ADANA’NIN TARİHİ VE KÜLTÜREL MİRASLARI Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin deltasında verimli sulak arazide kurulu Adana’nın tarihi, cografi konumu nedeni ile M.Ö. 6000 yıllarina uzanmaktadır. Adana, Antik Kilikya Bölgesi’nin en önemli şehirlerinden birisidir. Hititler’den Osmanlı’ya, gelmiş geçmiş birçok medeniyetin beşiğidir.

Büyük Saat Kulesi

Tarihi Ulu Cami Külliyesi içinde, 1882 yılında Vali Abidin Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kesme taştan dikdörtgen kesitli 32 m. yükseklikte bir kuledir. Resmi dairelerin zamanlarını ve ezan vakitlerini göstermek için yapılmıştır.

Yılanlı Kale

Adana’nın Çukurova ilçesinde yer alan Yılanlı Kale, Adana Merkez’e 30 km mesafede bulunan en önemli kalelerden biri. Ceyhan’a 13 km mesafedeki Yılanlı Kale, oldukça sarp bir tepe üzerinde, Ceyhan Ovası’na tamamen hakim bir noktada kurulmuş. Bizanslılar zamanında yapıldığı düşünülen Yılanlı Kale, yöre halkı tarafından Şahmeran Kalesi olarak da anılıyor.
Tarihi İpek Yolu üzerinde, Ortaçağ’da 11. yüzyılda yapılmış Haçlı kalelerinden biri olan Yılanlı Kale, ovadaki diğer kaleleri de görüş alanının içine alıyor. 8 adet yuvarlak burca sahip olan Yılanlı Kale’nin güneyinde nizamiye kapısı bulunuyor. Kalenin girişinden itibaren taş basamaklı merdivenlerle teraslara çıkılabiliyor. Kilise ve sarnıcı bulunan Yılanlı Kale’nin garnizonu ise üst bölümde yer alıyor.
Eski adı Govara olan Yılanlı Kale, 1671 yılında buradan geçen Evliya Çelebi tarafından Şahmeran Kalesi olarak tanıtılmış. Evliya Çelebi, alaycı bir dil kullanarak, burada ensesi tüylü ve boynuzlu yılanların yaşadığını ifade etmiş. Zaten o ünlü Şahmeran hikayesi de bu kaleye dayanıyor.

Ceyhan Nehri kenarındaki tepeye yaptırılmış olan Yılanlı Kale, geçmişte hem tüm Ceyhan Ovası’nı hem de tarihi İpek Yolu’nu kontrol etmiş. Bulunduğu doğal kaynaklarla bütünleşmiş olan Yılanlı Kale’nin surları da oldukça sağlam. Kalenin meydanına üç kapıdan sonra ulaşılabilir. Ayrıca kapıları birbirine bağlayan portatif merdivenlerin de kullanıldığını görebiliyoruz. Tüm bunlar, Yılanlı Kale’nin fethedilmesini bir hayli zorlaştırmış. Yılanlı Kale, Ramazanoğlu Beyliği döneminde, 1357 yılından itibaren terk edilmiş.

Taşköprü

Adana Müzesi’ndeki kitabede mimar Auxentios tarafından 4. yüzyılda yapıldığı yazılıdır. 319 m. uzunluğunda ve 13 m. yüksekliğinde olan köprü, yanlardan ortaya doğru büyüyen 21 yuvarlak kemerden ibarettir. Bunlardan ancak 14’ü sağlamdır. Ortadaki büyük kemerde iki aslan kabartması vardır.

Tepebağ Evleri

Eski Adana evleri, aynı adlı Tepebağ Höyüğü’nün üzerinde ve eteklerindedir. Tarihi sur içindeki Adana şehrinin yüzlerce yıllık kültürü burada saklıdır. Tepebağ Evleri’nin çoğu 18. yüzyılda yapılmıştır.

Varda Köprüsü

Adana’nın Karaisalı ilçesinde bulunan Varda Köprüsü Alman Köprüsü ve Koca Köprü olarak da adlandırılmaktadır.

