by CANAN AVCI
Copyright © 2020
Merhaba ben Sevgi .İkiz kardeşim Barış ile birlikte Giresun’da oturuyoruz.
Bu yıl ilk defa kasım ayında okulumuz bir hafta tatil olacak. Bizde ailemizle birlikte Burdur da oturan teyzemize gideceğiz. Kuzenlerimiz Gülsüm ve Mehmet’i görmek için sabırsızlanıyoruz.Gezimize bir gün kaldığı için valizlerimizi hazırladık. Ben yanıma olmazsa olmazım kitaplarımı almayı da unutmadım.Kardeşim Barış ise her zaman olduğu gibi tabletinin başında.Ben de yolculuğumuz için araştırma yapmaya karar verdim. Araştırmama başlayalı kısa bir süre oluştu ki annem yemek için sofraya çağırdı.Hemen ellerimi yıkayıp sofraya geldim. Barış ise bir kaç çağırmadan sonra tabletini bırakıp sofraya geldi.Hep birlikte yemeğimizi yedik.Yemekten sonra odama gidip araştırmama devam ettim.
Araştırmama göre yolculuğumuz 11-12 saat sürecekti.Burdur küçük bir şehirdi.Göller yöresinde yer alıyordu. Burdur Gölü hemen şehrin yanında yer alıyordu.Ayrıca Salda Gölü ,İnsuyu Mağarası, Sagalassos ve Kibyra önemli tarihi ,turistik ve doğal güzellikleri arasında yer alıyordu.Biraz yoruldum ve uyumaya karar verdim. yolculuğumuzu ve Burdur’u hayal ederek uykuya daldım.Sabah erkenden kalktık.Anne ve babam yolculuk için hazırlanmaya başlamışlardı.Hep beraber kahvaltımızı yaptık. Barış’a akşam yaptığım araştırmalardan bahsettim. Onun da gezeceğimiz yerler ilgisini çekmişti.Babam valizlerimizi arabaya götürdü .Artık gitmeye hazırdık . Hepimiz emniyet kemerlerimizi bağladık.Yolculuğumuz başladı. Yolculuk sırasında Barış bana tabletten sadece Burdur Göl’ünde yaşayan “Dikkuyruk” isimli kuşun resmini gösterdi.Orada bir kuş gözlem evi varmış.Eğer şanslıysak bir Dikkuyruk fotoğrafı çekebileceğimizi konuştuk.Sosyal medyada Burdur Gölü’nün son yıllarda oldukça küçüldüğü ve böyle devam ederse yok olup gitme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu yazıyordu.Bu bizi çok üzdü.Yolculuğumuz uzun sürmesine rağmen Mehmet ve Gülsüm ü göreceğimiz için zaman su gibi akıp gitti.Biraz çevremizi seyrettik.Biraz kitap okuduk derken Burdur’a geldik.Saat geç olmuştu ama kuzenlerimizi görmek bizi çok mutlu etti.Onlarla biraz sohbet ettikten sonra yatıp uyuduk.Ertesi sabah erkenden kalktık.İlk nereye gideceğimize karar veremedikTeyzem Burdur Gölü’nün kıyısına gidelim dedi.Hemen yola çıktık.Gölün kıyısına geldik.Göl hayal ettiğimden daha küçüktü .Eskiden daha büyükmüş .Ama yanlış kullanımlar hava şartları ve küresel ısınmanın etkileriyle kaynakları azalan göl ,küçülüp kurumaya başlamış.Biraz yürüdük. İlerde kuş gözlem evine vardık. Kuş gözlem evi ağaçtan yapılmış yüksek bir kulübeydi.Oradan nesli tükenmekte olan dikkuyrukları gözlemliyorlarmış.Bizde baktık ama kuşları göremedik .Biraz üzüldük tabi.Ailelerimiz oradan Salda Gölü’ne gideceğimizi söylediler. Salda Gölü son zamanlarda çok ismini duyduğumuz bir yerdi .Acaba gerçekten bembeyaz kumsalları ve turkuaz rengi suları varmıydı? En iyisi gezip görmek.Salda Gölü’ne geldiğimizde bizi bembeyaz bir kumsal karşıladı.