TEŞEKKÜR
“Ağaçlar Kağıt Olmasın, Kağıtlar Çöp Olmasın”
e-Twinning Projesi dahilindeki okullar tarafından
ORTAK ÜRÜN
olarak geliştirilen bu kitabın oluşumunda
emeği geçen tüm öğretmen ve öğrencilerimize
teşekkür ederim.
Neslihan Çilesiz
Proje Kurucu Ortağı
09.03.2022
Çarşamba
AĞAÇLAR KAĞIT OLMASIN, KAĞITLAR ÇÖP OLMASIN
E-TWINNING PROJESİ
ORTAĞI
EMEĞİ GEÇEN ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLER
(Bölüm sırasıyla)
Öğrenciler: İPEK, SILA, HÜMAY TUĞÇE
Özel Beştepe Anadolu Lisesi
Gölbaşı / Ankara / Türkiye
Öğretmen: NESLİHAN ÇİLESİZ
Öğrenciler: ALPEREN, CEVDET, ŞEVVAL, ZÜHRE, YAREN
Sapanca Anadolu Lisesi
Sapanca / Sakarya / Türkiye
Öğretmen: NEVZAT YİĞİT
Öğrenciler: TUĞÇE, ZEYNEP, AHMET, SILA
Özel Beştepe Anadolu Lisesi
Gölbaşı / Ankara / Türkiye
Öğretmen: CANSU AKIN
Öğrenciler: EMİRKAN, BEYZA, BERKAY, HELİN
Özkan Halaç Özel Eğitim Meslek Okulu
Odunpazarı / Eskişehir / Türkiye
Öğretmen: MERYEM İNANÇ
Öğrenciler: AHMET, UTKU, YİĞİT, ÜVEYS, BEYTULLAH, MUSA, ENES, KAYRA, FURKAN, MİRA, İHSAN
Tuzla Anadolu İmam Hatip Lisesi
Tuzla / İstanbul / Türkiye
Öğretmen: KEVSER OKUR KARATEKE
Öğrenciler: KADİR, BİLAL, SADIK, MUSTAFA, HAMDİ, EMİRHAN, KAĞAN
Adana Kıvanç Anadolu İmam Hatip Lisesi
Seyhan / Adana / Türkiye
Öğretmen: SEVİM ÖZARSLAN
Öğrenciler: ZÜMRÜT, NAİLA
Baki, 115 Numaralı Tam Orta Mektep
Baku / Azerbaycan
Öğretmen: NATAVAN BASHIRZADE
Öğrenciler: GÜLŞAH, AYNUR, ELİF
Beyhan Gençay Ortaokulu
Antakya / Hatay / Türkiye
Öğretmen: MEHMET CEYLAN
Öğrenci: ATAHAN
Sabiha Gökçen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
Gebze / Kocaeli / Türkiye
Öğretmen: HÜLYA ÖZGÜR
Öğrenciler: ALİ, ATALAY, ALPER, ŞERİF ALİ, KAYRA, IŞIK, AZRA, İNCİ, İPEK, BUĞLEM C., SEYİT AHMET, BUĞLEM, FARUK
Altın Nesil Okulları
İnegöl / Bursa / Türkiye
Öğretmen: CANAN ERDAL
MUTLULUK
İPEK, SILA, HÜMAY TUĞÇE
Özel Beştepe Anadolu Lisesi
BİRİNCİ BÖLÜM
-Söylesenize mutluluğun parayla satıldığı şu dünyada benim hayallerimin fiyatı nedir, dedi Steve kendi kendine.
Steve uzun gökdelenin üzerinden şehre şöyle bir göz gezdirdi, ne zaman insanlardan uzaklaşmak istese burada bulurdu kendisini. Milyonlarca insanı tek bir karede görüyordu, milyonlarca hikâyeyi okuyordu aynı anda gözleriyle. Hepsi amaçsız bir koşuşturma içerisindeydi.
