Ece kıvırcık saçlı, yeşil gözlü , çok güzel bir çocuktur. Ece‘nin okula başlama yaşı gelmişti. Ece yaz boyu dedesinin köyünde tatil yapmıştı .
Artık okulların açılma zamanı gelmişti. Ece dedesinin yanından ayrılmak istemiyordu fakat okulların açılmasını da dört gözle bekliyordu.
Bir gün babasından bir telefon geldi. babası geliyordu. Ece’nin hazırlanmasını istiyordu. Ece köydeki arkadaşlarıyla vedalaştı. Bir gün sonra babası gelmişti Eceyi aldı eve getirdi. Ece okulları açılacağı için çok mutluydu. Artık hikaye kitaplarını annesi değil kendisi okuyacaktı. İstediği her şeyi yazabilecekti. Dedesine, köydeki arkadaşlarına mektup yazabilecekti.
Ece ve annesi okul alışverişine çıktılar. Okuldan aldıkları ihtiyaç listesini , eksikliklerini, okul kıyafetlerini aldılar. Nerdeyse akşam olmuştu. Günlerinin nasıl geçtiğini anlamamışlardı. Akşam yemeğinden sonra Ece ,babası ve annesi okul kitaplarını ve defterlerini kapladılar. Üzerine etiket yapıştırdılar. Çantasını hazırlayan Ece dişlerini fırçalayarak yatağa yattı.
Ece yatağa yattığında içi içine sığmıyordu. Büyük bir mutlulukla uykuya daldı. Sabah annesinden ve babasından önce uyandı. Annesinin yanına koştu.
-Anneciğim bugün çok mutluyum çünkü öğretmenlerimle ve arkadaşlarımla tanışacağım dedi. Annesi Ece’ye gülen gözlerle karşılık verdi. Ece’ye güzel bir kahvaltı hazırladı.
Babası işten izin almıştı . Kızı Ece’nin bugün çok önemli bir günüydü. Ece ve babası birlikte kahvaltı yaptılar. Kahvaltıdan sonra Ece okul kıyafetlerini giydi. Aynada annesinin güzelce ördüğü saçlarına mutlulukla baktı. Çantasını sırtına takarak annesi ve babasının elinden tuttu. Büyük bir heyecanla ve mutlulukla yeni tanışacağı öğretmeninin ve arkadaşlarının da olduğu okuluna geldi.
Ece büyük bir heyecanla bahçede bulunan sıraya geçti. Heyecandan kalbi çok hızlı atıyordu. İçinde daha önce hissetmediği duyguları yaşıyordu. Ece sıraya geçtikten sonra sürekli arkasına baktı. Annesinin ve babasının orada olduğunu görünce içi rahatladı. Çünkü annesinden ve babasından hiç
ayrı kalmamıştı.
Heyecanını bastırmaya çalışırken İstiklal Marşı başladı. Bütün öğrencilerle birlikte İstiklal Marşı’nı okudular. İstiklal Marşı bitince bütün sınıflar sırayla sınıflarına girmeye başladılar. Sıra Ece’nin olduğu sınıfa gelmişti. Sakin adımlarla sınıflarına girdiler. Öğretmenin gösterdiği yerlere Ece ve arkadaşları oturdular.
Ece’nin heyecanı biraz da olsa dinmişti. Öğretmeni konuşmaya başladı. Ece bütün dikkatiyle öğretmenini dinlemeye başladı. Öğretmen önce kendisini tanıttı.
-Merhaba çocuklar öncelikle hepiniz sınıfımıza hoş geldiniz, dedi.
Bütün çocuklar:
-Hoş bulduk öğretmenim dediler.
-Benim adım Sevgi, sizin sınıf öğretmeninizim. Sizinle birlikte pek çok şey öğreneceğiz. Sizinle beraber oyunlar oynayacağız, resimler yapacağız. Harfleri öğreneceğiz. Daha sonra okuma yazmayı öğreneceğiz, dedi.
Öğretmen:
– Şimdi çocuklar sırayla kendinizi arkadaşlarınıza ve bana tanıtın, dedi. İlk sırada Ece oturuyordu.
Ece:
-Benim adım Ece. Ben 7 yaşındayım. İp atlamayı ve resim çizmeyi çok seviyorum. Okula başladığım için çok mutluyum, dedi. Sözünü bitirip yerine oturdu.
