= HÜCRE =
ORGANELLERİ
Bir insan vücudu, trilyonlarca hücreden oluşur. Her bir hücre içerisinde birbirinden farklı görevleri yerine getiren onlarca çeşit organel vardır. Her bir hücre içinde bir saniyede milyonlarca biyokimyasal tepkime gerçekleşir ve bu karmaşık yapıdaki hücre ve hücre elemanlarının birbiriyle uyumlu çalışması gerekir. Aksi takdirde bir aksama sonucu hücrenin veya canlının hastalanmasına ve hatta ölümüne sebep olabilir. İşte bende bu kitapta düzgün bir şekilde çalışmazsa hayatınıza mal olabilecek hücre organellerinden bahsedeceğim.
∴∴∴
‘RİBOZOM‘
›Protein moleküllerinin sentezi burada gerçekleşir.
›Hücrenin en küçük ve zarsız organelidir.
›Tüm prokaryot ve ökaryot hücrelerde bulunur. Prokaryot hücrelerde sitoplazmada serbest, ökaryot hücrelerde ise sitoplazmada serbest halde, granüllü endoplazmik retikulumlar ile çekirdek zarlarının dış yüzeyinde, mitokondri ve pastillerde bulunur.
›Küçük ve büyük olmak üzere 2 alt birimden meydana gelir.
›RRna ve proteinden oluşur.
›Ökaryot hücrelerin çekirdekçiğinde sentezlenir.
›salgı yapan hücrelerde daha fazla bulunur.
–ENDOPLAZMİK RETİKULUM–
›Hücre zarından başlayıp çekirdek zarına kadar uzanan hücre kanallarıdır.
›Endoplazmik retikulumlar neredeyse tüm ökaryot hücrelerde bulunur.
›Bazı endoplazmik retikulumlar ribozom bulundurabilir. Ribozom bulunduranlara granüllü endoplazmik retikulum , bulundurmayanlara granülsüz(düz) endoplazmik retikulum denir.
›granüllü endoplazmik retikulum protein sentezinin hızlı olduğu hücrelerde bol miktarda bulunur. Hücre dışına verilecek olan salgıların büyük bir kısmı granüllü endoplazmik retikulum tarafındansentezlenir ve küçük keseler içinde paketlenerek golgi aygıtına gönderilir.
›Granülsüz endoplazmik retikulum hücre zarı ile çoğu organelin zar yapısına katılan yağ moleküllerinin sentezinde görev alır. Ayrıca ilaç ve alkollerin zehirleyici etkilerini yok etme, karaciğer hücrelerinde depolanan glikojeni parçalamada ve steroit yapılı bazı hormonların sentezinde görev alır.
›Endoplazmik retikulumlar hücre bölünmesi sırasında eriyerek kaybolurlar. Bölünme tamamlanınca ise tekrar oluşturulurlar.
›Endoplazmik retikulum hücre çekirdeğinin sabit kalmasını, asidik-bazik tepkimelerin birbirinden ayrılmasımı ve hücre içerisinde madde taşınmasını sağlar.
–GOLGİ AYGITI–
›Golgi aygıtı protein ve yağ yapılıdır.
›Düz endoplazmik retikulum tarafından üretilen Golgi zarları üzerinde
ribozom bulunmaz.
›Hücre organellerini kaybetmiş olgun alyuvarlar ile sperm hücreleri hariç bütün ökaryot yapılı hücrelerde Golgi aygıtı bulunur.
›Tükürük bezi hücrelerinde, mukus salgılayan bezlerde ve bitkilerin koku molekülleri üreten hücrelerinde iyi gelişmiştir.
›Endoplazmik retikulumlarda üretilen maddelerin büyük bir kısmı Golgi aygıtında ayrıştırılır, depolanır ve paketlenir.
›Golgi aygıtı, glikoprotein ve lipoprotein gibi maddelerin üretimi ve salgılanmasından sorumludur.
›Maddelerin hücre içinde sindirimini yapan lizozomların oluşumunda Golgi aygıtı rol oynar.