Annesinin iki mutluluk vererek satın aldığı saatine baktı. Saat sekize gelmek üzereydi. İnsanlar telaş içerisinde evlerine gitmeye çalışıyordu.
Trafik tıkanmıştı. İçinden:
-Acaba, dedi.
Düşündükleri çok fazlaymış ve sanki artık beyninde taşıyamıyormuş gibi dudaklarını araladı. Fikirlerini tükürürse temizleneceğini düşündü belki de.
-Bugün insanlar işlerini bırakıp gökyüzüne baktılar mı? Ne kadar güzel olduğunun farkına vardılar mı?
Derin bir iç çekti. Gökyüzü olmak da zor olmalıydı. Güzelsin ama kimse ne kadar güzel göründüğünün farkında değil. O zaman güzel olmanın ne manası vardı ki?
-Belki de, yetişkinler güzellikleri görecek vakitleri olmadığından hep somurtup duruyorlar ve çocuklar hep kahkaha içindeler.
Doğrusunu söylemek gerekirse Steve çocuklardan da nefret ederdi, her şeyden nefret ettiği gibi. Mutluluk zaten dünyada sınırlıydı ve yedi yaşına kadar çocukların sınırsız mutluluğu vardı. Hayvanlardan da hoşlanmazdı, insanların kalplerindeki sevgi bu kadar sınırlıyken bol keseden evlerindeki köpeklere, kedilere dağıtıyorlarmış gibi hissederdi. Belki insanlar ona da biraz verselerdi o sevgiden, bu kadar kin dolu olmazdı bu tatlı yaratıklara karşı.
ALPEREN, CEVDET, ŞEVVAL, ZÜHRE, YAREN
Sapanca Anadolu Lisesi
İKİNCİ BÖLÜM
Ama sınırlı olan bir şeyi neden ona harcasınlardı ki. Steve gözlerini gökyüzünden ayırıp denize çevirdi. Çocuklar neşe içinde şakalaşıyordu. Onların kahkahalarını duymak Steve’i rahatsız etti. Yavaşça onlara yanaşıp dik dik bakmaya başladı. Somurtan yüzünü fark eden çocuklar da anlam verememişti bu ifadeye ama neşelerini söndürmeye yetmişti. Steve mutlu değildi. Onlar nasıl da bu kadar mutluydu? Acaba bir parça sevgi hissedebilseydi o da mutlu olabilir miydi?
Steve kendine döndü. Her sabah bisikletle yanından geçen güler yüzlü postacının gülen yüzlü selamını bile almıyordu. Parkta çocukların ona gülerek el sallamaları da umurunda olmuyordu. Bebeğini seven bir anneyi görmek, onun bebeğini öptüğünü görmek her zaman canını sıkardı. Bu kadar sevgi o bebeğe fazla değil miydi? Bu kadar sevgi vermek için o çok küçük bir varlıktı. Sevgiyi hak eden daha önemli şeyler vardı.
Steve annesini hatırladı. Annesi onu hiç öpmemişti. Hatta ona hiç sarılmamıştı bile. Yine de mutluydu çocukken. O da gökyüzüne bakar ve hayaller kurar, o hayallerinde mutlu olurdu. Bulutlara bakarak kuş olduğunu, sağa sola uçtuğunu hayal eder, gökkuşağında kaydığını, bulutlarda uyuduğunu görürdü. Güneşe sarılabileceğini düşünür, bunların hayaliyle düşlere dalardı.
Ama içindeki çocuk artık yirmi yedi yaşına gelmişti. Steve çok mutlu bir aileden gelmişti aslında. Çözümleyemediği bir şeyler vardı ama içinde. Etrafındaki insanların neşesi ona aşırı geliyordu. Steve düşüncelerini kendine odakladı. Mutlu olmak ve onlar gibi neşeli olmak için acaba bir şeyleri kendinde değiştirebilir miydi?