Çok güzel bir görüntüydü.Salda Gölü çok derin bir gölmüş.Gölün kenarında ayaklarımızı suya soktuk ama içine girmedik. Çok güzeldi.Dönüş yolunda Gülsüm ve Mehmet ile göllerin kurumaması için neler yapabileceğimiz hakkında konuştuk.Bunun için bizim yapabileceğimiz en basit şeyin suyumuzu israf etmeden kullanmak olduğu konusunda birleştik.Eve dönmeden İnsuyu Mağarasına da uğramaya karar verdik. Hava sıcak olmasına rağmen İnsuyu Mağarası çok soğuktu.İçinde küçük gölcükler vardı. Eskiden daha çok su varmış ama şimdi bazıları kurumuş. Dilek Gölü adını verdiklere yere gelince bizde bir dilek tuttuk. İnşallah göllerimiz kurumaz…Eve döndüğümüzde oldukça yorulmuştuk.Gülsüm ve Mehmet’le odada okullarında neler yaptıklarını konuştuk. O hafta öğretmenleri Canan Hanım onları Burdur Müzesi’ne geziye götürmüş.Bize gezide çektikleri fotoğrafları gösterdiler. Alt katta bir çok heykeller varmış. Üst katta ise çok eskiden bölgede yaşayan insanların kullandığı çanak, çömlek, süs eşyaları sergileniyormuş. Bölgenin tarihi hakkında bir çok bilgi öğrenmişler. O akşam iyi bir uyku çektik.Ertesi gün Mehmet ve Gülsüm Sagalossos’a gidelim dediler. Karar verdik, Sagolossos’a gidiyoruz.Eşyalarımızı topladık arabaya bindik. Yeşillikler arasında bir yolculuktan sonra Sagalasos’a geldik.Denizden 1700 metre yüksekteymiş. Roma döneminden kalmış.Çok hoş bir görüntüsü vardı.Antoninler çeşmesi, dokuzbin kişilik kapasiteli antik tiyatrosu ve kütüphanesi ile çok güzel bir yerdi.Gülsüm bölgede başka tarihi yerler de olduğunu söyledi. Sınıfta bir proje yapmışlar ve tarihi yerleri araştırmışlar. Kibyra da bunlardan biriymiş.Onun ilgisini çeken şey büyük arenaymış. Ayrıca dünyanın başka hiçbir yerinde olmayan Medusa Mozayiği varmış. Buradan alınan bazı eserler Gülsüm ve Mehmet’in sınıfça gezdiği Burdur Müzesi’nde sergileniyormuş.Bugün çok iyi gezmiştik. Eve döndüğümüzde Gülsüm ve Mehmet’in kuşu Çiko, cik cik öterek bizi karşıladı.Mehmet Çiko’yu çok seviyor.Bütün sorumlulukları onun .Beslenmesi, bakımı.Bizde onu çok sevdik.Bir hayvanı beslemek ve sorumluluğunu almak çok önemli.Mehmet ve Gülsüm bunu çok iyi yapıyorlar. Hafta boyunca daha birçok yere gittik.Burdur Şiş yedik. Eve dönünce komşularımıza ikram etmek için meşhur ceviz ezmesinden aldık. Arkadaşlarımıza anlatacağımız birçok bilgi edindik.Fotoğraflar çektik. Barış artık tabletini sadece oyun oynamak için kullanmıyor . Bu gezi ve çektiği fotoğraflar sayesinde bilgi edinmek için kullanmaya başladı.En önemlisi de kullandığımız suları israf etmememiz gerektiğini öğrenmemiz oldu. Artık gideceğimiz gün geldi. Gülsüm ve Mehmet’ten ayrılmak çok zor olacak .Onları çok özleyeceğiz.Bundan sonra daha sık görüşmeye karar verdik.Hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra vedalaştık ve Giresun’a doğru yola çıktık.Gezimiz yorucu ama çok güzel geçmişti.Burdur’u gezmiş ve tanımıştık. Akrabalık ilişkilerimiz ise bu gezi sayesinde güçlenmişti.Annem ve babama ikimizde bizi bu geziye çıkardıkları için teşekkür ettik.Bundan sonra her tatilde başka şehirlerde yaşayan akrabalarımızı ziyaret etmek için de söz aldık ve neşe içinde evimize döndük.