Sırasıyla bütün çocuklar kendini tanıttı. Zil çaldı. Ece ve arkadaşları teneffüse çıktı. Okulun bahçesinde arkadaşlarıyla koşup oynadılar. Bir arkadaş edinmişti adı Bahar’dı. Zil çalınca Bahar ile birlikte sınıfa girdiler. Ece artık heyecanını atmıştı.
Sınıfa gelince öğretmeni daha önce hazırladığı boyama kağıtlarını dağıtmıştı.
Öğretmen:
Hadi çocuklar boyamalarımızı yapalım ve sınıf panomuza asalım. Ece bu durumdan çok mutlu olmuştu. Çünkü en sevdiği etkinlik boyama yapmaktı. Özenle boyayıp bitirdiği resmini öğretmene verdi. Öğretmen sınıf panosuna astı.
Zil çaldı. Artık eve gitme zamanı gelmişti. Ece bütün eşyalarını toplayıp çantasına koydu. Öğretmeni Ece ve bütün arkadaşlarını tahtanın önünde sıraya dizdi. Önde öğretmen arkasında sırasıyla bütün arkadaşlarıyla Ece dışarı çıktı. Dışarıda annesi ve babası büyük bir merakla Ece’nin dışarı çıkmasını bekliyorlardı.
Ece okul ortamına gün geçtikçe alışmıştı. Arkadaşlarıyla bahçede oynamaktan, derste öğretmenini dinlerken, yeni bilgiler öğrenirken çok keyif alıyordu.
Sorulan soruları bildiğinde, öğretmeninin onun gözlerine bakıp gülümsemesi Ece’yi daha çok çalışmak konusunda motive ediyordu. Okul onun ikinci yuvası olmuştu.
Bir gün, akşam haberlerini izlerken, bir virüsten bahsedildiğini ve okulların uzaktan eğitim ile devam edeceğini duydu.
Daha önce hiç alışmadıkları bu eğitim ona çok yabancı geliyordu. Uzaktan derslere başladılar fakat aksilikler bitmiyordu.
Öğretmeninin sesini bir türlü duyamıyor, arkadaşlarını anlamıyor, sesler birbirine karışıyordu. Bazen bildiğini söylemek için parmak kaldırıyor ama öğretmeni kendisini görmüyordu.
Ece okulunu, sınıfını ,sırasını ve arkadaşlarını özlüyordu. Sınıftaki sessiz ortamını ve parmak kaldırdığında kendini hemen gören öğretmenini, sorulara doğru cevap verdiğinde hissettiği mutluluğu hatırladıkça, gözleri doluyordu.
Artık dünyayı saran bu virüsün biran önce bitmesini diliyordu.
Ece bununla mücadele etmeninin ancak televizyonlardan da öğrendiği gibi maske mesafe ve hijyen olduğunu öğrenmiş kendisinin ve ailesinin de bu kurallara uymak zorunda olduğunu kabullenmişti.
Canlı derslerde yaşadığı sıkıntılar Ece‘yi üzerken bir taraftan da elma yanaklı anneannesini ve pamuk saçlı dedesine de hasret kalmıştı. Bunları düşünüp üzülen Ece bu tedbirlerin ailesi ve kendinin iyiliği için olduğunu fark etmiş az da olsa içini rahatlatmıştı.
Bir gün canlı dersin biteceği son derste olan Ece kapının çaldığını annesinin kapıyı açarak heyecan ve sevinçle biriyle konuştuğunu duydu. Bir an önce dersin bitmesini istiyordu. Ders bitiminde heyecanla koridora çıktı.
-Anneciğim kim geldi ? diye evi aramaya başladı. Teyzesinin ve kuzeninin eve geldiğini gören Ece uzun zamandır bu kadar mutlu olmamıştı. Pandeminin bir an önce bitmesini tüm kalbiyle diledi.
Bir an düşündü ve teyzesinin onları ziyarete gelmesinin aslında çok iyi bir durum olmadığını anladı. Çünkü virüs, temas yoluyla bulaşan bir hastalık yayıyordu. Ya teyzesi ve kuzeninde de bu hastalık varsa! Ece bir an panik yaptı ve odasının kapısını sıkıca kapattı. Bu sayede virüs ona ulaşamazdı. Ecenin annesi ne kadar ona seslense de Ece annesinin çağrılarına cevap vermedi.
