Author and Her Works

by Gülsima Akdaş

This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Author and Her Works

  • Joined Mar 2023
  • Published Books 1

 

 

 

Author and Her Works 

 

 

Yasemin Uzunova – İslam uyar Anadolu Lisesi

 

Gülsima Akdaş

2

                     

                       Nazım Hikmet                           

Nâzım Hikmet (RAN) (1902-1963)

He was born in Salonica (1902). He completed his primary education in İstanbul at Göztepe Taşmektep, primary section of Galatasaray High School (1914) and Nişantaşı Numune School, and received his secondary education at Heybeliada Naval School (1918) where he attended upon the recommendation of Naval Forces Commander Cemal Paşa, who listened and very much admired his poem “The Words of a Naval Officer” that he wrote when he was only 12. After graduating from the Naval School, Nâzım Hikmet was assigned to Hamidiye Cruiser as a trainee deck officer, he caught cold and pleurisy during a night watch (1919), and as he could not recover his health, he was discharged from military as disabled (1920).

3

After leaving military, being very sorry about the occupation of İstanbul, Nâzım Hikmet went to Anatolia to participate in the National Struggle and served as a teacher at Bolu High School for a short time (1921). The poet, interested in the Russian revolution, went to Moscow from Batum after some time and studied economy and social science at the Easter University (1922-1924). He joined Aydınlık magazine after his return home, passed to Russia again when he was informed that a verdict of sentence “in default” was given against him because of his poems published there, returned to Türkiye upon the enforcement of amnesty and kept under detention at Hopa prison for sometime (1928).

Nâzım Hikmet then settled in İstanbul, worked at various newspapers and magazines and film studios, published his first poetry books and wrote his plays (1928-1932). Meanwhile, he was arrested again and gained his freedom upon the amnesty law that was put into effect due to the 10th year of the Republic. He worked as an article writer and editor at Akşam, Son Posta and Tan newspapers with Orhan Selim nickname (1933).

4

Nazım Hikmet kimdir nereli ve kaç yaşında vefat etti? - Magazin Haberleri

5

He was prosecuted with the indictment that he made propaganda among the students of Army War Academy and sentenced to 15 years by the Military Court of War Academy and subsequently to 20 years by the Military Court of Naval Command, so as to be totally 35 years and his sentence was reduced to 28 years and four months under articles 68 and 77 of Turkish Penal Code (1938). Following the great campaign launched by the intellectuals to include him within the scope of the amnesty law introduced after the Democrat Party came to power (1950), the jurists made recourse to legal remedies and meanwhile, Nâzım Hikmet commenced a hunger strike in the prison. Eventually, the remaining sentence of Nâzım Hikmet was excused and the poet gained his freedom after 13 years of imprisonment.

A decree for military service was taken for the poet, who could not find work and publish books after being released, and Nâzım Hikmet, 50 years old and ill, was in a very hard condition. Very afraid of being killed, the poet accepted the recommendation of Refik Erduran (reputed playwright and journalist of later times) and left Türkiye by getting on a Romanian-flag vessel navigating in the Black Sea via a motorboat by his help.

Nâzım Hikmet died in Moscow (3rd June 1963).

6

 

    Poems of Nazım Hikmet  

 

7

 

 

    Nazım Hikmet’ s novels  

 

  • Kan Konuşmaz (1965)
  • Yeşil Elmalar (yedi yazardan derleme) (1965)
  • Yaşamak Hakkı (1966)
  • Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim (1967)
  • Öteki Defterler
    • Orası
    • Zeytin ve Üzüm Adas
8
 
 SESİNİ KAYBEDEN ŞEHİR
Adedi devir
sıfır.
Şehir
sustu.
Kenetlendi nokta nokta şehrinin
asfalt – beton çenesi:
bin dokuz yüz nokta nokta senesi
nokta nokta
ayında..
Cadde boş.
Bir uçtan bir uca koş.
Cadde boş
bomboş
cebim gibi…
Kesildi akmıyor su…
Ne bir motor uğultusu
ne dönen bir tekerlek var.
Rüzgâr:
sürüklüyor asfaltta Mister Ford’un adını:
duvarlardan kopan renkli bir ilân kâadını
kaldırımda savuruyor…
Üç adam.
Üç adam duruyor:
Birincinin kolunda kırık bir
keman var,
ikincinin başında silindir
sırtında frak,
üçüncü kıllı bir maymun gibi çıplak..
Sokak.
Sokakta ıslık çalarak
enseni kaşıya kaşıya.
geç karşıdan karşıya.
Yok ezilmek korkusu..
Ne bir motor uğultusu
ne dönen bir tekerlek var..
Rüzgâr:
çatıyor git gide kara kaşlarını.
Kesmiş düdük sesleri köşe başlarını.
Üç adam…
Üç adam duruyor
ve bir sarhoş türküsünü söyliyerek
topuklarını yere vuruyor..
Caddenin ortasında bağırıp durmayın,
topuklarınızı yere vurmayın,
NAFİLE
asfaltı getiremezsiniz dile!!
NAFİLE
konuşmaz sesini kaybeden şehir:
okşamazsa eğer
ONLARIN
ceplerinde kilitlenen elleri
bakır telleri..
Üç adam
Üç adam duruyor:
birincinin kolunda kırık bir
keman var,
ikincinin başında silindir
sırtında frak,
üçüncü kıllı bir maymun gibi çıplak..
Üç adam
kayboluyor karanlıkta sallanarak….
Nâzım Hikmet
9
 Kuvayi Milliye 
Düşündü birdenbire kayalardaki adam
kaynakları ve yolları düşman elinde kalan bütün nehirleri
Kim bilir onlar ne kadar büyük
ne kadar uzundular?
Birçoğunun adini bilmiyordu
yalnız, Yunan’dan önce ve Seferberlikten evvel
geçerdi Gediz’in sularını başı dönerek.
Dağlarda tek
tek
ateşler yanıyordu
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu.
Paşalar: “Uc” dediler,
Sarisin bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun basına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı.
Nazım Hikmet Ran
10