›Golgi aygıtının büyüklüğü ve gelişimi, hücre tipine ayrıca metabolik durumuna göre değişiklik gösterir. Golgi aygıtındaki fonksiyon bozuklukları hücre için adeta yıkımdır.Örneğin sinir hücrelerinde işlev kaybına neden olan Alzheimer ile kistik fibrozis hastalığında Golgi aygıtının hem yapısında hem de işlevlerinde anormallikler olduğu ortaya konulmuştur.
–LİZOZOM–
›Lizozomlar, sindirim enzimleri taşıyan, tek katlı zarla çevrili hücre organelidir.
⇒Lizozomun içerisinde bulunan enzimler, granüllü endoplazmik retikulumların yüzeyinde bulunan ribozomlarda üretildikten sonra endoplazmik retikulumlar aracılığı ile Golgi aygıtına getirilir. Burada yoğunlaştırılarak paketlenir ve kesecikler içine alınıp lizozom şeklinde sitoplazmaya bırakılır.
›Lizozomlar hücre içi sindirim yapabilen hücrelerde bulunur. Gelişmiş bitkive mantar hücrelerinde lizozom yoktur.
›Lizozomlar, fagositozla yutulan bakteri ve virüslerle yabancı maddeleri etkisiz hâle getirir.
›Lizozomlar, spermin yumurtaya girmesinde de etkilidir. (Spermin uç kısmında bulunan lizozoma benzer bir organel, yumurtanın dış kısmında bulunan koruyucu örtüleri eritir.)
›Bozulmuş ve yaşlanmış organeller, lizozomlar tarafından yok edilir.
›Lizozom zarının iç yüzeyi, enzimlerin zarar vermesini engelleyen özel bir madde ile kaplanmıştır. Herhangi bir etki sonucu lizozom zarı parçalanırsa enzimler sitoplazmaya dağılır ve hücre kendini sindirir. Bu olaya otoliz denir.
›Aşırı soğuk veya sıcağa maruz kalan deri hücrelerinde yanıkların oluşmasının sebebi lizozomların parçalanmasıdır.
∗Tay-Sachs(Tay Saks) hastalığında sinir hücrelerinin lizozomlarında lipitleri sindiren enzimler eksiktir. Zamanla sinir hücrelerinde biriken lipitler, hücrelerin fonksiyonlarının bozulmasına neden olur.
∗Lizozom faaliyeti sonucu parçalanması gereken maddeler parçalanmadan zamanla lizozomlarda birikebilir. Bu maddeler yaşlılık pigmenti adı verilen pigmentlere dönüşür.Bu durum deride kahverengi lekelerin oluşmasına yol açar
–PEROKSİZOMLAR(MİKROCİSİMCİKLER)–
›Peroksizomlar, hem bitki hem de hayvan hücrelerinde bulunan, zehirli maddeleri yok eden, tek katlı zarla çevrili organeldir.
∗Karaciğer peroksizomları sahip olduğu peroksidaz ve katalaz enzimleri yardımı ile alkol, ilaç gibi zararlı maddelerin toksik etkilerini yok eder. Metabolizma faaliyetleri ve peroksizomda gerçekleşen tepkimeler sonucunda oluşan ve zehirli bir madde olan hidrojen peroksiti (H2O2), sahip olduğu katalaz enzimi ile zararsız su ve oksijene ayrıştırır.
∗Bazı peroksizomlar yağ asitlerini mitokondrinin kullanabileceği daha küçük moleküllere dönüştürür. Bu olay sırasında oksijen kullanılır.
›Ökaryot bir hücrede oksijen tüketen iki organel vardır. Bunlardan biri mitokondri diğeri peroksizomdur.
–KOFUL–
Kofullar; hücre, çekirdek, endoplazmik retikulum zarları ve Golgi aygıtını oluşturan yassı keseciklerden meydana gelebilen, tek katlı zarla çevrili hücre organelidir.
Genç hücrelerde kofullar daha küçüktür.
Hücre yaşlandıkça koful büyür.
›Kofullar genel olarak besin, salgı, depo kofulları ve kontraktil(kasılgan) kofullar olmak üzere dört çeşittir.
–BESİN KOFULU–
Besinlerin endositoz yoluyla hücreye alınması sonucunda oluşan keseciklere besin kofulu denir.
›Genellikle hücre içi sindirim yapabilen; amip, paramesyum (Görsel 2.29) gibi bir hücreli
canlılarda ve insanların akyuvar gibi fagositoz yapabilen hücrelerinde görülür.
