Öğrencilerin uyum haftasındayız. Yeni bir kuruma gelmişler; uyguladığımız programla, onlara hem nereye geldiklerini, hem niye geldiklerini hem de buradaki yolculuklarına kimlerle devam edeceklerini anlamalarını bekliyoruz.
Ben o gün başka bir grupla çalışıyorum. Dersin ortasında sınıf kapısı çaldı, öğretmen arkadaşımız yeni öğrencilerle gelmiş, İngilizce sınıfını ve öğretmenini tanıtacak. Kapıdan girmeden espri yapıyor, “Çocuklar, bu kapıdan adım atınca İngilizce konuşmaya başlıyorsunuz, dışarı çıkınca Türkçe.” Sonra içeri giriyor ve İngilizce konuşmaya başlıyor. Arkadaşımın oyununu devam ettiriyorum, İngilizce selamlıyorum. İngilizce konuşmaya devam ediyorum. Sınıfa bakıyorlar, kimisi basit sorularıma cevap veriyor ve sonra çıkıyorlar.
Ertesi gün, uyum öğrencileriyle dersim var, salona giriyorum. Herkese Türkçe “Merhaba” diyorum, “Hoşgeldiniz!”
Elimdeki dosyaları masaya bırakırken bir öğrencinin sesini duyuyorum:
-İngilizce öğretmenine çok benziyorsunuz.
-Hımmm… Nerden anladın?
-Dün görmüştük.
-Peki benim olmadığımı nereden çıkarıyorsun?
-Çünkü o İngilizdi!
Hafif bir gülümsemeyle, “Anladım” diyorum, sonra çocukluğun her şeye inanmaya hazır masumiyetini düşünüyorum.
İşte o masumiyeti koruyarak, çocuklara yaşanılır bir dünya bırakmak için “İyi ki öğretmenim!” diyorum.
Published: Jan 25, 2018
Latest Revision: Jan 25, 2018
Ourboox Unique Identifier: OB-417294
Copyright © 2018