Necip Fazıl Kısakürek

Necip Fazıl KISAKÜREK (1901)

In his own words, he was born in “a huge mansion at Çemberlitaş, in one of the streets descending towards Sultanahmet” (1904). He was educated at various schools, meanwhile at American College, and received his secondary education at Naval School (1922). He received religious courses from Aksekili Ahmed Hamdi and history courses from Yahya Kemal in this military school but he was actually influenced by İbrahim Aşkî, who he defines to have “penetrated into deep and private areas in many inner and outer sciences from literature and philosophy to mathematics and physics”. İbrahim Aşkî provided his first contact with Sufism even at a “plan of skin over skin”. “After completing candidate and combat classes” of Naval School, Kısakürek entered the Philosophy Department of Darülfünûn and graduated from there (1921-1924). One of his closest friends in philosophy is Hasan Ali Yücel. He was educated in Paris for one year with the scholarship provided by the Ministry of National Education (1924-1925). He worked at the posts of official and inspector at Holland, Osmanlı and İş Banks after returning home (1926-1939), and gave lectures at the Faculty of Linguistics and History and Geography and the State Conservatoire in Ankara and the Academy of Fine Arts in İstanbul (1939-1942). Having established a relation with the press in his youth, Kısakürek quitted being an official after that time and started to earn his living from writing and magazines.

11

 

Nacip Fazıl Kısakürek died in his house at Erenköy after an illness that “lasted long but did not affect his intellectual activity and writing” (25 May 1983) and was buried in the graveyard on the ridge of Eyüp after an eventful funeral.

Necip Fazıl was awarded the First Prize of C.H.P. Play Contest in 1947 with his play Sabır Taşı. Kısakürek was awarded the titles of “Great Cultural Gift” by the Ministry of Culture (25 May 1980) and “Greatest Living Poet of Turkish” by the Foundation of Turkish Literature upon the 75th anniversary of his birth.

12

 

 

Necip Fazıl Kısakürek - Vikipedi

13

      Works of Necip Fazıl Kısakürek 

 

poem:

  • Örümcek Ağı (1925)
  • Kaldırımlar (1928)
  • Ben ve Ötesi (1932)
  • Sonsuzluk Kervanı (1955)
  • Çile (1962)
  • Şiirlerim (1969)

 

     Öykü ve Roman :

    • Ruh Burkuntularından Hikayeler (1965)
    • Aynadaki Yalan (1980)
    • Kafa Kağıdı (1984)
14

 

     Tiyatro :

  • Tohum (1935
  • Bir Adam Yaratmak (1938)
  • Künye (1940)
  • Para (1942)
  • Namı Diğer Parmaksız Salih (1949)
  • Reis Bey (1964)
  • Abdülhamit Han (1969)

 

     Monografi – Makale – Fıkra – Hatıra :

  • Birkaç Hikaye Birkaç Tahlil (1933)
  • Namık Kemal (1940)
  • Çerçeve (1940)
  • Son Devrin Din Mazlumları (1969)
  • Hitabe (1975)
  • İhtilal (1975)
  • Yılanlı Kuyudan (1970)
  • Hac (1973)
  • Babıali (1975)
  • İman ve İslam Atlası (1981
15
 KALDIRIMLAR
I
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler…
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!
Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi…
II
Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi,
Etinle, kemiğinle, sokakların malısın!
Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi,
Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın!
Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri,
Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında.
Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri;
Onun taşı erimiş, senin kafatasında.
İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var;
Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.
Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur!
Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.
Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur…
Ne senin anladığın kadar, kaldırımları…
III
Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece,
Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler.
Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince,
Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der.
Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de,
Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp.
Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de,
Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp.
Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım;
Onu bir başkasına râm oluyor sanırım,
Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı.
Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan;
Bana rahat bir döşek serince yerin altı,
Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan…
Necip Fazıl Kısakürek
16
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Ad Remove Ads [X]
Skip to content