Ağustos ayının çok sıcak bir günüydü.
Ceylin annesine:
– Anne bugün sahile gidelim. Hava çok sıcak denizde serinleriz. Demiş
Annesi:
– Tamam kızım. Zaten sana sözüm vardı. Bugün gidebiliriz. Eğer istersen arkadaşlarını da çağırabiliriz. Demiş.
Ceylin heyecanlanarak yaşasın! Diye bağırmış. Daha sonra Ceylin annesinin dediği gibi gidip arkadaşları; Burak, Furkan, Fırat, Baran, Sevilay ve Bella’yı çağırmış. Arkadaşları giysilerini değiştirip Ceylin’lere gelmişler. Ceylin ve annesi de hazırlandıktan sonra yola çıkmışlar. Kısa süre sonra sahile varmışlar. Ceylin ve Burak kumdan kale yapıyorlarmış. Bu arada Sevilay ve Bella dondurma almaya gitmişler. Baran, Furkan ve Fırat korsancılık oynamaya başlamışlar. Bir süre sonra hepsi yaptığı işten sıkılmış. Denizde yüzme yarışı yapmak istemişler. Başlamışlar yarışmaya yüze yüze sahilden çok uzaklaşmışlar. Bella fazlasıyla uzaklaştıkları konusunda arkadaşlarını uyarmış. Arkadaşları Bella’ya hak vermişler fakat hava karardığı için geri dönememişler.
Az ileride bir ada görmüşler. Ancak ada pek de güvenli görünmüyormuş. Yine de adaya gitmeye karar vermişler. Adanın içerisinde sis olduğu için etrafı göremiyorlarmış. Birden bire gök gürüldemeye başlamış. Bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başlamış. Sahil kıyafetleri giydikleri için hepsi üşümeye başlamışlar. Akıllarına ateş yakmak gelmiş ancak yağmur yağdığı için yaktıkları ateş hemen sönüyormuş. Sonra etrafta dolaşmaya karar vermişler ve bir mağara bulmuşlar. Mağaraya yaklaştıklarında mağaranın içinde bir ayı olduğunu fark etmişler. Hemen oradan kaçmaya başlamışlar. Kocaman bir yaprak bulmuşlar. Sevilay arkadaşlarına yaprakla bir barınak yapmayı yaprağın da barınağın çatısı olmasını teklif etmiş. Çok fazla ıslandıkları için de etraftaki yapraklarla kendilerine elbise yapmışlar.
Bu elbiseleri yaptıktan sonra çok beğenmişler. Yaptıkları elbiseleri nerede giyeceklerini düşünmeye başladılar ve Ceylin aniden bir şey bulmuştu. ”Elbiseleri boy sırasına göre sırayla dışarıda giymeliyiz.” Dedi. Furkan buna itiraz etti “kısadan mı uzun olandan mı başlayacağız” diye. Tartışmalar tam büyüyecekken Ceylin oylama yapalım dedi. Oylama sonucu kısa olandan başlanılacağına karar verildi ve sırasıyla giyinmeye başladılar. Artık onların bir güzel bir yeri ve giyecekleri vardı.
Ateşi tekrar yakacaklarken Furkan cebine elini attığında bir şey yoktu. Hemen eski elbisesinin yanına koştu ve cebine baktı. Cebinden çıkardığı çakmak artık tamamen yanmıyordu. İyice üşümeye başladılar. Hepsi titremeye başlamıştı yavaş yavaş. Fırat birden “sizleri kurtaracak bir fikrim var arkadaşlar” dedi. Diğer çocuklar merakla ne diye sordular hemen. Fırat “Bir çizgi filmde çocuğun biri iki odunu birbirine sürterek ateş yakıyordu.” Dedi. Ceylin “ ama bizim kuru odunumuz yok ki” dedi ve o fikir oracıkta sönmüştü. İyice korkmaya başladılar biz bu soğukta burada fazla kalamayız hareket etmemiz lazım diye düşünüyorlardı.
Biraz daha zaman geçtikten sonra o yaptıkları yerden üzülerek ayrılmak zorunda kalmışlardı. Tam çıkacaklarken bir ses duydular ve çok ürkütücü geliyordu onlara. Biraz daha dikkatle bakınca kendilerine doğru gelen iri bir ayı olduğunu görmüşler o telaşla yine koşmaya başlamışlar. Artık bu ada onlar için zor bir yer olmaya başlamıştı. Ayıya izlerini bir süre sonra kaybettirmişlerdi. Artık üşümediklerini fark etmişler.
Koşarken ısındıklarını anlamışlar ama karınlarından sesler geliyormuş. Bu sesin ne sesi olduğunu Baran biliyormuş. Baran üzgün şekilde “arkadaşlar karnımız açıktı ve bu ses oradan geliyor.” dedi. Evet dedi arkadaşları acıktığımızı unutmuşuz ama midemiz unutmamış hemen yiyecek bir şeyler bulmalıyız diye konuştular kendi aralarında. Yiyecek aramaya tam başlayacakken arkalarından çalı sesi geldi.
Çocuklar bir sağa bir sola bakındılar. Açlıklarını bir an unuttular Tüm çocukların içini bir korku sarmıştı. Çığlık atıp kaçışmaya başlayacaklardı. Ceylin arkadaşlarına doğru yöneldi. Çalılıklardan gelen sesi merak ediyordu. Arkadaşları da durdu ve çalılığa doğru yöneldiler. Çalılıkların arasında küçük yaralı bir kuş görmüşler. Ceylin elini uzatmış küçük yaralı kuşu çalılıkların artasından alıp çıkarmış. Tüm çocuklar yaralı kuşu çok sevmişler. Ceylin ve arkadaşları kuşun yarasına bakmışlar. Ceylin kuşa: “Merak etme kuşcuk, ben seni iyileştireceğim. Tahmin ettiğimden çok daha az yara almışsın.” dedi. Çocuklar hep birlikte Ceylin’e yardım etmişler. Kuşun yarasını iyileştirmişler. Artık kuşun uçma vakti gelmiş. Tam uçacakken birden konuşmuş:
“Ceylin sana ve arkadaşlarına teşekkür ederim.” Dedi. Çocuklar kuşun konuştuğunu duyunca çok şaşırdılar. Kuş:
- Artık özgürce uçmak istiyorum. Var mı benden bir isteğiniz? Diye sormuş. Ceylin:
Uçabilirsin kuşcuk ama…
Kuşcuk: “Eğer bir derdiniz varsa elimden geleni yaparım sizin için. Siz benim iyileşmeme yardım etmeseydiniz belki de ben ölmüştüm.” dedi. Furkan: “Biz aslında buraya bilerek gelmedik. Denizde yüzerken kendimizi burada bulduk. Nasıl gideceğimizi de bilmiyoruz.” dedi. Kuşcuk: “Bu konuda size yardımcı olabilirim. Ben şimdi biraz yüksekten etrafta uçayım civarda gezen gemiler var ise size bir haber getiririm. Siz de gemiyle limana gidersiniz oradan da evlerinize ulaşırsınız.” dedi.
Çocuklar: ”Bu harika bir fikir. Haydi, kuşcuk hemen uç!” dedi.
Published: Sep 21, 2017
Latest Revision: Sep 21, 2017
Ourboox Unique Identifier: OB-368042
Copyright © 2017