Araştırmama göre yolculuğumuz 11-12 saat sürecekti.Burdur küçük bir şehirdi.Göller yöresinde yer alıyordu. Burdur Gölü hemen şehrin yanındaydı.Ayrıca Salda Gölü ,İnsuyu Mağarası, Sagalassos ve Kibyra önemli tarihi ,turistik ve doğal güzellikleri arasındaydı.Biraz yoruldum ve uyumaya karar verdim. Yolculuğumuzu ve Burdur’u hayal ederek uykuya daldım.Sabah erkenden kalktık.Anne ve babam yolculuk için hazırlanmaya başlamışlardı.Hep beraber kahvaltımızı yaptık. Barış’a akşam yaptığım araştırmalardan bahsettim. Onun da gezeceğimiz yerler ilgisini çekmişti.Babam valizlerimizi arabaya götürdü .Artık gitmeye hazırdık . Hepimiz emniyet kemerlerimizi bağladık.Yolculuğumuz başladı. Yolculuk sırasında Barış bana tabletten sadece Burdur Göl’ünde yaşayan “Dikkuyruk” isimli kuşun resmini gösterdi.
Orada bir kuş gözlem evi varmış.Eğer şanslıysak bir Dikkuyruk fotoğrafı çekebileceğimizi konuştuk.Sosyal medyada Burdur Gölü’nün son yıllarda oldukça küçüldüğü ve böyle devam ederse yok olup gitme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu yazıyordu.Bu bizi çok üzdü.Yolculuğumuz uzun sürmesine rağmen Mehmet ve Gülsüm’ü göreceğimiz için zaman su gibi akıp gitti.Biraz çevremizi seyrettik.Biraz kitap okuduk derken Burdur’a geldik.Saat geç olmuştu ama kuzenlerimizi görmek bizi çok mutlu etti.Onlarla biraz sohbet ettikten sonra yatıp uyuduk.Ertesi sabah erkenden kalktık.İlk nereye gideceğimize karar veremedik.Teyzem Burdur Gölü’nün kıyısına gidelim dedi.Hemen yola çıktık.Gölün kıyısına geldik.Göl hayal ettiğimden daha küçüktü .Eskiden daha büyükmüş .
Ama yanlış kullanımlar hava şartları ve küresel ısınmanın etkileriyle kaynakları azalan göl ,küçülüp kurumaya başlamış.Biraz yürüdük. İlerde kuş gözlem evine vardık. Kuş gözlem evi ağaçtan yapılmış yüksek bir kulübeydi.Oradan nesli tükenmekte olan dikkuyrukları gözlemliyorlarmış.Bizde baktık ama kuşları göremedik .Biraz üzüldük tabi.Ailelerimiz oradan Salda Gölü’ne gideceğimizi söylediler. Salda Gölü son zamanlarda çok ismini duyduğumuz bir yerdi .Acaba gerçekten bembeyaz kumsalları ve turkuaz rengi suları var mıydı? En iyisi gezip görmek.Salda Gölü’ne geldiğimizde bizi bembeyaz bir kumsal karşıladı.Çok güzel bir görüntüydü.Salda Gölü çok derin bir gölmüş.Gölün kenarında ayaklarımızı suya soktuk ama içine girmedik. Çok güzeldi.Dönüş yolunda Gülsüm ve Mehmet ile göllerin kurumaması için neler yapabileceğimiz hakkında konuştuk.