TUĞÇE, ZEYNEP, AHMET, SILA
Özel Beştepe Anadolu Lisesi
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Steve varoluşunu sorgulattıran aklındaki düşüncelerden sıyrılıp evinin yolunu tuttu. Eve varır varmaz günün yorgunluğunun suyla buluşunca onunla beraber akıp gideceğini umarak duş alıp kafasındakiler iyi iyice ağırlaşmış olan başını bir o kadar içi hafif tüyler ile doldurulmuş olan yumuşak yastığına koydu ve kendisini dış dünyaya açan pencerelerini kapattı.
Steve o gece rüyasında diğer gecelerden çok daha farklı bir şey gördü.
Aslında olanın aksine rüyasında onunla beraber gülüp zaman geçirdiği yahut “arkadaş” diyebildiği, çevresindeki herkesin onu sevip saydığı, hayatı ile barışık ve zihninde tek bir nefret kırıntısı dahi bulundurmadığı bir hayata sahip olduğunu gördü. Hayatı, şu an sahip olduğu monotonluğun ve griliğin tam tersiydi, resmen tepetaklağıydı. Dört ayaklı, kendisine yoldaş olan, az da olsa içini ısıtabilen birisi vardı. Onu aklına gelebilecek her şeyden ve herkesten çok seviyordu. Kulaklarına kadar varan gülümsemesini, yüzünden düşen bin parçasını, içi içine sığmayan zamanlarını hep bu sevimli arkadaşıyla paylaşıyordu. Aynı şekilde bu dünyada daha gelişmekte bir fidan misali olan çocuklarla da arası çok iyiydi. Kimsesizlere her ay elini uzatıyor, sokakta çocuk görünce yüzüne tebessüm kondurmadan duramıyordu. Elini insanlara yardıma, kalbini daha fazla iyiliğe açtıkça hayattan daha derin tatlar alıyordu.
EMİRKAN, BEYZA, BERKAY, HELİN
Özkan Halaç Özel Eğitim Meslek Okulu
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
İçini bir sıcaklık kapladı. Kendini uzun zamandır bu kadar mutlu hissetmediğini fark etti. Gülüyordu mutluydu, çevresindeki insanlar gülümsüyor ve değer verildiğini hissediyordu.
Birden uyandı. Kendini yokladı. Ne kadar güzel hislerle dolu olduğunu gördü. Bu rüya belki tekrar mutlu olması için bir işaretti. İnanılmaz bir enerji hissetti. Hemen evindeki bütün pencereleri açtı.
Yüzüne çarpan temiz havayı içine çekti. Gökyüzüne baktı, güneşi gördü. Sıcaklığı yüzüne vurdu. Güneş içini ısıtmaya başladı. Bu yeni tattığı duygu ile hazırlandı ve dışarı çıktı.
Bugün işine yürüyerek gitmeye karar verdi. Yolda yürürken gülümsediğini fark etti ilk defa. Yolunun üstündeki parktan geçerken neşe ile gülen, oynayan çocukları gördü. Steve ilk defa bundan rahatsız olmadı. Durdu, onları yeni hissettiği duygularla izledi. Bu gördüğü manzara onu da mutlu etti. Nefes alışları hızlandı ve hızlı hızlı yürümeye başladı. Vücudundaki değişikliği fark etti, bugüne kadar hiç yapmadığı bir şey yapmaya başladı, bir şarkı mırıldandı. Yolda kendisine çarpanlara artık kızmıyor, gülümsüyordu.
-Önemli değil, diyordu.
