel afiyetle yedi ve Yasemin Hanım’dan bir tabak daha istedi.Zeynep babasına çok şaşırmıştı.Onu hiç bu kadar iştahlı görmemişti çünkü.
Yemek sırasında Zeynep:
-Yarın nereye gidiyoruz?diye sordu.
Mehmet Bey:
-Sizi daha önce hiç görmediğiniz bir cennete götüreceğim.dedi.
Zeynep şaşırdı.
Zeynep’in durumunu fark eden Barış hemen söze karışarak:
– Babam yaylalarımızdan bahsediyor Zeynepciğim.Giresun yaylaları el değmemiş güzelliktedir, tertemiz havası ve bitki çeşitliliği ile yabani hayvanlara doğal yaşam alanıdır. Hem yaylalarda çok taze kuzu eti yiyebiliriz, ayrıca taze yöresel ürünler de satın alabiliriz. Eminim yarın çok eğleneceksin.
Gerçekten ertesi gün Kulakkaya, Bektaş ve Kümbet yaylalarını gezdiler, ormanda yürüyüp, cayırlarda yuvarlandılar.Zeynep etrafı dikkatlice izliyordu. Bir tarafta mangallar yanıyor,bir tarafta insanlar horon tepiyordu.Kemençe sesi her taraftaydı.Herkes tavada oynayan hamsi gibiydi adeta.Barış,Sevgi ve Zeynep aileleri ile birlikte horona katıldılar.İki aile harika bir gün geçirdiler.Eve gelince herkes odasına çekildi .Yorgunluktan Sevgi,Barış ve Zeynep çoktan arabada uyuyakalmışlardı bile.
Sabah Sevgi kalktığında Zeynep’in pencereden bir yere dikkatlice baktığını gördü.Yanına giderek:
-Hayırdır Zeynep? Bu kadar dikkatli nereye bakıyorsun?
Zeynep ,Gedikkaya’yı göstererek:
-Ne ilginç bir kaya bu!
Sevgi:
-Onun adı Gedikkaya’dır.Bir rivayete göre Giresun’un güzelliğinden ağzının açık kaldığı söyleniyor.
Zeynep öğrendikleri karşısında her an daha bir şaşırıyordu.Sevgi,Zeynep’in bu haline gülünce Zeynep de gülmeye başladı ve birlikte gülüştüler.
Barış heyecanla yanlarına geldi ve Zeynep’e kahvaltıdan sonra onu çok güzel bir yere götüreceklerini söyledi.Zeynep çok meraklanmıştı.Acaba başka neresi kaldı ki görmediğim diye düşünmeye başlamıştı.
Kahvaltıdan sonra Sevgi,Barış ve Zeynep aileleriyle birlikte dışarı çıktılar.Zeytinlik Mahallesi sokaklarında gezmeye başladılar.
Ayşe Hanım :
-Bu dar sokaklar ve kaldırım taşları ne kadar ilginç!
Mehmet Bey:
-Burada bulunan evler tarihi evlerdir. Eskiden buraya Gogoro Mahallesi deniliyormuş.Yaklaşık iki asır önce Avrupa’dan ithal edilen malzemelerle inşa edilmiş. Rumlar ile Türklerin yıllarca burada yaşamışlar.Bu mahalle türkülere bile konu olmuş. Burada bulunan evler kendine özgü bahçesi, kapıları, pencereleri, iç dizaynı gibi mimari özellikleriyle ön plana çıkıyor. Kitabelere göre en eski ev 1840’lı yıllarda inşa edilmiş.
Zeytinlik Mahallesinde bol bol fotoğraf çekindiler.
Mehmet ve Yasemin Hanımın misafirleri akşam memleketleri olan Tunceli’ye döneceklerdi.Zeynep,Sevgi ve Barış’a çok alışmıştı ve onlardan ayrılmak istemiyordu.Üç arkadaş birlikte yazın görüşmek üzere sözleştiler.
Zeynep yanında bir sürü fotoğraf ve hatıra ile Barış ve Sevgiye veda etti. Annesine ve babasına ülkemizin çok güzel bir şehrini tanıma fırsatı verdikleri için teşekkür etti.
Sevgi ve Barış ise Tunceli’ye gidecekleri günün planını şimdiden yapmaya başlamışlardı bile.
BÖLÜM SONU
Published: Apr 10, 2020
Latest Revision: Apr 10, 2020
Ourboox Unique Identifier: OB-771407
Copyright © 2020