Bunun için bizim yapabileceğimiz en basit şeyin suyumuzu israf etmeden kullanmak olduğu konusunda birleştik.Eve dönmeden İnsuyu Mağarasına da uğramaya karar verdik. Hava sıcak olmasına rağmen İnsuyu Mağarası çok soğuktu.İçinde küçük gölcükler vardı. Eskiden daha çok su varmış ama şimdi bazıları kurumuş. Dilek Gölü adını verdiklere yere gelince bizde bir dilek tuttuk. İnşallah göllerimiz kurumaz…Eve döndüğümüzde oldukça yorulmuştuk.Gülsüm ve Mehmet’le odada okullarında neler yaptıklarını konuştuk. O hafta öğretmenleri Canan Hanım onları Burdur Müzesi’ne geziye götürmüş.Bize gezide çektikleri fotoğrafları gösterdiler. Alt katta bir çok heykeller varmış. Üst katta ise çok eskiden bölgede yaşayan insanların kullandığı çanak, çömlek, süs eşyaları sergileniyormuş. Bölgenin tarihi hakkında bir çok bilgi öğrenmişler.
O akşam iyi bir uyku çektik.Ertesi gün Mehmet ve Gülsüm Sagalossos’a gidelim dediler. Karar verdik, Sagolossos’a gidiyoruz.Eşyalarımızı topladık arabaya bindik. Yeşillikler arasında bir yolculuktan sonra Sagalasos’a geldik.Denizden 1700 metre yüksekteymiş. Roma döneminden kalmış.Çok hoş bir görüntüsü vardı.Antoninler çeşmesi, dokuzbin kişilik kapasiteli antik tiyatrosu ve kütüphanesi ile çok güzel bir yerdi.Gülsüm bölgede başka tarihi yerler de olduğunu söyledi. Sınıfta bir proje yapmışlar ve tarihi yerleri araştırmışlar. Kibyra da bunlardan biriymiş.Onun ilgisini çeken şey büyük arenaymış. Ayrıca dünyanın başka hiçbir yerinde olmayan Medusa Mozayiği varmış. Buradan alınan bazı eserler Gülsüm ve Mehmet’in sınıfça gezdiği Burdur Müzesi’nde sergileniyormuş.Bugün çok iyi gezmiştik. Eve döndüğümüzde Gülsüm ve Mehmet’in kuşu Çiko, cik cik öterek bizi karşıladı.
Mehmet Çiko’yu çok seviyor.Bütün sorumlulukları onun .Beslenmesi, bakımı.Bizde onu çok sevdik.Bir hayvanı beslemek ve sorumluluğunu almak çok önemli.Mehmet ve Gülsüm bunu çok iyi yapıyorlar. Hafta boyunca daha birçok yere gittik.Burdur Şiş yedik. Eve dönünce komşularımıza ikram etmek için meşhur ceviz ezmesinden aldık. Arkadaşlarımıza anlatacağımız birçok bilgi edindik.Fotoğraflar çektik. Barış artık tabletini sadece oyun oynamak için kullanmıyor . Bu gezi ve çektiği fotoğraflar sayesinde bilgi edinmek için kullanmaya başladı.En önemlisi de kullandığımız suları israf etmememiz gerektiğini öğrenmemiz oldu. Artık gideceğimiz gün geldi. Gülsüm ve Mehmet’ten ayrılmak çok zor olacak .Onları çok özleyeceğiz.Bundan sonra daha sık görüşmeye karar verdik.Hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra vedalaştık ve Giresun’a doğru yola çıktık.Gezimiz yorucu ama çok güzel geçmişti.
Burdur’u gezmiş ve tanımıştık. Akrabalık ilişkilerimiz ise bu gezi sayesinde güçlenmişti.Annem ve babama ikimizde bizi bu geziye çıkardıkları için teşekkür ettik.Bundan sonra her tatilde başka şehirlerde yaşayan akrabalarımızı ziyaret etmek için de söz aldık ve neşe içinde evimize döndük.
Published: Jan 9, 2020
Latest Revision: Feb 9, 2020
Ourboox Unique Identifier: OB-710989
Copyright © 2020