AHMET, UTKU, YİĞİT, ÜVEYS, BEYTULLAH, MUSA, ENES, KAYRA, FURKAN, MİRA, İHSAN
Tuzla Anadolu İmam Hatip Lisesi
BEŞİNCİ BÖLÜM
Kaç zamandır içinde bulunduğu bu karanlık duygulardan kurtulmanın, resmen karanlıktan uyanışının, yaşamanın zevkini çıkarıyordu. Yolda giderken karanlık dönemde yaptığı hataları aklından geçirdi. Kırdığı insanları düşündü. Onlara davranışlarından dolayı artık ne kadar yalnızlaştığını fark etti ve onlardan özür dilemeye karar verdi. Yeni aldığı kararlarla yoluna devam ederken karşısına yavru bir köpek çıktı. Köpek sanki fırsatını kolluyormuşcasına Steve bakar bakmaz koştu ve kucağına atlayarak koklamaya başladı.
Steve köpeği tam kucağından bırakacakken kocaman masum gözlerini görünce onun da kendi gibi aslında sevgiye muhtaç olduğunu hissetti. Aslında bu dünyada sevgisiz hiçbir canlının yaşayamayacağını, bunun için çaba sarf etmek gerektiğini bir kere daha anladı ve verdiği karardan çok memnundu. Köpeğin başını okşayarak yoluna devam etti.
Kaç saattir yürüyordu bilmiyordu kafasındaki düşünceler susmuyordu. İş yerine geldiğini fark etti, o kadar dalmıştı ki kendini takip eden yavru köpeği yeni fark edebildi.
– Sen neden benim peşimden geliyorsun, diye mırıldandı.
Köpek ona yine masum masum bakıyordu, bu sefer gözlerinde bambaşka bir şey daha vardı anlam veremediği Steve o zaman duygulandı ve ağlamaya başladı. Ertelememeli hemen yapmalıydı aldığı kararları. Bu köpek ona bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. İş yerini arayarak izin aldı ve her zaman yaptığı gibi uzun gökdelenlere çıktı. İlk defa yalnız değildi. Uzun zamandır insanlardan uzaklaşmak için değil, onlara yaklaşmak için çıkmıştı buraya. Ne yapabilirdi düşünüyordu.
Köpek tekrar havlamaya zıplamaya başladı, koşturuyordu bir oraya bir buraya. Steve peşinden yakalamaya çalışıyor, o da onunla zıplıyor, gülüyor, koşturuyor ve en son kahkahalar içinde alt alta üst üste yere düştüler.
Köpek yüzünü yalarken bir yandan gülüyor bir yandan aklından köpeği sahiplenebileceğini geçiriyordu ki boynundaki tasmayı gördü. Yüzü düştü, üzüldü. Tasmada “VICTOR” yazıyordu ve telefon numarası da yazıyordu.
-Victor, diye seslendi. Köpek heyecanla kuyruğunu sallamaya başladı ve gözlerinde bu sefer sevinç vardı. Dili dışarıda, kuyruk sallaya sallaya gözlerine bakıyordu yine.
Dayanamadı, artık doğru olanı yapacak telefon numarasını arayacaktı. Ama ya sahibi çok kötü davranıyorsa ya o yüzden kaçtıysa diye düşündü. Aramamalıydı belki de ya da böyle düşünerek kendimi kandırıyordu?
KADİR, BİLAL, SADIK, MUSTAFA, HAMDİ, EMİRHAN, KAĞAN
Adana Kıvanç Anadolu İmam Hatip Lisesi
ALTINCI BÖLÜM
Aklı, sahibini aramasını fısıldarken, kalbi ise ona iyi gelen ve belki de yıllardır arayıp bulamadığı sevgiyi veren masum köpeği yanından ayırmaması gerektiği konusunda ısrarcıydı. Steve, sahibinin Victor’u kaybettiği için yaşadığı üzüntüyü hayal etti ve aramaya karar verdi.
Açan yetişkin orta yaşlarda net konuşan bir adamdı. Steve kendini tanıttı ve Victor’ u bulduğunu anlattı. Ödü kopuyordu hemen getir köpeğimi diyeceğinden. Ama öyle olmadı.
-Biz Victor’u sahiplendirmeyi düşünüyorduk ama köpeğimizin gerçekten sevileceği eziyet görmeyeceği birine denk gelmesi için bu yolu denedik. O da sizi seçti, dedi.