Demiryolu köprüsü olarak yapılan köprü 1912 yılında Almanlar tarafından inşa edilmiştir. Adana’ya harika bir görsellik katan köprü, 200 metre uzunluğunda olup; 99 metre yüksekliğindedir. Tarihi eserler arasında gösterilmekle birlikte, Adana’nın önemli kalıntıları arasındaki köprü, günümüzde iki tüneli kullanılmaktadır. Hackırı Köyü yakınlarındaki Alman Köprüsü’ne ulaşım zor değildir. İlçeye yakın olan Kapıkaya Kanyonu’ndan 2 kilometre sonra Kıralan ve Bolcalı köylerinin tabelalarını takip ederek ulaşabilirsiniz.

Adana Sinema Müzesi

23 Eylül 2011 tarihinde açılışı yapılmış olan Adana Sinema Müzesi, ilde yer alan tarihi bir evin restore edilmesi ile kurulmuştur. Oldukça merkezi bir konumda yer alan müze, aynı zamanda Adana Arkeoloji Müzesi’ne de 150 m mesafede yer almaktadır. İçerisinde sinema tarihine ışık tutan afiş, fotoğraf, kitap ve çok sayıda eserin sergilendiği Adana Sinema Müzesi’nde ziyaretçilerin en çok dikkatini çeken şey ise, sergilenen afişlerdeki filmlerin yapımında ya da oyuncu olarak görev alan kişilerden en az birinin Adanalı olmasıdır. İçerisinde Türk sineması dünyasına büyük katkıları olan pek çok tanıdık yüzün fotoğraflarına ve eşyalarına ulaşabileceğiniz müze Adana’da sanatın gelişimine de oldukça katkı sağlamıştır.

İkinci katında ise halkın kullanımına açık, oldukça geniş kaynaklı bir sinema kütüphanesi olan Adana Sinema Müzesi, aynı zamanda dilediğiniz kaynağı inceleme ya da bünyesinde yer alan filmi izleme olanağı sunmaktadır. Böyle ülkemizin geniş sinema kültürü hakkında çok daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz. Adana seyahatinizde mutlaka yer vermeniz gereken bu durak, hem sinema tutkunlarının hem de sanat meraklılarının oldukça ilgisini çekmektedir.

Şeyh Cemil Nardalı Milli Mücadele Konağı

Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında büyük katkı sağlayan, Temmuz 1920’de Adanalıların “Kaç Kaç” diye hatırladığı Fransız işgalinin en acı günlerinde zulümden ve katliamdan kurtulmayı başaranların sığındığı ,Şeyh Cemil Nardalı tarafından yaptırılan ve Osmanlı mimarisinin tüm özelliklerini taşıyan 3 katlı cumbalı tarihi konaktır. Halk arasında Atatürk’ ün milli mücadele döneminde Adana’da konakladığı konak olarak bilinir.

Yağ Camii

Yağ Camii, önceleri “Eski Cami” adı ile anılıyorken, hemen yanında kurulu yağ çarşısı nedeniyle daha sonraları bu adı almıştır. 1501 yılında Ramazanoğlu Halil Bey’in emri ile kiliseden camiye çevrilmiş, günümüzdeki haline Piri Paşa tarafından yaptırılan eklemelerle kavuşmuştur.

Adana Arkeoloji Müzesi

1924 yılında kurulmuş olan Adana Arkeoloji Müzesi, Adana ve çevresinde bulunan pek çok arkeolojik esere ev sahipliği yapıyor. Günümüzde Reşatbey’deki binasında hizmete açık olan Adana Arkeoloji Müzesi, 1972 yılına kadar sürekli yer değiştirmek durumunda kalmış. Kuruluş yıllarında Polis Dairesi’nde ziyarete açık olan müze, 1928’de şu an yıkık vaziyette olan Caferpaşa Camii Medresesi’ne, sonrasında ise Kuruköprü Rum Kilisesi’ne taşınmış. Etnografya Salonu ise 1935’te eklenmiş Adana Arkeoloji Müzesi’ne.

Adana ve çevre illerde gerçekleştirilen arkeolojik kazılarda bulunan eserlerin sergilendiği Adana Arkeoloji Müzesi, Hitit, Asur, Fenike, Frig, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait pek çok esere ev sahipliği yapıyor. O dönemlerden günümüze miras kalmış heykeller, kitabeler, lahitler, steller, mimari parçalar ve taş eserler Adana Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen tarihi eserlerden yalnızca bazıları. Müzenin en değerli eserlerinin ise lahitler olduğunu söyleyebilmemiz mümkün.