›Besin kofulundaki maddeler lizozomlardaki sindirici enzimlerle parçalanır. Meydana gelen ürünler sitoplazmaya
geçer, geride kalan atıklar ekzositozla hücre dışına verilir.
–SALGI KOFULU–
Golgi aygıtında üretilen salgıların ve metabolizma sonucu meydana gelen atık maddelerin hücre dışına verilmesini sağlayan keseciklere salgı kofulu denir.
›Böcekçil bitkiler ve ayrıştırıcı mantarlar, sindirim enzimlerini salgı kofulları oluşturarak ekzositozla hücre dışına verir.
–DEPO KOFULU–
›Özellikle bitki hücrelerinde görülen bir koful çeşidi olup hayvan hücrelerinde küçüktür.
›Bitkilerde zehirli maddeler, metabolizma sonucunda meydana gelen atıklar, boya maddeleri, köklerden suyla birlikte alınan tuzun fazlası, zehirli maddeler ile organik asitler yaprak hücrelerinin kofullarında biriktirilir ve sonbaharda yaprak dökümüyle bitkiden uzaklaştırılır.
›Bazı bitkilerdeki kofulların içinde su, yağ molekülleri ve hava depolanır. Bazı bitkilerin
hücre kofullarında ise asit ve bazlarla renk değiştirebilen boya
maddeleri bulunur.
›Bu maddeler, çiçeklerdeki taç yaprakların ve
meyvelerin renklenmesinde etkilidir. Bitki hücreleri olgunlaştıkça
küçük depo kofulları birleşir ve tek büyük bir kofula dönüşür.
–Kontraktil(Kasılgan)Koful–
›Tatlı sularda yaşayan amip, paramesyum, öglena gibi ökaryotik tek hücreli canlılarda hücre içine giren suyun fazlası, kontraktil kofullar yardımıyla hücre dışına atılır .
›Bu olay sırasında ATP harcanır.
›Kontraktil kofullar, sitoplazmaya doğru uzanan çok sayıda kol yardımıyla fazla suyu alarak biriktirir.
›Kofulun etrafını saran ve kasılabilen ipliksi yapılar sayesinde zaman zaman kasılan koful içerisindeki su bir miktar tuzla birlikte hücre dışına atılır. Bu sayede hücre hemoliz olmaktan kurtulur.
–MİTOKONDRİ–
Mitokondri, hücrenin ihtiyaç duyduğu ATP’nin büyük bir kısmını oksijen kullanarak sentezleyen organeldir.
› Prokaryot hücre yapısına sahip bakteri ve arkelerde, memeliler sınıfına dahil canlıların olgun alyuvar hücrelerinde mitokondri bulunmaz.
Mitokondriler çift katlı zarla çevrelenmiş olup iç zar, yüzeyini genişletmek amacıyla içeriye doğru girinti bulunur. Bu girintilere krista adı verilir.
›Kristaların yüzeyinde elektronların hareketini sağlayan ve ATP sentezleyen enzimler bulunur.
› Mitokondrinin içini dolduran sıvıya matriks denir. Matrikslerin içinde 5-10 tane kendine özgü değişebilen halka şeklinde DNA molekülleri, tüm RNA çeşitleri, ribozomlar, ATP, solunum enzimleri, solunum reaksiyonları sırasında açığa çıkan ara ürünler, su ve mineral bulunur.
› Mitokondriler sahip olduğu DNA’lar sayesinde kısmen hücreden bağımsız olarak yaşar.
›Gerektiğinde çekirdeğin kontrolünde çoğalabilir.
›Taşıdığı ribozomlarda ihtiyaç duyduğu proteinlerin bir kısmını sentezleyebilir.
›Mitokondri, tüm insanlarda anasal olup yumurta ile yavruya aktarılır. Döllenme sırasında spermle getirilen mitokondriler yumurtaya alınmaz, kamçı ile birlikte alır.
–SENTROZOM–
–Sentrozom organeli, hayvan hücrelerinde bulunur (olgun alyuvar, yumurta ve sinir hücreleri hariç); fakat bitki hücrelerinde bulunmaz (su yosunlari, karayosunları ve eğrelti otları hariç).