Steve gülümsedi. Tatlı heyecanının yanı sıra bu sorumluluğu alabilme endişesi aklını meşgul ediyordu.
-Çok teşekkür ederim. O beni seçti ben de onu çok sevdim. Artık benim köpeğim mi, diye sordu.
Adam:
-Evet evlat. Victor’a iyi bak. Bir gün onu sevmekten vazgeçersen onu ilk bulduğun andaki heyecanını hatırla. Bu sana saf sevgiyi yeniden hissettirecektir, dedi ve kapattı.
Steve heyecanlıydı. İzinli olduğu için yeni arkadaşına mama , ev ve bir takım gerekli malzemeleri almak için yola koyuldu. Alışverişini tamamladıktan sonra yan yana birbirlerine gülümseyerek evin yolunu tuttular. Belki de Victor ona hissetmek için yanıp tutuştuğu sevgiyi verecek dünyayı daha yaşanılabilir bir yer yapacaktı. O, Steve için bir mucizeydi; mutlulukla tanışması ve ruhunun iyileşmesi için.
ZÜMRÜT, NAİLA
Baki, 115 Numaralı Tam Orta Mektep
YEDİNCİ BÖLÜM
Steve’i mutlu eden şeylerden biri de yalnız kalmasıydı. Bir fincan kahve alır ve kimsenin olmadığı uçuruma giderdi. Neredeyse her hafta orada yatıp yıldızları seyrederdi. Neden yaptığını bilmezdi. Bu onu mutlu çok ederdi. Oradayken tüm endişelerini yıldızlarla ve ayla paylaşırdı. Steve’in en büyük ve onu en çok rahatsız eden endişelerinden biri arkadaşlarının eğlenmesiydi. Çünkü o, çocuklar gibi mutlu olamıyordu. Birilerinin mutlu olması onu rahatsız ediyordu. Bir annenin çocuğuna gösterdiyi sevgi bile ona fazla geliyordu.
Çünkü o çocukken annesinden beklediği sevgiyi görmemişti. Annesi ona sarılmamış ve hatta hiç öpmemişti. Steve ne kadar mutsuz olsa da onun çocuklarla arası çok iyidi. O çocuk görünce onları mutlu ederdi ve bu kendisine de iyi gelirdi.
GÜLŞAH, AYNUR, ELİF
Beyhan Gençay Ortaokulu
SEKİZİNCİ BÖLÜM
Sanki ruhu çocukken görmediği sevgiyi yine çocuklardan bekliyordu. Fakat Steve, onu koşulsuz şartsız her zaman sevebilecek birini arıyordu ki bulmuştu da. Bir köşede önündeki oyuncakla oynayan Victor’a baktı. Onu her koşulda daima sevecek arkadaşı oydu. Victor’u kucağına aldı ve başını okşamaya başladı. Başını okşarken Victor masum gözlerle Steve bakıyordu.
-Beni hiç bırakmayacaksın değil mi, dedi duygusal gözlerle.
Victor sanki evet dercesine alçak bir sesle havladı. Steve çocukluğu boyunca nerdeyse hiç sevgi görmemişti ve pek mutlu olduğu zaman da yoktu. Çocukluğunda ona sevgi gösteren olmuştu ama sanki hiçbiri saf sevgi değildi. Fakat şu an ona her zaman sevgi gösterecek artık bir dostu olmuştu.
Victor kucağında uyuklamaya başlamıştı onu yatağına bırakıp kendi yatağına geçti. Yıldızları ve ayı izlerken saf sevginin verdiği mutluluk ile uykuya daldı.