Bir terslik olduğunu anlayan Ece’nin annesi odasının kapısını çalarak:
-Ece kızım iyi misin? diye sordu.
Ece korkulu bir sesle:
-Anneciğim ya virüs teyzemlerle bize de geldiyse! Dedi. Annesi bir an afalladı ve kızının aslında çok doğru bir noktaya değindiğini fark etti. Gerçekten de ablası ve kızı bu hastalığı evlerine getirebilirlerdi. Ama bu durumu nasıl onlara söyleyecekti annesi?
Annesi Ece’ye:
-Kızım korkma ben teyzenlerle konuşurum onlar da anlarlar ve evlerine giderler dedi. Annesinin sözleri üzerine rahatlayan ece derin bir nefes aldı ve masasında öğretmeninin verdiği ödevleri yapmaya başladı.
Akşam babası geldiğinde akşam yemeklerini yediler ve beraber haber izlemeye başladılar. Haberlerde hep hastalığın arttığı ve insanların bu hastalık sebebiyle çok zor zamanlar yaşadığını izleyen Ece artık haber izlemek bile istemiyordu ki bir anda aldığı haber onu şok etti. Haberlerde okulların tekrar açılma ihtimalinden bahsediliyordu. Ece çok mutlu olmuştu ve sevinçle babasına sarıldı. Umarım okullarımız tekrar açılır diye babasına söyledi.
Babası Ece’ye:
-Eğer insanlarımız sağlık kurallarına uyarsa neden açılmasın. Hastalık ne kadar azalırsa o kadar çabuk okullarınıza ulaşırsınız dedi. Ece de uyumadan önce hastalığın azalması için bol bol dua etti.
Okulların kapanmasından uzun bir zaman geçmişti ki bir akşam Ece’yi sevinçten yerinde oturtmayacak bir haber geldi. Sonunda okullar açılıyordu. Okulunu, öğretmenini ve arkadaşlarını çok özleyen Ece sonunda onlara kavuşacaktı. Heyecandan sabaha kadar uyuyamamıştı.
Ailesi sabah okula Ece’yi bırakırken gerekli önlemleri anlatmıştı. Ece bu önlemlere dikkat etmeliydi. Öğretmenine arkadaşlarına en çok da Bahar’a sarılmayı çok istiyordu ama önlemlerden biri de temasın yasak olmasıydı. Hastalık bittiği gün hepsine sarılacaktı.
Ece bir süre daha hastalığın devam edeceğini anlamıştı. Tedbirlere uyarak hastalığın kendisinden ve ailesinden uzak duracağını biliyordu ve buna uygun yaşıyordu.
Bir süre akrabalarıyla özellikle de dedesiyle uzaktan telefon aracılığıyla görüşen ve hasret gideren Ece hastalığın bitmesiyle tüm yapmak istediklerini yaptı. Buna da maske mesafe ve hijyen kurallarına uyarak ulaştı. Ece çok mutluydu ve ailesiyle mutlu bir hayat yaşadılar.
Bu kitabın oluşturulmasında katkıda bulunan “OKUL EVDE” eTwinning projesi üyesi çocuklarımıza teşekkür ederiz
YAZANLAR
1,3,5. syf. Ayşe Öztürker/Öğrencileri
7,9,11,13. syf. Özdem Seven/Öğrencileri
15,17. syf. Ayşin Aydoğdu/Öğrencileri
19,21,23. syf. Dilek Fatma Dilli/Öğrencileri
25,27,29,31,33. syf. Osman Alver/Öğrencileri
RESİM ÇİZENLER
2,4,6. syf. Mehtap Dede/Öğrencileri
8,10,12,14. syf. İlknur Baloğlu/Öğrencileri
16, 18. syf. Nadide Parlak Kılıç/Öğrencileri
20,22,24. syf. Gülsen Öztürk/Öğrencileri
26,28,30,32,34. syf. Zeynep Gökçe/Öğrencileri
KAPAK RESMİ
Elba Prinazarova/Öğrencileri
Published: May 1, 2021
Latest Revision: May 10, 2021
Ourboox Unique Identifier: OB-1124002
Copyright © 2021