Birbirine üçer üçer bağlanmış dokuz grup, mikrotübül adı verilen protein iplikçiklerinin birleşmesiyle sentriol oluşur (Görsel 2.28). İki sentriolün birbirine dik olarak konumlanmasıyla oluşan yapıya sentrozom denir.
–Sentrozom hücre bölünmesi sırasında iğ ipliklerini oluşturur ve kromozomların kutuplara hareketini sağlar.
–Sentrozom organeli, ayrıca kamçı ve sillerin yapısında bulunan mikrotübüllerin oluşumunda ve düzenlenmesinde görev alır.
–PLASTİTLER–
Bitki ve alg hücrelerinde bulunur ve besin üretimi (fotosentez), renk oluşumu, besin depolanması
gibi farklı olaylardan sorumludur. Kloroplastlar, kromoplastlar ve lökoplastlar olmak üzere 3 çeşittir.
Kloroplastlar ve kromoplastlar farklı tipte ve yapıda pigment maddeleri (renk maddeleri) içerir.
Ancak lökoplastlar pigment bulundurmaz.
–KLOROPLAST–
–Bitkilerde fotosentez olayının gerçekleştiği önemli bir organeldir.
–Sahip olduğu yeşil renkli klorofil pigmenti sayesinde güneş ışığının yardımıyla su ve karbondioksitten
besin (glikoz) ve oksijen üretir.
–Bitkinin yeşil kısımlarında özellikle de yapraklarında yoğun olarak bulunur.
*Kloroplast organeli iki katlı zarla çevrilidir. Hem dış hem de iç zar düz bir yapıya sahiptir. Kloroplastların iç kısmını,
yapısı belli oranda sitoplazmaya benzeyen stroma adı verilen jelimsi bir sıvı doldurur. Stromada organik ve inorganik
moleküller ile kendine ait DNA, RNA ve ribozomları bulunur.
–Kloroplastlar, mitokondriler gibi kendine ait DNA’ya sahip olduğu için hücre bölünmesine bağlı olmaksızın çekirdek kontrolünde çoğalabilir.
–Stromada aynı zamanda yassı kesecikler şeklinde düzenlenmiş bir iç zar sistemi daha vardır. Bu yapıya tilakoit zar sistemi denir. Bitki yapraklarına yeşil rengini veren klorofil pigmenti tilakoit zarların yapısında bulunur. Bu yassı keseciklerin üst üste dizilmesi ile oluşan yapıya grana adı verilir.
–Kloroplastlarda üretilen ATP molekülleri sadece fotosentezde kullanılır.
–KROMOPLAST–
Başta çiçek ve meyveler olmak üzere, bitkilerin çeşitli kısımlarının rengini oluşturan plastitlerdir.
–Kromoplastların yapısında farklı renkleri oluşturan pigment maddeleri bulunur.
–Kromoplast ve kloroplastlar çeşitli faktörlerin etkisiyle birbirine dönüşebilir.
Örneğin olgunlaşmamış domates yeşil renklidir, yani klorofil pigmenti içerir. Ancak olgunlaştıkça domatesin dokusundaki kloroplastlar, klorofillerini kaybederek likopen içeren kromoplastlara dönüşür ve domates kırmızı rengini almış olur.
–LÖKOPLASTLAR–
Pigment içermeyen plastitlerdir. Bitkinin ışık görmeyen kök ve toprak altı gövdesi gibi kısımlarında bulunduğu gibi, kuvvetli ışık gören yaprakları ve tohumlarında da bulunur.
*Lökoplastlar özellikle nişasta depo etmek için özelleşmiş plastitlerdir. Bitkiler, fotosentez ile ürettikleri glikozun fazlasını nişastaya dönüştürerek yapraklarındaki kloroplastlarda depolar.Fotosentezle üretilen glikoz moleküllerinin bir kısmı da depo organlarına taşınır ve nişastaya dönüştürülerek lökoplastlarda depo edilir.
–Lökoplastların yapısında çok az miktarda yağ ve protein de bulunur.
–Lökoplastlar ışığın etkisiyle kloroplastlara dönüşebilir.
Published: Mar 8, 2018
Latest Revision: Mar 16, 2018
Ourboox Unique Identifier: OB-444017
Copyright © 2018
Biology of the cell!! Awesome!