ATAHAN
Sabiha Gökçen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
DOKUZUNCU BÖLÜM
Steve yeni bir güne gözlerini açtığında düne göre daha farklı bir güne uyandığını fark etti. İlk defa yalnız değildi ve yalnızlık ile ilgili fikirleri köklü bir değişikliğe uğramıştı. Bir karar daha aldı o an. Hiç yapmadığı bir şeyi yapacaktı. Aklından geçen her şeyi, gördüğü her güzelliği, ilgisini çeken her bir detayı yazıya dökecekti. O artık hayattan zevk almanın ne demek olduğunu bilen ve mutluluk kavramını daha yeni öğrenmiş bir bebekti adeta.
Gözü bir an Victor’a takıldı. Hȃlȃ uyuyordu. Birini uyurken izlemenin verdiği o huzuru da o an öğrendi ve bunun ne kadar değerli olduğunu farketti. Mutluluk hakkında kayda değer bir bilgisi yoktu, bu yüzden yazmalıydı her şeyi.
Bugün normale göre çok daha erken kalkmıştı ve bu vakti güzel değerlendirmek istedi. Mutfağa geçip kendine bol çeşitli bir kahvaltı hazırladı. Victor’u da unutmadı tabii ki. Uyanınca Victor’u güzel bir sürpriz bekliyordu ve yeni dostunun o anki mutluluğunu ve heyecanını görme düşüncesi bile Steve’i heyecanlandırmaya yetmişti. Yeni hobiler, yeni alışkanlıklar, yeni tarzlar, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı bunu biliyordu ve yeniden aksine dönmesine izin vermeyecekti. Kendine bir söz verdi.Yüzüne gelen bu yeni gülümsemeyi bir daha kaybetmeyecekti.
Olaylar ne kadar olumsuz, hava ne kadar bulutlu, sokaklar ve caddeler ne kadar boş olursa olsun, zevk almak ve anın tadını çıkarmak üzere, yeni insanlarla tanışmaktan çekinmeyecek ve olumlu enerjisini her yere yayacaktı. Ancak bir sorun vardı. Hayatında sevgi ve ilgiden uzak kalmış biri bunu ne kadar başarılı yapabilirdi. Olumsuz düşünceler yeniden başını sarmaya başlamıştı. Bulutlu bir güne mutlu uyanmıştı ama devamının bu kadar belirsiz ve şüphe içinde olacağını tahmin etmemişti.
Güzel bir kahvaltının ardından kalkıp tekrar odasına geçti. Dolabına uzaktan geniş bir açıyla baktı. Ağır ve zevksiz kitaplar, dağılmış notlar… Her yer dağınık ve düzenden uzaktı. Raftan temiz ve kullanılmamış bir defter aldı.
Victor da uyanmış ve sessiz bir şekilde Steve’i izliyordu. Steve onu gördü ve seslendi. Gülümsedi, çünkü Victor da ona gülümsüyordu adeta. Eliyle onun için hazırladığı yemeğini gösterdi. Victor’un zıplayarak kabına doğru koşması çok komik ve eğlenceli bir an oluşturmuştu. Elindeki deftere baktı. Hiç kalem izi olmayan çizgisiz bomboş bir defterdi. Diğer eline de bir kalem alıp balkona geçti. Bir şey eksikti. Hızlı adımlarla geri dönüp kendine bir kahve hazırladı ve defterinin başına oturdu.
Nereden başlaması gerektiğini düşündü. Kendine verdiği sözlerden ve eski hayatından lafa daldı. O an aklına eski hayatının aslında o kadar da uzak olmadığı geldi. Ufak bir rüya onu nerelere getirmişti. Fikirlerini hatta tüm yaşama şeklini birkaç saniyede değiştirdiğini düşündü.
Mutluluğun sırrı buydu aslında. Elindekilerin değerini bilmek, zevk almak, yadırgamamak ve yargılamamak gibi ufak detaylar ve farklardı tüm mesele. Anlık bir sabah spora başlamak ya da her cumartesi sadece kendine özel bir kahvaltı yapmak. İşte bunun gibi ince ve hoş şeyler insanın hayatına bir anlam katıyordu aslında.
Annesinden ya da her hangi birinden göremediği, asla anlayamayacağını sandığı bu şeylerin ne kadar geç farkına varmıştı. Yine de eski hayatından da öyle bir anda vazgeçmek istemiyordu. Alışkanlıkları ve bazı rafine zevkleri hala o yaşamın izlerini taşıyordu. Terastan akmaya çalışan hayatları izlemek gibi. Yine derin düşüncelere dalmıştı. Victor’a baktı. Uzanmış, uzaktan onu izliyordu. Gülümsedi.
Defterine karaladığı üç beş kelimeyi sildi ve bu sefer lafa gördüğü rüyadan ve Victor ile tanışmasından girdi. Bulutların ardındaki güneşten bahsetti. Ufukta yükselen güneşin artık onun üzerinde de bir etkisi olduğunu biliyordu. Sadece bu bile insanlara “Günaydın!” demek için harika bir bahaneydi. Uzun cümleler ve sayfalarca iç dökmenin sonunda ne kadar rahatladığını anladı. Sıradaki hedefi kendine yeni bir yol arkadaşı, bir sırdaş, onu anlayan ve dinleyen, sevebileceği ve sevmeyi öğreneceği birini bulmak olmalıydı.
ALİ, ATALAY, ALPER, ŞERİF ALİ, KAYRA, IŞIK, AZRA, İNCİ, İPEK, BUĞLEM C., SEYİT AHMET, BUĞLEM, FARUK
Altın Nesil Okulları
ONUNCU BÖLÜM
Aklından geçen her şeyi uzun uzun defterine yazdı. Bu durum böyle bir hafta boyunca devam etti. Artık Steve ve Victor birbirine iyice alışmış, her gün eğlenceli vakit geçiriyorlardı.
Bir cumartesi sabahı Steve’in telefonu çaldı. Bilinmeyen bir numara vardı telefonda. Heyecanla açtı telefonu. Telefondaki Murat’tı. Murat yıllar önce ortak bir eTwinning projesinde tanıştığı Türk arkadaşıydı.
Yıllar sonra büyük bir tesadüfle Amerika’da karşılaşmış, kısa bir süre birlikte çalışmışlardı. Murat ülkesine dönmek zorunda kalmıştı. Birkaç yıl ülkesinde kaldıktan sonra Murat, yeniden Amerika’da olduğunu ve Steve ile mutlaka görüşmesi gerektiğini söylüyordu.
Murat Amerika’da yeni bir iş kurmuş ve Steve’in de burada müdür olmasını istiyordu. Steve çok heyecanlanmıştı. Victor ile göz göze geldi bir an. Bu güzel canlının hayatına kattığı ışığı düşündü ve gülümsedi. Yıllardır düşük ücretli bir işte çalışıyordu. Çok düşünmeden teklifi kabul etti. Her şey ne kadar da değişmişti bir canlıyla göz göze gelmekle. Hayata bakış açısının insanın hayatında bu kadar önemli olacağını aklına dahi getiremezdi şimdiye kadar. Artık umursadığı şeyler çok değişmişti Steve’in. Hayatı da öyle.
Sadece Victor ile yaşamıyordu, kocaman bir ailesi vardı Steve’in. Çocuklarının en sevdiği şey de Victor ile zaman geçirmekti. Çocuk mu? Bir zamanlar bu kelimeyi bile sevmezken şimdi hayatının mutluluk kaynağı olmuştu. O yüksek terasa gitmeyi ihmal etmiyordu Steve.
Bu kez hayatındaki kötülükleri düşünmek için değil sadece şükretmek için, hayatındaki tüm güzellikler için.
BİTTİ
SOSYAL MEDYA HESAPLARI
Facebook:
https://www.facebook.com/profile.php?id=100075240953838
YouTube:
Instagram:
Published: Mar 8, 2022
Latest Revision: Mar 9, 2022
Ourboox Unique Identifier: OB-1292031
Copyright © 2022